deneme 221




KÜÇÜK - BÜYÜK KAYNARCA
Büyük Bozgunun acısını, arkasından gelecek Birinci Abdülhamîd müstesna, Üçüncü Mustafa'dan daha derin duyan hiç kimse yoktur. Bu asil Padişah, Hilâlin, liyakatsiz ellerde, haçı taşıyan eller tarafından gördüğü hakarete dayanamamış ve kahrından eriyip gitmiştir. Birinci Abdülhamîd de aynı şekilde onu takip edecek... Küçük Kaynarca muahedesiyle, Osmanlı devletinin bütün şevket ve kudretini kırmış olarak biten bu sefer, ilk Bükreş müzakerelerinde Moskof isteklerinin reddi yüzünden tekrar başlayınca, Türk Ordusunun sayıca 1'e 5 üstün bulunduğu yerlerde bile saflarımızda akıl almaz hezimetlere yol açmış; ve nihayet ikinci Bükreş müzakerelerine katılan murahhaslarımız, bu defa 1'e 5'den daha ağır şartları kabul zorunda bırakılmıştır. Ordu, kumandan, idareci, politikacı, herkes bunamış ve ahlâk ile idrak, insaf, sıfırın altına düşmüştür. Sadece, elinden hiçbir şey gelmeyen Padişah masum... Mekân, Bükreş çevresinin Küçük Kaynarca köyü... Zaman ise, İkinci Katerina ve akıllı generalleri elindeki. Rusya'ya karşılık, her bakımdan pespaye ellerde şeref ve izzeti yere düşürülen Türkiye'nin, Moskof önünde ilk felâket saati...
Ruslar Küçük Kaynarca'da Türklere : — Boşuna tartışmaya lüzum görmüyor ve size söz hakkı tanımıyoruz! Evet mi, hayır mı?... Hepsi o kadar!.. Der gibi her şeyi 7 saat içine sokmuşlar ve bu 7 saat içinde Osmanlı İmparatorluk ağacının, Tuna'dan Nil ırmağına ve Dicle'den Don nehrine kadar çevreleyen gövdesini baltalamaya muvaffak olmuşlardır. 28 maddelik anlaşmanın en can yakıcı 7 maddesi:
1 — Kırım Türkiye'den ayrılarak istiklâle kavuşturulacak... (Kırım gitmiştir).
2 — Dinyeper ve Buğ nehirleri arasındaki büyük saha Ruslara bırakılacak... (Moskof'un cenup yayılış bölgesi sağlanmıştır).
3 — Azak, Yeni kale, Kerç, Kalburun kaleleri Rusya'ya verilecek... (Karadeniz elden çıkmıştır).
4 — Ruslar, Karadeniz ve Akdeniz'de ve diğer Türk sularında ve limanlarında serbestçe ticaret yapacaklar, Fransa ve İngiltere'ye verilmiş olan kapitülasyonlardan faydalanacaklar... (Batılı imtiyazı sineye çekilmiştir).
5 — Ruslar, gerekli gördükleri her yerde konsoloshane açabilecekler ve İstanbul'da devamlı oturan bir elçi bulunduracaklar... Rus konsoloslarına da Fransa ve İngiltere konsoloslarına verilen haklar tanınacak... (Vesayet altına girilmiştir).
6 — Ruslar, Osmanlı uyruğunda olan Ortodokslarla Eflâk ve Buğdan beylerinin haklarını koruyacaklar... (İç işlerimize müdahale kapısı açılmıştır).
7 — Osmanlı devleti, Rusya'ya üç taksitte ödenmek üzere 15 bin kese akçe savaş zararı ödeyecek... (Nakdi ceza da cabası).
