deneme 168



Deva partililerin kabullenmesi gereken acı gerçekler:
-TR'de liberal bir taban yok
-Babacan'da kitleleri peşinden sürükleyecek bir lider karizması yok
-90'lardaki Yeniden Demokrasi Hareketi gibi olmaktan KK'nın adaylık dayatmasına yardım etme karşılığında aldığınız ulufe vekillikler sayesinde kurtuldunuz
-"Biz doğruları söylüyoruz halk bizi anlamıyor" diye bi savunma olamaz, o zaman git STK kur.

2000'lerde görece liberal-demokrat politikalar uygulayan AKP'ye halkın destek olmasının nedeni iyi giden ekonomi ve Erdoğan'ın lider karizmasıydı. Halkın liberal-demokratlığa özel bir sempatisi yok.

"Üçüncü kuşak haklar ise dayanışma hakları, halkların hakları veya grup hakları şeklinde tanımlanmaktadır. Bu haklara örnek olarak çevre hakkı, barış hakkı, ekonomik ve sosyal gelişme hakkı gösterilebilir."
 

3 kuşak insan hakları ne zaman ortaya çıktı?

17 ve 18. yüzyılda ortaya çıkan klasik haklar birinci kuşak, 19 ve 20. yüzyılda or- taya çıkan sosyal haklar ikinci kuşak haklar olarak adlandırılırken, İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra üçüncü kuşak hakları ortaya çıkmıştır.

"domatesin bile %300-400 arttığı bir ortamda ev sahiplerine küfreder gibi sınır koy, geri kalan her şey için mastercard."

Yani TÜRKİYE BATIK BİR ÜLKE FALAN DEĞİL SADECE NAMUSSUZU BOL VE POTANSİYELİNİN %10'U İLE YAŞAYAN BİR ÜLKE..

"Sünnî Kelam Okulları’ndan Mâtürîdiyye’nin öncüsü olan{Dipnot} Ebû Mansûr el-Mâtürîdî hakkında kaynaklardaki bilgiler oldukça sınırlıdır. Günümüz Özbekistan Cumhuriyeti’nin sınırları içindeki Semerkand’ın dış mahallesi olan Mâtürîd’de doğdu. Sâmânoğulları’nın Mâverâünnehir bölgesine hâkim oldukları dönemde yaşadığı bilinmektedir. Doğum tarihine ilişkin herhangi bir bilgiye sahip değiliz. Ancak Rey kadısı olan hocası Muhammed b. Mukâtil er-Râzî’nin 248 (862) yılında vefat ettiği dikkate alındığı takdirde bir asra yakın bir ömür yaşadığı tahmin edilen Mâtürîdî’nin, III. (IX.) yüzyılın ilk yarısında doğduğunu söylemek mümkündür."

Senin her zaman düşüneceğin şey askerliğindir. Rütbeni alabilirler, ordudan kovabilirler ama askerliğini alamazlar. Askerlik rütbe ve elbise değil, ruhtur. Izdırap çekmek istiyorsan öyle bir kızı sevmek yerine bir bölüğe kumanda edemediğini düşün, yeter!


 
"Türkiye’de yastık altında saklanan altın ve dövizlerle ilgili
çeşitli tahminler vardır. Bunların doğruluk derecesi tartışmalıdır.
Çünkü kimse evinde ne sakladığını söylemez. Buna karşılık
60 ile 200 milyar dolar arasında bir değerin evlerde saklandığına
ilişkin tahminler yapılmaktadır.
Bir teoriye gore buyuk bir krizden en hizli cikacak ulkeler arasinda Turkiye var.
Yastik altindaki varliklardan dolayi boyle bir durum soz konusu.
Amerikada altin biriktirmek yasak mesela.
Hapise kadar yolu var.Amerikanin toplam altinindan daha fazla oranda altinin, turkiyede
yastik altinda oldugu dusunuluyor. Ah bu teyzeler . Yine teyzeler kazandi :D
Yastık altında saklanan varlıklar bir gerçek olmakla birlikte
bunun miktarı ve ekonomiye nasıl çekilebileceği konusu
bilinmemektedir. Çünkü bu varlıkların yastık altına gidiş
nedenleri ekonomik olmaktan çok karmaşık kültürel ve geleneksel
değerlerden kaynaklanmaktadır.
Bu teyzeler piyasaya bu varliklari surse kim bilir neler olurdu.
Haaa bu arada Osmanlinin altinlari ve degerli esyalarini saymiyorum.
Topkapi sarayini gezdigimde o zenginligi gormustum.Eeee tabi onlar miras.
Manevi degeri var. Ama maddi degerlerini cok merak ediyorum.

