deneme 175



Anadolu’da kurtlar bir belalıdır demiş ve devam etmiş büyük usta Yaşar Kemal…
Bir kurt, koyun veya keçi sürüsüne dalar…
Sadece bir tanesini alır götürür ancak bütün sürüyü parçalar…
Kurt dalmış sürüden artık hayır yoktur...
Koyundan, keçiden başka geçimi olmayan Anadolu köylüsü, eğer sürüsüne böylesine kurt girmişse çöker, biter, açlıkla karşı karşıya kalır…
Bu nedenle kurt gittikten sonra, sabah olduğunda sürü sahipleri gördükleri manzara karşısında donar kalır ve içleri kurda karşı kinle, öfkeyle dolar…
Bu durumda köylü, kurttan öcünü almak ister…
Atlarına binerler, köpeklerini, iplerini alırlar, kurt avına çıkarlar…
Kurtları intikam için diri yakalamaktır en büyük amaçları…
Usulünü de bilirler ve sonuçta kurtları diri diri yakalarlar…
Kin bağladıkları, öç almak istedikleri kurda bir fiske bile vurmazlar…
Kurdu hiç incitmezler…
Yalnız sağlam bir telle ya da kirişle kurdun boğazına bir çıngırak takarlar ve kurdu okşayarak, sırtını sıvazlayarak ve sevecenlikle öperek salıverirler…
Boğazı çıngıraklı kurt sevinerek, koşarak ayrılır köylülerden…
Ancak çıngıraklı kurt hiçbir canlıya yaklaşamaz çünkü çıngırak sesini duyan her hayvan önceden kaçar, kurt ise boğazında çıngırak, bozkırlar boyunca, dağlar boyunca boşu boşuna koşar durur…
Sonunda kurt dağlarda açlıktan önce yavaş yavaş zayıflar, sonra zayıflıktan güçsüz düşer ve sonunda bağıra, bağıra, bağıra ölür…
Bu, insan aklına gelen işkencelerin, zulümlerin en korkunçlarından birisidir…
Kurt ancak aç kalınca anlar boynuna çıngırak geçirilirken kendisini okşayanların, sırtını sıvazlayanların ve kendisini sevencenlikle öpenlerin niyetini… 
Ancak çoktan iş işten geçmiştir…
Bilmem anlatabildim mi…

Fikir düşünce özgürlüğü hürriyeti 
"cemil meriç 'in mağaradakiler kitabının kapanış bölümünün adı. burada şöyle diyor üstad:

"her aydınlığı yangın sanıp söndürmeğe koşan zavallı insanlarım: karanlığa o kadar alışmışsınız ki yıldızlar bile rahatsız ediyor sizi! düşüncenin kuduz köpek gibi kovalandığı bu ülkede, düşünce adamı nasıl çıkar?"

"Bu tanınmış alıntı Latin şair Horatius'un mektuplarında (Epistles) yer alır: Dimidium facti, qui coepit, habet: sapere aude, incipe. ("Başlayan, yarısını bitirmiş demektir: bilmeye cesaret et, başla.")"

Abdülhamit'in bile yasaklamış olduğu çarşaf, ülkemiz siyasetini 70 senedir meşgul edip kurduğumuz Cumhuriyeti yıkma üzerine kurgulanmıştır!
Türkiye'de İslamcılık Amerika'nın kullandığı bir karttır!

Mustasım Billah 1258 döneminde Abbasi Devleti'nin son hükümdarı ve Irak Abbasileri'nin 37. ve son halifesi. Moğol hükümdarı Hülagü han bağdati ele geçirince halifelik Mısır'a geçti 
Şehrin yakılıp yıkılmasından ve halifenin öldürülmesinden dolayı Bağdat, İslam dünyasındaki kültür merkezi özelliğini kaybetmiştir.[2][4]
Başlangıçta Bağdat'ın düşmesi tüm İslam alemi için büyük bir şok yaratsa da, şehir İlhanlılar'ın başkenti olmuş, Abbâsî Halifeliği'nin yıkılmasına ve İlhanlılar Devleti'nin kurulmasına neden olmuştur.

"Hilafet; Bağdat'ın düşmesinden (13. yüzyıl) Osmanlıların Mısır'ı ele geçirmesine (16. yüzyıl) kadar Mısır'da Memluk himayesinde yaşadı. Bu dönemde halife, hiçbir siyasi yetkiye sahip değildir. Dini törenlerde protokolde bulunmasının yanında hiçbir etkisi olmamıştır.

