deneme 200







"Gadir-i Hum ne demek?
Peygamber'in vefatından sonra devlet yönetiminin Hz. Ali'ye ve onun soyundan gelenlere ait olduğu düşüncesi etrafında birleşen çeşitli grupların ortak adı. İmâmiyye Şîası'nın devlet başkanlığı, dolayısıyla siyasî hâkimiyet konusunda kendileri gibi düşünmeyenlerle ilişkiyi kesmesi anlamında bir terim."
 
Ali el-Mûrtezâ'nın Muhammed peygamber tarafından “Velâyet” makâmına atandığına (halef ilan ettiğine) inanılan bu özel günde kurbanlar kesilmekte ve türbelere ziyaretler gerçekleştirilmektedir.





Osmanlı’da gelir veya toprağı olan bekar erkeklerden alınan vergi “mücerred” evli erkeklerden alınan vergi “bennak”dır.
Cumhuriyet döneminde ise farklı olarak evliliği teşvik için 1920’den 1944’e kadar 6 kez “bekarlık vergisi” teklifi meclise gelmiş ancak hiç kabul görmemiştir.  

Ama amacı medeni hali belirlemek değildir. Aynı toprağa sahip bennak o toprağı eşi ve çocukları ile işleyeceğinden bekara göre daha az emek sarfeder bu nedenle bennak mücerrede göre biraz daha fazla vergi öder. Mücerreddin emeği korunur.

"Bütün yalnızlar gibi özgür ve bütün özgürler gibi yalnız…’"


"yaa adama soruyorlar evlilik nasıl .. adam yok evlenmeyin diyor ağlanıyor.. adamın tipe bak.daha homoerectus amk .. lan sana selam veren kadına teşekkür etmen lazım kadın birde am veriyor sana…birde kadına ızdırap falan oluyor o evladı seni… 

sorun kimin evlenmesi kardeşim yakışıklı iseniz evlenmeyin.. sen erkeksin eşine sadık kalman cok zor.. gelir bir kız vercem der alırsın.. erkesin çünkü zayıfsın bu konuda …

zenginsez evlenin her türlü ..zaten kadın karışmaz size paranız var diye ..

kadın mı ? bilmem ki onların bakış açısını… kadın değilim .." 
 https://eksisozluk.com/evlilikle-ilgili-yapilmis-en-iyi-tespit--7506286?p=7#:~:text=yaa%20adama%20soruyorlar,a%C3%A7%C4%B1s%C4%B1n%C4%B1%E2%80%A6%20kad%C4%B1n%20de%C4%9Filim%20..
Öyle bir irfan falan yoktu. Eğitimsiz çağ dışı kimin kimle ne yaptığı belli olmayan,her şeye aç ve bastırılmış duygularıyla hareket eden bir kitle kendi içinde yaşayıp gidiyordu. Televizyon ve sosyal medya her şeyi gün yüzüne çıkardı.

Sürü halinde ki insanların, değer yargıları yoktur. Aile ve toplumlarından bir doğruluk paketi alır ve onları asla sorgulamadan tüm hayatlarını, bir çarkın dişlisi olarak yaşarlar.
— Friedrich Nietzsche

Ciddiyet isteyen gitsin 
Resmi gazete okusun,
Biz burda stress atıyoruz...!!😏

Üstad Sezai Karakoç ne güzel demiş
"Seni öldürmeye gelen sende dirilsin"

Anladım beyhûde imiş fazlaca tedbîr eylemek
Bir kulun kârı değildir takdîri tebdîl eylemek


"İyi yaşamak en iyi intikamdır. Size zarar vermek isteyenler bundan daha acı bir lokma yiyemezler."
İskoçya'ya Sevgilerle
Karen Hawkins

Balıklar yemle insanlar yeminle kandirlir

Nesil yetiştiren öğretmenler tavuk yetiştirenlerden az maaş alıyorlar. 

Marx ölür, sen das kapitali hatırla.

