Deneme 505
Yüzünü alkolle mi yıkadın gülüşün aarhoş ediyor
Seytani gelince rahmani kaçarmış
Doktorun hatasını eczacı temizler bizimkini mezarcı temizler
Mecnun'a sormuşlar "neden Leyla'yı kaçırmadın" diye, o da cevap vermiş" kişi hürriyetinden yoksun kılma suçu oluşur kanka daha yeni ceza özel çalıştım" demiş....
Bir kadın, Kanuni'ye gelip gece uykuda iken evinin soyulduğuna dair şikayette bulunur.
Kanuni sorar:
"Nasıl oldu da o kadar derin uyudun ve hırsızları duymadın?"
Kadının cevabı:
"Biz sizi uyanık biliyorduk da onun için o kadar derin uyuduk."
Kanuni kadının mağduriyetini giderir.
Machu Picchu ('eski tepe' anlamına gelen), MS 15. yüzyılın ortalarında İnka hükümdarı Pachacuti Inca Yupanqui tarafından kurulan ve ona ait olan bir imparatorluk mülküdür. Sitenin mülkiyeti daha sonra Pachacuti'nin haleflerine devredildi. MS 1911'de kaşif Hiram Bingham tarafından yeniden keşfedilmesi üzerine (vadideki yerel sakinler her zaman sitenin varlığını bilmelerine rağmen) İnkaların son başkenti olduğu iddia edildi. Ancak, asıl nihai başkent Urubamba Vadisi'nin aşağısındaki Vilcabamba'da keşfedildiğinde bunun doğru olmadığı ortaya çıktı.
Her Arapça yazıyı Kuran sanırsan ve her kubbeyi cami daha çok okuman gerekir dostum. Arapça bilseydin üzerinde ElifBa yazdığını ve tarih okusaydın kubbeli yapının tekkeler ve zaviyeler olduğunu bilirdin.
2022-23-24 yıllarında Yamaha R25 satan bayiler yanlarında zorunlu aksesuar olarak akrapovic sattılar. Egzozu almassan motor yok dedi çoğu bayi. Millette motor yokluğunun derdine cayır cayır aldı. 40 binlira fatura kesip servisinde takıp öyle teslim ettiler. Ve katalizörü olan tüpünde susturucusu olan egzozlara çoğu arkadaşımız akrapovic diye ceza yazdı. Halbuki tok ve az bir sesi çıkıyor. Teknik bilgisi eksik çok arkadaşımız var. Bu iş bizde ve bizden başka kimseye yıkamayız. Kendimizi geliştirip madara olmadan vatandaş karşısında net cevaplar ile takır takır işlemimizi yapmamız gerekiyor.
Bugün Dersim tertelesinin(soykırım) 85. yıl dönümü. Tertelede yaşamını yitirenleri anıyoruz.
2884 sayılı ve 25.12.1935 tarihli Tunceli Kanunu çerçevesinde 4 Mayıs 1937 tarihli Bakanlar Kurulu kararı ile Dersim’e yönelik askeri operasyonlar başlatılmış ve bu operasyonlar sırasında on binlerce Kürt/Alevi katledilmişti. Askeri operasyonlar 1938 yılı boyunca devam etmiş ve katliam ile birlikte zorunlu göç(sürgün) ile Dersim coğrafyası büyük oranda insansızlaştırılmıştır.
İnsan hakları savunucuları olarak Dersim’de 1937-38’de yapılan bu katliamların TCK 76. Madde de tanımlandığı gibi soykırım olarak nitelendirmekteyiz. Dersim halkı yapılanları “tertele” olarak nitelendirmeye devam etmektedir
Irkçılık Turancılık davasından tutuklanan herkes işkenceden geçmiş, haksız suçlamalarla hapis yatmış ve beraat etmiştir.
Savcı Kazım Alöç'ün, Başvekil Şükrü Saraçoğlu'nun, İsmet İnönü'nün ya da tutuklananlar aleyhinde propaganda yapan yazarların hiçbir suçlaması gerçek çıkmamıştır. Mahkeme, bütün sanıkların suçsuz olduğuna karar vermiştir.
Tecessüm, insicam, tasavvur gibi artistik kelimeleri cümle içinde kullanınca önemli bir laf ettiğini sanan gevezeleri ciddiye almamak gerekir.
