deneme 210


Bilhassa Alevi Bektaşi inanç ritüellerinde Türk dili hakimdir. Okunan gülbenkler cemde bulunan herkesçe kolaylıkla anlaşılır. Hatta bugün ana dillerini zazaca zanneden alevi köylerinde yapılan cemlerde bile köyde kimse Türkçe bilmese de ibadet dili yine Türkçedir.

Türkler 8. yy’da Budizm’i kabul ettiler ama Çinceyi, Hintçeyi, Sanskritçeyi din dili yapmadılar. 10. yy’da Müslüman oldular, Kuran’ı Türkçeye çevirdiler, Arapçayı din dili yapmadılar.
Kuzey Afrika’da Berberiler, Arapçaya karşı din dili oluşturamadıkları için Araplaştılar.

Osmanlı Modernleşmesi, Rus veya Japon modernleşmesinin göreceli başarısına neden olan iç ve dış olumlu şartlara sahip değildir. Avrupa ile coğrafi yakınlık ve Avrupa ile mücadele, coğrafi büyüklük ile dini ve etnik dini çeşitlilik gibi unsurlar, Osmanlı devlet adamlarının modernleşme faaliyetlerinin kısa ve orta vadedeki başarılarını sekteye uğratan faktörler arasındadır.

Osmanlı toplumunun modernleşmesi üç aşamada gerçekleşti: 17 yüzyılın sonundan itibaren kuşku, 19 yüzyılın başından 1924'e kadar sentez, bu tarihten sonra da teslimiyet evreleri.

Fes Osmanlı modernleşmesinin simgesi haline gelmiş ve kısa sürede halk tarafından benimsenmiş, günlük giyimin bir parçası olmuştur. Dahası bir ilericilik gericilik kavgasını beraberinde getirmiştir.

"Birisi 35 yaşına bastığı hâlde hâlâ evlenmemiş olursa her yıl para cezası ödesin." -Platon, Yasalar.

O dönemin 35 yaşı,günümüzde 60 yaşa denk gelir.insan ömrü çok kısa o dönem için,çok da mantıksız değil.Japonlardan yakın gelecekte böyle bir aksiyon bekliyorum,nüfusu 15 yıldır istikrarlı bir şekilde azalıyor.

Bekarlardan alınan mücerred vergisi Osmanlı’da erişkin bekar erkeklerden alınıyordu. Erkekler evlendikleri takdirde kendilerini “bennâk” olarak kaydettiriyor ve ödedikleri vergi de artıyordu.
Kadim imparatorluğumuz bu olayı çözmüş ve her türlü vergi almanın yolunu bulmuştu.

Seküler Milliyetçilik - Teori cildinde 1900'lü yılların başından beri Ermenilerle ilgili bu propagandanın yapıldığını anlatmıştım tarihi belgelere atıfla. Bugün tekrar hortladı. Var oluşlarının yegane gerekçesi, "Turan"ı engellemek.

Size "Turan hayaldir, boştur" gibi anlatılan hikayeleri de bunlar yazıyor işte. Hayal, boş, lüzumsuz, zırva denen şeyle ilgili Rus ve Çin devletleri, akademileri harıl harıl çalışıyor. Tarikat ve cemaatleri bu coğrafyada güçlendirerek hem Batı, hem Doğu Türk kimliğini erozyona uğratmaya çalışıyor. Öncülük etmeye muktedir Türkiye Türklerine de bunlar masaldır, hayaldir lafları pek matah fikirlermiş gibi anlatılıyor.

Fakat olmuyor işte. Türkmen Bahadır Tatar'ın, Tatar İsmail Uygur'un, Uygur Muhammed Türkmen Bahadır'ın yardımına koşuyor. Kendi devletleri de dahil olmak üzere kurumsal yapılar ne yaparsa yapsın, özünde Türklük olanların ruhları birbiriyle rezonansa giriyor, engelleyemiyorsun. Birinin ruhu titreşse, öteki mutlaka ürperiyor.

