deneme 237


Komünist sistemde yaşayabilmiş ilk topluluk Paris Komünüdür, ilk devlet ise 1917 Ekim Devrimi’yle kurulan Sovyetler Birliği’dir.

Sümer mitolojisindeki aşk ve bereket tanrıçası İnanna (Akad mitolojisinde İştar, Yunan mitolojisinde Afrodit, Roma mitolojisinde Venüs)

"Uzun vadede eğitim paradan daha değerlidir.
Bu önerimi duyanların tepkileri genellikle, "Of, ama bu kadar sıkıntı da fazla," demek olur; kimi de, "Benim tek istediğim ilgimi çeken işi yapmak," der.
"Bu kadar sıkıntı da fazla," diyenlere sorarım: "Öyleyse yaşam boyu kazandığınızın yarısını devlete vermek daha mı iyi?" "Tek istediğim ilgimi çeken işi yapmak" diyenlere de, "Spor salonuna gitmek hiç ilgimi çekmez, yine de giderim, çünkü kendimi iyi hissetmek ve uzun yaşamak istiyorum," derim."

Saldırıların ardından polis pek çok ev ve işyerine baskın yaptı ve bir günlük aramalarda 6 bin 32 farklı eşya, 637 parça mücevher, 45 bin 915 lira tutarında para ele geçirdi. Bir baskın hikâyesini Aydın Boysan’dan bizzat dinlemiştim. O sırada Haliç’te mimar olarak bir fabrikanın inşaatını yönetiyormuş. Sabah şantiyeye gittiğinde pek çok işçinin yağma olayına karıştığını, çaldıklarını da kaldıkları odalarda gizlediklerini fark etmiş. Şantiyede çalıntı hiçbir şey istemediğini, bunları derhal yok etmelerini söyleyerek işçileri azarlamış. Ertesi gün şantiyeyi basan polis sadece bir işçinin dolabında Fransız marka bir ipek kravat bulmuş. İşçiye ‘Bu senin mi?’ diye sorup ‘Evet’ cevabını alınca ‘Tak bakalım da bir görelim’ demiş. İşçi eline aldığı kravatı pantolonuna kemer gibi bağlamaya çalışınca yakayı ele vermiş ve tutuklanmış.

Artık sekiz köşeli kasket yapan ermeni ustalar, torik balıklarından lakerda tuzlayan rumlar, keman çalan , taş yontan Yahudiler kalmadı, bahçe tek renk oldu çiçekler soldu ne cümbüş kaldı ne gırnata, ne rakı kaldı ne rakının yanında topik
(topik= ermeni mutfağına özgü bir meze)

Liberté,égalité, fraternité; "Özgürlük, Eşitlik, Kardeşlik" anlamına gelen Fransızca özdeyiş, 1789 Fransız İhtilali'nin simgelerindendir ve dünya tarihini yerinden oynatan slogandır. Fransızlar'ın bayrağındaki 3 rengin (sırasıyla olsa gerek) temsil ettiği kavramlar. (bleu, blanc ve rouge şeklinde)

Bir zamanlar fransız paralarının da üzerinde yazan sözdür. Tam orjinali liberte egalite fraternite ou la mort diye devam eder (özgürlük eşitlik kardeşlik ya da ölüm) Hala Fransa da bir çok devlet dairesinin duvarlarında yazılıdır.

Politika Nedir ? Devlet yönetme sanatıdır. Sözcük kökü olarak eski yunan şehir devletleri olan polislerden gelmektedir. Polisler arası yani şehir devletleri arası ilişkiyi nitelendirmektedir. Aristoteles'e göre;
toplumun halka dair yaptığı tüm etkinliklerdir.

Anlayan-anlamayan herkesin konuşabildiği tek konudur aynı zamanda. Bilen bilmeyen,okuyan okumayan herkesin üzerine bir yorum yapabileceği ender rastlanan bir kurgu.