İttihat Terakki kurumsal bir yapı olmaktan çok bir ruhtu; vatanı kurtaracağına emin, bu uğurda gerekirse dağlarda eşkıya kovalayacak, gerekirse çöllerde gerilla savaşı verecek, gerekirse devletin bir paşasını katletmekten çekinmeyecek komitacı bir neslin ateşli ruhu.


"2.Dunya savasinda bile(sehrine bombalar yagarken) hisse senetleri toplayan unlu yatirimcilar var!!! Krizleri firsata cevirmeyi unutma!!! Ac kalma korkusu bunu yaptirmiyor ama iyi dusun!!! Viruste de cok paniklettiler!!! Dunya neler neler atlattı.

Şu Allah'ın işine bak! Koca dünya senin gibi bir körle benim gibi bir topala kaldı, ona gülüyorum!
(Ankara Savaşı sonrası esir ettiği Yıldırım Bayezid'in huzuruna çıkartılması sırasında gülmeye başlamasına Bayezid'in tepki göstermesine cevabı.

Gerçekten de Timur'un sol ayağı oldukça topal iken, Yıldırım Bayezid'in de sağ gözü oldukça az görmekteydi.)

Ebedi güvenlik ancak mezarda mümkündür!
"Tanrım, nasıl kıydın?", "Bu felâket tablosunu nasıl yaptın?" Tanrı yukarıdan bakmış. Ve gerisi malum… "Ben değil" demiş. "Bunu sen yaptın!"

"Zira zaman akıldan çok daha dönüştürücüdür.
Thomas Paine

 


☑️6-Ama Londra ve Uşi anlaşmalarıyla çoktan kaybedilen 12 Adaları, yıllarca Lozan'da kaybettik yalanını yüzünüz hiç kızarmadan söylediniz.

☑️Lozan'da gizli madde var dediniz motor gibi bi yerlerimizde yalan ürettiniz size de inandı mankurtlar.

Erken geçten iyidir, geç de hiçten iyidir."
broken castle university)
kırıkkale'de üniversite olduğunu bilmeyenleriniz olabilir ama var"

Yüzünü güzelleştirmek isteyen,
Tebessüm etsin..
Kalbini güzelleştirmek isteyen Duâ...

"Yalnız bırakıp gitme bu akşam yine erken
Öksüz sanırım kendimi ben sensiz içerken
En neş’eli demler bu gece sazla geçerken
Öksüz sanırım kendimi ben sensiz içerken

Eserin künyesi:
Beste: Mısırlı İbrâhim Efendi
Güfte: Ahmet Refik Altınay
Makam: Uşşak makâmı
Usûl: Türk aksağı usûlü
Form: Şarkı formu"

"Onlar Kadir gecesini arayıp durdular biz ise Gecenin sahibini....
İmam Gazali


 

"1453 yılının 29 Mayıs günü Türk bayrakları surlarda dalgalanırken İstanbul, tıpkı eski efendisi olan Roma İmparatorluğu gibi, üç kıtada hüküm sürecek yeni bir devlete ve yeni bir medeniyete başkentlik etmeye hazırlanıyordu
Marshall yardımı senin ayrıcalıklı ailene rakip binlerce tüccar yarattı memlekette ona rağmen 80 yaşına kadar zenginlik içinde yaşadın daha ne istiyorsun bu halktan yahu? Senin zihniyetin Ege’nin köylerine bile yol yapmıyordu köylü şehire kolay gelmesin diye 