Şairin dediği gibi, "Bütün Türkler bir olsa başkalaşır gidişler."

"Kusurlarla ama özellikle de kendi kusurlarımla mücadele ediyorum. Becerebildiğimde, gerektiği gibi yaşayacağım."

Bu ara kendimle savaştayım. Rakip çok güçlü. İnsan kendini nasıl yener bilmiyorum ama kazanacağıma inancım var.

Sultan 2. Mahmud’dan bu yana Osmanlı tahtına, görevini tamamen tek başına yürüten bir hükümdar çıkmamıştır.

Kılıç kınından çıkmadıkça it sürüsü dağılmaz.
Ya devlet başa ya kuzgun leşe!
Ne yapalım? Düştük denize sarılırız yılana...
Hakkında söylenenler

Bugünkü Türkiye’de Atatürk ne ise, o günün Türkiye’sinde Sultan Mahmut da o idi. Öyle prensipler koydu ki, öldükten sonra bile mezarından rejimini yönetiyor, kimse dokunamıyordu. — Yılmaz Öztuna

firari ahmet fevzi paşa
giritli bir kayıkçı olarak girdiği donanmada hızla ilerleyerek 10 kasım 1836 da kaptan ı derya olmuş firaridir. firari olmasının hikayesi ise şöyledir:

sultan abdülmecid in tahta çıkıp hüsrev paşa yı sadrazam olarak ataması üzerine o sırada kaptan ı derya olan fevzi paşa, donanmayla birlikte çanakkale boğazı civarında olduğu halde hüsrev paşa tarafından acilen istanbul a çağırılmasını öldürüleceğine yorunca, amacını askerlerinden gizleyerek mısır a götürmüştür donanmayı. bunun sebebi de hüsrev paşa ile aralarının bozuk oluşudur. bu firar osmanlı nın donanmasız kalmasına sebep olmuştur çünkü mısır valisi kavalalı mehmed ali paşa o sırada isyan halindedir. daha sonra isyanın bitmesiyle donanma geri alınabilmişse de bu trajikomik durum da tarihe yazılmıştır.

kendisi aslen giritlidir. genç yaşta istanbul'a gelmiş ve bir süre kayıkçılık yapmıştır. daha sonra bostancıbaşı osman paşa'nın himayesinde saray hizmetine getirilmiş, buradan da hızla yükselerek 1833'te rusya büyükelçisi olmuştur. 10 kasım 1836'da sultan ıı. mahmut'un son dönemlerinde 180. kaptan-ı derya olarak donanmanın başına getirilmiştir.

kendisine verilen hain ve firari ünvanları şu olaylar üzerine verilmiştir:

efendim 30 haziran 1839 günü sultan ii. mahmut vefat eder ve yerine oğlu abdülmecit geçer. bu sırada da koca hüsrev paşa da 16 yaşındaki yeni sultana baskı yaparak kendini sadaret makamına (sadrazamlık) getirtir. gelin görün ki ahmet fevzi paşa ile hüsrev paşa geçimsizdir ve birbirlerini hiç sevmezler. bu sırada ahmet fevzi paşa ve donanma istanbul'a çağrılır. idam edilmekten korkan paşa 24 gemiden oluşan donanmayı doğru mısır'a sürer ve o sıralarda biti kanlanmış olan kavalalı mehmet ali paşa'ya teslim eder. mısır isyanına tuz biber olur sizin anlayacağınız. daha sonra sığındığı mısır'da 4-5 sene sonra cariyeleri tarafından zehirlenerek öldürülür.