A-metal ne kadar metalse,
A-haber ne kadar haber kanalıysa, A-parti de o kadar partidir.
Gelirken kayıt altına alınmadılar giderken bari sayın da kaç kişiye bakmışız bilelim
Suriyeliler kamyonu doldurmuş gidiyor napsak bizde mi gitsek ak yeni şehir yeni fırsat demişler dükkan falan açmak lazım
Çıkarları olmasa gitmezler şuanda gidenler en iyi yerlere çökmenin peşindeler
Birkaç yıl önce, 40 yaşına yaklaşma fikri beni oldukça rahatsız ederdi. Kendimi 40lı yaşşara yakıştıramazdım. Fakat zamanla düşüncelerim değişti. İzin verirseniz, 40’a bir kala biraz güzelleme yapmak isterim:)
40’lı yaşlar, insan hayatının en konforlu yılları olabilir. Zorunlu eğitim hayatı sona ermiş, kariyer belli bir noktaya ulaşmış, önemli seçimler yapılmış olur. Evlilik, çocuk gibi konular gündemden çıkmış, çocuk varsa büyümüş, yoksa da bu beklenti geride kalmıştır. Birlikteliğin yürümediği durumlarda yollar ayrılmış ve seçilen hayat çizgisinde yeni bir başlangıç yapılmıştır.
Ekonomik anlamda belli başlı yatırımlar yapılmaya başlanmış; dolayısıyla gelecek kaygısı nispeten azalmıştır. Dahası, kişinin karakteri iyice oturmuş, hayatta neyi istediği ya da istemediğine dair düşünceleri netleşmiş üzerindeki performans baskısı azalmıştır.
Tüm bunları düşündüğümde, 40 yaşın eşiğinde olmak bana artık çok daha anlamlı ve güzel geliyor. Umarım gelecek yıllarda da bu hissiyatta olurum. E iyi ki doğdum o halde
Son 22 yılda ülkedeki insan kalitesi o kadar berbat bir hale getirildi ki, her iş kolunda 40 yaş altı çalışanlar ile 40+muadilleri arasında dağlar kadar fark var. İş ahlakı, insani değerler, konuşma, konuşulanı anlama, her alanda çamur kıvamında maalesef genç insan kaynağımız.
Bu anlattığım şey basit bir kuşak farkı çatışması değil; iyi kötü yaşanabilen bir denizi bataklığa çevirdiler ve doğal olarak sadece sinekler, fareler ve parazitler sağ kalıp çoğalabiliyor. AKP, insanlık tarihinde benzeri olmayan bir karadelik yarattı burada.
Ülkeyi son 25 yılda her konuda çürüttüler leş bir toplum olduk ACİLEN reset şart ülkeye tepeden tırnağa .. seçim olmalı ACİLEN
Neden biz bu kadar o. Çocuğuyuz arkadaş? En güvenlisi adamlar Eksperi savcısı hakimi bile rusvet yer, namussuzluk yapar, aklı fikri paraya bakar. Neden etik ahlak yok? Ahlak denince sadece bacak arası anlaşılır???
Yörenin Türk-İslam topluluklarının iskânına açılması ise Abbasiler zamanında Harun Reşid’in (786–809), emirliği ve halifeliği dönemindedir. Abbasiler zamanında uç bölgelere Orta Asya’dan birçok Türk getirilerek Tarsus, Misis, Anazarba ve Adana gibi yerlere yerleştirilmişlerdir. Harun Reşid, 788 yılında Tarsus’u yeniden restore etmiş, 797 yılında da Anavarza’yı inşa ve tahkim ettirdikten sonra, 800 yılında kendi adıyla anılan Haruniye’yi kurmuştur. İlk Türk-İslam unsurları da Horasan’dan getirtilerek tahkim edilen Adana ve Haruniye’ye yerleştirildiler19. Abbasilerin bölgeye gönderdiği komutanların büyük çoğunluğu Türklerden oluşuyordu. Bu sayede Çukurova bölgesi sadece İslamlaşmakla kalmamış, aynı zamanda Türkleşmiştir.
Çukurova’da oldukça kalabalık bir nüfusa ulaşan Türk toplulukları, millî geleneklerine uygun olarak, Sarus ve Piramus adlı nehirlere Türkistan’daki Seyhun (Seyhan) ve Ceyhun (Ceyhan) adlarını vermişlerdir
"Mekke'ye fil gelmesi imkansız. Arabistan'da hiçbir zaman fil olmadı. Arkeolojik ve coğrafi olarak iz yok.
