deneme 105




Bizim Türk Birliği'nden anladığımız özgür, müreffeh, saygın Türklerin bir araya gelmesi, iş birliği yapması, ortak değerlerden evrensel kıymetler üretmesidir. 

Yoksa Sovyetler de Türklerin kısm-ı küllisini "birleştirmiş"ti.
 
Atatürk özel sermaye olmadığı için devlet eliyle fabrika açtı. Siz de özel sermaye varken niye devlet eliyle fabrika açma hevesi içindesiniz? Atanızın izindeyseniz mantığın izinde olmanız gerekir, böyle şeyleri 100 yıl önceki çözümlerle halledemezsiniz.

Devlet eliyle açılnan fabrika senin cebinden işletilir. Parasını verip yaptırdığın fabrikadan parasıyla ürün satın alırsın. Kimseyle rekabet etmediği için de çıkan ürün kalitesiz olur. Özel sektör de rekabet olduğu için her zaman devlete göre daha kaliteli ürünler ortaya konur.

●Rum olan Püsküllünün Rum avaneleri gelmişler bilgiselin altına din tüccarlığı ve şarlatanlıklarına devam etmişler. Bize mümkünse din tüccarı olmayan hatta inanmayan olsun ama devlete millete çalışan devlet adamları istiyorız. 

☑️❗"İktidara geldiğinde ellerinde Kur' an, halkın elinde Cumhuriyetin ve din ile suçladıkları Atatürk'ün kurduğu fabrikaları, stratejik tesisler, limanlar vardı. Bize gözlerimizi kapayarak dua etmeyi tavsiye ettiler. Gözümüzü açtığımızda bizim elimizde Kur'an, onların ellerinde toprak dahil memleketin bütün serveti vardı!" 

"Tüm bu cümleleri noktalandırma yolunda bahsetmek istediğim şudur ki: Aziz Atatürk’ün huzuruna çıkıp tehditvari söylemlerde bulunan İtalyan ateşemilitere, Ata’nın general kıyafetlerini giyip yönelttiği şu cümle kulaklarımda her daim çınlamaktadır.

Bana makosenlerimi giydirdiniz.

Türk gençliği çoktan makosenlerini giymiştir. İmkânı olduğunda Selanik dağlarında Resneli’nin gümüşlü kırbacını, çeğen tepesinde mitralyözlere karşın Enver Bey’in kılıcını şaklatmaktan sakınmayacaktır.

Kilis Zeytini'nin sulama ve gübreleme istemediğini, 14 metre aralıklarla kök yumru yöntemiyle dikildiğini ifade ederek "Bu tarihten gelen geleneksel bir yöntem. Bu zeytinin en önemli özelliği yağı. İki yılda bir meyve vermesine karşın yüzde 40-45 yağ oranına sahip" ifadelerine yer verdi.
Olay zeytinin kalitesi değil. Nasıl toplanıp, işlendiği. İtalya her yıl düzenlenen ve 300 firmanın yarıştığı yarışmaya tam 150 küsür işletmesi dereceye giriyor. Bizden sonlara yakın 2 firma varsa dua et. Biz de düzen yok, strateji yok, planlama yok. Yağın asiditesi çok önemli.
Bu yıl zeytinyağı fiyatları gerçekten altın ile yarışacak.
Dünya üretiminin yarısına sahip İspanya'da en az %50 kayıp bekleniyor. Kayıplar İtalya, Portekiz ve kısmen Yunanistan'da da yaşanacak.
Dikkat!.
Türk üreticisi malını ucuza kaptırmasın.


Zeytin
Dünyadaki ilk ağaç zeytin ağacıdır. Homeros da herkese ait ve hickimseye ait değildir . Dünyada hiçbir ağaç üstüne bu kadar efsane yoktur. 
Zeytin yağı zeytinden önce bulunmuştur. Çünkü zeytin direk yenirse acıdır. İnsanlar geç farketmiş 

İtalya'da toscana ne ise Türkiye'de kaz dağları aynı kalitedidr

İspanya İtalya Yunanistan dan sknra dördüncü büyük üreticiyiz. Rakip ülkelerde daha büyüyecek ağaç kalmamışken bizde 300 milyon ağaçlik yer var 

Rafine edilmeden yenilen tek yağ zeytinyağ dur. 

