deneme 155



Almanların Fransaya yapmış olduğu kıskaç hareketini biz yapmış olsak da eminim tarih kitaplarında "Geri çekiliyor gibi yapıp hilâl taktiği yaptık derdik." Nasıl taktikse bu Mete'den beri yapıyoruz ama kimse ayılmadı daha


"Subay ve Casus Kitap Açıklaması

Bismarck ordularının Alsace ve Lorraine'i işgalinden yirmi yıl sonra, Fransız Yüzbaşı Alfred Dreyfus, 15 Ekim 1894'te vatana ihanet suçlamasıyla tutuklanır. Dava sürecinde yaşananlar, Dreyfus'ün rütbeleri sökülerek ordudan atılıp ıssız bir adaya sürgüne gönderilmesi, kabaran Yahudi düşmanlığı, yüzyıl dönümündeki Fransız toplumunu adeta bıçakla bölünmüşçesine iki kampa ayırır.

Ancak Dreyfus'ün masum olduğuna inanan ve gerçek casusun kimliğini ortaya çıkarmaya çalışan tek bir subayın çabası tarihin akışını değiştirecektir. Askeri İstihbarat'ın başındaki Albay Georges Picquart, gizli belgeler ve sahte kanıtlara dayalı iddianameler, yalanlar, iftiralarla örülü askeri yargılamalar boyunca Fransız ordusunun yüksek komuta kademesinin tamamının bu düzmecenin arkasında olduğunu keşfeder.

Émile Zola'nın dönemin Fransa cumhurbaşkanına hitaben yazdığı "Suçluyorum!" başlıklı mektupla tüm dünyanın gündemine oturan, tarihin bu en ünlü siyasi davasının hikâyesi günümüzdeki örneklerine şaşırtıcı benzerliğiyle de dikkat çekiyor. Subay ve Casus, onurlu bir askerin örgütlü kötülük karşısında eğilip bükülmeden, yalnızca gerçeği savunarak adalet mücadelesini nasıl kazandığını anlatıyor.



Hollanda dünyada en mutlu beşinci ve refah seyiesi en yüksek 6nci ülke. 

Hollanda Doğu Hindistan şirketi var kendi özel ordusu var 

Suan dünyanın en büyük şirketi desem Facebook Amazon neyse ama bu şirketin hacmi 7.9 trilyon dolar bunlardan elli tane alır 

1500 lu yıllar ticaret deniz yollarıyla yapılmaya başlandı. Başı İngiltere İspanya c cekiyordu. Hollanda şirketleri de birleşti .

Kapitalizmin sıfır noktası dedikleri Borsayı da bu şirket kurdu derler . Artan maliyetler i karşılamak icin Hissesini alanlara kar payı verme bu şirket çıkardı

1780 de İngiltere ile 4 yıllık savaş bellerini bukuyor. Fransa işgal edince Hollandyi haollanda devleti alıyor geri şirketi. Bir zamanlar Amsterdam i kapitalizmin başkenti yapan bu sirket geri sahibine dönüyor 

"Sinir sisteminin anatomi, fizyoloji ve hastalıkları ile ilgilenen tıp dalı. Nörologlar, beyin, omurilik ve çevre sinirlerin rahatsızlıklarının tedavisi ile ilgilenirler. Sinir sistemi vücudun idaresinde rol alan, yapısı ve işleyişiyle çok karışık olan bir sistemdir.

Nöroloji, beyin, kan damarları, kaslar ve sinirleri içeren sinir sistemi bozuklukları ile ilgilenen tıbbın dalıdır. Nöroloji terimi iki kelimeden oluşur: “sinir” anlamına gelen “nöron” ve “çalışma” anlamına gelen “logia”. Nörolojinin ana alanları: otonom, merkezi ve periferik sinir sistemleridir.

Jean Martin Charcot (d. 1825 - ö. 1893) Fransız nörolog. Nörolojinin babası olarak bilinir"

 
Fransa Almanların sedan şehrini 2 haftada alabileceğini düşünürken, sadece 3 günde almanya sedan şehrini almıştır. Pervitin adlı ilaç sayesinde olmuştur bu. Savaş yorgunluğunu sıfıra indirip, birliklerin uzun süre ayakta kalmasını sağlıyordu.
Bu ilaç aynı zamanda insani duyguları köreltiyordu. Alman askerini iyice gözü kara bir mahluk haline getirdi. Bu ilaç sayesinde alman askeri 3gün3gece uyumadan sedanı almayı başarmıştı.
Başkentlerinin moloz yığınına dönmesini istemeyen fransız kuvvetler paristen çekilerek hitlere alan açar. Almanlar 14 nisan günü parise giriş yaparlar.
Ve 23 Haziran günü Hitler Paris'e gelerek bu fotoğrafı çekinir.
"tarih dersinden ilk kez yüksek lisansta keyif aldım. ilk o zaman, tarihteki bağımsız konuların birbirini nasıl etkilediğini öğrendim."