Osmanlı himayesi dönemi
Değiştir
Osmanlı İmparatorluğu'nun büyüme döneminde, Osmanlı yöneticileri I. Murad'ın 1362'de Edirne'yi fethinden itibaren hilafet makamında hak iddia ettiler.[4] Daha sonra I. Selim, Müslüman yurtları fethetmek ve birleştirmek suretiyle, Mekke ve Medine kentlerinin savunucusu olmasıyla Osmanlıların halifelik iddiasını daha da güçlendirdi. Nihayetinde halifelik makamını ele geçirdi (1517).

"Afrika Birliği, Habeşistan İmparatoru Haile Selassie'nin gayretleri ile 22-25 Mayıs 1963'te Etiyopya'nın başkenti Addis Ababa'da bir araya gelen otuz iki bağımsız Afrika ülkesinin imzaladığı antlaşma ile Afrika Birliği Örgütü adıyla kuruldu. 9 Temmuz 2002 tarihinden itibaren Afrika Birliği adını alan örgütün temel amacı Afrika ülkeleri arasında dayanışma ve iş birliğini artırmaktır. Merkezi hâlen Addis Ababa'da bulunan bu birliğe Afrika'da bulunan tüm ülkeler üyedir."

Britanya birleşik krallkk disandaki 14 ülke. Bunlar siyasi olarak kraliceye bağlı . Birleşik Krallık Galler İskoçya İngiltere ve kuzey irlanda 

Cezayir başkenti Cibuti gibi aynı isimli. Ve Afrika'nın en büyük toprağı. Nüfus yüzde 92 si sahile yakın yaşıyor

Danimarkaya Faroe adaları ve Grönland bağlı

Çekyada Eski komünist Çek lider, ülkenin en zengin ikinci kişisi. Ülkenin kısa adı 3 Temmuz 2016'da alınan bir kararla resmen "Çekya" oldu.



"El Salvador, Amerika anakarasının nüfus yoğunluğu en fazla olan ülkesidir (özellikle başkent, San Salvador) ve ayrıca bölgenin en sanayileşmiş ülkesidir.Resmi adı El Salvador Cumhuriyeti'dir (İspanyolca: República de El Salvador, IPA: [re'puβlika ðe el salβa'ðor]). Ülkenin adı olan "Salvador" İsa peygambere atfen "Kurtarıcı" anlamına gelen İspanyolca karşılığından gelmektedir ve toprakları İspanyol himayesi öncesinde Cuscatlán diye adlandırılmıştır"
San Aziz anlamına gelmektedir 


"Addis Ababa veya Addis Abeba, Etiyopya ve Afrika Birliği'nin başkenti. 80 farklı dilin konuşulduğu şehirde Hristiyan, Müslüman ve Yahudi toplulukları yer alır. Deniz seviyesinden 2.355 metre yüksekte olan Addis Ababa'nın konumu 9.03° K 38.74° D'dir"

"Gambiya (İngilizce: The Gambia), resmî adı ile Gambiya Cumhuriyeti, Batı Afrika'da bir ülkedir. Yüzölçümü bakımından Afrika anakarasının en küçük ülkesidir.[6] İsmini aldığı Gambiya Nehri'nin her iki kıyısı boyunca kurulmuş olan ülke Atlas Okyanusu kıyısı hariç, tamamen Senegal ile çevrilmiştir. Yüzölçümü 10.689 km² ve nüfusu 2013 verilerine göre 1.857.181 kişidir. Başkenti Atlas Okyanusu kıyısında bir ada üzerine kurulu olan Banjul'dur.[7] En büyük şehirleri ise Serekunda ve Brikama'dır.
  BURASI DİYARBAKIR
Dünya insanlık tarihinde bir ilk: 12.500 yıllık Körtik Tepe
Unesco Dünya Kültür Mirası Listesine alınan, Kale olarak dünyanın
en büyük ve sağlam kalesi: Diyarbakır kalesi

Unesco Dünya Kültür Mirası Listesine alınan Dünyadaki en geniş
taş kemerli köprü: Silvan-Malabadi köprüsü

Anadolunun en eski camisi olan İslam aleminin 5. harem-i şerifi:
Diyarbakır-Ulu Camii (Mar Toma Kilisesi)