Kırk gün kar yağar, bir gün av olur. İt kim yiğit kim o zaman belli olur

Bu sokak bizi sevmez ama iyi tanır 
İbadette kabahtta gizli olur 
Yaşam herkesten yana olmasa da ölüm tarafsızdır 
Yaşarsın izi kalır yasayamazsun sizi kalır 
biz buralarada ayak altında dolanan insanlarız hissi her geçen gün artıyo bende


Yıkılışı
İddiaya göre rasathanenin tamamlanmasının üzerinden birkaç ay geçtikten sonra beliren bir kuyruklu yıldız nedeniyle Sultan III. Murad Takiyüddin'den kehanette bulunmasını talep etmiş, o da bu yıldızın bir mutluluk ve saadet devrinin habercisi olduğu tahmininde bulunmuştu. Ancak bunun tam aksine o devirde ortaya çıkan bir salgın hastalığın getirdiği felaket nedeniyle rasathanenin muhaliflerinin sayısında bir hayli artış olmuştu. Takiyüddin gözlemlerine bir iki yıl daha devam edebilmişti. Bazı kaynaklar ise bilime muhalif bir tarikatın yıkım kararının alınmasında etkili olduğunu belirtmektedir.

1577'de İstanbul'dan izlenen kuyruklu yıldız ve istanbul planı

İlber Ortaylı'ya göre İstanbul'daki bir depremden sonra halk ayaklanmış ve depremin rasathane yüzünden olduğunu söylemişlerdir. Sarayın önünde büyük gösteriler olmuş, bunun üzerine III. Murat, denizden top atışı ile rasathaneyi yıktırmak zorunda kalmıştır.[kaynak belirtilmeli]

Kimi araştırmacılar rasathanenin yıkılmasının gerçek sebebinin bir siyasal çekişme olduğu iddia edilmiştir. Rasathanenin kurulmasına önayak olan Hoca Sadettin Efendi’nin Şeyhülislam Kadızade Ahmet Şemsettin Efendi ile farklı siyasi gruplarda yer alması ve bu gruplar arasındaki çekişmenin yıkıma sebep olduğu sanılmaktadır.

"Türkiye’deki saat sistemi, 26 Aralık 1925’te “Günün 24 Saate Taksimine Dair Kanun”un Meclis'te görüşülüp kabul edilmesi ile değişti. 697 sayılı Kanun, 2 Ocak 1926’da Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Kanun'un birinci maddesi “Türkiye Cumhuriyeti dâhilinde gün, gece yarısından başlar ve saatler sıfırdan yirmi dörde kadar sayılır.” diyerek ülkede günün 24 saate bölündüğü saat sistemini yürürlüğe koyar. Kanun'un 2. maddesi ile ulusal saat sistemi İzmit’ten geçen 30. meridyen esas alınarak oluşturuldu."
 

Düşünüp taşınmaktan ziyade okuyup araştırmak laızm..Her Atatürk inkılabına cort diye oldu gözüyle bakmaktan ziyade arkasındaki bilmem kaç yüzyıllık aydınlanma hareketine bakmak lazım..Birden bire harf inkılabı gelince Türkçe diye bir dil çıkıvermedi ortaya yani..

Öncelikle Türkçe ile ilgili yakınmalardan biri ile başlayayım;

14.yy'da Aşık Paşa şöyle demiştir;

'' Türk diline kimseler bakmaz idi,

Türklere hergiz gönül akmaz idi''

Türkler Uygur abecesi olan yazısını bırakarak Arap-Fars yazısına geçmiş sebebi de Arapçanın kuran dili olması..Kuran dilinin çok üstün olduklarına inanması imiş..

Lakin Arapça seslerin Türkçe'ye uygulanması ve halk tarafından anlaşılması o kadar zor olmuştur ki insanların okuma yazma oranları gün be gün düşmüş ve savaş zamanı bu oran 9%larda imiş..Bu oran Türkler arasında sadece..Nüfusun çoğunluğu..Yani okuma yazma bilmeyen Türkler çünkü gırtlak yapılar uymuyor..

İnsanlar artık Türkçe'yi yazamaz olmuş evet ama halk şiir şarkı vs ile bu dili yüzyıllarca ayakta tutmuş..

Ayrıca şöyle önemli bir nokta var;

Avrupalıların Türkçe'yi öğrensin diye Osmanlı yayınladıkları sözlüklerde Türkçe seslere uygun olarak Latin harflerini seçmişti..Daha sonra bunlarla karşılaşan aydınlar Latin kökenli bu harflerin Türkçe için düzenlenmesi gerektiğini çokça sene tartışmıştır.

