Afrika'nın Sevimli Diktatörü : İdi Amin
Nelson Mandela'dan sonra Afrika'nın en sevilen devlet reisidir. Muhammed Ali'ye boks maçı teklif etmiş , sevmediği insanları timsahlara yem yaptigi soylenen garip bir devlet başkanı!
Hatta zamanında kendisinin iki maddelik bir yasası olduğu söylenir. maddeler ise;
madde 1: ben her zaman haklıyım.
madde 2: haksız olduğum durumlarda 1'inci maddeye bakınız.
Ayrıca Kıbrıs Barış Harekatı sırasında harekat planlarımızı komşu ülkeleri işgal etmek için isteyen, boksa ve 2. Elizabeth'e özel bir düşkünlüğü olan diktatör tanesi.
Şimdi size şu kara kızanın aslında kim olduğundan bahsedeyim biraz.
kongo ve sudan sınırına yakın bir bölgede yer alan koboko'da, kakwa kabilesinin bir üyesi olarak dünya geldi. yamyamlığıyla ün salmıştır çünkü kakwa kabilesinin inancına göre yendiğiniz düşmanınızın etinden bir parça yediğinizde (özellikle beyin) onun gücü sizin içinizde yaşamaya devam eder ve sizi rahatsız etmez. yani ölmüş düşmanlarına saygı amaçlı yapılan bir etkinliktir aslında bize iğrenç gelmekte olan yamyamlık .
iskoçları ve iskoçyayı çok severmiş çünkü zamanında ingiliz ordusunun iskoç birliklerinden birisinde savaşmış ama bazılarının dediğine göre kendisi ingilizlerden nefret edermiş aynı şekilde iskoçlarda ingilizleri sevmedikleri için iskoçlara karşı özel bir samimiyet duyarmış.
İngiliz sömürgecilerin, acımasızlığı ve kendilerine yakınlığı nedeni ile (okuma yazma bile bilmediği halde) ilk ugandalı subay yaptıkları kişi. kendisi anlaşılmaz bir şekilde yükselmiş, zamanla askeri bir diktatörlük kurmuştur. yüzbinlerce insanın ölümünden sorumlu olan idi amin ingiltere, israil, daha sonraları da libya ve suudi arabistantarafından desteklenmiştir.
ilk zamanlarda batılı basın tarafından "afrika'nın sevimli diktatörü" olarak lanse edilen idi amin'in zamanla kana susamış bir zorba olduğu ortaya çıkmış, Filistin'lilere destek vermesi ve Asya'lıların Uganda'dan kovulması uluslararası tepkiye neden olmuştur.
Bütün tepkilere rağmen, diktatörlüğün sonunu hazırlamak batılı ülkelere değil, komşu ülke Tanzanya'ya düşmüştür. İki ülke arasındaki savaşın sonunda idi amin ülkeden kaçmış, arap dünyasına yaptığı hizmetlerden dolayı kendisine kucak açan Suudi Arabistan'a sığınmıştır.
Bu zalim diktatörün batılılar tarafından en affedilmez özelliği beyaz iş adamlarını ve ingilizleri köle olarak kullanmasıydı. Lakin bazı fotoğraflarını görünce gizlice takdir etmiştim. beyazları köle gibi kullanıyor, onları esir alıyordu. hele bir fotoğrafta görmüştüm. iki kravatlı ingiliz iş adamı ellerinde yelpaze ile idi amin'i serinletiyordu. sanki ben serinledim. "etme bulma dünyası", "dinsizin hakkından imansız gelir", "çivi çiviyi söker" nea derseniz deyin. ingilizler/avrupalılar yüzyıllarca kara kıtayı yağmaladılar. siyahî insanları sattılar, çalıştırdılar. zengin avrupa medeniyeti idi amin'in yeğenleri, komşuları ve kardeşlerinin kanıyla kuruldu. eh intikam da böyle bir şey işte. maalesef. bu kanlı diktatörün yaptığı avrupaya ders olsun.londra metrosunu hintli kölelere boğaz tokluğuna yaptıran ülkenin işadamı da böyle yelpaze sallar.