Bir fil günde 1,5/2 ton su içer. Su kaynaklarının sıfıra yakın olduğu Arabistan'da filin haftalar, aylarca durması imkansız.
Petra'da ise duvarlarda fil tasvirleri var."
Distopik bir film olsa hadi lan diyeceğimiz rezil bir zamana denk geldik…
Dizi sinema sektöründe set işçisi olarak çalıştığım kısa bir dönem oldu. Diyebilirim ki ISIDin köle pazarı, Latin Amerika kokain karteli ya da yeraltı Adana pavyonunda ilişkiler daha insanidir. Hiç kimse, hele de kadınlar, orada vizyon ve akıl fikir sahibi olduğu için tutunamaz.
Milleti sikip sikip akşam topladığım tüm tasoları balkondan millete atardım ertesi gün sıfırdan tekrar başlardım. Zoru yeni sevmedik hep zordaydık be
Yale'den açık ders olarak dinlediğim bir psikoloji dersinden: "Bu derste incelediğimiz psikopatlar kendilerini belli edecek kadar aptal olanlardır. Akıllılar genelde CEO ya da siyasetçi olur."
Kapasitelerine göre asker, polis, cerrah, ceo, iş adamı veya yönetici olurlar.
Bu şekilde dürtüsel tatmin saglayabilirler ve bu durum yasal olarak kabul görür.
Hatta ilkel bir toplumda bazı alanlarda yaptıkları suç bile olsa onaylanır ve takdir edilebilir.
Fransa hükûmet biri Napolyon’un bir muharebesinde parmağını harita üzerinde gezdirerek:
- Önce şurasını almalıydınız, sonra buradan geçerek ötesini zapt etmeliydiniz, gibi fikirler belirtmeye başlayınca, Napolyon:
- Evet, demiş. Onlar parmakla alınabilseydi dediğin gibi yapardım.
Kanuni Sultan Süleyman’ın Amerika'ya gemi göndermemesi, o dönemdeki coğrafi keşiflerin ve stratejik hedeflerin Osmanlı'nın çıkarlarıyla örtüşmemesinden kaynaklanıyordu.
Nüfus az. Kanuni zamanı tüm Osmanlı'nın nüfusu, Fransa'dan az. Şimdi çok, geçmişte öyle değildi. Nüfus Avrupa'da son 75 yıl hariç hep fazla.
Emrah safa gürkan kitaplarında nüfusa ilişkin bilgiler bulabilirsin.
Keşke öyle olsa ama öyle değil Osmanlı hiçbir zaman deniz gücü olmamıştır. Akdeniz de Osmanlı adına gezen kaptanlar bildiğin korsan tayfaydı. Geri kalmış afrika sahil kasabalarında konaklar gelen geçen gemileri yağmalarlardı. Barbaros Hayreddin kılıç Ali reis hepsi.. +
Osmanlı denizlerde üstün olsaydı Ege adaları Kıbrıs bizde olurdu. Libya Cezayir mısırı bu kadar kolay kaybetmezdik. Musul ve kerkük bile bu yüzden elimizden çıktı keza Filistin. Deniz gücümüz olmadığından Akdenizden dışarı çıkamadığımız gibi elimizdekileri de kaybettik. +
Deniz gücümüz olmadığından düşman elini kolunu sallayarak Çanakkaleye kadar geldi. Geçemedi ama bize çok ağır sebeplere mal oldu. İstanbul işgal edildi. Kurtuluş Savaşı'nda kazandık ama bir tane bile adayı alamadık. Bizim doğru dürüst bir gemi , deniz gücümüz olmadı.
Birazcık tarih okusan Kanuni zamanında bile Osmanlı'nın okyanus aşabilecek gemi yapma bilgisi teknolojisi olmadığını bilirdin. O gemilere sahip Portekizlilerin Osmanlı donanmasını nasıl perişan ettiğini de bilirdin.