Politika çok yüzlülük demektir latince'de. 'poli' çok, 'tika' yüz anlamında kullanılan iki kelimenin yanyana getirilmesi ile oluşturulmuştur.  Peki biz, yani sokaktaki sıradan yurttaşlar olarak biz politikayı bu anlamıyla mı biliyoruz? çoğumuzun bilmediğinden eminim.
ben toplumu ve bireyi ilgilendiren her olaya mümkün olduğu kadar politik bakarım.her yüzüyle değerlendiririm. sonunda kendi ideolojim doğrultusunda kararlara varırım, saplantılı değilim.

BİR FIKRA
Ortaokul ogrencisi kahramanimiz, babasinin omuzuna dokunur, sorar:
- baba, okulda ders verdiler, "politika nedir", anlatmamiz lazim. nedir
politika?
baba oglunun yasina uygun bir formul bulur:
- bak yavrum, simdi su kelimeleri iyice aklinda tut... ben ucretli
calisiyorum, buna kapıtalızm diyoruz. parayi nasil harcayacagimiza annen karar veriyor, ona hukumet de. hepimiz aslinda senin icin cabaliyoruz, sen halk'sin. bebek kardesine bakan dadin, ıscı sınıfı. kardesini de gelecek diye dusun. simdi bunlari boyle ezberle, yarin kahvaltida sana politikayi anlatirim.
oglan bunlari ezberler, aksam olur, herkes yatar. gece bizimki, kardesi
kucuk bebegin aglamasiyla uyanir. gider bebegin odasina, bebek altini
kirletilmis aglamaktadir. annesinin odasine girer, annesi derin bir uyku
cekmektedir, uyanmaz. dadinin odasina gider, bir bakar ki, babasi dadisiyla
ayni yatakta, "bebek agliyor" demesine hic aldiris eden bir halleri yok.
bizimkisi gerisin geriye doner, yatar...
ertesi sabah kahvaltida babasina,
"baba ben politika neymis anladim" der. babasi "neymis soyle bakalim" diye sorunca anlatir:
"kapıtalızm, ıscı sınıfını beceriyor. bu arada hukumet uyuyor. halk kimsenin umurunda degil. ve de gelecek b.k icinde...

BAŞKA BİR FIKRA
bir bürokrat yoksul bir adamı ziyarete gider..
- senin oğlana bir eş bulalım.. zamanı geldi artık..
adam :
- ben hayatımda oğlumun işine karışmadım der..
bürokrat:
- ama bu kız rahmi koç’un kızı..
adam:
- aaaa.. tamam o zaman..
der ve durumu kabul eder..
sonra bizim bürokrat, rahmi koç’un evine gider..
- kızınız için harika bir koca adayı buldum..
rahmi koç :
- ama benim kızım daha çok küçük..
bürokrat:
- ama bu genç adam dünya bankası’nda başkan yardımcısı..
bunun üzerine rahmi koç :
- aaaa tamam o zaman..
diyerek duruma hemen razı oluverir..
sonunda bizim bürokrat dünya bankası başkanını ziyarete gider..
- başkanım, size harika bir başkan yardımcısı adayı buldum..
başkan:
- iyi ama benim zaten ihtiyacımdan fazla yardımcım var..
bürokrat :
- ama bu rahmi koç’un damadı..
deyince
başkan :
- aaaaa tamam o zaman..
der ve kabul eder..
böylece hiçbir şeyden haberi bile olmayan yoksul adamın oğlu bir anda, hem rahmi koç'a damat hem dünya bankası'na başkan yardımcısı olur..
işte politika budur..*

Iki şey halkın gözü önünde yapılmaz.  Çünkü yapıldığında mide bulandırır. Birincisi sosis, ikincisi politika :)

Medine'deki Yahudiler bir veya iki katlı, aynı zamanda avlulu evlerde yaşamakla birlikte, herhangi bir savaş durumunda bütün cemaatin toplanacağı “utum” adı verilen kalelere sahiplerdi. Bugün İsrail'de olduğu gibi o dönemde de Yahudilerin öncelikli sorununun “güvenlik” olduğu anlaşılmaktadır.