Olimpiyatlarda ilk yapılırken başarılı olan sporcuların başına zeytindalindan taç yapilirmis ödül olarak 

İsa'nın çarmıha gerildiği ağaç zeytin ağacıdır
Kuran'da süre var 
Mitoljide yer var 

Eski Ahit'e göre zeytin, refahın ve bolluğun sembolüdür ve yalnız Eski Ahit değil, tüm kutsal kitaplarda zeytin ağacı kutsallığın, bolluğun, adaletin, sağlığın, gururun, zaferin, refahın, bilgeliğin, aklın, arınmanın ve yeniden doğuşun, kısaca insanlık için en önemli erdem ve değerlerin sembolüdür. 

Zeytin ağacı ışığı çok sever. Bu nedenle çok soğuk olan bölgelerde güney yamaçlar tercih edilmelidir. TOPRAK İSTEKLERİ; Zeytin ağacı her ne kadar "fakir toprakların zengin ağacı" ise de zeytinlik tesis edilecek arazinin toprak yapısının tınlı, killi-tınlı bünyeye sahip, hafif kireçli ve çakıllı olması en iyisidir.

Aslına bakarsanız, bir zeytin ağacı bin yıla kadar yaşayabilir. Bazı araştırmalarda 2 bin yıllık zeytin ağaçları da bulunmuştur. Zeytin ağacının bu kadar uzun ömürlü olmasının nedenlerinden biri de yapraklarındaki oleuropein maddesi. Bu madde zeytin ve zeytin ağacının korunmasına yardımcı olur.


Bu da bir teneke zeytinyağı demektir. Yani 10 ağaç yetişkin zeytin ağacınız varsa verimli yılında 10 teneke zeytinyağı alacaksınız demektir. Önceleri "kütük" ten yetiştirilen zeytinin meyve vermesi için en az 25 yıl beklemeniz gerekirdi. Şimdi ise tüplü fidandan yetişen zeytin, size 3-4 yılda meyve verebiliyor.

1 dönüme/ dekara (1000 metrekare) 30-32 adet zeytin ağacı dikilir.

TOPRAK: Zeytin ağacı tınlı, killi-tınlı, hafif kireçli, çakıllı ve besin maddelerince zengin toprak koşullarında yetişebilmektedir. Ağır killi topraklarda yetiştiricilikten kaçınılmalıdır.

Yaprakları: Zeytin ağacı yaz kış yapraklıdır. ... Ama zeytin ağacı köklerinden yeniden doğar. Bu nedenle mitolojide ve botanikte zeytin ağacı “Ölümsüz ağaç” olarak geçer.

Zeytin dalı, Antik Yunanistan geleneklerine dayanan ve Batı kültüründe barışı veya zaferi simgeleyen sembol.

Nazara karşı zeytin dalıyla tütsülenmek, Kıbrıs'taki önemli gelenekler arasında yer alıyor. ... Kıbrıs inanı, zeytin yaprağı yakıldığı zaman çıkan dumanın kem gözden koruduğuna inanıyor. Özellikle mangal yakıldıktan sonra mangalda kalan son ateşle, zeytin yaprakları tütsü kabının içinde yakılır ve tüm aile tütsülenir.

Zeytin meyvesinin daha iri ve kaliteli olması için yaz aylarında çekirdek sertleşmesi tanenin gelişmesi için suya ihtiyaç vardır. Bu dönemde yağışlarla karşılanamayan su ihtiyacı sulama ile karşılanır. Diğer yağış türleri yani dolu ve kar zeytincilik için istenmeyen yağışlardır.

Zeytin ağacı yanlış budandığı zaman verim düşer. Bu nedenle budama tekniklerini iyi bilmeniz gerekir. Her yıl düzenli olarak budama yapmak ağacın tazelenmesi ve verimin artmasına yardımcı olur. Eğer her yıl yapılmaz ise yapılmayan yılın ertesi yılında kesinlikle yapılmalı ve yapılmayan yıl telafi edilmelidir.

Kar toprakta azot gübresi ihtiva eder. Toprağın kabarmasını, toprağın daha elverişli hale gelmesini sağlar. Kar lapa lapa yağdığında, zeytin ağacının dallarında kalırsa sıkıntı yaratır. Lapa lapa yağan karın ardından, eğer don olayı olursa zeytin ağacı sıkıntıya düşer.

Bir zeytin ağacından 5 kg zeytin alan da var, 50 kg alan da var. Gemlik'te sofralık zeytinde ortalama verim 15 kg dolayında iken, Ege'de yağlık zeytin olarak bir ağaçtan 50 kg zeytin elde edilebiliyor. Ortalama verim 11 kg dolayında.