mısır isyanı ise abdülmecit tarafından 1841'de çıkarılan mısır valiliği'nin babadan oğula kavalalı sülalesine miras bırakılmasını kabul eden ferman neticesinde bastırılmıştır.
2
27.02.2009 11:38
terzioglu
gündemdeki haberler
kürk mantolu vikunya
yeteneğin sürdürülebilirliği paranın gücü
metüm
güncel önemli başlıklar
gökhan özen
cem yılmaz
kemal kılıçdaroğlu
© copyright 2005 - 2024 uludağ sözlük
index istatistikler iletişim
günün videoları:
12.01.2024 tarihinin en iyi entryleri

II. Mahmut'u Tahta Geçiren, Osmanlı'nın En Gizemli Sadrazamlarından Birisi: Alemdar Mustafa Paşa
Birçok Osmanlı padişahını tanırız, hiç yoksa bile adlarını duymuşuzdur. Bazı sadrazamlar vardır ki en az padişahlar kadar mühim işler başarmıştır. Fakat bu sadrazamların adı fazla bilinmez. Burada yazımıza konu olan Alemdar Mustafa Paşa tam da bu tipte bir şahsiyettir. Kendisinin dikkat çekici hayatını, Osmanlı Tarihi içerisindeki önemini, icra etmiş olduğu mühim ve enteresan işleri, en sade ve anlaşılır biçimde sizlere sunmaya gayret gösterdik.

İçeriğin Devamı Aşağıda
İlk Yılları

1755 yılında, günümüzde Ukrayna sınırları içerisinde bulunan Hotin'de doğdu. Babası yeniçeriydi. Babasının yolundan giderek, büyüdüğünde aynı ocağa girdi. Bölüğün sancağını taşıdığı için kendisine 'alemdar' deniyordu. Sonrasında bu unvan adının da önüne geçti ve lakabı oldu.

Alemdar Mustafa'nın bu ilk faaliyetleri, 1790'larda III.Selim devrine rastlar. 

Osmanlı'da o dönemde merkeze uzak olan batıdaki topraklar, ayan adı verilen yöneticiler tarafından idare edilmekteydi. Alemdar Mustafa'nın bulunduğu bölgenin kontrolü ise Tirsinikli İsmail Ağa'da bulunuyordu. Alemdar Mustafa, İsmail Ağa'nın himayesine katıldı ve bir dizi başarılı çatışmalarda bulundu. 1804 yılına gelindiğinde Alemdar Mustafa'nın adı çevrede duyulur olmuştu. İsmail Ağa onu hizmetlerinden ötürü Hezargrad ayanı tayin etti.

Alemdar Mustafa'nın Yükselişi

1806 yılına gelindiğinde, sıcak bir ağustos gecesinde İsmail Ağa eğlenmek için eski köyü Tirsinik'e gitmişti. Burada eğlence sırasında müşkül bir vaziyette iken bir hasmı tarafından göğsünden vurularak suikasta kurban gitti. Bunu haber alan Alemdar Mustafa hemen bölgeye gelerek yönetimi kendi eline aldı.

Tirsinikli İsmail Ağa kurnaz, mert, cesaretli ve zeki birisiydi. Devletin bazı zaaflarını suistimal etmekteydi. Merkezde İsmail Ağa'nın isyan etmesinden korkulurdu. Bu sebeple Alemdar Mustafa'nın kontrolü ele alması İstanbul tarafında bir memnuniyet oluşturmuştu. Bundan sonra  Alemdar Mustafa Paşa, müteveffa Tirsinikli İsmail Ağanın yerine Rusçuk Ayanı olarak tayin edildi.

1806-1812 Osmanlı-Rus Savaşları

Alemdar Mustafa Paşa'nın hayatı sürekli olarak savaşlarla, mücadelelerle geçiyordu. Rusçuk ayanı olduktan sadece birkaç ay sonra, 1806 yılının sonlarına doğru Osmanlı-Rus savaşı patlak verdi. Aslında Rusya ve Osmanlı arasında bir barış antlaşması bulunuyordu. Fakat Osmanlı'nın, Rus yanlısı Eflak ve Boğdan voyvodalarını görevden alması Rusya'nın çıkarlarını zedeliyordu. Ruslar 40.000 askeriyle Eflak ve Boğdan'a girince Sultan III.Selim, derhal Rusya'ya karşı savaş ilan etti.

