deneme 204


Son tespitin yerinde nihayet ortak bir noktaya gelebildikmi torunbey??? sanki 2.Mahmut,la Atatürk arasında bir bioritm vear 2.Mahmut,da Arabistan,da Vehhabilerin üzerine Kavalalıyı yollamıştı;Hem bir enteresanlık daha 2.mahmut,un ölümü 1839 Atatürk,ün ölümü 1938 enteresan...


benzer karakterde olan iki yenilikçi insan. ikinci mahmut'un başladığı işi mustafa kemal atatürk devam ettirmiştir ama maalesef bitirememiştir (zaten bitirebilse bu halde olmazdık.). şu an ülke bunca şeye rağmen hala afganistan ya da pakistan gibi tam bir bok çukuru değilse bu iki adam sayesindedir. atatürk'ün siyasi döneminin üç beş isyan patlak verse bile genel olarak oldukça sorunsuz geçmesinin sebebi de ikinci mahmut'un halkı önceden ısıtmış olmasıdır. fiziken birbirleriyle hiç tanışmamış bile olsalar zihinleri sanki çok öncelerden tanışmış gibidir. ikisi de çok büyük insandır; saygı, özlem ve minnetle...

Osmanlı'nın Başına Geçmiş En Zeki Padişahlardan Biri: İkinci Mahmut

Osmanlı devleti dünyaya egemen olmuş, adalet ve gücün simgesi haline gelmiş sembolik bir devlettir. Kuruluş, yükselme bir yana, duraklama ve gerileme devrinde bile çok zeki padişahlar tahtı elinde tutmuş, ülkesi için oldukça doğru kararlar almıştır. 

Konu Osmanlı padişahlarına gelmişken, padişahların müthiş zekalarından bahsetmeden geçmemeli. Bu gün Avrupa başta olmak üzere bir çok ülke Osmanlı padişahlarından o dönemin dahileri diyerek bahseder. Fatih Sultan Mehmet'ten Kanuni Sultan Süleyman'a, Yıldırım Bayezit'ten Abdülhamit'e pek çok padişah döneminde efsaneler yaratmış, sadece kendi halkının değil; dünyadaki çoğu halktan övgüler almışlardır. 

En zeki padişahlar arasında olan II. Mahmut, devrinin büyük liderlerindendir. İkinci Mahmut, şehzadeliği sırasında sultan olan amcası Üçüncü Selim tarafından himaye edilmiş ve eğitimiyle bizzat ilgilenilmişti. Üçüncü Selim tahttan indirildikten sonra ise, tahta çıkan Dördüncü Mustafa tarafından katledilmek istenmiş fakat harem'deki kadınlardan birisinin sayesinde çatı arasına kaçarak canını zor kurtarmıştır. Mehmet Alkan hoca bu olayı, harem'in Osmanlı siyasetindeki son etkisi olarak adlandırır. devam edersek, Şehzade Mahmut, istanbul'a Üçüncü Selim'i tahta çıkarmaya gelen Rusçuk ayanı Alemdar Mustafa paşa tarafından, Üçüncü Selim daha önceden katledildiği için tahta çıkarılmıştır.

Senedi İttifak ile otoritesini güçlendirdi

Tahta geçtiğinde, siyasi bir desteğe haiz olmayan ve yeniçeri güruhunun da pek iyi gözle bakmadığı Mahmut, iktidarını sağlamlaştırmak için askeri güce ihtiyaç duyuyordu. o askeri güç ise, dönemin feodal beyleri olan ayanlarda vardı: Böylece Mahmut, sultanlığını korumak için ayanlarla sened-i ittifak adı verilen antlaşmayı imzalamıştı. ayanların, bu antlaşmayı imza etmek için şehre gelişleri de oldukça görkemliydi: birbirinden ilginç kıyafetlere haiz hassa askerleriyle kente gelen ayanlar, aslında Mahmut'un gövde gösterisi niteliğindeydi.