İşte, «Küçük Kaynarca» isimli, Türk'e: — Sen erken bunama» hastalığına uğramış, zavallı bir mirasyedisin!.. Haddini bil ve servetinin Rusyayı ilgilendirici fazlalarını ver! Ondan sonra da çarene bak! Şeklinde bir idam fermanı çıkaran muahede ve onun gerçek mânası!.. Bu Muahedenin zımnında, Moskof'un, ileride İstanbul kapılarında bile görüneceği ve Türk'e Haymana ovasından gayrı hiçbir vatan tanınmayacağı mânası da tütmektedir; fakat gaflet ve rehavetle tütsülü kafalar, bu mânaları hecelemekten uzaktır. O kafalarda bu kabiliyet olsaydı, Türk tarihî üzerinde bir ölçüleri olur, bir tarih (kriteryum)u sahibi olurlar, alçalma çığırımızı açan müessirleri bilirler ve tanırlar, dini nefsâniyetine uydurucu ve aşkı öldürücü kaba softa ve ham yobaz tipini tasfiye ederler, öz vatanının işgalcisi Yeniçeriyi adam ederler, (Rönesans) tan sonraki Batı uyanışının bize bir din ve Kur'ân emri olduğunu takdir ederler. Tanzimat sonrası sahte inkılâplara zemin hazırlamazlar ve Fâtih'ler, Yavuz'lar eliyle temeli atılmış muazzam imparatorluğu, gerçekten «Devlet-i Ebed müddet» halinde bugüne devr ve teslim ederlerdi. İşte Moskof, Küçük Kaynarca muahedesiyle, bizim bu mânalara kavuşmamızı önlemek yolunda, tepemize, bir nevi vekili geçindiği Batı ve Hristiyanlık dünyasının yumruğunu indiren can düşmanımız, vücut hikmeti rakibimiz olduğunu göstermiş bulunuyor ve bu gerçeği Yavuz Sultan Selim'in torunlarından Üçüncü Mustafa o kadar derinden seziyor ki, Yavuza eş olması imkânsız yüreğinin çatlamasını önleyemiyor. Büyük bozgunda, «Giray» künyeli bazı Kırım hanları ve arkalarında allak tatarlar, aşağı yaratılışlıların her zaman düşkünlere yaptıkları gibi, bize oynamadıkları oyun bırakmamışlardır. Ahmed Cevdet Paşa merhum, Tarih'inde, bu dâvayı yana yakıla anlatır. Hele aralarında «Şahingiray» adlı bir habis vardır ki, dinine köküne, vatanına ve bayrağına ihanette bir tanedir. Evvelâ Girayları, lâkaplarından başlayarak kısaca gözden geçirelim : 15. Asrın ilk çeyreğinde Hacıgiray... Babası 7 kuşak sonra Cengiz Han'a varan Gıyaseddin Sultan... Giray oymağında büyütüldüğü ve emzirildiği ve bu oymak reislerinden bir sofinin hac dönüşünde doğduğu için Hacıgiray diye isimlendiriliyor ve ondan sonra «Giray» tabiri Kırım hanlarına alem oluyor. Hacıgiray'dan sonrası hep giray... Buna «Gerey» diyenler de var... Mengeligiray : Hacıgiray'ın yerine geçen oğlu... Kırım'ı Fatih Sultan Mehmed'e bağlayan, onun emir ve iradesine geçen ve Karadenizde bazı kalelerin fethine memur edilen ikinci Giray... «Kalgay», yani bir nevi veliahtlık ve sultan kaymakamlığı mânasına gelen tabir de Mengeligiray'dan kalma... Bir cenge çıkarken, ona «Kırımda kaymakam olarak kim kalacak?» diye sormuşlar... O da «oğlum Mehmedgiray kalsın:» diyeceği yerde, kendi şivesiyle «Mehmedgiray kalgay!» demiş... Artık bütün sultan vekil ve namzetlerinin unvanları «Kalgay»dır... Saadetgiray: Mehmedgiray'ın hanlığından sonra, sıra, kardeşi Saadetgiray'da... Yavuz