Türkiye - Gürcistan sınırı olan Sarp Sınır Kapısı'na yaklaşık 20 kilometre uzaklıktadır. Hopa'da bulunan en yüksek nokta Yavuz Sultan Selim Tepesi'dir.

Roma dönemindeki adı Anaxoupê'dir.1916 yılında İttihat ve Terakki yönetimi Hopa adı yerine Cihadiye adını önermiştir. Ancak uygulamaya geçilmemiştir.

Eskiden Hopa bölgesi Kolhis Krallığı'na aitti. Ardından Halife Osman döneminde Müslümanlar Hopa'yı ele geçirdi. 853 ve 1023 yılları arasında bölge Müslüman Halifeliği'nin altında kaldı. 1023'te bölgeyi Bizanslılar ele geçirdiyse de, 1064'te Selçukluegemenliğine girdi.

Artvin Osmanlı denetimine Yavuz Sultan Selim'in Kırım seferi sırasında girdi.
1877-78 Osmanlı-Rus Savaşı sırasında bölgeyi Rus Ordusu ele geçirdi.
Kurtuluş Savaşı sırasında, 1921'de HopaTürkiye'ye bağlandı.



Nüfusun çoğunluğunu otokton Hopalı halk olan Lazlar ve Hemşinliler oluşturur.insanını, dillerini, yemeklerini, horonunu, tulum sesini, her bir şeyini en ince ayrıntısına kadar görmek tanımak istiyorum.

öncelikle bir sahil ilçesi. yamacındaki arhavi gibi bir şehirleşme alanı mümkün olmadığından yolüstü bir kasaba gibi gözüküyor hopa merkezi. ancak iskelesi ve yazları kopmuş plajı gayet sanatsal bir huzur veriyor yeşil ve mavisini bize sunarak. şehirleşme anlamında sınıra cok yakın olan kemalpaşa beldesi daha geniş bir alana sahip. doğu karadenize uzak olanlar için söylemek gerek bu sahil şeridi ilçelerinin tümünde çay tarlaları ve fabrikaları görmek kaçınılmaz. görünüşü ve saldığı çirkin kokuya rağmen ekonominin itici unsuru çay.

şekli özelliklerinden sonra ekonomiye değinelim. inşaat kısıtlı, çay-findik ve bal işleri baharlar arası dönemin tümünde etkili. yeni yeni yöresel isler ile hopa tanıtılmaya çalışılıyor. konuyla ilgili çalışma ekonomisti ruhum işgücü piyasasının gurculer olmadan tutunamayacagi yönünde.

öte yandan yağmuru meşhur efenim. ilk geldiğim zamanlar (03.2015) sanatsal ingiliz filmlerinde gordugumuz yağmurlu iskoç şehirleri hissi yaratmıştı bende. her mevsim yağış var. kar da yılda bir iki defa yağıyor ki o zamanlar gorsel soleni gormeniz gerekir. yeşili kapatan kar ve deniz ile sis... fevkalâde.

yağmur dışında (ki benim için yağmur iyidir) diger kötü yönleri su sekilde: birincisi kesinlikle nem. yağmur hazmediliyor ama ozellikle yazları denize gitmeden huzur bulamiyorsunuz. ikincisi doğalgaz yok. irrasyonel durumu mevcut hükümetin il merkezindeki adını vermeyeceğim bir yetkiliye açıkça sormuştum "buraya doğalgaz getirmek rantabl değil" demişti. kamu hizmetinin amacının literatürüne girecektim ama algilayamayacagini dusundugumden sustum. her neyse konu bu değil. doğalgazın olmaması kışları bol bol kömür dumanı çekmek anlamına geliyor. olumsuz üçüncü yönü ilçenin ve çevresinin doğal güzellikleri bol olsa da sosyal anlamda gerçekten çok kısır ve/veya tuzlu oluşu. özellikle kış aylarında hiçbir şey yapamiyorsunuz. dördüncü problem pahalılık. çay bile pahalı yahu. kiralar, meyveler, sebzeler tamam kıtlık falan diye açıklarsin da dışarıda bir yere oturduğunda çaya 1.5 lira alan yerler var yahu. kiralar uçuk, meyve sebze disaridan geldiği için pahalı... internetten alışverişe tamah ediyorum mesela. beşincisi boğazına düşkün olanlar için. gürcü ve karadeniz damak tadı genel anadolu damağından çok farklı. kara lahana, hamsi, mıhlama (benzeri için kuymak) gibi yöresel tatlar ile gürcü damak tadının (hamur işi) harmanı şeklinde bir yemek zinciri var. güzel bir kebap, lahmacun yiyemedim. daha kötüsü kokoreç ve midye dolma yok ve bu berbat bir durum. benim burada en çok beğendiğim tatlar kesinlikle mıhlama, silor ve taze balıklar.

hopada dikkatimi çeken unsurlardan birisi kel olan erkek sayısının görece fazla olması. birçok yerde yasadim, kesinlikle burada oran çok büyük. genetik midir, çernobil midir, bilemem.

son olarak halkın harman olduğu bir memleket hopa. hepsinin ortak özelliği asabi olmaları. ancak bu asabilik kötü niyetten değil, benliğe yerleşmiş bir durumdan kaynaklanıyor. benzer şekilde fikirler hep uç noktalarda yaşanıyor. muhafazakarı (genelde laz ve çevre ilçelerden gelenlerden oluşan esnaf, toprak sahibi kişiler) yobazlığa varırken solcusu (genelde hemşinli ve gürcüler) tam solcu seklindedir. ılımlı kişi bulmak güç olsa da kesinlikle hepsi misafirperver, sevecen, kanı hızlı akan, hemşin horonuyla coşan renkli insanlar.

unutmadan kazım koyuncuya, metin lokumcuya ve kemalpaşa halk festivaline selam çakalım.esnafı da rezil. onlara esnaf bile lafı fazla, onlar sadece dükkan sahibi. kibarlık, müşteri memnuniyeti gibi kavramlar oraya henüz uğramadı. hatta "müşteri" kavramı bile yok orada.

bunları düşündüm; sonra rahmetli kazım koyuncu'yu düşündüm. hopa'dan böyle bir adam nasıl çıkmış diye şaşırdım. galiba allah insanı insan yapan özellikleri diğer hopalılar'dan alıp rahmetli'ye vermiş. hopa kötü ama kazım koyuncu tüm bu kötülükleri dengeleyecek kadar güzeldi.


bundan beş sene önce hopa'ya girip tarif istemiştik, bize gökyüzündeki yıldızları göstermişti bir amca. meğer onlar yıldız değilmiş, 18 virajdan sonra çıkılan şehir merkeziymiş. şehre girişi deniz seviyesindeki hopa'dan yaptık, şehre gidene kadar mevsim değişti.Hopada Seçimler lazlar ve hemşinliler adında iki etnik grup mevcuttur. lazlar seçimlerde kendi içlerinde bölünür, hemşinliler her zaman birlik olurlar. vakti zamanında ödp'nin adayı da hemşinliydi ve hemşinliler müthiş bir birliktelik göstererek hopaya ödpli belediye başkanı seçti. aynı durum akp için de geçerli. akp hopa belediye başkan adayı da hemşinliydi. yani kıssadan hisse güneydoğuda nasıl hdp adayları seçiliyor ise aynı durum hopa için de geçerli. hemşinli olan aday büyük olasılıkla seçiliyor. yani hopada laz birliği şart.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Türkiye'de Yaşayan Zenciler

Müşür Nedir, Ne İşe Yarar?

Hükümetler Tarafından Gerçekleştirilen Tarihin En Büyük Altın Soygunları