Bir süre sonra, iktidarını sağlamlaştıran Mahmut, mutlak egemenliğini sağlamak için ayanlarla hesaplaşmak zorunda olduğunu biliyordu: ayanları görüşme bahanesiyle bir araya topladı ve onlardan ani bir biçimde kurtuldu: hepsini öldürttü. birkaç ayan hariç artık mutlak otoriteye sahipti. 

Yeniçerileri kaldırdı

Yeniçerilerle de hesaplaşmak için bekleyen Mahmut, amcası Selim'in düştüğü hataya düşmemek için en uygun anı kolladı ve yunan isyanı sırasında askerlerin isteksiz savaştığı propagandasının da yardımıyla 1826 yılında harekete geçti halktan da destek alarak yeniçerilerin kökünü kazıdı. Vaka-i Hayriye (hayırlı olay) sonrası şehirde yaşayan tüm yeniçeriler katledildi ve hatta mezarları bile bozuldu. fakat bu olay, henüz o sırada devam eden Yunan savaşı'nı olumsuz etkiledi çünkü elde doğru düzgün bir düzenli ordu kalmamıştı.

Yeni ordu: Asakar-ı Mansure-i Muhammediye

Asakir-i Mansure-i Muhammediye adıyla bir ordu kurdu fakat bunlar hemen faaliyete geçemedi. Mahmut, nazarımda devletin üçüncü kurucusudur, Osman Bey ve Fatih'ten sonra. kendisi döneminde, cumhuriyet dönemine de taşınacak olan bürokratik yapıların temeli kuruldu. Modern anlamdaki orduya benzeyen bir ordu yapısı teşekkül etmeye çalıştı. Postane vb. birçok yeniliğe imza attı. kısacası, Osmanlı İmparatorluğu bir müddet daha düşe kalka varlığını idame ettirdiyse bunda hiç kuşkusuz en büyük hisselerden birisini Mahmut'a vermeliyiz.

Bu dönemde yine pek çok yenilik ve düzenlemeler yapılarak devlet ayakta tutulmaya çalışmış, devletin işlemez hale gelen pek çok kurumu değiştirilmiş, devlet erkanları başta olmak üzere halka yenilikler benimsetilmeye çalışılmıştır. 
İkinci Mahmut döneminde idari alanda yapılan ıslahatlar
• Divan teşkilatı kaldırılmış, yerine nazırlıklar kurulmuştur.
• Tımar sistemi kaldırılmıştır.
• Devlet memurlarına maaş bağlanmıştır.
• Memurlara fes, ceket ve pantolon giyme mecburiyeti getirilmiştir.
• Memurlar, dahiliye ve hariciye diye ikiye ayrılmıştır
• Memurların yargılanması için dar-ı şura-yı bab-ı ali adında bir mahkeme kurulmuştur.
• Müsadere sistemi kaldırılmış, mülkiyet hakkı tanınmıştır.
• Osmanlı'da ilk kez posta teşkilatı kurulmuştur.
• Askeri işleri düzenlemek amacıyla askeri şura oluşturulmuştur.
• İlk kez askeri amaçlı nüfus sayımı yapılmıştır.
• Taşra teşkilatı eyalet, liva ve kazalar olarak düzenlenmiştir. iller, merkeze bağlanmıştır.
• Mahalle ve köylere muhtarlar atanmış, ayanların etkisi kırılmaya çalışılmıştır.
askeri alanda yapılan islahatlar
• Alemdar mustafa paşa, nizam-ı cedid ocağı’nın yerine sekban-ı cedid ocağı’nı kurmuştur.
• ii.Mahmut, sekban-ı cedid ocağı’nı kaldırmış, yerine avrupa tarzında eşkinci ocağı’nı kurmuştur.
• ii.Mahmut, halkın desteği ile yeniçeri ocağı’nı kaldırmıştır (1826). bu olaya vaka-i hayriye denir. böylece: 