#İlk Anayasa Hangi Uygarlığa Devlete Aittir?
Bir ülkenin yönetim şeklini belirleyen ve kanunlarla kurallarını tek bir çatı altında toplayan yasalara anayasa denir. M.Ö Mezopotamya'da birçok uygarlık kurulmuş ve bu uygarlıklar modern devletlerin öncülü sayılmıştır. Tarihteki ilk anayasa örnekleri de bu devletler tarafından hazırlanmıştır. Tarihte bulunan ilk anayasa hangi uygarlığa, devlete aittir? İşte, merak edilen tüm detaylar.
Haberin Devamı
Anayasa birçok düşünür ve siyaset felsefecisi tarafından toplumsal sözleşme olarak tanımlanmıştır. Bu sözleşmeye hem toplum hem de devlet yetkilileri uymak zorundadır. Devletin üç temel organı olan yasama, yargı ve yürütmeye dair tüm kanunlar, anayasanın maddelerini oluşturur.

 İlk Anayasa Hangi Uygarlığa, Devlete Aittir?

 İlk anayasa, M.Ö 1894 yılında kurulmuş olan Babil İmparatorluğuna aittir. Babil İmparatorluğu, medeniyetin beşiği olarak tanımlanan Mezopotamya'da kurulmuş en güçlü devletlerden biridir. Sumu- Abum tarafından kurulan imparatorluk, daha sonraki yıllarda I. ve 2. Babil Dönemi olarak ikiye ayrılmıştır.

 Tarihteki en güçlü imparatorluklardan biri Babil İmparatorluğu, hukuk, sanat, matematik gibi alanlarda birçok ilke imza atmıştır. İlk anayasa dışında, Pi sayısını ve abaküsü ilk kez kullanan devlet de Babillilerdir. Yapılan araştırmalarda haftayı 7 güne ve burçları 12 bölüme ayıran ilk ülkenin de Babil İmparatorluğu olduğu kanıtlanmıştır.

 Tarihte bilinen ilk anayasa Hammurabi Kanunlarıdır. M.Ö 1810 yılında doğan Hammurabi, 42 yıl boyunca Babil İmparatorluğunun kralı olarak hüküm sürmüştür.

 Tarihte ilk defa devlet tarafından belirlenen kurallar yasa haline getirilmiş ve bu yasalar düzenlenerek anayasa oluşturmuştur. Hammurabi Kanunlarında ''kısasa kısas'' ilkesi geçerlidir. Bir insanı kasten öldüren kişinin cezası ölümdür. Hırsızlığın cezası el kesmekken, tecavüz suçunun cezası ölümdür. Devlete ait hazineleri çalan kişilerin ise elleri kesilmez, idam edilirdi.

 Hammurabi Kanunları M.Ö. 1762 yıl hazırlanmış ve Babil İmparatorluğu yıkılana kadar yürürlükte kalmıştır.

Sosyal medyada popüler olan mutsuz erkeklerin “kişisel gelişim” furyası kendini avutmaya dönüştü. 

Hayatta mutsuzluklarını görmezden gelip sadece kendini geliştirmeye odaklanmak hayatı ertelemektir.

Hayat tatmini,gelişim kadar sosyal çevre,eğlenmeye ve hobilere de bağlıdır.



DÖNENCE

Hani kısrak memelerinden ufukları sağardık
Esrik dolunaylar öperdi çekik gözlerimizden
Gökten firûze yağardı,
hep firûze yollara düşerdik
Böyle kirli değildi mâviler
Denizler böyle soluksuz...
Topla çadırları apakayım (*) burdan gidelim.