Laissez faire (Fransızca telaffuz: [lese fɛʁ]  ( dinle), sadece mülkiyet haklarını korumayı amaçlayan yeterli düzenlemelerin bulunduğu bir ekonomik ortamda özel taraflar arasındaki alım satım işlemlerinin müdahaleci hükûmet kısıtlamaları, tarifeler ve sübvansiyonlardan arındırılmasını ifade eder.[1]

Laissez faire, "bırakınız yapsınlar" anlamına gelir. İlk kez Fizyokratlar tarafından "laissez-faire, laissez-passer" (bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler) sloganıyla savunulmuştur.



Holland, Netherlands ve Dutch Arasındaki Fark Nedir?
Netherlands ve Holland ne alaka? Hollanda ile ilgili bu tip bir soru aklınıza takılmış olabilir. Gelin, Dutch'ı da araya sıkıştırarak bu konuyu bir netleştirelim.

eski ingilizce'de dutch, insan topluluğu/halk anlamına geliyordu. hollanda ve almanya, bir zamanlar kutsal roma imparatorluğu'nun parçası olduğu için dutch (ve tabii deutsch) o topraklardan gelen insanları tanımlamak için kullanılırdı. high dutch, imparatorluğun dağlık bölgesindeki (günümüz almanyası) insanlar için kullanılırken, low dutch da daha düzlük yerlerin (günümüz hollandası) insanlarını tanımlıyordu.

imparatorluk içinde ise düzayak yerlere netherlands yani alçak (nether) topraklar (lands) deniyordu. bu isim o kadar sık kullanılır olmuştu ki 1800'lerin başında bağımsız olan hollanda krallığı'nın resmi adı oldu.

holland ise eski ingilizcede ağaçlı topraklar (holt land) anlamına gelirdi ve hollanda'nın kuzeyini tanımlıyordu. günümüzde ise hollanda'nın 12 bölgesinden 2'si olan noord-holland ve zuid-holland olarak kullanılmaktadır.

günümüzde ülkenin ingilizce adı netherlands iken, hollanda'da nederlands olarak kullanılır. ingilizcede hollanda'da konuşulan dile hala dutch denmektedir ki dutch kelimesinin dolaşımda olmasının birinci sebebi de muhtemelen budur.


Fransızlar mazota boya katar o boya araca kullanılırsa depoyu boyar çıkmaz denetimlerde yakalanirsan hapis 

Domates ve patlıcan Amerika'nın keşfinden sonra zuhur etmiş faydalı yiyeceklerdir. 1243'te domates olmaz. zaten domates bu topraklara geldiğinde de adı domates değil frenk patlıcanı diye geçer.


Çiftçilere paralar dağıtılmaktadır. Ama bunların aslında ne olduğunun adını koyalım. Yasallaştırılmış soygun. Esas itibariyle bir kongre üyesi seçmenine gidip diyor ki, “Oyunu bana ver, ben de yetkimi kullanarak başka Amerikalıların parasını alıp sana vereyim.” Walter Williams 

Fransızlar frank kullanmıyor ama 14 Afrika ülkesinin para birimi frank. İşte sömürge budur



Fransızca aslında Türkçe 

Capuchon : kapşon 
Maillot : mayo 
Figure : figür
Diéte : 
Parfum
Abat-jour 


Fransızca yakın kelimeler 

Hier dün
Hiver kış 

Niege : kar
Nuage : bulut
perce-neige : kardelen 


Avoir   
Savoir 

Livre
Livret 

 cheminée : şömine 

Montagne : dağ 

Belle histoire : güzel hikaye 

Semain hafta 

Chien : köpek 

Oh mon Dieu : aman tanrım

Maréchal : mareşal 

Contaminer : bulaştırmak

diaphragme” “aperture” “açıklık” 



KÜÇÜK PRENS

Châtelet Tiyatrosu ve Paris Oda Orkestrası, Küçük Prens adlı müzikal gösteriyi sunmaktan mutluluk duyar. 