Zeytin bahçeleri, iklim ve bölgenin zeytin ağaçları yetiştirmeye uygun olması koşuluyla, orta ve uzun vadede gerçekten çok kârlıdır. ... Bu, yalnızca 30 ya da 50 zeytin ağacı yetiştirmekle iyi bir gelir elde edemeyeceğiniz anlamına gelir, çünkü sabit maliyet kesinlikle kazançla eşit yada kazançtan daha fazla olabilir.

Yetişkin 1 yağlık zeytin ağacından 8 – 10 litre yağ elde edilebilir. 

Aslına bakarsanız, bir zeytin ağacı bin yıla kadar yaşayabilir. Bazı araştırmalarda 2 bin yıllık zeytin ağaçları da bulunmuştur. Zeytin ağacının bu kadar uzun ömürlü olmasının nedenlerinden biri de yapraklarındaki oleuropein maddesi. Bu madde zeytin ve zeytin ağacının korunmasına yardımcı olur.

Oysa, Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerinin Aşılattırılması Hakkında Kanun'a göre, kısaca Zeytin Kanunu'na göre, tek bir zeytin ağacı kesilemez, zeytinlikler yok edilemez. ... Aldığı cevap: Zeytin Kanunu, zeytin ağacının kesilmesini yasaklıyor, uymamayı para cezası yaptırımına bağlamış; şikayetiniz üzerine baktık.

Zeytin fidanları arası 5×5 metre olacak şekilde dikilir. 1 dönüme/ dekara (1000 metrekare) 30-32 adet zeytin ağacı dikilir.

Bugün Batı dillerinin tamamında değişik söyleyişleri olan 'oil' kelimesi, eski Yunanca'da zeytin ağacı anlamına gelen “eleia” kelimesinden türemiştir.

Zeytin ağacı kökleri oldukça derinlere ulaşır, bu da en verimsiz topraklarda dahi yetişmesine olanak tanımaktadır. 

Türkiye'de 170 milyon zeytin ağacı var, bu yasayı değiştirmeyi başarırlarsa 120 milyonu zeytinlik vasfından çıkacak, komple maden sahası olacak, Ege'de bin yıllık zeytin ağaçları var, Manisa Kırkağaç'ta mesela 1659 yıllık zeytin ağacı var

Yaklaşık Olarak 2000 yıllık bir zeytin ağacı
Neredeyse 2000 yıldır Zeytin Üretiyor fakat biz şimdiye kadar bir zeytin tanesi üreten cihaz geliştiremedik

Yaşamak şakaya gelmez büyük bir ciddiyetle yaşayacaksın mesela 70 yaşında bir zeytin ağacı dikmek gibi öyle çocuklara falan kalır diye değil.  
Nazım Hikmet  

Elbette zeytin ağacı şifasıyla 
Bizi saracak
Sonsuza dek
Bizden sonrakileri de

Elbette bugünler çıkacak güzel yarınlara
Umut içimizde bir serçe
Güzel güne merhaba

Tin süresinde vettiyni vezzeytuni der. İncire ve zeytine yemin olsun
Mekke döneminde inmiştir. 8 âyettir. Tîn, incir demektir. Mushaftaki sıralamada doksan beşinci, iniş sırasına göre yirmi sekizinci sûredir. Burûc sûresinden sonra, Kureyş sûresinden önce Mekke’de inmiştir. Sûrede bazı önemli varlıklar üzerine yemin edilerek insanın yüksek değeri vurgulanmış, kötü ahlâkın bu değeri düşürdüğü ifade edilmiştir. İman edip iyi işler yapanlar övülmüş, hesap ve cezayı yalan sayanlar kınanmış, hüküm verenlerin en üstününün Allah olduğu bildiril­miştir.

LİBERALİZM NE DEMEK?
Liberalizm, özgürlüğü birincil politik değer olarak ele alan bir ideoloji, politika geleneği ve düşünce akımıdır.
Genel anlamda liberalizm,
bireylerin ifade özgürlüğüne sahip olduğu,
din ve devlet gibi, insan özgürlüğünü kısıtlayabilecek kurumların gücünün sınırlandırıldığı,
düşüncenin serbest bir şekilde dolaştığı,
özel teşebbüse olanak sağlayan bir serbest piyasa ekonomisinin olduğu,
hukukun üstünlüğünü geçerli kılan şeffaf bir devlet modelini ve toplumsal hayat düzenini hedefler.
 