Alemdar Mustafa Paşa, Devlet-i Aliyye için, hiçbir şeye şikayet etmeden canla başla mücadele ediyordu. Fakat tek tehlike Ruslar değildi...

Kabakçı Mustafa İsyanı

III.Selim, batıdan geri kaldığımızın farkına varan ve yenilenmenin zorunlu olduğunu gören birisiydi. Nizam-ı Cedid adı altında, sadece ordu için değil, birçok alanda yenilik hareketleri yaptırdı. Bu yeniliklerin maddi olarak getirileri de fazlaydı. Bu sebeple yeni vergiler konulmuştu. Kabakçı Mustafa İsyanları bu vergiler dolayısıyla, ekonomik bir sebeple çıkmış gibi görünse de, tek neden bu değildi.

Aynı, bundan yıllar evvel Uluğ Bey'in rasathanesini ve icatlarını beğenmeyip 'Allah'ın düzenini bozuyor' diyenler gibi bir güruh, ''Askere kafir elbisesi giydiriyor'' diyerek bu sefer  III.Selim'in kıyafet yeniliklerine karşı çıkmaktaydı. Dolayısıyla bu da ayaklanmaların dini yönden bir sebebiydi. Aynı zamanda Nizam-ı Cedid ordusunun ekseriyeti Rus savaşları için Rumeli'de bulunmaktaydı. Bundan istifade Kabakçı Mustafa'yı önder seçen askerler ayaklandı.

III.Selim Tahttan İndiriliyor

Kabakçı Mustafa ve takipçileri, padişahtan 11 kişinin kellesini istedi. İstenilen bu 11 kişiden bazıları idam edildi. Bundan sonra İrad-ı Cedid adlı hazinenin kaldırılmasını talep ettiler. Bu istekleri de yerine getirildi fakat isyancıların talepleri bitmek bilmiyordu. En sonunda III.Selim tahttan feragat etmedikçe dağılmayacaklarını ilan ettiler. Padişah 'Allah'ın takdiri bu imiş' diyerek kendi isteğiyle yönetimden çekildi.

29 Mayıs 1807 tarihinde IV.Mustafa tahta geçirildi. Merkezde bu olaylar cereyan ederken Alemdar Mustafa Paşa da Nizam-ı Cedid askerleriyle cephede Ruslara karşı savaşmaktaydı. Padişahın tahttan indirildiğini haber alan III.Selim'in Nizam-ı Cedid askerleri, Alemdar Mustafa Paşa'nın himayelerine sığındılar.

İçeriğin Devamı Aşağıda
Taboola'danSponsorlu IçeriklerSizin İçin Seçtiklerimiz
Şimdi Kazı Kazan Online oynamaya başlayın!
Milli Piyango Online'da çevrimiçi kazı kazan kartları oynayın! Şimdi hemen üye olun.
Milli Piyango
Nissan Qasqhai e-POWER hemen teslim fırsatıyla
200.000 TL’ye varan nakit alım indirimi ve 150.000 TL’ye 12 ay %0 faizli kredi fırsatıyla.
Nissan TR
IV.Mustafa ve Alemdar Mustafa Paşa Mücadelesi

Alemdar Mustafa Paşa, III.Selim'in ıslahatlarını benimsemekteydi. Bu sebeple onu yeniden tahta çıkartmak isteyenlerle ortak hareket ediyordu. III.Selim taraftarı paşalar 'Rusçuk Yaranı' adlı gizli bir teşkilat oluşturmuştu. O sıralar Edirne'de bulunan sadrazamı, Alemdar Mustafa Paşa'yı Edirne'ye destek olarak çağırması için ikna ettiler. Nitekim istedikleri oldu ve Alemdar Mustafa Paşa ordusuyla birlikte Edirne'ye geldi. Sadrazam İstanbul'a geçmeyi teklif edince hep birlikte payitahta geldiler.