Dünyada eşi bulunmayan şaheser: Dört ayaklı minare

Unesco Dünya Kültür Mirası Listesine alınan Hevsel Bahçeleri

Unesco Dünya Kültür Mirası Listesine alınan Zerzevan Kalesi ve Mithras Tapınağı

Mekke ve Medine'den sonra en çok sahabenin yattığı kent : Diyarbakır

Dünyada dolgu sistemi ile yapılan tek kale-şehir: Silvan kalesi

Dünyada ilk ekin'in yapıldığı yer: Çayönü

Kapladığı dar alan ve mağara sayısı ile Türkiye'de emsal teşkil eden
mağaralar: Antik Hasun Mağara Şehri
Nufusuna göre en çok peygamber barındıran ilçe: Eğil
Anadolu’daki iki örnekten biri olan: Mithras Tapınağı
Anadolunun ilk üniversitelerinden biri olan Zinciriye Medresesi
İkibinyüzyıl önce Tigranokerta adıyla kurulan ve 300 Bin nüfusuyla
Helenistik çağın dünyadaki en büyük başkentlerinden biri olan Silvan.
Petrol ve barajlarıyla
Yetiştirdiği: ilim, sanat ve siyaset adamlarıyla

Ürettiği: Kadayıfı , Puşusu, Hasır Bileziği, Habbesi, Kişnşi, Karpuzu,
Pirinci, Örgü Peyniri, Kebabı, Meyan Şerbeti, Mermeri

Ve Turizm oskarı olan Altın Elma Ödülüyle
burası Diyarbakır.

İstanbul'da, Sultanahmet Meydanı'nda bulunan ve MÖ 15. yüzyılda yaptırılan I. Theodosius Dikilitaş'ının tarihi.

dikilitaş veya obelisk
bir kişi ya da olayı anmak amacıyla dikilen, daire veya dört kenarlı tepeye doğru incelen yüksek taş anıttır. halk arasında “dikilitaş” (obelisk) ismi ile tanınan bu anıtlar roma şehircilik anlayışına göre meydanlara dikilirmiş. antik mısır döneminde güneş tanrısı ra’yı sembolize eden dikili taşlar, mısır mimarisinde önemli bir yere sahiptir. günümüze ulaşan 27 adet antik mısır dikilitaş’ı bulunmaktadır. bu taşların çoğu dünyanın farklı ülkelerine dağılmıştır. tılsımlı olduğu düşünülen bu yapılar dünyanın birçok yerindeki önemli şehirlerde bulunmaktadır. şehirlerin süsü olan anıt taşların birçok sır barındırdığına dair yaygın bir inanış mevcuttur.

Dikilitaş (I. Theodosius)
bu dikilitaşlardan en önemlilerinden biri olan i. theodosius dikilitaşı; istanbul’da sultanahmet meydanı’nın güney tarafında, yılanlı sütunun yanında yer almaktadır. dikilitaşın köşelerini destekleyen dört bronz küp vardır. yaklaşık 7 metrekarelik, oyulmuş bir proconnesian mermer kaide üzerinde duruyorlar. bu kaidenin altında yine üst kaidenin köşelerine yerleştirilmiş dört granit blok ile desteklenen daha geniş bir mermer kaide yer almaktadır. kaide üzerindeki kabartmalar geç antik dönem heykeltıraşlığının günümüze ulaşan en önemli tarihli parçalarından birini oluşturmaktadır.


sanki dün yapılmış gibi duran dikilitaş mısır’dan getirilmiş. i. theodosius dikilitaşı, mö. 15. yüzyılda mısır firavunu iii. thutmose tarafından yaptırılmıştır. ilk yapıldığı zaman mısır’da bulunan karnak tapınağı yedinci pilonunun güneyine dikilmiştir. ms. 357. yılında roma imparatoru ii. constantius tahtta bulunduğu 20. yıl onuruna iskenderiye şehrine getirtmiştir. daha sonra imparator i.theodosius (379-395) dikilitaşı istanbul’a getirtebilmiş fakat onun ömrü yerine koymaya yetmemiş. dikili taşı ms.400 yılında, istanbul valisi olan proclu¬s bugün ki yerine koymuştur. aslında 24,87 metre olan dikilitaşın taşıma esnasında veya daha sonra başka bir sebeple boyu kısalmıştır; muhtemelen taşıma sırasında zarar görmüş. ortalama ağırlığı 200 ton civarıdır ve üzerinde rumca, latince metinler yer almaktadır. dikilitaş’ın bulunduğu hipodrom uzun dönem halkın eğlencesi olan at yarışlarına ve eğlencelere sahne olmuş. at arabaları dikilitaş, yılanlı sütun ve örme sütun etrafında yedi tur atarak yarışı kazanmak için mücadele ederlermiş.