LE PETIT PRINCE

Le Théâtre du Châtelet et l’Orchestre de chambre de Paris vous propose ce spectacle musical. 

Hacettepe Üniversitesi öğrencileri, Institut français Ankara Kurslar Servisi’nin düzenlediği Fransızca atölyesinde hem pratik yaptılar hem de eğlenceli vakit geçirdiler. 

Exercice de français et virelangue avec les étudiants de l'Uni. Hacettepe et l'Institut français.
Voiture de police 
Les mouettes de Mykonos
Monde : dünya 
Désolé : üzgünüm, özür dilerim
Musee du Louvre : lauvre müzesi
Citron jaune : sarı limon 
très peu : çok az 
Election : eleksiyon, seçim
cheminée : şömine 
Montagne : dağ 
Belle histoire : güzel hikaye 
Semain hafta 
Chien : köpek 
Oh mon Dieu : aman tanrım
Maréchal : mareşal 
Contaminer : bulaştırmak
diaphragme” “aperture” “açıklık” 

KÜÇÜK PRENS
Châtelet Tiyatrosu ve Paris Oda Orkestrası, Küçük Prens adlı müzikal gösteriyi sunmaktan mutluluk duyar. 

LE PETIT PRINCE
Le Théâtre du Châtelet et l’Orchestre de chambre de Paris vous propose ce spectacle musical. 


Hacettepe Üniversitesi öğrencileri, Institut français Ankara Kurslar Servisi’nin düzenlediği Fransızca atölyesinde hem pratik yaptılar hem de eğlenceli vakit geçirdiler. 

Exercice de français et virelangue avec les étudiants de l'Uni. Hacettepe et l'Institut français.

https://api.whatsapp.com/send?phone=905327445144&text=Merhaba+Frans%C4%B1zca+hakk%C4%B1nda+bilgi+almak+istiyorum.


Hastaneyi Fransızlar yapıyor, devlete devrediyor. Daha sonra hastane hayırsever İşgören ailesince satın alınıp tekrar devlete bağışlanıyor. Yani bedava hastane üstüne bir hastane parası daha alınıyor ama durum bu.

Ne demişler: “Devlete Sahra Çölünü verin 5 yıla kum kıtlığı olur”

Ben " Nufus ve coğrafik alana göre tekrar dizayn edilmeli" şıkkına oy verdim. Bu görüşün büyük oy almasına da sevindim. Türkiye'de hem il sayısı artmalı hem de iller ( hatta coğrafi bölgeler)  yeniden dizayn edilmelidir.  Bayburt ilimiz ilçe olarak önceleri Erzurum'a bağlıydı  sonra Gümüşhane' ye bağlanmıştır. Nufusu 28 bin iken Özal 'ın başbakanlığı döneminde İl statüsü verilmiştir.  İl olma kriterleri iyi belirlenmeli ve bundan taviz verilmemelidir.  Fransa'da 100 kadar il olduğuna göre Türkiye'nin %50 daha bbüyük ve engebeli yapısı gözönüne alındığında bizde İl sayısı  120-130 ' lara çıkmalı ama aynı bölge içinde  nüfusu fazla , gelişmiş bir il merkez seçilmelidir.  Bu uygulama hiçbir şekilde eyalet sistemi olarak adlandırılamaz. Bölge statüsü  şu anda da kısmen uygulanmaktadır. Bakanlıkların "Bölge Müdürlükleri " gibi.  Ancak bu yeterli değildir. Merkez seçilen ilin valisi bölgenin merkez valisi olmalı.  Bunun dışında olanaklardan daha geniş ölçüde yararlanmak için bölge üniversiteleri arasında işbirliği olmalı.  Bu işbirliği kendi inisyatifleri ile Çukurova bölgesindeki üniversiteler arasında ve Isparta bölgesindeki üniversiteler arasında   halen mevcuttur. Bu uygulama genişletilmeli ve örneğin adliyeleri de kapsamalıdır. Bu konuda Fransa örnek olarak alınabilir. Fransa'da değişik hizmet alanları ile ilgili coğrafi haritalar bir fikir verebilir. Bütün bu düzenlemeler Devletin bürakrasisi tarafından projelendirilmeli ve siyasi hesaplar işin içine sokulmamalıdır.