-İslahatların önündeki en büyük engel kalkmıştır.
-Halkta yeniçerilere karşı düşmanlık başlamıştır.
-Yeniçeri mezarları tahrip edilmiştir.
-Yehter yasaklanmıştır.
-Padişah yönetime egemen olmuştur.
-Yeniçeri ocağı’nın yerine avrupa tarzında asakir-i mansure-i muhammediyye adı ile yeni bir ordu oluşturmuştur.
 



ekonomi alanında yapılan ıslahatlar
• Özel sektör teşvik edilmiştir.
• Yerli malı kullanılması teşvik edilmiştir.
• Müslüman tüccarlara gümrük kolaylığı sağlanmıştır.
• Balta limanı antlaşması ile ingiltere ve fransa’ya büyük ekonomik tavizler verilmiştir.
 

eğitim - kültür alanında yapılan ıslahatlar
• İlköğretim zorunlu hale getirilmiştir.
• Avrupa tarzında eğitim verecek okullar açılmıştır (mekteb-i tıbbiye, mekteb-i adliye vb.).
• Avrupa’ya ilk kez öğrenciler gönderilmiştir.
• Takvim-i vakayi adlı ilk resmi gazete çıkarılmıştır.
• Avrupa tarzı müzikler serbest bırakılmıştır.
• İlk kez karantina sistemi uygulanmıştır.
• Padişah, resmini devlet dairelerine astırmıştır.
• ii.Mahmut yurdu tanımak için yurt gezilerine çıkmıştır.

Ama özetle vurgulamam gerekirse, ekonominin ihtilallerdeki önemi her sayfada söylenir. Sağlam devrim yapmışsındır ama halk açtır, ne anlamı kalır? İnkılapçı 2. Mahmut'tan örnek verilir. Tebdil gezen 2. Mahmut; limonatacıya 2. Mahmut'un mu, 3. Selim'in mi iyi olduğunu sorar. Limonatacı ikisine de beddua eder, çünkü ikisinin de devrinde limonatayı aynı ücretten sattığını söyler. Burada vurgulanan temel nokta; yapılan devrimin bir ekonomik zaferle taçlandırılmasıdır. Evet, 2. Mahmut ciddi inkılaplar yapmıştır ama bunu ekonomik bir değişimle güçlendirmediğin müddet, her şey boşa gider.

Rus edebiyatının devleri nasıl Gogol’un paltosundan çıktıysa, Türk modernleşmesinin bilinen tüm aktörleri de bu büyük adamın kaftanının altından çıktılar. Ruhu şâd olsun.

Tarihte "olsaydı, etseydi, yapsaydı..." gibi varsayımlara yer yok ama keşke II.Mahmud, Kanuni'nin oğlu olsaydı da sahip olduğu bu vizyonla devletin başına o geçseydi. 

2.Mahmud reformcu değildi.Ama ülkenin halini görüp sessiz de kalmayan biriydi.Reform Atatürk gibi yapılır ölür gidersin arkandan akım başlatırlar.Akımlar nasıl başlar diğer bir reformun bütün tezini çürütürsün ona karşı daha güçlü bişey atarsın ortaya

3.Ahmet-3.Selim-2.Mahmut’un izinden, Kemal paşa devrimleri kemale erdirdi, biz de onların izindeyiz.

II. Mahmut yaptığı bazı reformlarla aslında daha temel değişiklikler için psikolojik hazırlık da amaçlamıştı ama O da maalesef İslamdan çıkaran, halkını lanetleyen padişah suçlamaları karşısında çaresiz kaldı. Yine de kapıyı biraz daha aralaması gelişmemiz için çok değerli.