dikilitaşın üzerinde yer alan bu metinler şu şekildedir
kuzeybatı cephesi üzerinde: “18. sülaleden yukarı ve aşağı mısır’ın sahibi iii. thutmosis, tanrı amon’a kurbanını sunduktan sonra horus’un yardımıyla bütün denizleri ve nehirleri hükmü altına alarak hükümdarlığının otuzuncu yılı bayramında bu sütunu daha nice zamanların getireceği bayramlar için yaptırdı ve dikti.”

kuzey cephesi üzerinde: “gizli ve kutsal ismin her tecellisine mazhar olan tanrı amon’a kurbanını büyük bir acz içinde sunduktan sonra, ondan yardımlar dilenerek güneyin dostu, dinin nuru iki tacın (aşağı ve yukarı mısır) sahibi, kudretli hükümdar ülkesinin sınırlarını mezopotamya’ya kadar götürmeye azmetti.”


güneydoğu cephesi üzerinde: “güneşin doğduğu sırada sahip olduğu altın renkleri dünyaya yayan horus’un verdiği kuvveti, serveti, kuvvetli sevgi, saygıyı taşıyan ve aşağı ve yukarı mısır’ın tacına sahip olan ve bizzat güneş tarafından seçilmiş olan firavun, bu eseri babası ra için yaptırdı.”

güney cephesi üzerinde: “tanrı horus’un lütfuna mazhar olan ve güneşin oğlu unvanını taşıyan aşağı ve yukarı mısır’ın hükümdarı olan firavun, kudret ve adaletle bütün ufuklara nur saçtı. ordusunun önüne geçti. akdeniz’de dolaştı, bütün dünyayı mağlup etti. sınırlarını naharin’e kadar yaydı. mezopotamya’ya azimle gitti, büyük savaşlar yaptı.”


dikili taşın altında bulunan kaidede ise grekçe ve latince metinler yer almaktadır. 

grekçe metin: ”devamlı bir suretle yerde duran bu taşı dikme cesaretini imparator theodosius gösterdi ve yardımına proclus çağrıldı. bu şekilde otuz iki günde yerine dikildi.”

latince metin: ”önceleri direnmiştim; fakat yüce efendimizin emirlerine itaat ederek, yenilen tiranlar üzerinde zafer çelengini taşımam gerekti. her şey theodosius ve onun kesintisiz sülalesine boyun eğiyor. bana da galip geldiler ve reis proclus’un idaresi altında otuz günde yükselmeye mecbur oldum.”

obelisk of theodosius
ı. theodosius dikilitaşı

At üstünde ok atan bir kavim Batı Roma'yı üç beş kuzeyli kavmin de desteği ile tarihten silmiş bizim büyüklük çok başka.


"HANUKA BAYRAMI NEDİR? Hanuka Bayramı Yahudi inancına sahip kişiler tarafından kutlanan bir bayramdır. Işık Festivali adı ile de bilinmektedir."
 
"Hanuka (İbranice: חֲנֻכָּה, Modern: Ḥanuka(h), Tiberyan: Ḥanukāh), veya Işıklar Bayramı (חַג הַאוּרִים‎, romanize: Ḥag HaUrim), Seleukos İmparatorluğu'nun elindeki Kudüs'ün (Yeruşalim) MÖ 200'lerde Yahudiler tarafından geri alınmasının şerefine 2200 yıldır kutlanan bir Yahudi bayramıdır. İbrani takvimine göre Kislev'in 25. gününden başlayarak sekiz gün sekiz gece boyunca sürer. Gregoryen takvimine göre en erken Kasım sonunda, en geç ise Aralık ortalarında meydana gelir.
Festival, menora (veya hanukkiah) adı verilen dokuz dallı bir şamdanın mumlarının yakılmasıyla başlar. Bir dal tipik olarak diğerlerinin üstüne veya altına yerleştirilir ve bir mum, diğer sekiz mumun yakılması için kullanılır. Bu özel muma şamaş (İbranice: שַׁמָּשׁ‎, lit. "görevli") denir. Hanuka sözcüğü İbranice "adama, ithaf etmek" anlamlarına gelir. Bu bayram, Gregoryen takvimiyle aralık, kasım sonu ya da çok ender olarak ocak başına denk gelir.