Sultan Selim'in sevdiklerinden... Son yıllarını İstanbul'da ve Eyyüb Sultan türbesi yakınlarında geçirdi. Giraylar arasında bazı kavgalar yüzünden Kırım Hanlığından çekilmişti. Sahipgiray : Kanunî Sultan Süleyman'ın yardımiyle Kırım Hanı... Kanunî, ona, «Sekban Akçesi» diye bir ödenek bağlıyor ve bu yeni âdet de sonuna kadar devam ediyor. Tatarları dağınık yerlerden toplayan ve Kırım'a yerleştiren, o... Kanunî Sultan Süleyman emrinde de bazı seferlere katıldı. Devletgiray: Mengeligiray'ın torunu... En büyük hususiyeti Moskova'yı 41 gün muhasaradan sonra düşürmesi, hazinelerine el koyması ve Moskof'u Kırım hanlarına haraç vermeye ilk defa zorlamış olması... Arada bazı Giray'lar daha gelip geçiyor, bunlardan Gazigiray Kerman kalesini bina ediyor ve Türk edebiyatında en sağlam kaleden daha dayanıklı, meşhur kahramanlık gazelini yazıyor: Râyete meyledeni Kameti dîlcû yerine, Tuğa dil bağlamışız Kâkül ü hoşbû yerine. içeriz düşmanı dinin Kanım su yerine... Bunlardan sonra Giraylar da eski saffet ve samimiyetlerini kaybediyorlar ve Osmanlı Hanedanına eş olarak tenperverlik, rahavet ve sefahate düşüyorlar... Cevdet Paşa : «Akvamı Tatar içine şikak ve nifak (ayrılık ve aykırılık) girmekle hariçteki âdâya galebe şöyle dursun, kendi memleketlerini idare ve muhafazaya iktidarları kalmadı. Rusyalılar bu halleri fırsat ittihaz ederek Kırım Hanlarına müteahhit oldukları cizye (vergi) bedelini vermekten imtina eder (vazgeçer) olduklarından...» Nihayet Kırım Hanlısında, Remzi Bahadırgiray, İslâmgiray, Hacı Selimgiray ve İkinci Devletgiray gibi müspet, Türk'e sadık Örneklerden sonra, iş, mahut Şahingiray'a gelip çatıyor. ' İkinci Devletgiray, Prut'ta, Baltacı ordusunun kıskaçını tamamlayıcı Tatar kuvvetleri başındadır: daha evvel görüldüğü gibi, Padişahı «Kırım gidiyor!» diye uyarmak isteyen ve Prut'da Türk - Rus anlaşmasına şiddetle karşı çıkan insandır. Fakat ne çare ki, hem Türkiye'nin, hem de Kırım'ın tereddisini durdurabilme iktidarına sahip değildir. Ondan biraz sonra da Kırım, o güzelim iklimi, Karadenizin tahtı denilmeye lâyık coğrafyası ve Giray'larının denize karşı saraylariyle Moskof'un elinde...

Moskof
Necip Fazıl Kısakürek
·



''150'' LİKLER KİMDİR? Kurtuluş Savaşı kazanıldıktan sonra sıra iç hesaplaşmaya gelmiştir. Bu amaçla yeni kurulan cumhuriyetin otorite ve saygınlığının yurt içinde pekiştirilmesi ve yeni kurulan cumhuriyete karşı girişilmesi muhtemel eylemlere karşı önlem alınması düşünülmektedir. Ankara’da bu amaçla T.B.M.M.’nde 16 Nisan 1924 tarihinde ilk defa kapsamlı ve uzun süren bir toplantı yapılmış ve bu toplantıda bu listeye (150’likler listesi) girecek isimlerin saptanması ele alınmıştır. Bu liste hazırlanırken (ne yazık ki kişisel çekişmelerin ve düşmanlıkların sonunda) haksız yere ismi geçen kişiler, yanlış değerlendirmelerle ve esas listeye girmesi gerekenlerin dışında ikinci, üçüncü hatta hiç girmemesi gereken kişiler alınmıştır. 