Liberal demokrasi olarak adlandırılan bu devlet düzeninin, açık ve adil olduğu iddia edilen bir seçim sistemi ile birlikte tüm vatandaşların kanun önünde eşit olduğu ve fırsat eşitliğine sahip olduğu bir sistem olduğu savlanır.

 

Kralların doğal yönetim hakkı, veraset sistemi, devlet dini gibi eski devlet teorisini oluşturan birçok temel kabule liberalizm karşı çıkar.


 

Tüm liberaller bireyin yaşama hakkı, özgürlüğü ve mülkiyet hakkı gibi temel insan haklarını kabul eder ve desteklerler.

 

Bununla birlikte birçok ülkede modern liberalizm, toplumsal refahın sağlanması açısından, devletin birey özgürlüğü üzerinde minimal bir kısıtlayıcı gücü olması gerektiğini savunur.


 

LİBERALİZM NASIL ORTAYA ÇIKTI?
Liberalizmin kökleri batı aydınlanma sürecine dayansa da, bugün için terim sağdan sola siyasal yelpazenin farklı noktalarını kapsayan, özgürlük temelli bir düşünce çizgisini tanımlar.

 

Liberalizm, siyaset teorisinde kullandığımız diğer birçok terime nispetle oldukça yenidir. Avrupa kaynaklı, İspanyolcadan türetilmiş bir kelime olmakla beraber, aslı Latincedir. İspanyolcadan İngilizceye geçmiş ve ilk defa 19.yüzyılın başlarında siyasi terminolojiye girmiştir.

Bir başka görüşe göre, Adam Smith, Ulusların Zenginliği’ndeki “liberal ihracat ve ithalat sistemi’” ifadesiyle liberal kavramını ilk kullanan yazar olmuştur.

Zamanla kullanımı yaygınlaşan kavram,yüzyılın ortalarında iyice yerleşerek, laissez faire laissez passer (bırakınız yapsınlar,bırakınız geçsinler) ifadesinin yerini almıştır.(Yayla, 1992: 14)


 

Liberalizm ortaçağ düzeninin çözülmesiyle ortaya çıkan ulus devletlerin sosyal, siyasal ve ekonomik organizasyon arayışlarının eski ,düzen yerine yeni düzen oluşturma çabasının hemen her alanda yeni meşruiyet alanları aramanın bir sonucu olarak doğmuş ve gelişmiştir.

 

Liberalizm bu meşruiyet arayışlarının temeline bireyi oturtma süreci olarak da okunabilir

 

Liberalizm, düşünsel temellerinin 17.yüzyılda atıldığı bir siyasal düzendir. Felsefi kökenleri Locke, Hume, Smith, Mill, Bentham, Spencer, Constant gibi düşünürlerin görüşleriyle şekillenmiştir.(Çetin, 2001: 219)

 

John Locke, Liberalizmin öncüsü olarak kabul edilir.

 

Devletin amacının özgürlüğü güvence altına almak olduğunu, devletin kaynağının ve meşruiyetinin toplum sözleşmesinde aranması gerektiğini belirten görüşleriyle liberal düşüncenin kuruluşuna katkıda bulunmuştur.

 

David Hume aklın bireysel fayda peşinde koştuğu,kendiliğinden düzenin en adil düzen olduğu ve devletin buna asla karışmaması gerektiği, faydacılık ve özgürlüğün insanın doğası olduğunu savunmuştur.

 

Adam Smith’in insanın çıkarları peşinde koşarak toplumsal çıkarı arttırdığı,doğal düzenin en özgür düzen olduğu görüşleri; Jeremy Bentham’ın devletin amacının bireysel çıkarı arttırmak olduğu düşüncesi ve J.Stuart Mill’in devleti ve ahlakı hazzın belirlediği,en büyük hazzın özgürlük olduğunu devletinde amacının bu hazzı maksimize etmek olduğunu söylemesi liberal düşüncenin gelişmesini sağlamıştır.

Liberalizm, tarihsel birikim ve çatışmaların süzgecinden geçerek bütün bir siyasal sistem olarak varlığını güçlendirmektedir.

Sosyalist ve Faşist sistemlerle girdiği mücadele sonrası dünyada yaygın bir siyasal sistem olma özelliği taşımaktadır. Demokrasi ve İnsan Hakları ile yaptığı ittifak liberalizmin etkisini daha da arttırmıştır ( Çetin, 2002: 220).

 

 

LİBERALİZMİN TEMEL İLKELERİ NELERDİR?
 