Bu adamın hikayesinde benim en çok dikkatimi çeken unsur, bu elemanın tahtını taşıyan beyaz (çoğu britanyalı) iş adamlarının mentalitesidir. O fotoğrafa bakan birisi, manyak diktatörün bu iş adamlarını, tahtını ya da şemsiyesini taşımamaları halinde pişirip yemekle (ki başka insanlara yapmadığı şey değildir) tehdit ettiğini falan düşünebilir. mamafih durum hiç de göründüğü gibi değildir.
Gerçekte, söz konusu iş adamları bu eziyet gibi görünen şeyi tamamen uganda'nın yağlı devlet ihalelerini alabilmek için yalakalık olsun diye yapmaktadırlar. kapitalistlerin dinlerinin imanlarının para olduğunu, yüklü miktar para söz konusu olduğunda bir kapitalist için şeref, namus, onur gibi kavramların asla bir şey ifade etmediğinin en iyi göstergesidir bu fotoğraflar.
öte yandan idi amin'in tutumu ise anti-kapitalist olmayan kof ulusalcı ideolojinin nasıl da gösterişçi bir geri zekalılık olduğunu ortaya koyar. amin kitleler önünde tahtını taşıtıp, yaptığı bu şovla halkının (ve daha da çok kendinin) boş bir gurura kapılmasına neden olsa da, yoksul uganda halkının kaynaklarını doyasıya sömürenler yine bu batılı, beyaz kapitalistler olacaktır.
aslında idi amin'in tahtını taşıyan kapitalistler yarım saatlik bu küçültücü yalakalık sayesinde şirketlerini fukara ugandalıların sırtlarına yüklemekte ve zenginliklerine zenginlik katmaktadırlar.
Son olarak hababam sınıfı serisinin bir bölümünde sınıftakiler okuldan kaçmak için uganda cumhurbaşkanını karşılamaya gideceklerini söyleyerek kapıcı veysel abiye kapıyı açtırırlar. filmin çekildiği tarih açısından bakarsak hababam sınıfının güya karşılayacağı uganda lideri idi amin'den başkası değildir.
Hatta zamanında kendisinin iki maddelik bir yasası olduğu söylenir. maddeler ise;
madde 1: ben her zaman haklıyım.
madde 2: haksız olduğum durumlarda 1'inci maddeye bakınız.
Ayrıca Kıbrıs Barış Harekatı sırasında harekat planlarımızı komşu ülkeleri işgal etmek için isteyen, boksa ve 2. Elizabeth'e özel bir düşkünlüğü olan diktatör tanesi.
Şimdi size şu kara kızanın aslında kim olduğundan bahsedeyim biraz.
kongo ve sudan sınırına yakın bir bölgede yer alan koboko'da, kakwa kabilesinin bir üyesi olarak dünya geldi. yamyamlığıyla ün salmıştır çünkü kakwa kabilesinin inancına göre yendiğiniz düşmanınızın etinden bir parça yediğinizde (özellikle beyin) onun gücü sizin içinizde yaşamaya devam eder ve sizi rahatsız etmez. yani ölmüş düşmanlarına saygı amaçlı yapılan bir etkinliktir aslında bize iğrenç gelmekte olan yamyamlık .
iskoçları ve iskoçyayı çok severmiş çünkü zamanında ingiliz ordusunun iskoç birliklerinden birisinde savaşmış ama bazılarının dediğine göre kendisi ingilizlerden nefret edermiş aynı şekilde iskoçlarda ingilizleri sevmedikleri için iskoçlara karşı özel bir samimiyet duyarmış.
İngiliz sömürgecilerin, acımasızlığı ve kendilerine yakınlığı nedeni ile (okuma yazma bile bilmediği halde) ilk ugandalı subay yaptıkları kişi. kendisi anlaşılmaz bir şekilde yükselmiş, zamanla askeri bir diktatörlük kurmuştur. yüzbinlerce insanın ölümünden sorumlu olan idi amin ingiltere, israil, daha sonraları da libya ve suudi arabistantarafından desteklenmiştir.
ilk zamanlarda batılı basın tarafından "afrika'nın sevimli diktatörü" olarak lanse edilen idi amin'in zamanla kana susamış bir zorba olduğu ortaya çıkmış, Filistin'lilere destek vermesi ve Asya'lıların Uganda'dan kovulması uluslararası tepkiye neden olmuştur.