Kıbrıs İngiltere’nin idaresi altında iken, Kıbrıs kilisesi, adayı Yunanistan’a bağlamayı amaçlayan Enosis (birleşme) çabasını yoğunlaştırdı. . Enosis hayali Kıbrıs sorununun temelini teşkil eder. Enosis’i gerçekleştirmek için 1955’te EOKA adında bir terör örgütü kuruldu.

Bu örgüt İngilizlere ve Türklere karşı silahlı şiddet hareketlerine başladı. Buna karşılık Türk tarafında TMT(Türk Mukavemet Teşkilatı) kurularak EOKA ile mücadeleye başlandı.

Yabancı masallarda "Romeo VE Jüliet" iken Türk masallarından neden "Leyla İLE Mecnun"?

→Armut, elma, kiraz ile portakal al yazarsak cümlede bir bozukluk olduğunu fark ederiz.

→İle bağlacı Doğu'ya özgüdür.

→Ve bağlacı Batı'ya özgüdür.

≡"Romeo ve Jüliet" te ve bağlacının olması ayrı bireyler olduğunu gösterir.

≡"Leyla ile Mecnun" da ile bağlacının kullanılması bir bütün olduğu içindir.

ve'nin bir parça bencil, başına buyruk bireyselliğinin; ile'nin kopça gibi kenetlenen ''biz''le karşılaştırılması.

romeo ve juliet dendiğinde insanın aklına ayrı ayrı iki kişi gelirken; leyla ile mecnun birbirinin içinde eriyen ilahi bir aşkla karşı karşıya bırakıyor insanı sanki.

Diğer örnekler: kerem ile aslı, ferhat ile şirin...


Sorman gereken soru;
Bu neden benim başıma geliyor?
Değil.
Bana ne öğretmeye çalışıyor?
Olmalıdır.

Divan-ı Lügatıt Türk çok kıymetli bir eserdir. Japonya tarihte ilk defa bu harita üzerinde gösterildiğinden Japonların ilgisi çoktur.

"avçı neçe al bilse adıg ança yol bilir." | "avcı ne kadar hile bilirse, ayı da o kadar [kaçış yolu] bilir."
(kaşgarlı mahmud, divanü lugati't-türk.)

Bu ülkede altın bile olsanız değerinizi bulup parlayamıyorsunuz. Neyse o zaman biz de kömür olup yanalım.

Pek tanınmaz lakin, Alemdar Mustafa paşa son dönemin en devketlu adamıydı. Onun 3. Selime ve devlete bağlılığı efsanevidir.Devlete adeta yeni vizyon sağlıyor Sultan ile beraber. Maalesef bu birlik bozuluyor. Alemdar Mustafa Paşa 2. Mahmudu kurtarmasa devlet bitme noktasına gelebilirdi. Elbette çok önemli bir şahsiyet.

cumhuriyet 100 yılda kendini eğitebilmiş, geliştirebilmiş, aydın diye tanımladığımız birçok insan yetiştirmiştir ama türk toplumu 100 yıl önce durduğu noktadan ileriye 1 adım bile atamadı

Örnek olmanın zorluğunu bildiğimizden,
öğüt vermenin kolaylığındayız.

Türklük büyük sorumluluk usta, diğer iddialara hiç benzemiyor, Allah hakkıyla Türk olmayı nasip etsin bize

Dünyanın bi ucunda olan şeyden kendini sorumlu hissediyorsun, birşey yapabilirmiyim acaba diyorsun, bulaşasın geliyor, öyle bir sorumluluk hissi, ırki bir şey değil çok başka bir şey Türklük

Bu sözlerin karşılığı belki lügatlarda yoktur, lügatlarda yokuzdur bilemiyorum, bu da lügatın eksiklik hanesine yazılsın o zaman, çünkü biz varız

Yanlış soru sorulmuş. Tarih o günün şartları içinde değerlendirilir. Biz neden,sonuç ve etkilerine bakarız. Doğru yanlış da demeyiz. Doğru yanlış diye öğretilen tarih değil sadece PROPAGANDADIR. Aynen yakın tarihimizin olduğu gibi.