Bir divâne kirmene sarardık sonsuz mesâfeleri
Alp-eren dağlara yaslanırdık korkulardan âzâde
Uçmaktan ırmaklar gelir çimerdik sularında
Önce kubbeler yıkıldı üstümüze
Gökler çökecek birazdan...
Eğerle atları apakayım burdan gidelim.



Sallanır dururdu güneş bir tuğun saçaklarında
Göğçek ormanlarda göğerirdi sevdâmız
Oturur bengütaşlara adımızı vururduk
Böyle sert değildi kayalar
Uçurumlar böyle dipsiz...
Giyindir çocukları apakayım, burdan gidelim



Bir yaz gecesinde çıkalım saman yoluna
Ata bergüzârı yıldızlara konalım
Bir ince yağmur yağsın, uyansın kervansaraylar
Böyle ürkek değildi bakışların
Kirpiklerin böyle ıslak...
Haydi sil gözlerini apakayım, burdan gidelim.


Dilâver Cebeci
( 1943 - 2008 )

Yeniden saltanat için kurulmuş olan Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası kapatıldıktan sonra benzer niyetlerle toprak ağaları tarafından kurulan parti ile birlikte Amerikan Mandacılığı ülkenin iliklerine sızmıştır.
"Katma Değer" üretimiyle kurulmuş ülke;
"Yağma Değer"le tüketiliyor!



Avrupa ülkeleri Arap turistleri çekebilmek için özel organizasyonlar yapıyor.
Dünyanın en çok para harcayan turistleri onlar çünkü.

İspanya Kralı, Katar Emiri onuruna verdiği yemekte arapça konuşarak Endülüs’ten kinli arapların sempatisini çekmeye çalışıyor.

Ama bizde Ümit Özdağ denen bir soytarı,
Arapların kendini en rahat hissettiği, severek geldiği Türkiye’ye arapları düşman edip ülkeye zarar vermek için her şeyi yapıyor !

"mesela "rusya sicak denizlere inecek inecek, inip de ne yapacak? rusya'nin amaci tatil yapmak degil, ticaret yollarini kontrol altina almak. almanya etkisindeki osmanli'da hukum surerek temelde cografi zorluklar yuzunden katilamadigi dunya lideri olma yarisina katilmak istiyor. tum buyuk dunya devletleri afrika'da somurgeler edinmisken denize kiyisi olmayan almanya bu eksigini osmanli uzerinden tamamlamak istiyor." gibi cikarimlar bence bugunku dis iliskiler ile ilgili bile onemli ipuclari veriyor."
 
"Özellikle Abdülaziz'in yeniçeriler tarafından tahttan indirilişi Türk siyasi tarihindeki ilk askeri darbe olarak"

"Bir yandan vatandaşın hürriyeti çoğaldıkça vergiler de artarken, öte yandan, kölelik arttıkça vergiyi azaltmak mecburiyeti ortaya çıkar. Mutedil hükümetlerde hürriyet yoksa da vergiler hafiftir.


Bir yıl boyunca John Wooden’u antreman sırasında gözlemliyor ve oyuncularına söylediği her şeyi kaydediyor.

Yanıt aradıkları soru basit: John Wooden ne yapıyor ki UCLA basketbol takımı 10 defa şampiyon olarak ve 88 kez üst üste maç kazanarak dünya rekoru kırıyor?

ANALİZLER

Saatler süren analizden sonra 2326 tane farklı kod buluyorlar. Yani, Wooden 2326 farklı söylemde bulunmuş.

Bu söylemleri grupluyorlar ve ortaya çok şaşırtıcı bir şey çıkıyor.

Wooden’un söylemlerinin sadece %6’sı övgü.

Başka bir deyişle, Wooden oyuncularını çok az övmüş.

Peki, bu kadar az övgüyle bu başarıyı nasıl sağlıyor? Övmek yerine ne yapmış?

