deneme 111


No response is a response.
Hiçbir yanıt bir yanıt değildir

GO✅

Go : Gitmek
Go for : Çabalamak
Go away : Uzaklaşmak
Go back : Geri gitmek
Go down : İnmek
Go up : Çıkmak
Go in : İçeri girmek
Go off : Patlamak
Go on : Devam etmek
Go out : Dışarı çıkmak
Go through: Tecrübe etmek
İngilizce  

SAĞLIK TERİMLERİ ✅

▪️ Plaster - Alçı 
▪️ Fever - Ateş
▪️ Pulse - Nabız 
▪️ Wound - Yara
▪️ Patient - Hasta 
▪️ Injection - İğne 
▪️ Surgeon - Cerrah
▪️ Stretcher - Sedye 
▪️ Pharmacy - Eczane 
▪️ Dressing - Pansuman
▪️ Infection - Enfeksiyon 
▪️ Examination - Muayene
ingilizce 

No way! > Yok artık!
So be it! > Öyle olsun!
I promise! > Söz veriyorum!
Try again! > Tekrar dene!
You reckon! > Sen öyle san! 
One more time! > Bir kez daha! 
No one knows! > Kimse bilemez! 
Let me know > Haberim olsun. 
Give me five! > Çak bir beşlik! 
Dont move! > Kımıldama!
ingilizce 
Eventually: Sonunda, Nihayetinde
🔵Painfully: Üzücü, Acıklı Şekilde
🔵Truly: Gerçekten, Tam Anlamıyla 
🔵Ultimately: Sonunda, Nihayetinde
🔵Efficiently: Verimli bir şekilde
ingilizce 

I speak - konuşurum
I am speaking - konuşuyorum
I spoke - konuştum
I was speaking - konuşuyordum
I have spoken - konuştum
I have been speaking - … konuşuyordum
I will speak - konuşacağım
I will be speaking - konuşuyor olacağım
I will have spoken - konuşmuş olacağım
ingilizce 
I cry - ağlarım
I am crying - ağlıyorum
I cried - ağladım
I was crying - ağlıyordum
I have cried - ağladım
I have been crying - ağlamaktayım
I had cried - ağlamıştım.
I had been crying - ağlıyordum
I will cry - ağlayacağım
ingilizce

I'll do like Ataturk! I'll modernize the country.
Ben de Atatürk gibi yapacağım Ülkeyi modernize edeceğim

The old town of Samsat was submerged in 1989 under the Ataturk Dam.
Samsat'ın eski kenti 1989'da Atatürk Barajı'nın suları altında kaldı.

KEMAL ATATURK HAD AN ENTIRE MENAGERIE ALL CALLED ABDUL.
Kemal Atatürk'ün Abdül adlı koca bir hayvan koleksiyonu vardı.

Dear villagers, now, I invite you to take a moment of silence to honour the memory of our first teacher, Mustafa Kemal Ataturk, our men who gave their lives to defend our country and all theachers who have been laid to rest.
Sevgili köylüler, Şimdi, ben size sessizlik bir an almaya davet Bizim ilk öğretmen, Mustafa Kemal Atatürk'ün anısına, hayatlarını verdi bizim erkekler ülkemizi savunmak için Ve toprağa olan tüm ders yürütücüsü.

KEMEL ATATURK THE MAN BY E.W. SWANTON
Bak: Kemal Atatürk, yazan E.W. Swanton önsöz Paul Anka.
I'll do like Ataturk!
Ben Atatürk gibi olacağım.
Among his sculpture studies "ATATURK MONUMENT" in the gardens of Kütahya Girls' Teacher Training School (1967) and Atatürk Primary School (1968) can be pointed out.
Heykel çalışmaları arasında Kütahya Kız Öğretmen Okulu bahçesinde (1967) ve Atatürk İlkokulu bahçesinde uyguladığı (1968) "Atatürk Anıtı" adlı yapıtlarından söz edilibilir.
What Ataturk realized actually is two very fundamental things.
Aslında Atatürk'ün farkettiği iki temel şeydi.
Ataturk was a lateral thinker.
Atatürk etraflıca düşünen bir insandı.