Hepimiz bu adamın hatasını ödüyoruz. Yeniçeri ocagini kaldırdı. 40 bin yeniçeri katledildi. 1 yıl sonra Yunanistan bağımsızlığını kazandı. Ülkedeki bütün Bektaşi tekkeleri kapatıldı. Binlerce Bektaşi dedesi idam edildi. Ocaklara nakşibendi hocalar atandı.

üstteki yazar çok iyi ifade etmiş :

"tüm eksikliklerine rağmen bugün çağı yakalayabilmiş bir türkiye varsa bu iki adam sayesindedir."

2.Mahmud’un annesi, 1.Abdülhamid’in eşi Nakşidil Valide Sultan’ın türbe, sebil ve sıbyan mektebinden oluşan külliyesi.

Osmanlı Padişahları ll. Mahmud, Sultan Abdülaziz ve ll. Abdülhamid’in medfun bulundukları Divanyolu caddesindeki türbe.
_____
The Tomb of Ottoman Sultans Mahmud II, Abdulaziz and Abdulhamid II in Divanyolu St in downtown Istanbul.

• Çemberlitaş / Istanbul

Sen eğitimlilerle uğraşma.
Onları kaldıramazsın.
Sen cahillere oyna. Onlar senin hedef kitlendir..
-Joseph Goebbels

Kaç tane Osmanlı Rus savaşı var?
Osmanlı-Rus Savaşları, 16. yüzyıl - 20. yüzyıl arasında Osmanlı Devleti ile Rusya Çarlığı ve daha sonra bu devletin büyümesi ile bu devletin yerine geçen Rus İmparatorluğu arasında yapılmış savaşlardır. 12 tanedir. 7 tanesi Rus üstünlüğüyle sonuçlanmıştır.

Bu vesileyle Hicaz'da Vahhabi inanışını yaymaya çalışan ve Osmanlı'ya isyan eden Suud hanedanının büyük dedesi Abdullah Bin Suud'u idam eden Sultan II. Mahmud'u saygıyla anıyorum.

Gilbert Sinoue idamdan sonra büyük Suud’un kafasının dahi fiziki olarak ezildiğini yazıyor. He bir de Vehhabi fıkhından müzik aletleri haram kabul edilmesine rağmen Sultan II. Mahmud’un idamdan önce bando çaldırdığına dair rivayetler de var :)

Osmanlı din ve/ya otoriteye karşı bir suçu pek affetmiyor. Bir ara bazı celalilere makam vermek dışında Tanzimat'a değin eline geçirdiği hasmına acımıyor.
Osmanlı'da işkenceler diye bir kitap okumuştum, dehşetli bir caydırma sitemleri varmış :/

Vahabiler müzik dinlemeyi de yasaklamışlardır malum. II. Mahmud'un idamdan önce Abdullah bin Suud'a zorla ud dinlettirdiği söylenir.

Macarlar olmasa müzik hafızamız silinmişti. Béla Bartók bize muhteşem bir müzik arşivi armağan etmişti, bu grup da öyle. II. Mahmud’un ıslahatı sonrasında Mehteran da kaldırılmış II. Meşrutiyet sonrasındaki Türkçü akımla Enver Paşa tarafından geri getirilmiştir.

Sanılanın aksine 1826 yılındaki Yeniçeri Ocağının lağvedilmesi ile II. Meşruiyet arasında geçen yaklaşık 82 yıl boyunca Mehter Marşı okunmaz. Bunun yerine her Padişah, kendine uygun bir marş ile devam eder.