Alemdar Mustafa Paşa bir süre amacını belli etmeden uygun zamanı bekledi ve 28 Temmuz 1808 günü 10 bin kadar askeriyle Bab-ı Ali'yi bastı. Ardından Topkapı Sarayı'na yöneldi. IV.Mustafa'ya, III.Selim'in hapsedildiği yerden salınması için haber gönderdi. IV.Mustafa ise tahttan inmeye hiç niyetli değildi. Hanedanın tek erkek üyesi kalmak planıyla III.Selim ve II.Mahmud'u öldürtmek için adamlarını görevlendirdi.

Sultan II.Mahmut Devri

Cellatlar evvela III.Selim'in odasına yönelerek onu katlettiler. Ardından II.Mahmud'un haremine doğru gittiler.  Şehzade Mahmud, lalası Anber Ağanın yardımıyla cellatlardan kaçmayı başardı. 

Bu hadiseler cereyan ederken Alemdar Mustafa Paşa adamlarıyla birlikte saraya girmişti. III.Selim'in cansız bedenini gören Alemdar Mustafa Paşa üzüntüyle sultanın cesedinin başında kalakaldı. Ramiz Efendi tarafından 'aman efendim ölmüşe ağlanacak zaman değildir, tahtın sahibini bulmalıyız, Sultan Mahmud efendimize bir zarar gelmeye' diye uyarılarak toparlandı. IV.Mustafa tahttan indirilip hapsedilerek kapısına bir nöbetçi koyuldu. Olaylar yatıştırıldıktan sonra Şehzade Mahmud tahta geçirildi ve Alemdar Mustafa Paşa sadrazam oldu.

Böylece saltanat düzenlenmiş gibi algılansa da, durumlar hiç de göründüğü gibi değildi.

Alemdar Mustafa Paşa'nın Akıbeti

Alemdar Paşa sadrazam olduktan sonra, bu makam ve mevki onu değiştirmeye başladı. Yıllardır savaşlarda mücadele veren Alemdar Mustafa Paşa sonunda rahata ermişti. Maddi yönden hiçbir eksiği yoktu, kadınlarla zevk ve sefa sürüyordu. Paşa'nın adamlarının kuvvet gösterileri halkı rahatsız ediyordu. Hicri 1223 senesi Ramazan ayına gelindiğinde (M. Kasım 1808) artık ortalık karışmaya başlamıştı.

Etrafta 'bayramdan sonra Yeniçeri Ocağı'nın kaldırılacağı' haberleri yayılmıştı. Yeniçeriler Alemdar Paşa'ya hitaben Bab-ı Ali duvarlarına ''Rumeli'den geldi bir çıtak, bayram ertesi ya kılıç oynayacak ya bıçak'' gibi tehdit yazıları asıyorlardı. Ateşin fitili 15-16 Kasım gecesi ateşlendi. Yeniçeriler isyan ederek Bab-ı Ali'yi bastılar. Fakat Alemdar Mustafa Paşa teslim olmaya niyetli değildi, emrindeki bir avuç askerle direndi. En sonunda teslimiyetten başka çaresi kalmadığını anlayan Alemdar Mustafa Paşa, mahzendeki barut fıçılarını havaya uçurarak, beraberinde birkaç yeniçeri ile birlikte terk-i hayat eyledi.

İsyan Sonrası II.Mahmud'un Akıbeti

Padişah, Alemdar Mustafa Paşa'ya yardım gönderememişti. Zira kendisi de abluka altındaydı. Alemdar Paşa'nın ölümünden sonra  II.Mahmud, Sekban-ı Cedid Ocağını kaldırmayı kabul edince, yeniçeriler dağıldı ve isyan son bulmuş oldu. Fakat şehir bu isyanlar sırasında büyük bir tahribata uğramıştı.