GERİBİLDİRİM

Wooden, övgü ve eleştiri yerine sadece “bilgilendirici geribildirim” vermiş.

Yanlış davranışı tespit edip, doğrusunu gösteriyormuş. Daha sonra oyuncular doğru hareketi çalışıyormuş.

Bütün bu geribildirim verme süreci ne kadar sürüyormuş biliyor musunuz?

Araştırmacılar bunu da ölçmüş. Sadece 20 saniye.

Sözleri her zaman kısa ve netmiş. Uzun konuşmalar, ders vermeler ve nasihatlar yokmuş. (Nasihatın zararlarını daha önce yazmıştım.)

KİŞİYE ÖZGÜ GERİBİLDİRİM

Wooden’un bir özelliği de geribildirimleri her zaman oyuncuya özgüymüş. Genel geribildirimler vermiyormuş.

Çok iyi gözlem yapıyor ve her oyuncuya ne tür geribildirim vereceğini yazıyormuş. Yeri gelince de geribildirimini veriyormuş.

Wooden’un sırrı açık: övgüden ziyade, geribildirime dayalı bir çalışma sistemi. Bu çalışma sistemi hem başarıyı getirmiş hem de özgüveni yüksek oyuncular yetiştirmiş.
Peki, gerçekten övgüsüz, özgüven yaratmak mümkün mü ya da sadece geribildirimle özgüven yaratılır mı?

GERİBİLDİRİM ÖZBİLGİYİ ARTIRIR

Bir çocuğun özgüvenini artıran en büyük şey ‘yapabilmektir’.

Bir çocuk bir işi iyi yapabiliyorsa, kendine güvenir.

Övgü, çocuğun bir işi daha iyi yapmasını sağlamaz. Çünkü övgü çocuğa bilgi vermez. Çocuğun kendisiyle ya da yaptığı işle ilgili bilgisi artmaz.

Ama geribildirim çocuğun özbilgisini artırır ve işi daha iyi yapmasının yolunu açar.

Çünkü geribildirim alan çocuk bir dahaki sefere o işi nasıl daha iyi yapacağını bilir. Daha iyi yapmak da özgüveni artırır. Peki, övgü ne yapar?

Haberin Devamı
ÖVGÜ STRES YARATIR?

Övgü stres yaratır.

Bir iş yapınca övgü alan ama geribildirim almayan çocuk, bir dahaki sefere iyi yapıp yapmayacağından emin olamaz. Çünkü iyi işi neden iyi yaptığını bilmiyordur.

Yaptığı işi annesine ya da öğretmenine göstermeye geldiğinde stres yaşar. Kendisine “Acaba bu sefer beğenecek mi?” sorusunu sorar. Kaygılıdır.

Ama övgü yerine geribildirim alan çocuk, işini göstermeye geldiğine “Bu sefer ne öğrenirim?” diye düşünür. Bu duygunun çocuğa sağladığı özgürlüğü düşünün.

Wooden’da geçen haftaki yazımda bahsettiğim, Doğan Hoca’nın (Cüceloğlu) adını koyduğu “tanıklık sistemini” de görüyoruz.

Wooden bir oyuncuya geribildirim verdiyse ve oyuncu bunu uyguladıysa, ona hemen tanıklık ediyor.

Örneğin, pas verirken topu göğsünden çıkarmayan bir oyuncuya geribildirim veriyor. Sonra çocuk pası göğsünden verince “Pası göğsünden verdin.” diyerek tanıklık yapıyor. Övgü yok, ödül yok. Sadece geribildirim ve tanıklık var.

Bu şekilde çocuk işini daha iyi yapıyor ve özgüveni artıyor. Yapabildikçe de tutkusu artırıyor.

Kısaca övgü, yargılar ve stres yaratır; geribildirim ise çözüm sunar ve geliştirir.