Aslında bugün bizim dinlediğimiz Mehter Marşı, Sultan Adülhamid-i Sani tahttan indirilip II. Meşruiyet ilan edildikten sonra yeniden yorumlanan formudur. Notalam olmadığını için Yeniçeri Ocağı toplarla uçurulduğunda besteler de kayboluyor.
Sultan Abdülaziz, Paris’i ziyaret ettiğinde Osmanlı’nın bir “ulusal marşı” olmadığını için bizzat Sultan Abdülaziz’in kendi besteleri olan valslerle karşılamışlar.

Günümüzde adı Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası'na dönüşmüş olan Mûsikâ-i Hümâyûn'un kurucusu, 28 yıllık hizmeti sonrası 'Paşa' unvanı verilen İtalyan besteci, Giuseppe Donizetti tarafından Sultan II. Mahmud adına yazılan batılı anlamda ilk milli marş olan 'Mahmudiye Marşı'

İlk Türk bandosu olan Mızıka-yı Hümayun'un gelişmesinde büyük rol oynayan #Donizetti  #İkinciMahmud için "Mahmudiye Marşı", #Abdülmecid için ise "Mecidiye Marşı"nı besteledi.

Genel olarak kadınların fırsatlardan yoksun olduğu dönem geçildi, artık en iyisi kimse onu seçebilmeliyiz, gerisi herhangi bir siyasi nepotizmden farksız oluyor. Ayrıca feministler zor ve statüsü düşük görülen mesleklerde eşitlik istemiyorlar :D

Sultan II. Mahmud Kubbetü’l-Hadra'yı nasıl yaptırdı?

Mukaddes topraklara özel bir ehemmiyet gösteren Osmanlı sultanları, Mescid-i Nebevi'nin imarı için çeşitli faaliyetlerde bulundu. Yapılan bu imar faaliyetleri asırlar boyunca neredeyse hiç durmadı. Peygamber Efendimizin (SAV) kabrinde yıpranan yerlerin tamirini ve bugünkü 'Yeşil Kubbe'yi inşa ettiren Sultan II. Mahmud idi. Peygamberimize derin hürmet duyan II. Mahmud, İstanbul'dan gönderdiği mimarlara, inşaat esnasında Resulullah'ı (SAV) rahatsız etmemeleri için dünya kelamı edilmemesinden çekiçlerin keçe ile sarılmasına kadar bir dizi önlem aldırdı.

Giriş Tarihi: 10.05.2020  15:51
Güncelleme Tarihi: 04.12.2023  13:02
113
KUTSAL TOPRAKLARA ASIRLAR BOYUNCA YAPILAN HİZMETLER

◾ Osmanlı, Hicaz'a hâkim olduktan sonra "hâdimü'l-Haremeyn" unvanını kullanmaya başladı. Kutsal topraklara özel bir ehemmiyet gösteren Osmanlı sultanları, Mescid-i Nebevî'nin imarı için çeşitli faaliyetlerde bulundu ve yapılan bu imar faaliyetleri neredeyse hiç durmadı.

◾ Kutsal topraklar, Osmanlı'nın himayesine girince Medine'deki ilk imar faaliyetini Kanuni Sultan Süleyman gerçekleştirdi. Medine'yi korumak amacıyla şehrin etrafını surlarla çevirtti.

Haremeyn'de Osmanlı mührü

213

◾ Masrafları Mısır hazinesinden karşılanan bu çalışmalar 1540 yılında tamamlandı. Müslümanların, Peygamber Efendimiz'in (SAV) bastığı yere secde etmesi için Mihrab-ı Nebî ve Mihrab-ı Süleymanî'yi yaptırıp içini doldurttu. Mescidin batı duvarını ve Rahmet Kapısı'nı da yeniden yaptırdı.

313
MESCİD-İ NEBEVİ'Yİ İMAR EDEN PADİŞAHLAR

◾ Sonrasında Sultan II. Selim, III. Murad, III. Mehmed, I. Ahmed, IV. Murad, IV. Mehmed, II. Mustafa, III. Ahmed, I. Mahmud, III. Osman, I. Abdülhamid ve III. Selim, Mescid-i Nebevî'de bazı tamirat ve yenilikler gerçekleştirerek buraya çeşitli hediyeler gönderdi.