Ege de tekne yapıp korsanlıkla geçinen levendlerin fransızlar istedi diye tekne yapmalarını yasaklayan Kanuni dir
Osmanlı Akdeniz& ülkesi olduğu için kadırgalar düşük dalga ve meltemkere göre yapılmıştır. Portekiz&İngilizler ise hem denizaşırı gemi yapılan ormanlara, okyanus kıyısına ve bunu yapacak tekniğe sahipti. o dönemde Osmanlılar’ kendiniüstün görüyordu
Fas’ okyanus sahili olan bir ülke mesela ama tarihçilere göre ülkede orman olmadığı için ticaret gemisi kavramını hiç düşünmemişler. Ticaret=deve yolu düşüncesi hakimdi.
Osmanlıda kadırga vardı.Akdenizin sığ koylarına uygun bir savaş gemisiydi.Alçak güverteli, derin ambarı olmayan çektirme türü, kısa mesafeleri hızla aşan manevra kabiliyeti yüksek Burtunlar.3 kademe ambarlı Kalyon sistemine 17 yy da geçtiğimizde iş işten geçmişti.
vergi verecek insan yoksa o toprağın değeri de yok osmanlı için.
O zamanki gemiler okyanusu aşmaya elverişli değildi. Bu durumun tespitini yapan ve Hindistana ulaşmak için güçlü gemiler yapılması gibi bir çok yapısal reformu isteyebilir şehzade Mustafa ise babası tarafından boğduruldu.. Kanuni zihnen koskoca değilmis maalesef.
Vizyonsuz dediğin adam o devirde en fazla yüzölçümüne hükmeden adamdı(farklı ülkeler dahilinde). Kendi döneminin başında yeni keşfedilmiş bir kıtaya gidip bir de orada mı mücadele edecek. Sanki markete çocuk gönderiyor o zamanın şartlarında:)
Kanuni Osmanlinin sonunu hazirlayan uygulamalar yaptı kendisinden sonra gelen silik padisahlara rağmen öyle bir coğrafya biraktiki gelenlerin zaten bir sey yapmasina gerek yoktu ki zaten yapmadilar..tqtihe merakliysan sonraki 4 pahidasa bakman yeterli
Benazir Butto Pakistan’ın kadın başbakanı. 2007’de suikastle öldürüldü. Yaşamını kaleme aldığı kitabında Afgan sığınmacıların Pakistan’ı nasıl dönüştürdüğünü anlatıyor. Sığınmacıların uyuşturucu dahil Pakistan’ın güvenliğini nasıl tehdit ettiğini ilk ağızdan yazmış. Pakistan Afgan sığınmacılardan sonra gün yüzü görmedi. 4.5 milyon Afgan sığınmacı. Sığınmacı sorunu sadece savaştan kaçan insanların sorunu değil. İnsan, uyuşturucu kaçakçılığı; çeteleşme gibi toplumun sosyal hayatını tehdit edecek sorunlar içerir.
-Sonuç olarak; Pakistan örneği Türkiye’deki sığınmacıların ülkelerine gönderilmesinin ne kadar gerekli olduğunu ortaya koyuyor.
Travmalı oldukları için çok çabuk örgütlene biliyorlar yarın bulunduk ları ülkelerde kaybettikleri hakları için Türkiye yi suçlayacak bu hakları Türkiye den isteyecekler...
İç savaşın olduğu yerden insan değil, iç savaşın nedenlerini getirmiş olursunuz.
PADİŞAHLAR (YÖNETİCİLER);
- Bir kişiye iki iş
-İki kişiye bir iş
EMRETMEMELİDİR
ÇÜNKÜ
-Bir kişi, kendisine ısmarlanan iki işten birini iyi yapsa da öteki kusurlu olur.
-Bir iş iki kişiye verilirse, bu onun üzerine, o bunun üzerine atar ve iş yapılmadan kalır.
| Nizamülmülk
Mürşit uçurmaz mürit uçurur
Romanya latin olup Ortodoksluğun olam tek ülkedir dilleri Fransızcaya İtalyanca’ya benzer
Papa eftim ben Türk dostu demeyin gücenirim ben türküm demiştir agop dilaçar Kafkasya cephesinde asker olarak görev yapmıştır milletin kaçtığı bir zamanda
Atsızın sevdiğim bir tespiti var 1964 te yapmış bunu ve bugüne dek pek birşey değişmemiş. Makelsinee diyorki eseri olmayan eşsiz profesörler diye başlıyor . Profesörlük bir bilim ünvânı değil sertifikalı kazanç kapısıdır. Üniversite hocaları bilim adamı değil tüccardır diyor 8/10 kişi haricinde
Bugün Türkiye'deki üniversiteleri yöneten 68 rektörün uluslararası akademik yayını yok, 71 rektörün de uluslararası atfı yok (Karadağ 2020)
Boğaziçi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ayşe Buğra'nın yukarıdaki rektörlerden daha fazla uluslararası yayını ve atfı var:
1990’dan beri 🇷🇴Romanya Merkez Bankası (BNR) Başkanlığını yürüten 75 yaşındaki Mugur Isărescu'nun görev süresi 5 yıl daha uzatıldı.