Coğrafi bölgeler ve bu bölgelerde yer alacak iller de yeniden düzenlenmelidr. Bölgelerdeki hava durumuna bakılırsa hatalar hen görülecektir. Örneğin Eskişehir iç Anadolu Bölgesinde iken Kütahya ve Afyon Ege bölgesinde. Eskişehir nere Sivas nere . İkisi de ayni bölgede ( İç Anadolu9 İç Anadolu Karadeniz bölgesi gibi doğu ve Batı bigi 2 bÖlgeye ayrılmalı

Olmasaydı muhtemelen %70imiz hala köle olarak doğardı.

Bizim toplumsal yapımız Fransa veya usa'deki gibi başkaldırıya müsait müsait değildi, toplum biat etmeye programlanmıştı.

Matbaa geldi diye isyan çıkaran insanlardan bahsediyoruz... 


Sömürgecilik
Fransa gücünü sömürdüğü mazlum ülkelere, haklara borçludur. Cezasını bulacak. Ama şunu unutmayın. Fransa'dan daha tehlikeli birşey varsa o da Fransa'nın işgal ettiği yerlerde Fransızlaşmış yerli halk, yönetici ve bürokratlardır. Buna Fransızlaşmış Türk de dahil.




Sosyal yardımlar asgari düzeyde olmalı ve var onlar hemen verilmemeli o sosyal yardimi almak için ilk şartın dili ve kulturu öğrenmek olmalı. En azından öyle jr mesruiyet sağlanabilir Entegrsyaon olamdan verimli olunamiyor. O şekilde göçmen verimli olur o ülkeye 

Danimarka da sosyal yardım alan göçmenlere haftada en az 37 saat çalışma şartı getirildi . Yetkililer bu şartı topluma karışmak dil öğrenmek için yaptıklarını bu insanların dışarı çıkmalarını sağlıyoruz dedi 
Göç

Belçika da kara para unsurları yaygın. Baktığımızda yüzde on ikisi kara paradan yani kayıtdışı ekonomi. 120 milyar kayıp. Göçmenlerin girdiği sektörler restaurantlar inşaat bakım en çok . Göçmeni kabul etme var takibi yok.
Stratejik Arap Raporu; 1948’de İsrail’de kalan Arapların (İsrail topraklarında kalıp İsrail vatandaşlığını kabul eden) 2035’te İsrail nüfusunun çoğunluğunu oluşturma ihtimalinin olduğunu ve 2048 yılına varıldığında Arapların kesinlikle çoğunluk olacağını öngörüyor
Göç 

31) bakanlıklar 

Diyanet 
Ulan 10 bakanlıktan fazla bütçeniz var, Yılın 11 ayında kim becerilir kim becerilmez,1 ayında da orucu ne bozar ne bozmaz başka birşey yok  

Göç Bkanligi
Mutluluk bakanlığı 
Biontechin kuruclari Özlem Tureci ve Uğur Şahin korona virüs aşısını bulan Almanya'nın en üst düzey devlet nişanı olan yıldızli liyakat nişanına layık görüldüler . 
Göç


"Küresel ısınma nedeniyle deniz seviyesinin yükselmesi, başkenti deniz seviyesinden sadece 5 metre yüksekte olan Tuvalu için hayati bir tehdit oluşturmaktadır.[2] Eğer küresel ısınma nedeniyle sıcaklık 1 derece daha artarsa Tuvalu sulara gömülecektir. Tuvalu halkı şimdiden Avustralya ve Yeni Zelanda'ya göç etmektedir."
 


"Michael Hayden’ın bir tespitine dikkat çekiyor: “Tarihsel açıdan, Amerikan göçmenleri içinde yüksek stres içeren grup hep ikinci nesil olmuştur. Anne ve baba geldikleri yerin kültürüne bağlanabilirler. Torunları aşağı yukarı tamamen Amerikan olacaktır. Ama ikisinin arasındaki nesil ne eskiye bağlanabilir ne yeniye. Bunlar genellikle kendilerini yahut kendilerini aşan bir kimlik ararlar.”"
"Tehcir Kanunu veya resmî adıyla Sevk ve İskân Kanunu, 27 Mayıs 1915'te Osmanlı Hükûmeti tarafından I. Dünya Savaşı'nda Osmanlı ordusu ile karşı karşıya gelebilecek iç unsurların savaş bölgelerinden uzak yerlere devlet eliyle gönderilmesi için çıkarılan göç kanunu."
Sovyetler Birliği'nin Türkiye üzerindeki toprak iddiaları, 1945-1953 yılları arasında gerçekleşti. Bu iddialar, Türkiye'nin Doğu Karadeniz ve Doğu Anadolu Bölgesi arasındaki kara sınırının ve Boğazların güvenliğinin gözden geçirilmesini amaçlayan bir dizi öneriden oluşuyordu. Sovyet liderleri Josef Stalin ve başbakan yardımcısı Lavrenti Beriya, bu iddialar konusunda hemfikir olarak, Doğu Karadeniz ve Doğu Anadolu topraklarının büyük bir bölümünün Gürcistan ve Ermenistan'a ait olduğunu iddia etmişlerdir. Bu iddiaların başarılı olması durumunda, Sovyetlerin Karadeniz çevresindeki konumu güçlenecek ve Britanya'nın Orta Doğu'daki etkisi zayıflayacaktı.