◾ Mescid-i Nebevî'nin tefrişine ayrı bir önem veren Osmanlı, başlangıçta yaygın olan Hint seccadelerine Uşak, Gördes, Hereke gibi Anadolu'da dokunanları ilave etti.

Sultan III. Selim'in Mescid-i Nebevi'deki naatı

413
II. MAHMUD'A NASİP OLAN ÖNEMLİ VAZİFE

◾ Peygamber Efendimiz'in (SAV) kabrinin üzerine ilk kubbeyi Memlük Sultanı Kayıtbay inşa ettirdi. Mescidin yıpranan yerlerinin tamiri ve bugünkü yeşil kubbeyi inşa ettiren ise Osmanlı sultanlarından II. Mahmud idi. Haremeyn işlerine büyük önem veren II. Mahmud'a bu önemli vazifeyi ifa etmek nasip oldu.

513

◾ Diğer Osmanlı sultanları gibi Haremeyn işlerine büyük önem veren II. Mahmud, verdiği emir üzerine 1813 yılında Mescid-i Nebevî'de tamirat ve düzenlemeler için hazırlıklar başladı. Gerekli insan gücü ve malzeme İstanbul ve Mısır'dan Medine'ye ulaştırıldı. 1817'de başlayan imar faaliyetleri 1837'de tamamlandı.

Nizipte kesti yolları
Kana bulandı İbrahim Paşa
Adli biz senden razıyız
Askerinle çok yaşa

Osmanlıdaki celali ayaklanmalarının sebeplerini söyle bakalım,azınlık ayaklanmalarını söyle, osmanlının hangi valisi osmanlıya savaş açmış bir öğren bakalım osmanlı kendi valisine karşı kimlerden destek almış bir öğren:d300 sene sadece sarayı zengindi osmanlının. Halk hep yoksul

İttihat için öldük
Terakki için vurduk
Sonunda şanlı
Cumhuriyeti kurduk

Yeniçeri ocağını kaldırmak kolay olmamıştır. İstanbulda yeniçeri ocağı kaldırılırken 25000 kişi öldü derler. Ordunun bu kadar kayıp vermesi ve hemen akabinde asakir-i mansurei muhammediye ordusunun acemi olduğu düşünülürse bu yenilgiler gayet normal karşılanabilir.

Şu adamın 1834'te kurduğu okuldan çıktı ATATÜRK ve bütün silah arkadaşları.

Gerileme döneminde Devşirme Ordu ile devam ederek ticareti İngilizlere kaptırdı. Sonra kazıklı voyvodanın hışmına uğradı. Bunlar aslında çok büyük ders alınması gereken meselelerdi ama ders alınmadı halkı cahil bırakarak hiçe sayarak saraylara devam edildi. Kısacası.

Nizip Savaşı
Osmanlı İmparatorluğu ile Mısır Valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşa arasında Nizip’te yapılan savaştır (29 Haziran 1839).
Osmanlı ordusunun başına Hafız Mehmed Paşa getirildi. 3 Mayıs 1839’da Nizip’e gelen osmanlı ordusunda Prusyalı subaylar da vardı.
Bu sırada Mehmed Ali Paşanın oğlu İbrahim Paşa, 80 000 kişilik bir orduyla Halep’te bulunuyordu.

Osmanlı ordusuna saldırma emri alan İbrahim Paşa, Halep’ten hareket ederek Nizip ile Birecik arasındaki ovaya geldi.