150’likler Listesinin Hazırlanması: 24 Temmuz 1923 tarihli Lozan Antlaşması’nın koşullarından bir tanesi de bu listenin hazırlanmasıyla ilgilidir. Yeni cumhuriyet yönetimi her savaş sonunda olduğu gibi vatana ihanet edenlerin cezalandırılmalarını kesinlikle istemekte ve buna kararlı görünmektedir. Lozan’daki antlaşma ile bu listenin 150 kişiyi aşmaması kesinlikle kabul edilmiştir. Oysa İçişleri Bakanlığı’nın (Emniyet Genel Müdürlüğü) bu yolda hazırladığı liste 600 kişiyi kapsamaktadır. Ancak Lozan Antlaşması 150 kişi dışında bütün suçluların affını öngördüğünden bu 600 kişinin 150 kişiye indirilmesi işlemi yeni cumhuriyetin yöneticilerine büyük sorun yaratmıştır. Meclisin gizli oturumunda o dönemin meclis başkanı ve eski başkanlardan Fethi Okyar oturuma başkanlık etmekte, Avni Doğan ve Kütahya Milletvekili Ragıp Soysal da yazmanlık yapmaktadırlar. Oturumda ilk sözü, dönemin İçişleri Bakanı Ahmet Ferit Tek almış ve bu 600 kişinin 150 kişiye indirilmesinin güçlükleri karşısında izlenmesi gereken yolun ne olması gerektiğini sormuştur. Güçlükler başlıca Lozan Antlaşması’nın koşullarından kaynaklanmaktadır. Sonuçta ayıklanan liste 300 kişiye indirilmişse de bu da anlaşmalara aykırı görülerek 149 kişilik bir isim listesi üzerinde karar kılınmıştır. 150’likler adı verilen ve 23 Nisan 1924 tarihinde Bakanlar Kurulu ve T.B.M.M.’nin oturumunda saptanan bu listeye 1 Haziran 1924 tarihindeki kararla Köylü Gazetesi sahibi Refet Bey de eklenerek kesin şekliyle 150 kişi olarak kabul edilmiştir. 150’likler listesi adıyla yurt içinde oturmaları ve Türkiye’ye girmeleri yasaklanan kişilere ait yasa 26 Haziran 1938 yılında, 15 yıl sonra yürürlükten kaldırılmışsa da yurda dönen pek az kişi olmuştur. 150’likler Listesinin Düşündürdükleri: Bu liste önceleri 600, sonra 300 ve daha sonra da 150 kişi sınırında kalmıştır. Bu güne değin listeye isimleri yazılan 150 kişi dışında 600 ve 300 kişinin kimler olduğu, yani 150 kişi dışında kara listeye geçmesi düşünülenlerin isimleri hala açıklanmamış ve gizliliğini korumaktadır. Bu durum akla şu soruyu getirmektedir: Bu kişilerin kimlikleri hala önemli mevkilerde bulunan ve saygın olarak geçinen kimselere ait olduğu düşüncesiyle bir sır olarak gizli tutulmaktadır. Listeye giren 150 kişinin çoğunluğunu oluşturanlar da ikinci ve üçüncü sınıf suçlamalarla listeye alınmışlardır. Esas suçlanması gereken kişilerden Hıristiyan azınlıklara mensup olanlar, Avrupalı devletlerin Lozan’da anlaşmaya koydurdukları maddelerle bir çeşit dokunulmazlıklar kazanmaları nedeniyle, diğer bir bölümü zaten çok önceden hanedanla birlikte, bir kısmı da yakınlarının entrikalarıyla ya yurt dışına kaçmış ya da yakayı kurtarmış olarak af kapsamına girmişlerdir. Listede yaptığımız araştırma ise Çerkesler açısından çok büyük bir önem taşımaktadır. şöyle ki: 150 kişilik listede ismi geçenlerden 9 kişi Çerkes Ethem ve taraftarları, 18 tanesi “şark-i Karib Çerkesler’i Cemiyeti” kongresine katılan Çerkesler, 40 kişi Gönen ve dolaylarında