Yani Türk halkı'nın okuma yazma oranını arttırmak için yapılan bir girişim bu..Sen nüfusun çoğunluğu olan Türk milletinin okuma yazmayı zaten bildiğini ve neden değiştirilidğini sorarsan aslında durum sandığından daha vahimdi ve iyileşmesi için inkılap yapıldı..

Sebepleri kısaca sıralamak gerekirse

1. Osmanlı Devleti üzerine kurulan bir devlette Osmanlıya ait herhangi bir izin kalması istenmiyordu. Harf kılık kıyafet yönetim biçimi hilafet de bunlar gibidir.

2. Tanzimat döneminden beri olan batı hayranlığı cumhuriyet döeminde de devam etmiştir. Harf inkılabı yapılarak çağdaşlaşacağımız modernleşeceğimiz düşünülmütür.

3. Bana göre asıl amaç ise tabiri caizse halkın aklını ve çalışmalarını başka yöne kaydırarak yönetime idareye çok karışmaması için uygulanan bir politikadır. Çünkü Rahmi arkadaşımızın dediği gibi bir anda halk cahilleştirilmiştir ve cahilleştirilen halk da devrimler olsun idaredeki yeni değişimler olsun çok fazla sorgulamadan kabul etmek zorunda kalmıştır. Kabul etmeyenlere ne olduğunu zaten hepimiz biliyoruz.

Sebepler basit manada bunlar bunlar benim kesinlikle karşı çıktığım bir inkılaptır. Bazı sözde Atatürkçülerin okuması yazması en kolay batı ile iletişimimizi sağlayan latin harfleri gelişim açısından çok önemli ve gereklidir tarzındaki açıklamalarını ise asla gerçekçi görmüyorum. Gelişmişlik ile alfabenin hiç bir alakası yoktur. Arkadaş Japonya örneğini vermiş ki yerinde bir örnektir. Bizden çok çok daha uzun zaman sonra iki kentine atom bombası atılarak en az bizim Kurtuluş Savaşımız kadar zor bir evreden geçmelerine karşın dillerini değiştirmeden tekrar kalkınarak dünya arenasında yer almayı başarabildilerse bence biz de çok rahatlıkla eski alfabemiz ile bunu başarabilirdik. Hatta şu anki konumumuzdan daha iyi olma olasılığımız daha fazladır. Hatta durumu daha iyi ifade edebilmek için şöyle bir varsayımda bulunmak istiyorum. Nasıl şu anda Allah göstermesin bir savaş çıksa savaş sonrasında çeşitli inkılaplar yapılsa ve alfabenin Arap alfabesi ile değiştirilmesi durumunda ben de dahil olmak üzere bir çok kişi bu duruma karşı çıkacaksak ben eğer kendim 1920 lerde yaşayan bir vatandaş olsaydım büyük ihtimalle bu devrime karşı çıkanlar arasında olurdum. Çünkü bahsettiğim varsayımdan hareketle ben inkılabın ertesi sabah uyandığımda kendi ülkemde çıkan gazeteden bile bir şey anlamıyor olacaktım ve de 24 yaşında üniversite bitirmiş biri olarak bir anda cahilleşecek ve sıfırdan yeni bir dil öğrenmek zorunda kalacaktım. Bunu ise kabul etmek bence hiç mantıklı değil.


Aslında şuan tam sahte tarih yazma zamanı
Bilgi hemen yayılıyor
Ama bilginin doğruluğu bir o kadar da o kolay ispatlanıyor
O yüzden insanlar dinin saçmalık olduğunu hızlı anladı
İnternetten herkes istediği bilgiye ulaşıyor artık

Koca Anadolu Çanakkale'yi savunuyor. Kime karşı? O dönemde Osmanlı'nın refahı en çok yaşattığı Türkler Balkanlarda ve Osmanlı'nın tek bir köprü bile yapmadığı vilayetler hem asker hem mühimmat hem yiyecek yolluyor

Gerçek: Ege'deki bütün koyunlar toplandı üç öğün et yediler çünkü bu cephe düşerse başkent Istanbul düşeceğinden çok önem verdiler diğer cephelerden çok farklı.