Bu sırada osmanlı ordusu mısır ordusundan daha iyi durumdaydı.
28 Haziran cuma günü Moltke bu durumdan yararlanmak için mısır ordusuna saldırılmasını teklif etti.
Orduda bulunan din adamları cuma günü savaşmanın Müslümanlığa aykırı olduğunu söyleyerek bu teklifin reddini sağladılar.
Ertesi gün Moltke bir gece baskını yapılmasını teklif etti.
Din adamları gece baskınının haydutların işi olduğunu, padişah askerine yakışmayacağını söylediler. Bu sırada mısır ordusunun durumu düzeldi. Moltke geri çekilmeyi teklif etti. Din adamları savaştan kaçmanın padişah askerine yakışmayacağını söyleyerek buna da engel oldular.
29 Haziran 1834’te İbrahim Paşa, her biri 12 taburdan kurulu üç kol halinde saldırıya geçti.

Çok şiddetli savaşlar sonunda osmanlı ordusu bozuldu ve savaşı kaybetti.

Nizip savaşı bize Laikliğin önemini göstermektedir.

Laikliği dinsizlikle karıştırmak isteyenler, ilerleme ve canlılığın düşmanlarıdırlar. Laiklik asla dinsizlik olmadığı gibi, sahte dindarlık ve büyücülükle mücadele kapısını açtığı için, gerçek dindarlığın gelişmesi imkanını temin etmiştir.
Mustafa Kemal Atatürk


Tarihte 16 devlet kurmak ile övünürüz de, 15’inin nasıl yıkıldığını, niçin dile getirmeyiz? 1832 yılında, Osmanlı “Cuma günü” diye savaşa girmeyip, keçinin kuyruğu ile yön bulmaya çalışarak, devlete başkaldıran Mısır Valisi’nin ordusuna, nasıl yenilir?
Nizip savaşında yenmiş,Kütahya ya kadar gelmiş sonrasında da Girit isyanını bastırmış Kavalalı nın oğlu tosun İbrahim paşa,ama sorsan Kemal Sunal filmi sanarlar.

Kurunun yanında yaşın yanması: mehter

İlerleme açısından büyük sorun teşkil eden ve sürekli olarak menfaatleri doğrultusunda hareket eden Yeniçerileri ortadan kaldırmıştır.

Bu sebeple ocağa bağlı olan Mehterhane'de tarihe karışmıştı.Sözlü bir şekilde ilerleyen bu köklü ve zengin kurum maalesef şartlar neticesinde kurunun yanında yaşın da yanması gibi silinmiştir. Önceden yazılmış mecmualardan"gerçek"mehter marşlarını öğrenebildiğimiz gibi tekrar Enver Paşa'nın emriyle yeniden kurulmuş ve yeni besteler yaptırılmıştır.

Osmanlı'nın İngiltere ve Fransa tarafından Doğu Akdeniz'de zorlandığı, Kavalalı'nın Nizip ve Kütahya'da Osmanlı Ordusunu perişan ettiği, Donanmanın tümüyle Mısır'a kaçtığı dönemde, Hünkar İskelesi Anlaşmasıyla Rus donanması ve 12000 asker İstanbul'un yardımına koşar.+
Rusların amacı Boğazların denetiminin İngiltere'nin eline geçmesini engellemektir.İngilizlerin yaklaşımı ise Osmanlı-Rus yakınlaşmasını engellemek.Sonunda İngilterenin baskısıyla, istediklerinin çoğunu elde eden Kavalalı geri çekilir.

2-Dönemin iki önemli ayanı Tepedelenli Ali ve Mehmet Ali Paşa’nın kendi ordularını modernleştirme çalışmalarının Osmanlı Yönetimince görmezden gelinmesinin başka bir amacı olabilir mi?
Kavalalı üzerinden ele alırsak mevcut otoritesini muhafaza ve yayılmacı politikasını devam ettirmek amacıyla reformlar yapıyor ama bu durum Osmanlı yönetimince görmezden gelinmiyor. Bu durum zaten Navarin Faciası'ndan sonra değişiyor, malum Kütahya ve Nizip Savaşları.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Türkiye'de Yaşayan Zenciler

Müşür Nedir, Ne İşe Yarar?

Hükümetler Tarafından Gerçekleştirilen Tarihin En Büyük Altın Soygunları