Bu AKP'liler Ümit Özdağ'a Japonya doğumlu olduğu için Japon diyerek kendilerince aşağılamaya çalışıyor. Muzaffer Özdağ Alparslan Türkeş'in silah ve yol arkadaşıydı, Türkeş Yeni Delhi'ye sürgün edildiğinde Özdağ Tokyo'ya sürgün edildi, orada oğlu oldu. Türkeş'in Yeni Delhi'de evladı olsaydı ona da Hintli mi diyeceklerdi? Küçük beyinleriyle yaptıkları Japon yakıştırması müttefikleri MHP'nin kurucusu Türkeş'e de saygısızlık.

yaşamak varken, üstelik siz ve aileniz onca tehdit alırken siz ülkenizde kalmayı tercih ettiniz,
 NEDEN??'

Duraid Lahham;
'Anneniz hasta olsa gidip hemen başka bir anne mi arar yoksa başında durup iyileşmeye mi çalışırsınız?

VATAN ANNE GİBİDİR!!

"Bir sırrı herkesten saklar gibi"
 



1. yumurtanın sarısında kükürt vardır. "tatlıdaki yumurta kokusu" denilen şey bu kükürtün yüksek sıcaklıkta gaz formuna dönüşüp kokması oluyor. yani krem karameli 120 dereceden falan daha yüksek olmayan sıcaklıklarda uzun sürede pişirmek lazım, kokmasın diye.

2. yumurtanın kabuğu yıkanmamalıdır; yüzeyinde gözle görülemeyen ama ufak delikler olduğu için suyu ve dahi deterjanı içine çekecek ve bozulacaktır.

3. kabuğu kalsiyum açısından zengin olduğu için haşlandıktan (ve üzerindeki bakterilerin öldüğünden emin olduktan) sonra toz haline getirilip içeceklere, köpek mamalarına ve bitkilerin topraklarına katılabilir.

4. albumen, yani yumurta beyazının iki formu vardır. biri daha koyu ötekisi daha akışkan bir sıvı, poşe yumurta yaparken iplik iplik dağılan kısım bu akışkan kısımdır. poşe yumurta yapmadan önce yumurtanızı bir süzgecin üzerine kırıp bu ince sıvıyı akıtırsanız poşe yumurtanız iplik iplik olmaz.

5. yumurtanın sarısı 65, beyazı 62 derecelerde katılaşmaya başlar.

6. yumurtanın tazeliğini anlamak için bir bardak suyun içine bırakabilirsiniz. batıyorsa tazedir, batmıyor ve yüzüyorsa bayattır.

7. pastörize edilmemiş yumurtada salmonella bakterisi bulunur. sadece kabuğunda değil beyazında da bulunma ihtimali vardır, o yüzden pastörize edilmemiş yumurtaları çiğ tüketmeyiniz.

8. yumurtanın kabuk ve sarısının rengi tavuğun beslenmesi ve türüne göre değişiklik gösterir. mavi yumurta diye bir şey vardır mesela :')

9. hindi, kaz, ördek ve benzeri hayvanların yumurtaları yerine tavuk yumurtasının bu kadar sık rastlanır bir ürün olması, diğer mevzubahis hayvanların tavuklar kadar sık ve çok sayıda yumurtlamamasından kaynaklanır.

10. bayatlamaya yakın ya da bayat yumurta kabukla beyaz arasında oluşacak hava kabarcıklarının miktarı dolayısıyla daha rahat soyulur.

11. yumurtada d vitamini vardır, d vitamini çoğu diğer yiyecekte bulunmadığı için ilginç bir bilgi.

12. yumurta beyazı şeffaf değil de hafif pusluysa yumurtanız bayaaaa taze demektir. o kadar taze ki içerisindeki karbondioksit yumurtayı terk edecek vakit bulamamış, o puslu görüntüyü yaratıyor. ama tabii beyaz değil de başka bir renk pusluluk varsa yemeyin o yumurtayı, atın.