Anzavurla işbirliği, çetecilik ve eşkıyalık yaptıkları gerekçesiyle suçlanan Çerkesler, 11 kişi mülki ve askeri görevlerindeki tutumlarından ve 8 kişi de Kuva-i İnzibatiye ve Vahdettin’in maiyetinde bulunmaktan dolayı listeye alınanlardan oluşmak üzere listedeki toplam 86 kişi Çerkestir. Yani listenin çoğunluğunu Çerkesler oluşturmuştur. Olayın bir ilginç yanı da, bu listeyi, hazırlanışından sonra TBMM’ne sunan dönemin İçişleri Bakanı Ahmet Ferik’e (Tek) bazı milletvekilleri tarafından “Bu listenin düzenlenmesinde hangi ölçüler esas alınmıştır, prensip nedir?” şeklinde yöneltilen sorudur. Bakanın verdiği yanıt ise “Efendim, prensip diye ne istiyorsunuz? Hain…Hain…Ne prensibi? Yalnız hainliğin yönü ve türü bakımından ancak bir sınıflandırma yapılabilir” şeklindedir. İşte listeye girecekler hakkında bu biçimde düşünen dönemin İçişleri Bakanı, birkaç gün sonra 21 Mayıs 1924 tarihinde (Damat Ferit hükümetinde Bayındırlık Bakanlığı yaptığı dönemde Atatürk ve Kuva-i Milliye aleyhindeki tutumları ve sınır dışı edilmiş olan Ermeni zenginlerinin yurda yeniden girmelerine yardımcı olmaktan) hain diye suçlanarak ve suçu da kanıtlanarak görevinden azledilir, yerine İçişleri Bakanı olarak atanan Çerkes kökenli Recep (Peker) de 150’likler listesinin yürürlüğe girmesini sağlayan kararnameye imza atar!… “Yüzelliliklerin Listesi” ayrı listelerde tasnif edilmişti ve listeler aşağıdaki gibi hazırlanmıştı. Padişah VI. Mehmet Vahdettin'in maiyeti 1. Kiraz Hamdi - Yaver-i Has 2. Zeki - Hademe-i Hassa Kumandanı 3. Kayserili Şaban Ağa - Hazine-i Hassa Müfettişi 4. Şükrü - Tütüncübaşı 5. Şerkarin Yaver 6. Miralay Tahir - Yaverandan Erkan-ı Harp 7. Seryaver Avni Kuvve-i İnzibatiye'ye dahil kabine üyeleri 9. Ürgüplü Mustafa Sabri Efendi - eski Şeyhülislam 10. Ali Rüşdi - eski Adliye Nazırı 11. Cemal Artin - eski Ziraat ve Ticaret Nazırı 12. Cakacı Hamdi Paşa - eski Bahriye Nazırı 13. Rumbeyoğlu Fahrettin - eski Maarif Nazırı 14. Kızılhançerli Remzi - eski Ziraat ve Ticaret Nazırı Sevr Anlaşması'nı imzalayanlar 15. Hadi Paşa - eski Maarif Nazırı 16. Rıza Tevfik Bölükbaşı - Şura-yı Devlet eski Reisi 17. Reşat Halis - Bern eski sefiri Kuvve-i İnzibatiye'ye dahil kabine üyeleri 18. Süleyman Şefik Paşa - Kuva-i İnzibatiye Başkumandanı 19. Bulgar Tahsin - Şefik Paşa'nın yaveri, süvari yüzbaşısı 20. Miralay Ahmet Refik - Kuvve-i İnzibatiye Erkan-ı Harbiye Reisi 21. Tarık Mümtaz - Kuvve-i İnzibatiye Mitralyöz kumandanı ve Damat Ferit Paşa’nın yaveri 22. Ali Nadir Paşa - Kuvve-i İnzibatiye Kumandanlarından İzmir Kolordusu Kumandanı 23. Kaymakam Fettah- Kuvve-i İnzibatiye mensuplarından ve Nemrut Mustafa Divanı Harp üyesi 24. Çopur Hakkı - Kuvve-i İnzibatiye mensuplarından Mülkiye ve askeriyeden 25. Gümülcineli İsmail - eski Bursa Valisi 26. Konyalı Zeynelabidin - ayandan 27. Fanizade Mesut - eski Cebelibereket (Osmaniye) Mutasarrıfı 28. Miralay Sadık - Hürriyet ve İtilaf Fırkası lideri 29. Bedirhani Halil Rahmi - eski