Not Atatürk either. It's Kazým Karabekir.
Atatürk de değil, Kazım Karabekir.
That was how Atatürk celebrated the 15th anniversary of the Republic.
Atatürk, Cumhuriyeti'nin 15. yılını böyle kutladı.
After he completed his high school education he joined the Marmara Üniversitesi, Atatürk Eğitim Fakültesi Müzik Öğretmenliği.
Lise eğitimini tamamladıktan sonra Marmara Üniversitesi, Atatürk Eğitim Fakültesi Müzik Öğretmenliği bölümüne girdi.
In 1924 Meissner was invited by Mustafa Kemal Atatürk to continue his railway work.
1924 yılında, Meissner, Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk tarafından demiryolu çalışmalarına devam etmesi için Türkiye'ye tekrar davet edilmiştir.
A "Atatürk Day" is held annually on July 18 at this site.
Bu sitede 18 Temmuz'da "Atatürk Günü" düzenlenmektedir.
The park holds a statue of Atatürk and hosts public ceremonies.
Söz konusu parka bir Atatürk büstü vardır ayrıca halka açık törenlere ev sahipliği yapmaktadır.
In 1962 he made a 1.50 meter Atatürk bust as requested by the Düzce Municipality.
1962 yılında Düzce Belediyesi'nin isteğiyle yaptığı 1.50 metrelik Atatürk büstünü yaptı.
She was recognized especially for her portraits, including popular figures Mustafa Kemal Atatürk and Pope Benedict XV.
Tanınmış kişilerin portrelerini yaptı; portresini yaptığı kişiler arasında Mustafa Kemal Atatürk ve Papa XV. Benedictus de vardır.
The commercial features a dialogue between a young boy and Atatürk working in a rose garden.
Reklam, Atatürk ile küçük bir çocuğun bir gül bahçesindeki diyaloğu üzerine kuruludur.

"Gallipoli made a hero out of Mustafa Kemal.
Gelibolu, Mustafa Kemal'i bir kahraman yaptı.
So getting jealous of Mustafa Kemal... is such an irrational thing for me.
İşte Mustafa Kemal'i kıskanmak o kadar akıl dışı birşey benim için.
Mustafa Kemal Pasha and Latife Hanım.
Mustafa Kemal Paşa ile Uşşakizade Latife Hanım evlenirler.
The Dardanelles hero Mustafa Kemal Pasha is going to Samsun as army inspector.
Anafartalar kahramanı Mustafa Kemal Paşa ordu müfettişi olarak Samsun yöresine gidiyor.
Mustafa Kemal tried every means possible to take authority.
Mustafa Kemal, o günkü koşullar içinde yetki alabilmek için her yolu denedi.
Mustafa Kemal started humming a marching song that he knew to distract his companions.
Mustafa Kemal arkadaşlarını oyalamak için aklına gelen bir marşı mırıldanmaya başladı.
The parliament was inaugurated with prayers and Mustafa Kemal was elected as its Speaker.
Meclis dualarla açıldı. Mustafa Kemal, Başkan seçildi.
When the news started circulating... Mustafa Kemal had already left for the front...
Gazete çıktığında, Mustafa Kemal cepheye gitmişti bile.
Mustafa Kemal established a civilian assembly at Ankara.
Mustafa Kemal Ankara'da sivil bir meclis oluşturdu."
 ingilizce 

You gentlemen also sell farming tools?
Beyler siz de mi ziraat aletleri satıyorsunuz?

