Cam hakkında ilginç bilgiler

Işığın diliyle konuşan bir malzeme… Ustasının elinde kah bir sanat eseri, kah güzellik katan bir obje…

Cam, aşırı soğutulmuş bir alkali ve toprak alkali metal oksitleriyle, diğer bazı metal oksitlerin çözülmesinden oluşan bir sıvı olup ana maddesi (SiO2) silisyumdur. Cam, akışkan bir maddedir. Camlar, erimiz haldeki amorf yapısını koruyarak katılaşan inorganik cisimler olarak tanımlanabilir. Üretim sırasında hızlı soğuma nedeniyle kristal yapı yerine amorf yapı oluşur. Bu yapı Cam’a sağlamlık ve saydamlık özelliğini kazandırır.

Cam pratik olarak katı bir madde olarak görünse de, teknik olarak sıvı halde bir maddedir. Sıvı maddelerin genel özelliklerinden olan viskozite, camda da bulunan bir özelliktir. Diğer bir deyişle cam akışkan bir maddedir. Pratik olarak bunun cam olduğu fark edilemez. Kısacası, camın hala bir sıvı olduğunu ve akmaya devam ettiğini sadece bizim bunu fark edemediğimizi söyleyebiliriz. Bu yüzden camı katı bir madde olarak algılarız.


Camın ana hammaddesi kumdur. Kum doğada en çok bulunan maddelerin başında geldiğinden çevre kirletici bir madde değildir. Üstelik cam üretiminin önemli bir miktarı, ham maddelerden ve enerjiden tasarruf etmek üzere sonsuz kez eritilip yeni biçimlendirilebildiğinden, cam malzeme , ambalaj atıkları içinde geri dönüşüm ile değerlendirilmeye en yatkın olandır. Cam sanayinde hafiflet,lmiş, dayanıklı, yüksek verilme üretilen ve çoğunlukla başkla malzemelere göre daha ucuza mal edilen eşyaların pazara sürülmesinde, şekillendirme ve yüzeylerin işlenme tekniklerindeki ilerlemelerden ve bilgisayar destekli tasarım ve kontrol makinelerinin  kullanımından yararlanılmaktadır. Diğer taraftan tüketicilerin tercihleri, sağlıklı, doğal ve temizlenmesi kolay sayılan cama yönelmiştir.





CAMIN ÖYKÜSÜ

Cam, binlerce yıldır yaşamımızı kolaylaştıran, güzelleştiren bir malzeme…

Camın doğal hali obsidiyen, bundan milyonlarca yıl önce yanardağ eteklerinde yüksek sıcaklık ve basınçlar püsküren lavların hızlı soğumasıyla ortaya çıkmış. Siyah, kırmızı ve yeşil renklerde görülen doğal cam, eski Anadolu medeniyetlerince birtakım gereçler ve ilk aynaların yapımında kullanılıyordu.

Cam yapımının başlangıcı için bir rivayet Plinius’un naklettiği şu hikayedir: “Suriye’de Fenikeliler zamanında Karmen (Carmelus) Dağı’nın alçak tepeleri arasında bataklık bir bölge vardır. Beleus Nehri’nin bu bataklıkta başladığı 8 km aktıktan sonra Prolemais Eyaleti’ne yakın bir yerde denize döküldüğü sanılır. Bu nehrin suyu içilemeyecek kadar ağır olduğu halde kutsal sayılır ve kıyılarında dini törenler yapılır. Çamurlu birikintilerle dolu ve epey derin olması dolayısıyla nehrin dibindeki kum ancak suların çekilmesiyle meydana çıkardı. Bu kumlar dalgalarla çalkalanarak çamur ve yabancı maddelerden ayrılıp temizlenirdi. Kumun toplandığı kıyı boyu 1 km’den az olmasına rağmen burası asırlarca cam yapmak için kullanılan asıl madenin biricik kaynağı olmuştur. Rivayete göre güherçile dolu bir gemi bu noktada demir atmış. Demirin tayfaları kıyıda yemek hazırlarken odun yakmak üzere ocak kurmak istemişler, fakat civarda taş bulamadıklarından gemiden getirdikleri güherçileyle ocak yakmışlar. Odunları yakında kum ile güherçilenin beraber ergimesiyle o zamana kadar bilinmeyen saydam bir sıvının ocaktan sızdığını görmüşler. Böylece cam bulunmuş.”

Cam yapımındaki ilk önemli aşama İÖ 1.yy ‘da cam üfleme çubuğunun bulunuşudur. Bu buluşla birlikte cam yapımız hızla gelişmeye başlar. İS 1.yy başlarında Roma’da ilk saydam camın yapılmasıyla birlikte cam yapımında ikinci büyük aşama da gerçekleşir. İS 1.yy ‘dan İS 4.yy ‘a dek uzanan dönem camın “altın” dönemidir. Bu dönemde cam ürünlerinin çeşitliliği ve bolluğu doruk noktasına ulaşır.

Roma İmparatoruluğu’nun çöküşünden sonra cam eşya üretimi, aynı düzeyde olmamakla birlikte Bizans’ta sürer, Orta Çağ İslam ülkelerinde ise yine etkin bir düzeye ulaşır.

Batıda camın yeniden canlanması 16.yy başlarında Venedik camcılığının doğuşuyla gerçekleşir ve Venedik yüzyıllar boyu cam endüstrisinin önemli bir merkezi olma niteliğini korur.

Osmanlı İmparatorluğu’nın 500 yıllık ‘cam yolu’ da bu yolculuğun izlerini taşır. İlk cam fabrikası, Beykoz’da Venedik camcılığının dışa açılmaya başladığı 1790’lı yıllarda kurulmuştur. Beykoz camı, Osmanlı yaratıcılığı ile batı sanatı ilişkilerinin ilk simgelerinden biri olmuştur.

Binlerce yıldır insanoğlunun yaşamını güzelleştiren camın büyülü öyküsü, ustaların alın teri ve tasarımcıların yaratıcılığı ile sonsuza dek süreceğe benziyor…

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Türkiye'de Yaşayan Zenciler

Müşür Nedir, Ne İşe Yarar?

Hükümetler Tarafından Gerçekleştirilen Tarihin En Büyük Altın Soygunları