Liberalizmin temel ilkelerinin neler olduğu konusunda birçok görüş ileri sürülmüştür. George Sabine, Liberalizmin üç temel ilkesinden bahseder; (1) sınırlı devlet, (2) serbest girişim ve (3) en geniş ve özgür şekilde sözleşmelerle yapılan düzenlemeler Sabine liberalizmin iki temel önermesi olarak da; bütün kolektivist girişimlere karşı bireycilik, bireyler arasındaki ilişkilerin ahlakilik ölçülerini belirtir. ( Sabine 1973: 103–105)

 

Mustafa Erdoğan ise liberalizmin temel ilkeleri olarak: bireyselliğe verilen önem ve insan hakları, serbest piyasa ekonomisi, sınırlı minimal devlet, hukuka bağlı devlet ve liberal rasyonalizm sıralar (Erdoğan 1990: 20).

 

Atilla Yayla’ya göre liberalizmin dört temel unsuru vardır. Bunlar; bireycilik, özgürlük, kendiliğinden düzen ve piyasa ekonomisi ve sınırlı devlettir (Yayla 1992: 137).

 

Karl Popper ise açık toplum olarak tanımladığı liberalizmde en temel ilkeler olarak devletin görev ve maksadının yurttaşların özgürlüklerini korumak olması gerektiği, köleliğe değil özgürlüğe organik toplumsal yapıya değil soyut topluma zorunlu görevlere ve iş bölümüne değil gönüllü birliktelik ve işbirliğine dayanan bir toplum olması gerekliliğini belirtir. (Poper, 1976: 186)

 

Görüldüğü gibi birçok yazar Liberalizm temel değerlerinin neler olduğu konusunda görüş ortaya koymuştur. Bu görüşlerden hareketle liberalizmin temel değerlerini şu başlıklar altında toplayabiliriz.

BİREYCİLİK

Bireycilik, bireyin haklarını toplumun haklarından üstün gören ve her türlü değerin bireylerden geldiğine inanan toplumsal hayatta bireyi her şeyden üstün tutan siyaset ve toplum görüşünü ifade etmektedir.

 

Locke, bireyin her türlü otoriteden kurtularak özgür olmasını ve kendi hayatını kendisinin kurması gerektiğini “herkes kendinin yargıcıdır” ( Locke, 1969: 193) ifadesiyle, Kant “kendi yasanı kendin yap” (Kant, 1982: 46) formülüyle bireyciliği özetlemiştir.

 

Bireyciliğin tarihiyle liberalizmin tarihi aynı düzlemde gelişmiştir bir anlamda aynı şeylerdir. Liberalizme göre birey temel unsurdur. Bireyin varlığı sınıf, halk gibi bütünlerin varlıklarından daha gerçektir.

 

Bireye dayanmayan ve bireysel istek ve iradeden kaynaklanmayan her türlü toplumsal bütün liberalizm için en büyük tehdittir.

 

Liberal düşünce bu bireycilik anlayışından yola çıkarak “kamu yararı”, “toplumun iyiliği’’, “ortak iyilik” gibi toplumsal bütünlere atfedilen amaçları bütünüyle reddeder.

 

Bireyi toplumun çıkarı için kullanmak onu araç olarak kabul etmek anlamına gelir. Asıl olan bireylerin çıkarıdır. Bireyin çıkarından toplumsal çıkar doğacaktır. (Yayla, 1992: 140)

 

ÖZGÜRLÜK
 

Özgürlük liberalizm için olmazsa olmaz bir değerdir.

 

Hoşgörü, tolerans ve özel hayat gibi daha başka değerlerin, anayasacılık, kanun hâkimiyeti gibi kurumsal yapılaşmalarında kaynağıdır. Bu yüzden liberalizm, özde özgürlük teorisidir.

Nitekim liberal düşünürler tüm görüşlerini özgürlüğü merkeze alarak savunmuşlardır.

Liberalizme göre bireyin özgürlüğüne yönelebilecek en büyük tehdit devlettir.

Devletin bireyin özgürlüklerini hiçe sayan, yok eden bir despot olması önlenmelidir.

Bunun da yolu devletin birey için var olduğuna inanmak ve onu sınırlamaktır. Hiç kimse- ne tek tek kişiler, ne kilise, ne devlet- insanların mallarına ve sivil haklarına tecavüz etme yetkisine sahip değildir(Locke, 1998:28)

 

Liberalizm insanı sadece akıl ve gerçeklerin yönetmesine inanır.