En sevdiğim padişah:Abdullah bin suud’u zincirle istanbulda dolaştırıp sonra sallandırması…

Fatih Sultan Mehmet'ten sonra en yetenekli padişah bence. Sadece şanssız bir dönemde iktidara geldi. İnanılmaz yenilikçi ve ilerigörüşlü

Bu arada 2. Mahmudun şimdiki Osmanlıcıların bayıldığı Fesi getirdiği için gavur padişah olarak anıldığı söylenir. Sarık yerine fese laf etmiş gericiler.


ikisi de aydınlanması ilerici düşüncelere sahiptir. ikisi de gerici fikirlerle mücadele etmiştir. sultan mahmut türk modernizminin temel taşıdır. atatürk ise bu modernizm çalışmalarını devrim niteliğinde iyileştirerek türk aydınlanmasını ve gelişimini mümkün kılmıştır. ışıklar içinde uyusunlar.

osmanlı'da ordu, taht ve ilmiye sınıfı arasındaki denge hep belirleyici olmuştur. ikinci mahmut yeniçerilerden kurtulmak için ilmiye sınıfının nakşibendi kanadına fazla göz yummak zorunda kaldı.

9-Suleymaniyeli, Şeyh halidin Hindistandan(kendi gibi bir baska yahudi Abdullah Dıhleviden) el alıp kurdugu Nahşibendiligin Şeyh Halid kolunun ll.Mahmut döneminde(1821) sarayın tarikatı yapılıp, Ehlibeyt Türk tekkelerinin tasfiye edilip, ordunun dağıtıldığını yazmıştık daha önce.

Bugünkü Türkiye’de Atatürk ne ise, o günün Türkiye’sinde Sultan Mahmut da o idi. Öyle prensipler koydu ki, öldükten sonra bile mezarından rejimini yönetiyor, kimse dokunamıyordu.


 Osmanlı Devleti hüküm sürdüğü yıllar arasında Ruslar ile birçok savaş yapmıştır. İlk olarak Rus Çarlığı olarak kurulan devlet sonraki zamanlarda Rusya İmparatorluğu olarak hakimiyetine devam etmiştir. Osmanlı Devleti 16 yüzyıldan 20. yüzyıla kadar Ruslar ile yaptığı savaşlar şu şekildedir;
1568 ile 1570 yılları arasında Osmanlı-Rus Savaşı (Astrahan Seferi)
1571 yılında Moskova Yangını
1676 ile 1681 yılları arasında Osmanlı-Rus Savaşı
1686 ile 1700 yılları arasında Osmanlı-Rus Savaşı
1710 ile 1711 yılları arasında Osmanlı-Rus Savaşı (Prut Savaşı)
1735 ile 1739 yılları arasında Osmanlı-Rus-Avusturya Savaşı
1768 ile 1774 yılları arasında Osmanlı-Rus Savaşı
1787 ile 1792 yılları arasında Osmanlı-Rus Savaşı
1806 ile 1812 yılları arasında Osmanlı-Rus Savaşı
1828 ile 1829 yılları arasında Osmanlı-Rus Savaşı
1853 ile 1856 yılları arasında Osmanlı-Rus Savaşı (Kırım Savaşı)
1877 ile 1878 yılları arasında Osmanlı-Rus Savaşı (93 Harbi)
1914 ile 1917 yılları arasında Osmanlı-Rus Savaşı (Kafkasya Cephesi)
İşte tarih boyunca Osmanlı Devleti ile Ruslar arasında gerçekleşen savaşlar hakkında kısa bilgiler;

Sponsorlu Bağlantılar

1568 ile 1570 – Astrahan Seferi
Astrahan Seferi, Osmanlı Devleti ve Osmanlı Devleti’ne bağlı olan Kırım Hanlığı’nın 1556 yılında Rusya’nın eline geçen Astrahan Hanlığı’nı Rusların elinden kurtarmak için Astrahan ve Azak bölgeleri üzerine düzenledikleri seferdir.