Bu isyana biraz da IV.Mustafa ve onun taraftarları sebep olmuştu. Sultan Mahmud, isyan bastırıldıktan sonra tahtını sağlamlaştırmak için IV.Mustafa'yı öldürttü. Böylece hanedanın tek erkek evladı olarak saltanatını sağlama almış oldu.

Bu olaydan tam 18 yıl sonra, 1826 tarihinde Sultan II.Mahmud, Yeniçeri Ocağını büyük bir tahribatla resmen tarihten sildi. Bu olaya da Vaka-i Hayriye (Hayırlı Olay) dendi.

İkinci Mahmut (II. Mahmud), Osmanlı İmparatorluğu'nun yenilenebilmesi için yüzünü Batı'ya dönmesi gerektiğini savunmuş ve bu konunun üzerine gitmiştir. Osmanlı'nın başına geçmiş en tilki ve zeki padişahlardan biri olan İkinci Mahmut'a kısa bir bakış.

ikinci mahmut, osmanlı'nın başına geçmiş en tilki ve en zeki padişahlardandır
ikinci mahmut, şehzadeliği sırasında sultan olan amcası üçüncü selim tarafından himaye edilmiş ve eğitimiyle bizzat ilgilenilmişti. üçüncü selim tahttan indirildikten sonra ise, tahta çıkan dördüncü mustafa tarafından katledilmek istenmiş fakat harem'deki kadınlardan birisinin sayesinde çatı arasına kaçarak canını zor kurtarmıştır. mehmet alkan hoca bu olayı, harem'in osmanlı siyasetindeki son etkisi olarak adlandırır. devam edersek, şehzade mahmut, istanbul'a üçüncü selim'i tahta çıkarmaya gelen rusçuk ayanı alemdar mustafa paşa tarafından, üçüncü selim daha önceden katledildiği için tahta çıkarılmıştır.

bu noktadan sonra izlediği siyasetse takdire şayandır
tahta geçtiğinde, siyasi bir desteğe haiz olmayan ve yeniçeri güruhunun da pek iyi gözle bakmadığı mahmut, iktidarını sağlamlaştırmak için askeri güce ihtiyaç duyuyordu. o askeri güç ise, dönemin feodal beyleri olan ayanlarda vardı: böylece mahmut, sultanlığını korumak için ayanlarla sened-i ittifak adı verilen antlaşmayı imzalamıştı. ayanların, bu antlaşmayı imza etmek için şehre gelişleri de oldukça görkemliydi: birbirinden ilginç kıyafetlere haiz hassa askerleriyle kente gelen ayanlar, aslında mahmut'un gövde gösterisi niteliğindeydi.

bir süre sonra, iktidarını sağlamlaştıran mahmut, mutlak egemenliğini sağlamak için ayanlarla hesaplaşmak zorunda olduğunu biliyordu: ayanları görüşme bahanesiyle bir araya topladı ve onlardan ani bir biçimde kurtuldu: hepsini öldürttü. birkaç ayan hariç artık mutlak otoriteye sahipti.

yeniçerilerle de hesaplaşmak için bekleyen mahmut, amcası selim'in düştüğü hataya düşmemek için en uygun anı kolladı ve yunan isyanı sırasında askerlerin isteksiz savaştığı propagandasının da yardımıyla 1826 yılında harekete geçti halktan da destek alarak yeniçerilerin kökünü kazıdı. vaka-i hayriye (hayırlı olay) sonrası şehirde yaşayan tüm yeniçeriler katledildi ve hatta mezarları bile bozuldu. fakat bu olay, henüz o sırada devam eden yunan savaşı'nı olumsuz etkiledi çünkü elde doğru düzgün bir düzenli ordu kalmamıştı. asakir-i mansure-i muhammediye adıyla bir ordu kurdu fakat bunlar hemen faaliyete geçemedi.