Sovyetler Birliği'nin bu iddiaları, Montrö Boğazlar Sözleşmesi'nden memnun olmamaları ve Türkiye'nin Boğazlar üzerinde tek başına kontrol sağlamasına izin vermesiyle ilgiliydi. Ayrıca, 1925 yılında imzalanan Türk-Sovyet Dostluk ve Saldırmazlık Anlaşması'nın 1945 yılında sona ermesiyle birlikte, Sovyet tarafı bu anlaşmanın yenilenmesi için Gürcülerin ve Ermenilerin toprak iddialarının çözülmesini talep etti.

Sovyet iddiaları, özellikle Kars, Ardahan ve Artvin bölgelerini kapsıyordu. Bu bölgeler, 1878-1921 yılları arasında Rus İmparatorluğu tarafından yönetilmiş ve Sovyetler tarafından 1921 yılında Polonya'ya verilen topraklar gibi geri alınmak isteniyordu. Sovyetlerin iddiaları şu şekildeydi:

1. Eski Kars Oblastı, 1878 yılında Rusya'ya aitken, 1918-1920 yıllarında Sovyet Ermenistan Cumhuriyeti'ne aitti. Iğdır ve çevresi ise Erivan Valiliği'ne dahildi.

2. Alashkert (Eleşkirt) ovası, Doğubayazıt ve Kars tarihi Ermeni Hanlığı'na ait olduğu iddia ediliyordu.

3. Sovyetlerin Eleşkirt ovası olarak adlandırdığı bölge, bugünkü Doğu Anadolu Bölgesi'nde Erzurum, Van, Muş, Bitlis ve Kars'ı içeriyordu.

Sovyet hükümeti, II. Dünya Savaşı sırasında 150.000 Ermeni'nin Sovyetler Birliği'ne göç etmesi nedeniyle bu toprakları geri alıp Ermenilere vermek istemiştir. Ancak Stalin'in ölümünden sonra, 1953 yılında Sovyet hükümeti Türkiye ile dostluk ilişkilerini geliştirmek amacıyla toprak taleplerinden vazgeçtiğini açıkladı.

Bu bilgiler, Nikita Kruşçev'in anıları ve belirli tarihsel kaynaklardan derlenmiştir. 



"Avrupa'dan Kuzey Amerika'ya 1600'lerin ilk yıllarında büyük bir göç dalgası başladı. Meksika, Batı Hint Adaları ve Güney Amerika'da zengin İspanyol kolonileri kurulduktan çok sonra, günümüzde Amerika Birleşik Devletleri olan bu topraklara, ilk İngiliz göçmenleri Atlantik'i aşarak ayak bastılar."

Sovyetler Birliği döneminde, Rus iskan politikası olarak bilinen bir dizi politika ve uygulama hayata geçirilmiştir. Bu politikalar, Rus nüfusunu Sovyetler Birliği'nin farklı bölgelerine yerleştirmeyi amaçlamıştır. İşte bazı önemli noktalar:

1. Kolonizasyon Programları: Sovyetler Birliği'nin erken dönemlerinde, özellikle Rusya'nın Doğu bölgelerine (Sibirya, Uzak Doğu) yönelik kolonizasyon programları başlatılmıştır. Bu programlar kapsamında, Rus nüfusu bu bölgelere göç etmeye teşvik edilmiştir. Göçmenlere tarım arazileri, konut ve diğer teşvikler sağlanmıştır.

2. Sanayi Merkezlerine Göç: Sovyetler Birliği'nin sanayileşme sürecinde, büyük kentlerde iş gücü ihtiyacı doğmuştur. Bu nedenle, kırsal kesimden sanayi bölgelerine olan göçler teşvik edilmiştir. Özellikle büyük şehirlerde (Moskova, Leningrad, Kiev vb.) Rus nüfusunun artması hedeflenmiştir.