Moskova Yangını
Moskova Yangını, 1571 yılının Mayıs ayında Kırım Hanı I. Devlet Giray’ın, Livonya Savaşı nedeniyle şehri savunmasız şekilde, 6.000 askerle bırakan Rusları yenmesi, Moskovaya girip şehri yağmalaması, ve Moskova’nın çevresindeki kasabaları ateşe vermesinden sonra, rüzgarlar nedeniyle çıkan yangının Moskova’ya varmasıdır. Korkunç İvan’ın yanında bulunan Heinrich von Staden adlı Alman tarihçiye göre şehir, çevredeki kasabalar ve Opriçnina Sarayı, 6 saat içerisinde tamamiyle yandı. İnsanlar kiliselere ve Moskova Nehri’ne doğru kaçmaya çalıştı. Kremlin Sarayı’ndaki cephaneliğin patlamasıyla, kiliselerde saklananlar nefes darlığından; nehre doğru kaçanlar da nehirde boğularak öldü.

Çar 4. İvan, cesetleri nehre atmak üzere sokakta bırakılmasını emretti. Bu yangın, dünya üzerindeki birkaç şehir yangınından biridir. 10,000 ile 80,000 arasında ölü sayısı olduğu tahmin edilmektedir. Şehrin nüfusunda gözle görülür bir düşüş yaşanmıştır. Bu yangından sonra Moskova ve çevresi geçici olarak Kırım Hanlığınca işgal edilmesine, kazanılan zafere karşın lojistik yetersizliklerden dolayı, Kırım Hanı şehri ve çevresini boşaltmak zorunda kaldı. 4. İvan Livonya Savaşı’nda geçici barış isteyip, Moskova’ya dönüp şehri tahkim etmek zorunda kaldı. Bu savaştan hemen 1 yıl sonra, 1572 yılında, Molodi Savaşı yapıldı. Bu savaşta Giray Han üstün bir orduya sahip olmasına rağmen yenildi.

1676-1681 Osmanlı-Rus Savaşı
1676-1681 Osmanlı-Rus Savaşı veya Moskof Seferi, Osmanlı İmparatorluğu ile Rus Çarlığı arasında yapılan ilk büyük savaştır. Bu savaş, sırasında Merzifonlu Kara Mustafa Paşa sadrazam olmuştur. 5 yıllık savaş sonucunda henüz güçlenemeyen Rus Çarlığı yenilgi aldı ve 31 Ocak 1681 tarihinde Bahçesaray Anlaşması ile günümüzde Çigirin olarak adlandırılan yerde bulunan Çehrin Kalesi’ni ve Ukrayna’nın geri kalan kısmını Osmanlılara bıraktı.

Sponsorlu Bağlantılar

1686-1700 Osmanlı-Rus Savaşı
1686-1700 Osmanlı-Rus Savaşı, 1683-1699 Osmanlı-Kutsal İttifak Savaşı’nın bir parçasıdır. II. Viyana Kuşatması sonrasında çok sayıdaAvrupa ülkesi Osmanlı İmparatorluğu’na karşı birleşerek saldırıya geçti. 1686 yılında Rusya da Kutsal İttifak ülkelerine katıldı. 1687 ve 1689 yıllarında Kırım’a, 1695 ve 1696 yıllarında ise Osmanlılara ait Azak’a saldırıya geçtiler. Kırım’da başarılı olamayan Rusya, Azak’ı ele geçirmeyi başardı. Savaş 1700 yılında İstanbul’da imzalanan bir antlaşmayla sona erdi.

1710 ile 1711 – Prut Savaşı
Rusya, Osmanlı Devleti ile mücadelesinde kendi lehine bir zemin yaratmak istiyordu. Osmanlı içinde yaşayan Ortodoks toplumları kışkırtarak Osmanlı Devleti’ni zayıflatacak ve yapacağı savaşlarda daha önce kaybettiği toprakları geri alacaktı. Eflak ve Boğdan Beylerini Osmanlılara karşı kışkırtan Rus Çarı I. Petro, Poltova Muharebesi’nde İsveç Kralı Demirbaş Şarl’ı yenince, XII. Karl Osmanlılara sığındı.İsveç Kralı’nı kovalayan Rus birliklerinin Osmanlı topraklarına akınlar düzenlemesi, ve Bender’de mülteci bulunan Karl’ın İstanbul’a yazdığı mektuplarla Rusya aleyhine yaptığı kışkırtmanın etkisi ile Sultan III. Ahmed Rusya’ya karşı savaş ilan etti.