mahmut, nazarımda devletin üçüncü kurucusudur, osman bey ve fatih'ten sonra. kendisi döneminde, cumhuriyet dönemine de taşınacak olan bürokratik yapıların temeli kuruldu. modern anlamdaki orduya benzeyen bir ordu yapısı teşekkül etmeye çalıştı. postane vb. birçok yeniliğe imza attı. kısacası, osmanlı imparatorluğu bir müddet daha düşe kalka varlığını idame ettirdiyse bunda hiç kuşkusuz en büyük hisselerden birisini mahmut'a vermeliyiz.

istemi yabgu
ikinci mahmut döneminde idari alanda yapılan ıslahatlar
• divan teşkilatı kaldırılmış, yerine nazırlıklar kurulmuştur.
• tımar sistemi kaldırılmıştır.
• devlet memurlarına maaş bağlanmıştır.
• memurlara fes, ceket ve pantolon giyme mecburiyeti getirilmiştir.
• memurlar, dahiliye ve hariciye diye ikiye ayrılmıştır
• memurların yargılanması için dar-ı şura-yı bab-ı ali adında bir mahkeme kurulmuştur.
• müsadere sistemi kaldırılmış, mülkiyet hakkı tanınmıştır.
• osmanlı'da ilk kez posta teşkilatı kurulmuştur.
• askeri işleri düzenlemek amacıyla askeri şura oluşturulmuştur.
• ilk kez askeri amaçlı nüfus sayımı yapılmıştır.
• taşra teşkilatı eyalet, liva ve kazalar olarak düzenlenmiştir. iller, merkeze bağlanmıştır.
• mahalle ve köylere muhtarlar atanmış, ayanların etkisi kırılmaya çalışılmıştır.
askeri alanda yapılan islahatlar
• alemdar mustafa paşa, nizam-ı cedid ocağı’nın yerine sekban-ı cedid ocağı’nı kurmuştur.
• ii.mahmut, sekban-ı cedid ocağı’nı kaldırmış, yerine avrupa tarzında eşkinci ocağı’nı kurmuştur.
• ii.mahmut, halkın desteği ile yeniçeri ocağı’nı kaldırmıştır (1826). bu olaya vaka-i hayriye denir. böylece:

islahatların önündeki en büyük engel kalkmıştır.
halkta yeniçerilere karşı düşmanlık başlamıştır.
yeniçeri mezarları tahrip edilmiştir.
mehter yasaklanmıştır.
padişah yönetime egemen olmuştur.
yeniçeri ocağı’nın yerine avrupa tarzında asakir-i mansure-i muhammediyye adı ile yeni bir ordu oluşturmuştur.

ekonomi alanında yapılan ıslahatlar
• özel sektör teşvik edilmiştir.
• yerli malı kullanılması teşvik edilmiştir.
• müslüman tüccarlara gümrük kolaylığı sağlanmıştır.
• balta limanı antlaşması ile ingiltere ve fransa’ya büyük ekonomik tavizler verilmiştir.

eğitim - kültür alanında yapılan ıslahatlar
• ilköğretim zorunlu hale getirilmiştir.
• avrupa tarzında eğitim verecek okullar açılmıştır (mekteb-i tıbbiye, mekteb-i adliye vb.).
• avrupa’ya ilk kez öğrenciler gönderilmiştir.
• takvim-i vakayi adlı ilk resmi gazete çıkarılmıştır.
• avrupa tarzı müzikler serbest bırakılmıştır.
• ilk kez karantina sistemi uygulanmıştır.
• padişah, resmini devlet dairelerine astırmıştır.
• ii.mahmut yurdu tanımak için yurt gezilerine çıkmıştır.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Türkiye'de Yaşayan Zenciler

Müşür Nedir, Ne İşe Yarar?

Hükümetler Tarafından Gerçekleştirilen Tarihin En Büyük Altın Soygunları