3. Etnik Azınlıkların Yerinden Edilmesi: Sovyetler Birliği'nin bazı dönemlerinde, etnik azınlıkların yaşadığı bölgelerde yerinden etme politikaları uygulanmıştır. Özellikle II. Dünya Savaşı sırasında Almanya işgali altındaki bölgelerden sivil halkın Sovyet iç bölgelerine tahliye edilmesi gibi zorunlu göçler yaşanmıştır.

4. Toprak Reformları: Sovyetler Birliği'nin kolektivizasyon politikaları çerçevesinde, toprak sahipliği ve kullanımı yeniden düzenlenmiştir. Bu politikalar, tarım arazilerinin kolektif çiftliklere dönüştürülmesini ve toprak dağıtımında Rus nüfusuna ağırlık verilmesini amaçlamıştır.

Rus iskan politikaları, Sovyetler Birliği'nin merkezi yönetimi tarafından yürütülen politikalar olmuştur. Bu politikalar, Sovyetler Birliği'nin topraklarında Rus nüfusunun dağılımını etkilemiş, bazı bölgelerde Rus nüfusunun yoğunlaşmasına ve etnik dengelerin değişmesine yol açmıştır. Ancak bu politikalar, aynı zamanda etnik gerilimlere ve çatışmalara da neden olmuştur. Özellikle Sovyetler Birliği'nin dağılmasının ardından, yeni bağımsız devletlerde bu politikaların etkileri ve sonuçları tartışma konusu olmuştur.


Roma germen göçü

Germen göçleri, Roma İmparatorluğu'nun çöküş sürecinde önemli bir etkiye sahip olmuştur. Bu göç dalgaları, 4. ve 5. yüzyıllarda gerçekleşmiş ve Roma İmparatorluğu'nun sınırlarına saldıran Germen kabileleri tarafından gerçekleştirilmiştir. İşte Germen göçlerinin Roma'ya etkilerinden bazıları:

1. Sınırların Tehdit Altında Olması: Germen kabileleri, Roma İmparatorluğu'nun sınırlarına saldırarak büyük bir tehdit oluşturmuştur. Bu saldırılar, imparatorluğun savunma gücünü zayıflatmış ve sınırlardaki güvenliği tehlikeye atmıştır. Roma İmparatorluğu'nun sınırlarında sürekli mücadeleler yaşanmış ve bu durum imparatorluğun iç işlerine odaklanmasını engellemiştir.

2. Ekonomik Baskılar: Germen göçleri, Roma İmparatorluğu'nun ekonomik yapısını da etkilemiştir. İstilalar sonucunda tarım arazileri tahrip olmuş, ticaret yolları kesintiye uğramış ve vergi gelirleri azalmıştır. Bu durum imparatorluğun ekonomik gücünü zayıflatmış ve kaynak sıkıntısı yaşanmasına neden olmuştur.

3. İç Karışıklıklar: Germen kabilelerinin Roma topraklarına göç etmesi ve yerleşmesi, imparatorluğun içinde çatışmalara yol açmıştır. Roma İmparatorluğu içinde farklı kabileler arasında çatışmalar yaşanmış, toprakların kontrolü için mücadeleler ortaya çıkmıştır. Bu iç karışıklıklar, imparatorluğun iç istikrarını zayıflatmış ve Roma'nın birlik ve bütünlüğünü sarsmıştır.

4. Roma İmparatorluğu'nun Bölünmesi: Germen göçleri, Batı Roma İmparatorluğu'nun çöküşünde önemli bir rol oynamıştır. Batı Roma İmparatorluğu, Germen kabileleri tarafından istila edilmiş ve kontrol altına alınmıştır. Sonuç olarak, Batı Roma İmparatorluğu yıkılmış ve Germen krallıkları bu bölgelerde kurulmuştur. Doğu Roma İmparatorluğu ise (Bizans İmparatorluğu), Germen göçlerinden daha az etkilenerek daha uzun süre varlığını sürdürebilmiştir.

Germen göçleri, Roma İmparatorluğu'nun çöküş sürecindeki diğer faktörlerle birlikte değerlendirildiğinde, imparatorluğun zayıflamasına ve bölünmesine katkıda bulunmuştur. Ancak, Roma İmparatorluğu'nun çöküşü sadece Germen göçlerine bağlı olarak değerlendirilemez, çünkü başka birçok faktör de etkili olmuştur.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Türkiye'de Yaşayan Zenciler

Müşür Nedir, Ne İşe Yarar?

Hükümetler Tarafından Gerçekleştirilen Tarihin En Büyük Altın Soygunları