Gerçek Avrupa Macaristan'da başlar denebilir.
Ama kesin olarak Avusturya'da başlıyor.
Sırbistan Bulgaristan Romanya... bunlar Avrupa'nın arka bahçesi arka çöplüğü
Moldova'da hangi dil konuşuluyor?
Moldova'nın yerli halkı Rumenlerdir, Moldova'da yaşayan bu alt gruba Moldavyalılar denir.
Moldova , [ d ] resmî olarak Moldova Cumhuriyeti , [ e ] Balkanlar'ın kuzeydoğu köşesinde, Doğu Avrupa'da denize kıyısı olmayan bir ülkedir.
Nasrettin Hoca bir gün eşekten düşer. Hocanın başına insanlar toplanırlar ve “Bir doktor çağıralım mı, Hoca?” derler. Hoca ise “Yok yok, benim halimden doktor değil, eşekten düşen anlar.” diye cevap verir.
“Mobbing” ateşli silahtan daha öl*mcüldür. Önce ruhunu alır. Sonra…
Vatan Mersiyesi, Tanzimat dönemi yazarlarından Namık Kemal'in, 93 Harbi'nden sonra Rumeli topraklarının işgal edilmesi üzerine arkadaşı Deli Hikmet ile birlikte yazdığı bir mersiyedir. Vatana yardım eli uzatacak kimsenin olmaması, şiirde en çok üzerinde durulan düşüncedir.
Bu Hasan mezarcı şöyle diyor ulan diyor görmediniz diyor Musa’ya İsa’ya inanıyorsunuz dönmüş gördünüz bana inanmıyorsunuz.
Bir de bununla bu Hacettepe’de doktorlar arasında bir diyalog geçiyor doktor demiş vahiy alıyor musun demiş evet demiş alıyorum nasıl alıyorsun demiş Muhammet nasıl oluyorsa ben de öyle alıyorum demiş
Avrupa birliğine girme ile alakalı da yani ben tek sorumluluğun Avrupa birliği olduğunu düşünmüyorum mesela Portekiz bilmem ne bu adamlar 2004 yılında falan bunlar böyle can atıyordu bizim Avrupa Birliği’ne girmemizi hatta adamlar işte sormuşlar niye bu kadar çok istiyorsunuz ya demiş biz dincilerden çok çektik demiş yani bize eğer Türkiye’yi almazsak bu din birliği gibi bir şey olacak Avrupa birliği olmayacak demiş onun için Türkiye’ye özellikle istiyoruz nüfus gücü falan filan katkısı bayağı büyük olur demiş ama Avusturya gibi birkaç ülke var onlar mesela özellikle istemiyor Hollanda vs ya onlar da şey işte Avusturya’nın mesela tarihinde bölünecek en büyük şeyi biz Osmanlı’ya Avrupa’ya sokmadık kardeşim Avrupa’nın Avusturya’nın övündüğü mesela en önemli şey budur biz sokmadık bunları eşimle olan yıllardır övünüyoruz diyor sokmadığımız adam Avrupa Birliği’nin kendi elimizle sokacağız bu da pek işimize gelmiyor diyor ya bizimkilerin açısından bakacak olursak ben de bizimkilerin böyle çok istediğini düşünmüyorum memurlar dahil yani şu anki ekonomi için konuşuyorum sen Romanya’nın %30’u o zamanki nüfusun %30’u gitmiş diyorlar ülke dışına çıkmış sen siyasetçi olsan akşam 5 milyon ama cumhurbaşkanlığı ya da başbakanlık yapmak istersinyoksa yeri bu 30 milyona mı artı Avrupa Birliği’nin içinde olursan böyle daha farklı olur yani böyle siyasetini de istediğin gibi yapamazsın bizi bölmek istiyorlar vurmak istiyorlar falan onlar tutmaz
Yorumlar
Yorum Gönder