 

Özgürlük gerçeğin bilinmesi ve yaşanmasıyla çok yakından ilişkilidir. Gerçeğe giden bütün yollar açık tutulmalıdır.

 

Sınırlandırma demek özgürlükleri yok etmek demektir.

 

Özgürlüğün öznesi insan aklıdır. İnsan aklını baskı altına alacak her şey istibdattır. Devletlerin amacı insanların özgürlüğünü sağlamaktır. Devlet bunu sağladığı oranda meşrudur.

 

Düşünme, konuşma, basın en büyük özgürlüklerdendir. Bu alanlarda gerçekleştirilecek bireysel özgürlüklerden doğan farklılıklar toplumsal mutluluğu doğuracaktır. (Sakman, 1988: 185)

 

KENDİLİĞİNDEN DÜZEN
 

Hume kendiliğinden düzen fikrinin ilk savunucusudur. Onu “görünmez el” teorisiyle Smith izler.

 

İşlerin doğal akışına bırakılmasını, zorlama ve yönlendirmelerle karşılaşılmamasını, bunların zarar doğuracağını söylemişlerdir.

 

Sırf insan aklına dayanarak sosyal bir düzen kurulamaz diyerek salt rasyonalizmi eleştirmişlerdir.

 

Kendiliğinden düzen, rasyonel olarak örgürlenmeye dayanan düzenden farklı olarak aklın bütün insan ilişkilerini içine aldığı sanılan yapay düzenlemeler yapamayacağını, insan ilişkilerinin tümünü önceden kurallara bağlayan düzenlemeler gerçekleştiremeyeceğini savunur. (Yayla, 1992: 169)

LİBERAL DEVLET
Liberal devlet bireycidir. Tarihi ve toplumu birey psikolojisiyle, bireysel tercihlerle açıklar. Devletin kalkış noktası bireydir. Akıl ve iradenin yol göstericiliğinde bireylerin kendilerini serbestçe geliştirecekleri küçük dünyaları vardır.

Liberalizm işte bu küçük dünyaların birlikte ve barış içinde yaşatılmasını savunur(Çetin, 2001: 228).

Devlette bu barışı sağlamakla görevlidir.

Bireylerin özgürlükleri ve devletin otoritesi arasındaki ikilem liberalizmin temel sorunudur. Liberalizm iktidar karşısında kişi özgürlüklerine sahip çıkmaktadır ve devletin bu alanlara müdahalesini engellemeye çalışmaktadır.

Birey hak ve özgürlükleri iktidarın sınırıdır. Onlara dokunamaz onları yok edemez. Bireyi birey yapan bu hakları devlet vermemiştir.

Devlet bu yüzden bireyi eritemez ve onu araç olarak kullanamaz.
SONUÇ

Siyasal sistemler bireye devlete ve topluma bakış açılarına göre birbirinden ayrılırlar. Her siyasal sistem kendisini bu üç unsurdan birini tercih edip felsefesine temel kabul etmesiyle geliştirir. Liberalizm ise kendini bireye dayanarak var kılma ve geliştirme amacını taşımaktadır.
 
Liberalizm, bireyi her şeyin temeline oturtmasının bir sonucu olarak onun her alanda özgür olmasını sağlamaya çalışır.

Toplumu ve devleti bu alanları sınırlandıran baskı unsurları olarak değerlendirir.

Devletin zorunluluğunu kabul etmekte, toplumsal ilişkilerin kaçınılmazlığını vurgulamakta ve bireyin özgürlüğünün başka bireylerin özgürlüğünün sınırına kadar olduğunu belirtmektedir.

Bu onu devlet anlayışı açısından faşizmden, toplum anlayışı açısından sosyalizmden, birey anlayışı açısından da anarşizmden farklı bir yere oturtmaktadır.

Bireyciliğin ve özgürlüğün mükemmel anlamda gerçekleşebilmesi için doğal düzene uygun, doğal haklara sahip kendiliğinden işleyen ve ekonomik girişim serbestliği bulunan bir siyasal sosyal ve ekonomik yapı liberalizmin olmazsa olmaz şartıdır.

Nihayet liberalizm tüm bu olmazsa olmaz ilkelerin ancak liberal demokrasilerde var olacağını belirtmektedir.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Türkiye'de Yaşayan Zenciler

Müşür Nedir, Ne İşe Yarar?

Hükümetler Tarafından Gerçekleştirilen Tarihin En Büyük Altın Soygunları