1735-1739 Osmanlı-Rus-Avusturya Savaşı
1735-1739 Osmanlı-Rus-Avusturya Savaşı, Rusya’nın Osmanlı Devleti’ne ait Azak ve Kılburun kalelerini işgal etmesiyle çıkan ve Rusya ile müttefiklik anlaşması yapan Avusturya ordularının da üç koldan Bosna, Balkanlar ve Eflak üzerinden hücum etmesiyle başlayan bir savaştır.

1768-1774 Osmanlı-Rus Savaşı
1768-1774 Osmanlı-Rus Savaşı, Osmanlıların Ruslara yenik düşmesiyle sonuçlanmış bir savaştır. Bu savaşın sonucunda Ukrayna’nın güneyi, Kuzey Kafkaslar ve Kırım Rusya’nın eline geçmiştir.

1787-1792 Osmanlı-Rus Savaşı
1787-1792 Osmanlı-Rus Savaşı, Osmanlıların 1774 yılında imzalamış oldukları Küçük Kaynarca Antlaşmasıyla kaybettikleri toprakları özellikle de Kırım’ı Ruslardan geri almak amacıyla başlattıkları bir savaştır.

Sponsorlu Bağlantılar

1806-1812 Osmanlı-Rus Savaşı
1806-1812 Osmanlı-Rus Savaşı, Osmanlı İmparatorluğu ile Rusya arasında birçok cephede yapılmış savaştır. Napolyon Bonapart’ın önderliğindeki Fransa’nın Avrupa’da başlattığı savaşların (Napolyon savaşları) arka planında yer almıştır.

Osmanlı Padişahı III. Selim’in saltanatı döneminde 1792-1805 yılları arasında Osmanlı İmparatorluğu ve Rusya barış içinde yaşamışlardı. Hatta Osmanlı İmparatorluğu Mısır’ı işgal eden Fransa’ya karşı İngiltere ve Rusya ile işbirliği yaptı. 24 Eylül 1805 tarihinde Osmanlı İmparatorluğu Rusya ile mevcut ittifak antlaşmasını yeniledi. Ancak bu antlaşmanın imzasından kısa bir süre sonra Osmanlı İmparatorluğu ve Rusya arasında yeni bir anlaşmazlık çıktı. Rusya, Osmanlıların Rus yanlısı Alexander Muzuri (Eflak) ve Konstantin İpsilantis (Boğdan) voyvodaları görevden almasından hoşnut değildi. General Johann (Ivan) Michelsonkomutasındaki 40.000 civarında Rus askeri 11 Kasım 1806’da Dinyester’i geçerek Eflak ve Boğdan’a girdi. III. Selim 22 Aralık 1806 tarihinde boğazları kapattı ve Rusya’ya savaş ilan etti.

1828-1829 Osmanlı-Rus Savaşı
1828-1829 Osmanlı-Rus Savaşı, Navarin Deniz Savaşı’nı takiben Rusya’nın Yunanlıların bağımsızlığını desteklemesi yüzünden çıkmış bir savaştır. Osmanlı padişahı II. Mahmut 20 Ekim 1827 tarihinde İngiliz, Fransız ve Rus donanmalarının Navarin’de Osmanlı-Mısır donanmalarını yakmalarını protesto etmek için Rusya’yla yapılmış olan Akkerman Antlaşmasını iptal etti ve Çanakkale Boğazı’nı Rus gemilerine kapadı. Bunun üzerine başlayan savaşın ilk aylarında Rus komutanı Petro Wittgenstein Osmanlı toprağı olan Eflak’a girerek Bükreş’i ele geçirdi. Rus çarı I. Nikolay da Tuna nehrini geçerek Dobruca’ya yürüdü. Şumnu, Varna ve Silistre kalelerini kuşattı.