I really admire your devotion to farming.
Kendini çiftçiliğe adamanı gerçekten takdir ediyorum

I told you, patrick's ready to go with agriculture.
Sana söyledim, Patrick tarım işine hazır.
To build an agriculture as sustainable as the ecosystems we have destroyed is necessary and possible.
Yok ettiğimiz ekosistemler kadar sürdürülebilir bir tarım inşa etmek gerekli ve mümkün.
I spent quite a lot of time rediscovering the principles of agriculture.
Ziraat ilkelerini baştan keşfetmek için epey vakit harcadım.
Industrial hardware, agriculture, biotech, and apparently a small mining operation in Tanarak, Alaska.
Endüstriyel teçhizatlar, ziraat, biyoteknoloji ve görünüşe göre Tanarak, Alaska'da küçük çaplı madencilik çalışmaları var.
Our nation's agriculture depends on these drones.
Ülkemizin tarımı bu insansız hava araçlarına dayanıyor.
Invested in agriculture, made plenty of money.
Tarıma yatırım yapmış ve çok para kazanmıştı.
In traditional agriculture, soil is recognized as the source of all fertility.
Geleneksel tarımda, toprak, bütün bereketin kaynağı olarak kabul edilmiştir.
The invention of agriculture turned our history on end.
Tarımın keşfi tarihimizin bir dönüm noktası oldu.
What's left is increasingly unsuitable for agriculture.
Geriye kalanlar ise tarım için daha elverişsiz oluyor.


ingilizce 

Yeni ekonomik ve sosyal sistemimizde turizm yeni iş kapısı oldu.
In our new economic and social system tourism has been opened up to working people.

Onun sayesinde turizm %10 arttı.
Because of her, tourism is up 10%.

Nevada'dan Bay Michael Corleone turizm ve eğlence faaliyetlerindeki ortaklarımızı temsilen.
Mr Michael Corleone of Nevada representing our associates in tourism and leisure activities.

Ayrıca turizm bakanından da randevu alın.
And get an appointment with the tourism ministry.
Bilbao'da turizm bina tamamlandıktan sonra yüzde 2500 arttı.
Tourism in Bilbao increased 2,500 percent after this building was completed.
Burada tekne gezintileri düzenlemek ve büyük ölçekli turizm geliştirmeyi istiyorum.
I want to organize excursions here, and to develop large-scale tourism...
Bugünler turizm oldukça popüler bir alan.
Now a days tourism is a highly sought after area.
Al New York için turizm yöneticiliği yapıyor.
Al's the director of tourism for New York.
Balıkçılık ve turizm önemli gelir kaynaklarıdır.
Tourism and fishing are the main sources of revenue.
Uçuşlar turizm ve araştırma amaçlı satın alınabilmektedir.
Flights may be purchased for both tourism and research purposes.
20 Şubat 2010'da Tayvan turizm elçisi olarak adlandırıldılar.
On February 20, 2010, Super Junior were named as Taiwan's tourism ambassadors.
Balina gözleme dünya çapında bir turizm şekli olmuştur.
Whale watching has become a form of tourism around the world.
Bunların yanında turizm de önemli rol oynar.
For all of them, tourism plays an important role.
Ekonomisi turizm ve spor üzerine kuruludur.
The economy is based on tourism and sports.
Burada herkesin hem İngilizce hem de turizm lisansı var.
Everyone here has a degree in English and Tourism.
Narantha adası bu yeni keşfedilmiş mücevher zaman ve turizm eli değmemiş.
Narantha Island... this newly discovered gem has been untouched by time or tourism.
Bayanlar ve baylar, turizm gelirimiz geçen yıla oranla yüzde 26 düştü.
Ladies and gentlemen, our tourism revenue is off 26% from the previous fiscal year.
Belki bir gün turizm bakanı olurum.
Maybe someday I'll be the Ministress of Tourism.
2010 yılına kadar Çin'in yıllık turizm gelirinin 175 milyar lirayı bulacağı tahmin ediliyor.
By 2010, China's total tourism revenue is expected to hit £75 billion a year.
Madencilik ve turizm sektöründe büyük yatırımlar gerektiren binlerce iş yarattım.
I've created thousands of jobs, made major investments in mining and tourism.