O da bir şey mi? Bulutların içinden gelen sarıklı insanların İngiliz tümenini yuttuğuna inananlar var🤦🏻‍♂️Türk evlatlarının kahramanlık ruhuna dini motif kullanarak sünepelik aşılamaktan başka bir şey değil! Türk tarih boyunca savaşçıdır! Şehitlerimizin Mekanları cennet olsun🙏🏻
Aksine Çanakkale de arka planda müthiş bir lojistik vardı. Hatta düşmanlar merak ediyor Türk askerinin enerjisinin nerden geldiğini , esir askerlerin hepsinin cebinden kuru üzüm çıkıyor. Yoksa nerde tamam iman var ama bir yere kadar , insanoğlu oruç tutarken takati kalmıyor.

4 diyardan binlerce asker getirdiler Çanakkale’de. Yıllarca süren savaşlarda binlerce asker kaybettiler. Hükümetler devrildi, bakanlar istifa etti. Savaş için kendi milletini ikna edemezsen defolup gidersin. Onlar da bunu yapmak zorunda kaldılar. Ama siz bilmek istemiyorsunuz.

Çay olma ihtimali hiç yok. Zira ülkemizde ilk çay 1930'lu yıllarda üretilmeye başlandı. Ondan öncesinde de bilinmiyordu. O zamanki düşmanımız İngiltere'den de ithal edecek hâlimiz yoktu. Çıkan liste uydurma. Yemek listesi 3 ay evvelden hazırlanır ama uygulamada savaşın şartları esnasında bu yemek listesine uyulmamıştır. Hele de Kara Savaşları döneminde uyulma ihtimali yoktur. Çay ise külliyen uydurmadır. Bilinmeyen bir şey listeye koyulamaz.

Süveyşte Sinada Yemende Hicazda Kafkasta Kutta askerler ağaç kabuğu kemirip kendi abdestlerini içmek zorunda kaldılar.
İngilizler Araplar Ruslar ilk evvela sulak alanları zehirletti.
Çanakkale diğer cephelere göre en iyi cephedir.

Öyle bir şey yok, ikmal hatlarımız gayet iyiydi ve güzel işledi. Savaş asker ya da mermi ile kazanılmaz, lojistik ile kazanılır. Elbet sıkıntılı günler olmuştur ikmal hatları vurulmuştur ama genelde bir sıkıntı yok saat gibi işliyor. Kuzu kavurma yiyor askerlerimiz. 




"borsaya gelin de dişinizden tırnağınızdan artırdığınız 3 kuruşu elinizden alalım" tayfası altına karşı alerjiktir.

çünkü altının haracını çok büyük, büsbüyük agalar yer sadece. lokal ite uğursuza pay düşmez. 

ama hisse senedi öyle mi? hele ki derinliği 4 yaşındaki çocuğun dizkapağı kadar bile olmayan borsa istanbul...

çok değil 1 ay "uzman" görüşlerini takip edin.

yüzde 95'inin ekranda görüntülemek için yakılan enerji kadar bile reel değeri olmayan hisseleri yada küçük yatırımcıya karşı işlenecek suçlara karşı hiçbir yaptırımı olmayan bu piyasayı gözünüzün içine baka baka yalan söyleyerek övdüklerini göreceksiniz.

satır aralarında hep amalar, fakatlar, eğerler dolu tabi.

genel çerçeve "girmezseniz ahmaksınız" detaylar "kaybederseniz sizin kabahatiniz"

pek çoğu obligasyon senetleri olan ve aslında sizi sözde hisse aldığınız şirkete ortak falan yapmayan, canları istediğinde devresi kesilen (hep sizin iyiliğiniz için) bir piyasa için vatandaşın gerçekten kontrolünde olabilecek yatırım araçlarına bok atıyorlar.

bunlar "bul karayı al parayı" tayfası. vahi özlü, sadri alışıklı eski türk filmlerinden bunların ağababalarını -biraz fazla sevimlileştirilmiş de olsa- tanıyabilirsiniz.

gerçek aksiyon senetlerinin ise yüzde doksanına ulaşamazsınız.

içi boş teneke şirketine bedava finans çarpmaya çalışan dolandırıcı patronlar, köpekbalığının karnına yapışık gezen remoralar misali aracılar, onlardan da saçılan olursa fiye bekleşen daha küçük parazitler...

size devamlı "gel gel" yapan tayfa kabaca bunlar...

bir de bu piyasa için üretilmiş süslü yalanlarla sarhoş olmuş, kandırıldığını kabullenmek istemeyen ahmaklar var tabi... en çok onların sesi çıkıyor aslında.

haksız da sayılmazlar kime öyle geçirseler acısından gözleri yaşarır hatırladıkça.

altın da ne yazık ki spekülasyona açık ve tamamen güvenilir değil elbette.