1853 ile 1856 – Kırım Savaşı
Kırım Savaşı, 4 Ekim 1853-30 Mart 1856 tarihleri arasındaki Osmanlı-Rus Savaşıdır. Birleşik Krallık, Fransa ve Piyemote-Sardinya’nın Osmanlı tarafında savaşa dâhil olmasıyla savaş, Avrupalı devletlerin Rusya’yı Avrupa ve Akdeniz dışında tutmak amacıyla verdiği bir savaş halini almıştır. Savaş, müttefik güçlerinin zaferiyle sonuçlanmıştır.



1877 ile 1878 – 93 Harbi
93 Harbi ya da 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı, (Rusça: Русско-турецкая война, Russko-turetskaya voyna; 1877-1878) Osmanlıpadişahı II. Abdülhamit ve Rus çarı II. Alexander döneminde yapılmış olan bir Osmanlı-Rus Savaşı’dır. Rumi takvime göre 1293 yılına denk geldiğinden Osmanlı tarihinde 93 Harbi olarak bilinir. Hem Osmanlı Devleti’nin batı sınırındaki Tuna (Balkan) Cephesi’nde, hem de doğu sınırındaki Kafkas Cephesi’nde savaşılmıştır. Savaşa hazırlıksız yakalanan Osmanlı Devleti, çok ağır bir yenilgi almıştır. Savaşın başlıca sebepleri; Osmanlı Devleti’nde yaşanan azınlık isyanları, Rusya ve Batı Avrupa ülkelerinde, Osmanlı Devleti’nde yaşayan Hıristiyanların insan haklarının çiğnendiği konusunda oluşan tek taraflı kamuoyu, Rusya’nın Balkanlardaki genişleme siyaseti, Romanya ve Bulgaristan’ın bağımsızlık istekleri ve Panslavizm akımıdır. Avrupa’nın büyük güçleri savaşı önlemek için İstanbul’da Tersane Konferansı’nı toplamışlar, ancak Osmanlı Devleti’ne yaptıkları taleplerin reddedilmesi üzerine savaş patlak vermiştir.

Sponsorlu Bağlantılar



1914 ile 1917 – Kafkasya Cephesi
Kafkasya Cephesi, I. Dünya Savaşı’nda Osmanlı İmparatorluğu’nun Rusya İmparatorluğu, daha sonra Britanya (Dunsterforce), Ermenistan Demokratik Cumhuriyeti ve Merkezi Hazar Diktatörlüğü ile karşı karşıya geldikleri cepheye verilen isimdir. Kafkasya Cephesi, savaş sırasında Doğu Anadolu içlerine kadar genişlemiş, Trabzon, Bitlis, Muş ve Van şehirlerine kadar yayılmıştır. Kara harbi, Karadeniz Bölgesinde bulunan Osmanlı İmparatorluğu deniz gücü ve Rus donanması tarafından desteklenmiştir.



Rusya’daki Çarlık rejiminin yıkılmasıyla savaşın son yılında bu cephede farklılıklar doğmuştur. 1918’de kurulan Azerbaycan Demokratik Cumhuriyeti de Osmanlı İmparatorluğu’nun yanında yer almış ve Bakü Muharebesi’nde müttefik olmuştur. Alman İmparatorluğu ise Haziran ve Ekim ayları arasındaki Alman Kafkas Seferleri sırasında Gürcistan Demokratik Cumhuriyeti’nin yanında Osmanlı’ya karşı savaşmıştır.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Türkiye'de Yaşayan Zenciler

Müşür Nedir, Ne İşe Yarar?

Hükümetler Tarafından Gerçekleştirilen Tarihin En Büyük Altın Soygunları