Malatya Mutasarrıfı 30. Giritli Hüsnü - eski Manisa Mutasarrıfı 31. Nemrut Mustafa - eski Divan-ı Harp Reisi 32. Hulusi - Uşak Belediye Reisi 33. Hain Mustafa - eski Adapazarı Kaymakamı 34. Hafız Ahmet - eski Tekirdağ Müftüsü 35. Sabit - eski Afyonkarahisar Mutasarrıfı 36. Celal Kadri - eski Gaziantep Mutasarrıfı 37. Adanalı Zeynelabidin - Hürriyet ve İtilaf Katibi Umumisi 38. Vasfi Hoca - Mülga Eski Evkaf Nazırı 39. Ali Galip - eski Harput Vali Vekili 40. Ömer Fevzi - eski Bursa Müftüsü 41. Ahmet Asım - eski İzmir Kadı Müşaviri 42. Natık - eski İstanbul Muhafızı 43. Adil - eski Dahiliye Nazırı 44. Mehmet Ali - eski Dahiliye Nazırı 45. Salim Mirimiran - eski Edirne Valisi ve Şehremini Vekili 46. Hoca Rasihzade İbrahim - Kütahya’da Yunanlılara Mutasarrıflık etmiştir 47. Abdurrahman - Adana’da Fransız işgalinde Vekillik etmiştir 48. Ömer Fevzi - eski Şarkikarahisar mebusu 49. Adil KINACI- Mülazım, işkenceci namıyla maruf - Hendek mal müdürlüğü yapmış 50. Refik - Mülazım, işkenceci namıyla maruf 51. Şerif - eski Kırkağaç Kaymakamı 52. Mahmut Mahir - eski Çanakkale Mutasarrıfı 53. Emin - eski İstanbul Merkez Kumandanı 54. Sadullah Sami - eski Kilis Kaymakamı 55. Osman Nuri - Bolu Mutasarrıfı ve Dahiliye Nezareti eski Dava Vekili Çerkes Ethem ve avanesi 56. Çerkes Ethem 57. Çerkes Reşit Bey - Çerkes Ethem'in kardeşi 58. Çerkes Tevfik Bey - Çerkes Ethem'in kardeşi 59. Eşref Kuşçubaşı 60. Hacı Sami - Eşref Kuşçubaşı'nın kardeşi 61. İzmirli Küçük Ethem - yüzbaşı, eski Akhisar kaymakamı 62. Düzceli Mehmetoğlu Sami 63. Burhaniyeli Halil İbrahim 64. Susurluk'tan Demirkapılı Hacı Ahmet Çerkes Kongresi'ne murahhas olarak iştirak edenler 65. Hendek kazasının Sümbüllü köyünden Bağ Osman 66. İbrahim Hakkı - eski İzmir Mutasarrıfı 67. Sait Beraev 68. Tahir Berzek 69. Adapazarı'nın Harmantepe köyünden Maan Şirin 70. Söke Ereğlisi'nin Teke köyünden Kocaömeroğlu Hüseyin 71. Adapazarı'nın Talustanbey köyünden Bağ Kamil 72. Hamte Ahmet 73. Maan Ali 74. Kirmastı'nın Karaosman köyünden Harun Reşit 75. Eskişehirli Hızır Hoca 76. Bigalı Nuri Bey oğlu İsa 77. Adapazarı'nın Şahinbey köyünden Lampat Yakup 78. Gönen'in Bayramiç köyünden Kumpat Hafız Sait 79. Sait - İzmirli davavekili 80. Şamlı Ahmet Nuri Polisler 81. Tahsin - İstanbul Polis eski Müdürü 82. Kemal - İstanbul Polis eski Müdür Muavini 83. Ispartalı Kemal - Emniyetiumumiye Müdür Muavini 84. Hafız Sait - İstanbul Polis Müdüriyeti Birinci Kısım eski Başmemuru 85. Şeref - İstanbul Polis Müdüriyeti Birinci Şube eski müdürü 86. Hacı Kemal - Arnavutköy Merkez eski Memuru 87. Nedim - Şişli Komiseri 88. Fuat - eski İzmir Merkez Memuru, Edirne Polis Müdürü ve Yalova Kaymakamı 89. Yolgeçenli Yusuf - Adana’da Polis Memuru 90. Sakallı Cemil - Unkapanı Merkez Eski Memuru 91. Mazlum - Büyükdere Merkez eski Memuru 92. Fuat - Beyoğlu eski İkinci Komiseri Gazeteciler 93. Mevlanzade Rıfat - Serbesti Gazetesi sahibi, Hürriyet ve İtilaf üyesi 94. Sait Molla - Türkçe