özellikle 80'liyıllarda başlayan globalist dönüşümle içine sıçılmayan ekonomik, sosyolojik, demografik bir tek unsur kalmadı.

amerikalı bir ekonomist hesaplamıştı bir kaç yıl önce.

ortada altın üzerinden dönen işlemlerin 20 katından fazlası hayali.

öyle bir altın piyasada yok. dünyada bulunan miktar kadar üzerinden bir değerleme yapılabilse altın ons fiyatı 25 bin doların üzerinde olurdu muhtemelen.

ayrıca tarihte ilk defa altın endüstriyel sarf malzemesi olarak da tüketilmeye başlandı geçtiğimiz yüzyıldan itibaren.

yani az da olsa mevcut olan altından da eksilme yaşanıyor.

bir kısmınızın merak ettiği maden şirketlerinin neden ons fiyatının üzerinde maliyetlerle altın çıkarmaya devam ettiği sorusunun yanıtı da burada saklı.

altın olduğundan, göründüğünden çok daha değerli ve nadir.

ve ne yazık ki bireylerin elindeki ortalama miktar hızla eriyor. altının mülkiyeti hızla global sermayeye ve küreselcilerin eline düşmüş sözde devletlere geçiyor.

tüketim odaklı yaşam biçimi bunun en büyük sebeplerinden biri...

başka bir sebepse nakit paranın değer sisteminin çökertilmesi yüzünden insanların endişeyle yaptıkları birikimlerini onların kontrolünden çıkarmak için bir takım piyasalarda sürekli şapkadan tavşan çıkartıldığı propagandası...

tamamen değilse bile %90'ı yalan...

zaten en iyi yalan içinde doğrular barındırandır.

altın alın, üzerine yatın da diyemiyorum ne yazık ki.

çok uzak olmayan bir gelecekte küreselci hırsızların onayladığı rafineri yadakurumların damgası/sertifikası olmayan altınları alıp sattırmayacaklar. elden çıkarmak istediğinizde de eski altınınız yeni altından daha düşük bir takas değeriyle değerlendirilecek ve böylece uzun süreli altına dayalı tasarruf silahı bireylerin elinden alınmış olacak.

amerika ikinci dünya savaşı öncesinde ve sonrasında tonlarca altını "muhafaza etmek" bahanesiyle avrupadan çaldı. hala da çalmaya devam ediyorlar. uluslararası değişim birimi silah zoruyla dolarda tutulduğu için satacak malı olsa dahi ödeme güçlüğü çeken ülkeler abd ve ingilteredeki küreselci çetelerine altınlarını rehin vermek zorundalar. örneğin türkiyenin anap-dsp-mhp koalisyonu tarafından imza karşılıği devredilen 413 ton altını ortada yok. karşılığında artık fiziki kağıt para bile vermeden sadece ekran üzerinde yaratılan rakamlarla halkların maddi zenginlikleri çalınıyor ki zaten gene çok uzak olmayan bir gelecekte kağıt para da tarih olacak. o zaman hepten köleleşecek toplumlar.

fort knox denen sözde tüm dünyanın altınının saklandığı yerden alınan en son resim 40 yıl önceye ait. 9/11'de ikiz kulelerde olan bir rivayete göre 13 ton bir başka rivayete göre 48 ton altın ise eriyip kanalizasyona aktı (yersen).

altının durumu budur...

karar sizin...

yatırım tavsiyesi isteyenlere tavsiye;

silah, ilaç, gıda stoğu, güvenilir arkadaş yada akrabalardan oluşan organize gruplar, şehirlerden uzak, kutu araziler, jenaratör, dikenli tel, artezyen kuyusu...


abi altın bu ülkede paramızı enflasyona karşı koruyor. kâr etmek yok. para kazanacaksan risk alacaksın. bu adamın verdiği işlemler sayesinde son 6 ay da aylık 200 k kazandım. arabayı aldım sıra evde. boğa bitmeden evi de alsam tamamdır. işlemler


4 yıllık borsa tecrübemden öğrendiğim şey birisi size bir malı al bu uçacak diyorsa oradaki mal sizsinizdir.