Bütün tepkilere rağmen, diktatörlüğün sonunu hazırlamak batılı ülkelere değil, komşu ülke Tanzanya'ya düşmüştür. İki ülke arasındaki savaşın sonunda idi amin ülkeden kaçmış, arap dünyasına yaptığı hizmetlerden dolayı kendisine kucak açan Suudi Arabistan'a sığınmıştır.
Bu zalim diktatörün batılılar tarafından en affedilmez özelliği beyaz iş adamlarını ve ingilizleri köle olarak kullanmasıydı. Lakin bazı fotoğraflarını görünce gizlice takdir etmiştim. beyazları köle gibi kullanıyor, onları esir alıyordu. hele bir fotoğrafta görmüştüm. iki kravatlı ingiliz iş adamı ellerinde yelpaze ile idi amin'i serinletiyordu. sanki ben serinledim. "etme bulma dünyası", "dinsizin hakkından imansız gelir", "çivi çiviyi söker" nea derseniz deyin. ingilizler/avrupalılar yüzyıllarca kara kıtayı yağmaladılar. siyahî insanları sattılar, çalıştırdılar. zengin avrupa medeniyeti idi amin'in yeğenleri, komşuları ve kardeşlerinin kanıyla kuruldu. eh intikam da böyle bir şey işte. maalesef. bu kanlı diktatörün yaptığı avrupaya ders olsun.londra metrosunu hintli kölelere boğaz tokluğuna yaptıran ülkenin işadamı da böyle yelpaze sallar.
Bu adamın hikayesinde benim en çok dikkatimi çeken unsur, bu elemanın tahtını taşıyan beyaz (çoğu britanyalı) iş adamlarının mentalitesidir. O fotoğrafa bakan birisi, manyak diktatörün bu iş adamlarını, tahtını ya da şemsiyesini taşımamaları halinde pişirip yemekle (ki başka insanlara yapmadığı şey değildir) tehdit ettiğini falan düşünebilir. mamafih durum hiç de göründüğü gibi değildir.
Gerçekte, söz konusu iş adamları bu eziyet gibi görünen şeyi tamamen uganda'nın yağlı devlet ihalelerini alabilmek için yalakalık olsun diye yapmaktadırlar. kapitalistlerin dinlerinin imanlarının para olduğunu, yüklü miktar para söz konusu olduğunda bir kapitalist için şeref, namus, onur gibi kavramların asla bir şey ifade etmediğinin en iyi göstergesidir bu fotoğraflar.
öte yandan idi amin'in tutumu ise anti-kapitalist olmayan kof ulusalcı ideolojinin nasıl da gösterişçi bir geri zekalılık olduğunu ortaya koyar. amin kitleler önünde tahtını taşıtıp, yaptığı bu şovla halkının (ve daha da çok kendinin) boş bir gurura kapılmasına neden olsa da, yoksul uganda halkının kaynaklarını doyasıya sömürenler yine bu batılı, beyaz kapitalistler olacaktır.
aslında idi amin'in tahtını taşıyan kapitalistler yarım saatlik bu küçültücü yalakalık sayesinde şirketlerini fukara ugandalıların sırtlarına yüklemekte ve zenginliklerine zenginlik katmaktadırlar.
Son olarak hababam sınıfı serisinin bir bölümünde sınıftakiler okuldan kaçmak için uganda cumhurbaşkanını karşılamaya gideceklerini söyleyerek kapıcı veysel abiye kapıyı açtırırlar. filmin çekildiği tarih açısından bakarsak hababam sınıfının güya karşılayacağı uganda lideri idi amin'den başkası değildir.
Yorumlar
Yorum Gönder