Dansın tarihi, insanlık tarihi kadar eskidir. Bilim adamlarının uzun yıllara yayılan araştırmaları, şüpheye yer bırakmayacak şekilde göstermiştir ki, hareketin bilişsel gelişim üzerinde çok büyük olumlu etkisi bulunmaktadır. Hareket temeline dayanan dansın, birey yaşamının kalitesini arttırıcı ve dolayısıyla eğitimdeki önemi büyüktür. Ayrıca öğrenme becerisine katkısı da epey fazladır. 

İki duble rakı içip zeybek oynayan erkek de iyi bir insan olabilir, günde beş vakit namazını kılan da iyi bir insan olabilir. Sevdiğim kadın namaz kılıyorsa namaza da kaldırırım, dans etmek istediğinde dansa da kaldırırım.

Bu yaklaşımın insanlara hoşgörülü değil aksine ayrıştırıcı türden. İslam'a göre de yanlış bir düşünce ve üslup. Vaktin olursa sana dans etmeni öneririm. Öğrenme becerisine katkısı epey fazlaymış hem.



Dans bitince yere bir gül düşüyor. Halide Salih, gülün atıldığı yöne bakıyor. Karanlığın içinde bir çift mavi göz görüyor. Eğilip yerden gülü alıyor. Ağır adımlarla Asım Us’un yanına gidiyor.
Asım Us , Halide Salih’in eşini tutarak,
“Halide Çavuş, savaştığın gibi dans ediyorsun” diyor. Halide Salih’in gözleri doluyor.
“Ne demişti hemcinslerimden biri? Dansedemediğim devrim devrim değildir. Cumhuriyetle kadınlar dans etmeyi öğrendiler. Utanmadan, korkmadan.. Ayaklarını özgür yarınların temposuna ayak uydurarak. Sağ olun Paşam..”
Asım Us gururla bakıyor Halide Salih’e. İkisi de aynı şeyi hatırlıyor sanki.. Bir şehri, bir ülkeyi kurtarmak için direnen kalabalıkları. Esir düşen şehirleri.. Zincirlerinden kurtulan şehirleri.. Bu gördükleri İstanbul, o direnen İstanbul muydu? Kendini çirkinliğe, betona, yağmaya, ranta teslim etmiş bu İstanbul o eski İstanbul muydu?

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Türkiye'de Yaşayan Zenciler

Müşür Nedir, Ne İşe Yarar?

Hükümetler Tarafından Gerçekleştirilen Tarihin En Büyük Altın Soygunları