Manav için sebze,
Kasap için et neyse, 
Banka için kredi de o...
Kredi verilmiyorsa tahsil edemeyeceklerini düşünüyorlar.
%50 maaş zammı alıp,
%120 enflasyon olan bir ülkede herkes fakirleşecek maalesef...
Aldığı maaş mutfak masrafına yetmezken insanlar kredimi ödeyecek.



Avrupa'nın tam ortasında bulunuyoruz. En az üç cepheden bize saldırılabilir. Tanrı bizi öyle bir konuma yerleştirmiş ki komşularımız yüzünden bir an bile tembellik ya da çalışmamazlık edemeyiz. Tanrı bir yanımıza savaşı en çok seven ve en huzursuz ülkeyi, Fransa'yı koydu. Ve Tanrı önceki asırlarda hiç olmadığı kadar düşkünlük gösterilen savaşçılığın Rusya'da büyümesine izin verdi. Dolayısıyla bu iki taraf bizi kamçılamakta ve çaba göstermeye mecbur etmektedir. Avrupa denizinde yüzen ve bize dişlerini gösteren bu köpek balıkları nefeslerini ensemizde hissettirerek bizi tetikte olmaya zorluyorlar.
Otto von Bismarck


"Mustafa Kemal, nihayetinde iyi bir komutan ve usta bir diplomat olduğu kadar, gerektiğinde halkın dilini de konuşmasını bilen kurt bir siyasetçidir."
 

Türkiyede hiç kimse safkan bir ırk değildir çünkü bu topraklar yeryüzünün en büyük gen havuzudur yıl 2024 konuştuğumuz ilkel konuya bak türkiyede en büyük sorun cehaletdir cahil adam teröristte olur katilde olur önümüzdeki 100yıl içinde ırklar karışacak ırkçılık tarih olacak

Talat Paşa Yahudi değildi. Kendisini tenkid edenler "Çingene Talat" derler. Kılık kıyafeti pek intizamlı değildir, paşalıkta da memur gibi yaşamıştır. Bunu çingeneliğine yorarlardı. Neydi derseniz Bektâşî ve Masondu. Bu da sık görülen bir şey. Hatta Abdülaziz Mecdî Efendi'ye hangisini seçeyim diye sordu; "Bektâşîlik Türk tarikatıdır Paşam size daha münasiptir" cevâbını aldı. Yahudi olsa o dönem bu konuşulurdu. Talat Loca üstadlarından ise de 1910'dan sonra özellikle uzaklaşmışa benzer. İttihadçılar masonluğu kullandılar. O devir herkes masonluğa girip çıkıyordu bir şekilde.

Tehcir ve mübadele olmasaydı Türkiye'de en az %15-20'lik bir Gayrimüslim kesim olurdu. Böyle bir demografide de İslamcı bir parti asla iktidar olamazdı. İslamcılar Atatürk ve Talat Paşa'ya teşekkür edeceklerine sövüyorlar.

Anadolu'daki Türk varlığının ve modern Türkiye'nin garantörü, tehcirin mimarı, son hür Türk sadrazamı Talat Paşa'yı; Berlin'de bir Ermeni terörist tarafından sırtından vurularak şehit edilişinin yıl dönümünde minnet ve özlemle anıyoruz.

Talat, evlatlarının kalbinde ve Anadolu'nun bağrında yatıyor; mağluplar dünyanın dört yanında hatırasına saldırsa ne çıkar?

"Akrostiş / Akronim Yöntemi Akrostiş Yönteminde, akılda tutmanız gereken kavramların ilk harflerinden ahenkli dizeler oluşturmanız gerekmektedir. Akronim Yönteminde ise öğrenmeniz gereken bilginin baş harflerinden yeni bir kelime, kısaltma oluşturmalısınız."

Erkeğin parasız olanı değil, çabasız olanı çekilmez.
Parası olan her erkek bir kadını mutlu edebilseydi sadece yoksullar boşanırdı ve mutsuz olurdu.

Kadının güzelliği olmayanı değil,
Özelliği olmayanı değer görmez.
Güzellik yetseydi tüm güzeller mutlu olurdu.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Türkiye'de Yaşayan Zenciler

Müşür Nedir, Ne İşe Yarar?

Hükümetler Tarafından Gerçekleştirilen Tarihin En Büyük Altın Soygunları