ingilizce 

Sessiz K ile Başlayan Kelimeler ✅

⭕Know : Bilmek (nov)
⭕Knife : Bıçak (nayf)
⭕Knight : Şövalye (nayt)
⭕Knock : Kapı çalmak (nak)
⭕Knitting : Örmek (nit)
⭕Knee : Diz (niz)
⭕Knowledge : Bilgi (navlıc)
⭕Knot : Düğüm (not)
⭕Knob : Tokmak (nab)

Baştaki K harfi okunmaz.
ingilizce 
After Atatürk 's death:
“The War and The Peace
 - We both lost our hero!”
 Akbaba, Nov. 17, 1938
 Cartoonist Cemal Nadir


Atatürk ün ölümünden sonra:
“Harp ve Sulh
- İkimiz de kahramanımızı kaybetik!”

Akbaba 17.11.1938
Karikatürist Cemal Nadir
ingilizce 
TAKE ✅

Take : Almak
Take back: Geri almak
Take after: Benzemek
Take over: Devralmak
Take off : Havalanmak
Take out : Dışarı çıkarmak
Take for : Sanmak
Take in : İçe 


release date : yayın tarihi 
biggest asset your mindset
En büyük varlığınız zihniyetiniz

Run,Evade,Conquer 
Koş, Kaç, Fethet

interracial : ırklar arası 


Huge muscular mountain goat seen in forest 😳 ormanda görülen devasa kaslı dağ keçisi 

Racist-Turanist ideology was dropped from official NMP doctrine in order to address a wider electorate and increase the party's nationwide audience.
Irkçı-Turancı ideoloji, daha geniş bir seçmene hitap etmek ve partinin ülke çapındaki kitlesini artırmak için resmi MHP doktrininden çıkarıldı.


Surgicon : cerrah 
Fold : katlamak 
well, ok then : iyi tamam o zaman 
particular time: belirli bir zaman 

Turkish academician #SinanAteş lost his life as a result of an armed attack.
Türk akademisyen Sinan Ateş silahlı saldırı sonucu hayatını kaybetti

“If you play with fire, you get burned.”
Ateşle oynarsan yanarsın

Uzbekistan's Latin alphabet transition will be complete in 2023.
Özbekistan in Latin alfabesine geçişi 2023de tamamlanacak

Cannabis grows naturally in the Himalayas.
Kenevir himalayalarda doğal olarak yetişir.


the origins of stress vary from person 
stresin kaynağı kişiden kişiye değişir
bracing for the storm : fırtınaya hazırlanıyor 
Union resident : birlik sakini 

first flooding, then freezing temp plague New Jersey 
önce sel, ardından dondurucu sıcaklık New Jersey vebası

topple : devirmek 
reptilian : sürüngen 
dünya çapında
Around the world 
Worl wide 

"İngilizce bungalow "hafif yazlık ev" sözcüğünden alıntıdır. İngilizce sözcük Hint dillerinden Gucerati dilinde bangalo ""Bengalli", Bombay"de Bengalli göçmen işçilerin kulübelerine verilen ad" sözcüğünden alıntıdır. Bu sözcük Bengal "Hindistan"da bir ülke" özel adından türetilmiştir."

Ten eyed bridge : on Gözlü köprü
Life is too short for bad vibes. 


Solin : çiçek bahçesi 

put off: ertelemek
put out: söndürmek
make up: oluşturmak
hold up: geciktirmek
keep up: devam etmek
set out: yola çıkmak
get off: araçtan inmek
settle down: yerleşmek
pull through: iyileşmek
take over: ele geçirmek

ingilizce 
“Any guy who goes after a girl significantly younger than them is is severely lacking in their life"
- Mia Khalifa 
Bulgarian Turks arriving in Turkey due to forced migration in 1989. 
Anti-Turkish sentiments culminated in state-led systematic exclusion and more than 340,000 Turks were forcefully migrated to Turkey in 1989. 

night gathers, and now my watch begins 
gece toplanıyor ve şimdi nöbetim başlıyor


When you are angry, stay silent

Kizginken sessiz kal 

"afrikaanca kökenli "zuid afrika: güney afrika" kelimelerinin baş harflerinden oluşan, güney afrika cumhuriyeti'nin uluslararası kısaltması."
 Otomatik Vezne Makinesi (Automated Teller Machine –ATM):

a called place : denilen bir yer

We tied the knot ♥️ 
Düğümü bağladık  
Ancient Egyptian religious beliefs endured for 4,000 years.
Eski Mısır dini inanışları, 4000 yıldan daha uzun sürelere dayanır.

