Toledo Nasıl Bir Yer
Bir Ortaçağ Kentini Adımlamak…
İşe şehrin tarihi sokaklarını adımlayarak başlayabiliriz. Toledoyu Toledo yapan en önemli faktör çok eski bir tarihe sahip olması. İsadan önce 590da Yahudiler tarafından kurulmuş şehir, Romalılar, Ostorogotlar, Vizigotlar ve Arapların egemenliğinde uzun süre kalmış. 1085de VI. Alfonso, şehri Araplardan geri alarak, İspanyanın yeni başkenti yapmış. Sonraki dönemlerde Toledoda üç toplum içiçe yaşamış; Hıristiyanlar, Museviler ve Müslümanlar… Her toplum kendi kültürüyle zenginleştirmiş şehri. Kısacası İber Yarımadasına ayak basan bütün toplulukların ortak adresi Toledo olmuş. Duvarlarla kaplı kente, çok iyi korunmuş Yeni Bisagra, Eski Bisagra, Puerto del Sol, Cambron gibi tarihi kapılardan ve köprülerden geçilerek giriliyor. Şehrin mimarisinde “mudejar” etkileri de oldukça fazla. Mudejar, İslam sanatının Hıristiyan sanatına uygulanmış biçimine deniliyor. Ortaçağ zamanında giriş için para alınıyormuş. Ben giriş için 13. yüzyıldan kalma, savunma kuleleriyle süslü San Martin Köprüsünü seçtim. Sanki zaman tüneline girmiş gibi, Ortaçağda kentin ana yolları olan Cambron ve Bisagra caddelerinden yürüyerek Zocodover Meydanına ulaştım. Karşıma Arap ve İspanyol mimarisinin karışımı olan Mudejar stilindeki, cami kalıntıları üzerine inşa edilen Santiago del Arrabal Kilisesi çıktı. Hemen gerisinde kente uzaktan bakıldığında kale görünümüyle dikkat çeken heybetli yapı Alkazar bulunuyor. 13.yüzyıldan kalma bu binada askeri müze bulunuyor.
Sanatın Merkezi
Şehrin tarihi binaları içinde en dikkat çekeni Toledo Katedrali. İspanyanın en büyük üçüncü katedrali olan gotik mimarinin güzel bir örneği olan yapının inşası, 1226da başlayıp, tam 267 yıl sürmüş! Bu uzun yapım süresi katedral mimarisini de bir çeşit kültürler buluşması haline getirmiş. Yapıda Mudejar, Barok ve Neoklasik mimarinin özellikleri görmek mümkün. Çok sayıda şapelin bulunduğu katedraldeki 120 kişilik el yapımı oturma ve hazine bölümlerini; ayrıca Velasquez, Rubens, Goya ve El Greconun muhteşem tablolarını görmek için birkaç saatinizi mutlaka buraya ayırmalısınız. İspanya resminin en ünlü ustalarından olan El Greco, uzun yıllar Toledoda yaşayıp, ölene kadar kenti sanatıyla süslediği için onun eserlerini görebileceğiniz tek yer katedral değil. Giritte doğan, bir süre İtalyada yaşayan ve Yunanlı köklerinden dolayı “El Greco (Yunanlı)” adını alan ünlü ressam, 1579 yılında İspanyada aldığı ilk sipariş olan Santa Domingo el Antiguo Kilisesinin yapımı için Toledoya gelmiş ve kente yerleşmiş. Buradaki eserleri kiliselerde ve “Casa del Greco (El Greconun Evi)” ismindeki bir müze evde sergileniyor. Sanatçının dünyaca ünlü yapıtı Orgaz Kontunun Cenaze Töreni tablosunu görmeden dönmeyin. Tablo, Santo Tome Kilisesinde bulunuyor. Üç büyük dine ev sahipliği yapmış Toledoda, kiliselerin yanı sıra, iki küçük cami ve iki sinagog da var. Şehrin; taş işçiliğinin güzel örneklerini sunan evleriyle, dar sokaklarıyla ve Ortaçağ yavaşlığında akan gündelik hayatıyla tanıştıktan sonra, ünlü yazar Cervantesin “Toledo, İspanyanın tüm kentleri aydınlatan ışığıdır” cümlesine siz de mutlaka hak vereceksiniz.
Tadına Bakın
Eğer peynir meraklısıysanız, meşhur Manchego peynirini mutlaka deneyin.
Alışveriş
Eskiden orduların kılıç, zırh ihtiyaçlarını ve ülkenin metal eşya gereksinimlerini karşılayan Toledonun hediyelik eşya dükkanlarında; altın, gümüş, pirinç takılar ve kılıçlar bulabilirsiniz. Toledoya özel, altın işlemeli takılar satan dükkanların bir kısmında bu işlemelerin nasıl yapıldığını seyredebilirsiniz. Hâlâ otantik bir kılıç yapım fabrikası bulunan şehrin bir başka el sanatı da damascene. Siyah çelik üzerine altın ya da gümüş teller gömülerek desenlenen bu takıları mutlaka görün.


Yorumlar
Yorum Gönder