13. yumurtanın üzerine basılan rakamlar gerçek kalitesini göstermekte. 00 ise organik, yani üf hiç hormonsuz çok kaliteli yumurta, 01 ise gezen tavuk yumurtası (ama yemlerinin organik olduğu şaibeli), 02 ise kümes tavuğu, 03 ise kafes tavuğu yumurtası anlamına geliyor. 03'leri tüketmeyin, tükettirmeyin, ürettirmeyin, yazık hayvanlara. neyse yani kanmayın her paketin üzerinde yazan "a sınıfı yumurta" yazısına.

14. süpermarketten aldığınız yumurtalardan asla civciv çıkmaz, yumurtadan civciv çıkması için döllenmesi gerekir, o da ancak köyde möyde başı boş tavuklarda olacak olan durum, süpermarkette satılan seri üretim yumurtalarda öyle bir risk yok.

15. yumurta buzdolabında saklanmalıdır. 1 gün dışarıda kalan yumurta 1 hafta buzdolabında kalan yumurtadan daha hızlı bir şekilde bozulur.


"Krallığı esnasında Davud, Batşeba isminde evli bir kadına aşık oldu ve onu hamile bıraktı. Günahını örtmek için kadının eşine ordusunda bir asker olmasını emretti ve sonrasında onu öldürüleceği ön cepheye yolladı. Karşılığında Tanrı, bir peygamber olan Natan’ı, Davud’u suçuyla yüzleştirmek için gönderdi." 







Acı ama gerçek: Türk halkının ezici çoğunluğu yolsuzluk, hırsızlık, haksızlık, hukuksuzluk, talan gibi konuları hiç önemsemediğini defalarca ortaya koydu. Bunun bedelini fakirlik, güvensizlik, hakkını arayamama ve huzursuzluk olarak ödeyecek. 

Bizim milletteki düşmanı yanlış tespit etme becerisini alkışlamak lazım.  

Türk insanının bakma motivasyonu sadece yarı çıplak veya güzel oluşunuz değil.Bunu anlayınca yaşamak daha kolay oluyor.Bu halk meraklı ve görgüsüz. Giydiğine,taktığına bakıyor,öylesine suratına odaklanıyor, sakatsan bakıyor, çirkinsen ne çirkinsin diye bakıyor. Kadın da bakıyor. 

Ülkenin kimlerce teslim alındığının müşahhas ifadesi.
Türkler,bileğinden çift süren öküzün boyunduruğuna bağlanarak çiftçiliğe mahkum edilmiş ve beyni boşaltılıp mankurtlaştırılarak hayata boş gözlerle bakmak zorunda bırakılmış.


 
Herkesin içinde firavunluk var.
Firavun fırsatını buldu ilahlık iddia etti.
Halbuki Allah firavun için bile Taha suresinde “Gidin ona yumuşak konuşun.
Aklı başında değil belki düzelir ” demiştir.
Firavun'a dahi yumuşak konuşun diyor.
Biz ise önümüze geleni içiyoruz. Ne yazık....

Musa ve Harun firavuna gitdiklerinde firavun Rabbinizi bana anlatın der anlatırlar ve İsrailogularinin özgürlüğünü talep ederler ozaman saltanatın elinden gideceğini düşünen firavun ilahlik idda eder şimdi durum daha vahim Allahi peygamberi öğrenmeden hakaret edip ataist oluyorlar

Hükümet düşünce dara, bir ülkücü çıkar meydana


gök kanatlı bir kuştu
göklerden gelen muştu,
şimdi gönlüme düştü…
dirilecek bozkurtlar
ve devrilecek putlar.

Çocukken, bir hayranlıktan ibaretti sevgim..
Büyüdükçe okudum, okudukça anladım..
Anladıkça da "O"nun bu coğrafya için, bir mucize olduğunu kavradım..

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Türkiye'de Yaşayan Zenciler

Müşür Nedir, Ne İşe Yarar?

Hükümetler Tarafından Gerçekleştirilen Tarihin En Büyük Altın Soygunları