But goodwill is a religious organization...
Ama Goodwill, dini bir kuruluştur. Sanırım.

I guess he's not much of a religious man.
Sanırım o kadar da dindar biri değil.

Elisa had a very strict, very religious upbringing.
Elisa'nın çok katı ve çok dindar bir terbiyesi var.

Slavery and religious persecution are outlawed.
Kölelik ve dinsel eziyet, yasadışı ilan edilmiştir.
This so-called humanity is religious drivel.
Bu, sözde hümanizm, dinsel bir safsata.
But a growing religious turmoil was gripping Rome.
Ancak, Roma'yı, büyüyen bir dini karmaşa kasıp kavuruyordu.
Anything religious, cultural, political.
Dini, kültürel, politik herhangi bir şey olabilir.
A coalition of religious fanatics and military extremists.
Dini ve askeri fanatiklerden oluşan bir koalisyon.
'In this religious tradition, the flesh is no longer important.
Bu dinsel gelenekte bedenin artık bir önemi yok.
No. His father hated all the commercial religious aspects of Christmas.
Jerry, hayır babası Noel'in ticari ve dinsel taraflarından nefret ediyordu...
People came to America to escape religious persecution.
İnsanlar Amerika'ya dini baskıdan kaçmak için geliyor.

I'm protesting that class on religious grounds.
Dini sebeplerden dolayı o dersi protesto ediyorum.
Adele said you have a degree in religious mumbo-jumbo.
Adéle dini zırvalarda diploman olduğunu söyledi.
Of course, I'm not religious at all myself.
Ben o kadar dindar biri değilim elbette.
You told me that you're very religious.
Bana çok dindar biri olduğunu söyledin.
I've often thought that religious fanaticism can make a person... rather careless.
Sık sık dini fanatizmin insanı oldukça aldırışsız yaptığını düşünmüşümdür.
I could lose my job, the bosses here are very religious.
İşimi kaybedebilirim, buradaki patronlar çok dindardır.
Well, I don't know much about these religious things, but...
Pekâlâ, bu dini şeyler hakkında pek bilgim yok, ama...
I will fight to preserve America's tradition as a religious nation.
Amerika'nın dindar bir ülke olduğu geleneğini yaşatmak için çabalayacağım.

Gratis : bedava 

1974: Greece left NATO.

1980: Greece applied to join NATO again and Turkiye approved this application.

The year is 2022. A Greek against Turkiye: "Are you sure they are NATO allies?"
 
The World is a really interesting place. 🙂
ingilizce  
 likely-olası 
stagnant-durağan

plummet-düşmek
conceivable-akla uygun, makul

adept-usta, becerikli
ponder-düşünmek

valiant-cesur
miserable-acınası

bizarre-tuhaf
prevalent-yaygın

escalate-tırmanmak
vacant-boş

approve-onaylamak
massive-devasa

dwindle-azalmak

ingilizce 

Have a great Thanksgiving!
ingilizce 

Forecast : tahmin etmek 
russia invades ukraine 

İncorporated : anonim 
İncorporation : kuruluş 
Eugenic : öjeni 
Collaboration : işbirliği
to define is to limit : tanımlamak sinirlamaktir 
“Science is the most reliable guide in life.” — 
Bilim en güvenilir rehberdir - Atatürk 

ingilizce İngilizce
world exclusive : dünyaya özel
 african countries with the most exports
en çok ihracat yapan afrika ülkeleri

announcement : duyuru   
fascinating interview : büyüleyici röportaj
basic science is very important
fundamental science is crucial 
Temel bilim önemlidir