İstanbul Gazetesi sahibi 95. İzmirli Hafız İsmail - İzmir Müsavat Gazetesi sahibi ve eski muharriri, Darülhikmet üyesi 96. Refik Halit Karay - Aydede Gazetesi sahibi ve Posta Telgraf eski Müdür-ü Umumisi 97. Bahriyeli Ali Kemal - Bandırma Adalet Gazetesi sahibi 98. Neyir Mustafa - Edirne’de Teemin ve Elyevm, Selanik Hakikat Gazetesi sahibi 99. Ferit - Köylü Gazetesi eski muharriri 100. Refii Cevat Ulunay - Alemdar Gazetesi sahibi 101. Pehlivan Kadri - Alemdar Gazetesi sahibi 102. Fanizade Ali İlmi - Adana Ferda Gazetesi sahibi 103. Trabzonlu Ömer Fevzi - Balıkesir İrşad Gazetesi sahiplerinden 104. Hasan Sadık - Halep Doğru Yol Gazetesi sahibi 105. İzmirli Refet - Köylü Gazetesi sahibi ve müdürü Diğer şahıslar 106. Tarsuslu Kamilpaşazade Selami 107. Tarsuslu Kamilpaşazade Kemal 108. Süleymaniyeli Kürt Hakkı 109. İbrahim Sabri - Şeyhülislam Mustafa Sabri Hocanın oğlu 110. Bursalı Cemil - Fabrikatör 111. Çerkes Ragıp - meşhur İngiliz casusu 112. Haçinli Kazak Hasan - Fransız işgalinde zabit 113. Süngülü Davut 114. Binbaşı Çerkes Bekir 115. Necip - Fabrikatör Bursalı Cemil’in kayınbiraderi 116. Ahmet Hulusi - İzmir eski Umur-u İslamiye Müfettişi 117. Uşaklı Madanoğlu Mustafa 118. Gönen’in [uzakçı köyünden Yusuf oğlu Remzi 119. Gönen’in Bayramiç köyünden Hacı Kasım Oğlu Zühtü 120. Gönen’in Balcı köyünden Kocagözün Osman oğlu Şakir 121. Gönen’in Muratlar köyünden Koç Mehmet oğlu Koç Ali 122. Gönen’in Ayvacık köyünden Mehmet oğlu Aziz 123. Gönen’in Keçeler köyünden Bağcılı Ahmet oğlu Osman 124. Susurluk Yıldız köyünden Molla Süleyman oğlu İzzet 125. Gönen’in Muratlar köyünden Hüseyin oğlu Kazım 126. Gönen’in Balcı köyünden Bekir oğlu Arap Mahmut 127. Gönen’in Rüstem köyünden Gardiyan Yusuf 128. Gönen’in Balcı köyünden Ömer oğlu Eyüp 129. Gönen’in Keçeler köyünden Talustan oğlu İbrahim Çavuş 130. Gönen’in Balcı köyünden Topallı Şerif oğlu İbrahim 131. Gönen’in Keçeler köyünden Topal Ömer oğlu İdris 132. Manyas’ın Bolcaağaç köyünden Kurhoğlu İsmail 133. Gönen’in Keçeler köyünden Muhtar Hacı oğlu İshak 134. Marmara'nın Kayapınar köyünden Yusuf oğlu İshak 135. Manyas’ın Kızlık köyünden Ali Bey oğlu Sabit 136. Gönen’in Balcı köyünden Veli oğlu Selim 137. Gönen’in Çerkes Mahallesi’nden Makinacı Mehmet oğlu Osman 138. Manyas'ın Değirmenboğazı köyünden Kadir oğlu Kamil 139. Gönen’in Keçidere köyünden Hüseyin oğlu Galip 140. Manyas'ın Hacıyakup köyünden Çerkes Sait oğlu Salih 141. Manyas’ın Hacıyakup köyünden Maktul Şevket’in biraderi İsmail 142. Gönen’in Keçeler köyünden Abdullah oğlu Deli Kasım 143. Gönen’in Çerkes Mahallesi’nden Hasan Onbaşı oğlu Kemal 144. Manyas’ın Değirmenboğazı köyünden Kadir oğlu Kamil’in biraderi Kazım Efe 145. Gönen’in Kızlık köyünden Pallaçoğlu Kemal 146. Gönen’in Keçeler köyünden Tuğoğlu Mehmet

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Türkiye'de Yaşayan Zenciler

Müşür Nedir, Ne İşe Yarar?

Hükümetler Tarafından Gerçekleştirilen Tarihin En Büyük Altın Soygunları