"Science is the only true guide in life." – Atatürk 

i might go out : dışarı çıkabilirim 

İ was kinda hoping : biraz umuyordum 

we'll be announcing the recipient : alıcıyı açıklayacağız

Central European Summer Time (CEST)
Orta Avrupa yaz saati 
Coming up : geliyor 




Hedgehog : kirpi  
Harvest : hasat 
Drup: dövmek sarhoş  
Garbage : çöp 
Witness : tanık 



Gemma’s mom raised an eyebrow from across her book.
Gemma'nın annesi kitabının karşısından bir kaşını kaldırdı. 




"Zoroastrians in Early Islamic History: Accommodation and Memory"
ADHD (Attention Deficit Hyperactivity Disorder) ...
The launch party Microsoft Windows 1995 
İnterim: geçici 
navigator : gezgin 
triage : triyaj aciliyete göre siralama 
act it out : harekete geç 
Chinese wind of change
Çin değişim rüzgarı 

keep moving forward : ileriye doğru gitmeye devam et


Baby, i work for money.
If u want a loyalty, hire a dog.

Bebeğim ben para için çalışıyorum
Eğer sadakat istiyorsan bir köpek kiralayın

We proud of you Omar  
First attempt : birinci deneme , teşebbüs 

the barbarians tried to destroy syria
barbarlar suriye'yi yok etmeye çalıştı


Torture : işkence 



My compass wind : pusulam rüzgar 


The origin of species : türlerin kökeni Darwinin kitabı evrimle alakalı 

a new era of travel 
Seyahttae yeni bir dönem   

 
in terms of : açısından 

in terms of diplomacy and strategy
diplomasi ve strateji açısından


complex idea : karmaşık fikir 
experimental research : deneysel araştırma

ingilizce    

 Turmoil kargaşa
 Beekeeper arıcı
Gana başkent akra
İnfinity sonsuzluk 


what men really want
Erkekler gerçekten ne ister 

havaalanı grevi airport strike

History : his story

Caption : altyazı , açıklama 


"i want to be immortal", he said carrying death in his pocket

Cebinde ölümü taşıyarak "ölümsüz olmak istiyorum" dedi

ingilizce   


Arkadaş anlamına gelen kelimeler

Friend
Mate : ahbap, arkadaş 
Tom is an old mate of mine 

Pal: kanka, dost 
We have been pals since we were at school 

Comrade : dost, yoldaş 
He misses his comrades from his days in the army 

Buddy : kanka, birader 
He is playing basketball with some of his high school buddies 

Companion : arkadaş, refakatçi 





Chum 

ingilizce  


"Newton's Third Law: Can't get anywhere without leaving something behind." --TARS  

Pardon my stupidity: Is Halloween a worldwide thing?


Yes, was created in Ireland and spread worldwide

In mainland Europe we don't really have it. Haven't seen it in South America and Africa neither. 
South Korea celebrates everything. They also celebrate christmas despite being not Christian or having a Christian past.



Mariana Trench : Mariana çukuru
Silicon Valley : silikon vadisi 
Purse : el çantası 
Parenting is a full-time job.
La fille morte : ölü kız
Chaos : kaos 
Chasing a Dream : bir hayalin peşinden koşmak 
viewpoint : bakış açısı
Fault line : fay hattı
conflict : çatışma 
Dispute : anlaşmazlık 
Trowl : trol 
French court : Fransız mahkemesi 
air strike : hava saldırısı 
Ebola outbreak : ebola salgını 
At least : en azından 
Unrest : huzursuzluk
Mining : madencilik 
Earthrise : yeryüzünün doğuşu
Lake Retba or Lac Rose : pembe göl
I went to Guinea twice : Gineye iki kez gittim. 

trick or treat

trick or treat 
smell my feet
give me something
good to eat



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Türkiye'de Yaşayan Zenciler

Müşür Nedir, Ne İşe Yarar?

Hükümetler Tarafından Gerçekleştirilen Tarihin En Büyük Altın Soygunları