En çok kullanılan İngilizce atasözü ve anlamlarına değindim. Aklın yolu bir sonuçta; birçoğunun kendi atasözlerimizle çok benzerliği var. Hatta bazıları birebir aynı diyebilirim. Hazırsanız başlayalım.

1. “Don’t count your chickens before they hatch.”

“Yumurtlamadan önce tavuklarını sayma.”

Anlamı: Planlarınız işe yaramayabilir, bu yüzden bir işi hallettiğinizi sonrasında ne yapacağınızı pek düşünmeyin. O iş tamamlanana kadar bekleyin. Sonrasında yapacağınız işe bakarsınız.

2. “Every cloud has a silver lining.”

Anlamı: Her şeyde/işte bir hayır vardır. Olan biten her işi, başka biçime sokmak elimizde olmadığına göre, iyiye yormak gerekir, bu insanı kötümser olmaktan kurtarır anlamında söylenir.

3. “The grass is always greener on the other side of the fence.”

“Çimenler tepenin diğer tarafında her zaman daha yeşildir.”

Anlamı: İnsanlar sahip olmadıkları şeyleri gözlerinde büyütür ve daha çok isterler.

4. "When in Rome, do as the Romans."

“Romadayken, bir Romalı gibi yap.”

Anlamı: Daha çok yurtdışına çıkıldığında, farklı yaşayan insanlarla karşılaşıldığı zaman, oraya ayak uydurmak ve onlar nasıl yaşıyorsa öyle yaşamak anlamında kullanılan söz.

5. “Two heads are better than one.”

“İki kafa, bir taneden iyidir.”

Anlamı: İki kişi bir araya geldiğinde bir kişiden daha etkili veya kolay çözüm bulabilir. ”Bir elin nesi var, iki elin sesi var” atasözü ile aynı anlama geliyor.

6. “Don’t put all your eggs in one basket.”

“Bütün yumurtalarını bir sepete koyma.”

Anlamı: Yedek planın olsun. Bütün paranı veya zamanını bir plana harcayıp kendini riske atma.

7. "The squeaky wheel gets the grease."

“Gıcırtılı tekerlek yağ alır.”

Anlamı: Eğer bir şey hakkında şikayetçi olursanız daha iyi bir hizmet alabilirsiniz. Eğer sabırla beklerseniz, kimse size yardımcı olmayacaktır. Türkçe de daha çok “Ağlamayan çocuğa meme vermezler.” şeklinde kullanılır.

8. “One man’s trash is another man’s treasure.”

“Bir adamın çöpü başkasının hazinesidir.”

Anlamı: Farklı insanların neyin değerli olduğuna dair farklı fikirleri vardır.

9. "Don’t judge a book by its cover"

“Kitabı kapağına göre yargılama.”

Anlamı: İnsanları ya da bir şeyi, olayı dış görünüşüne bakarak yargılamamak gerekir. Önemli olan kişinin iç güzelliğidir ve ön yargılı davranılmamasına dikkat çekilmektedir.

10. “People who live in glass houses should not throw stones.”

“Cam evlerde yaşayanlar taş atmamalılar.”

Anlamı: Eğer mükemmel değilsen diğer insanları da eleştirme.

"Alevilik nedir sorusunu cevaplamadan önce bazı kavramları tanımak daha yerinde olacaktır
tdk güncel türkçe sözlüğe göre "tanrı'ya, doğaüstü güçlere, çeşitli kutsal varlıklara inanmayı ve tapınmayı sistemleştiren toplumsal bir kurum, diyanet", "bu nitelikteki inançları kurallar, kurumlar, töreler ve semboller biçiminde toplayan, sağlayan düzen", "inanılıp çok bağlanılan düşünce, inanç veya ülkü, kült". bazı dinlerde tanrı inancı yok, ve safi bir felsefi düşünce ile tanrılı dinler arasında gidip geliyor, mesela budizm. çok tanrılı din inancı da var, bunun örneği olarak klasik çin dini, hinduizm, shinto verilebilir. antik zamanda da romalıların çok tanrılı inançları vardı, tanrılarına örnek olarak merkür, venüs, mars, jüpiter, satürn, uranüs, neptün ve plüton verilebilir, gerçi plüton sonradan tanrı olmaktan çıkarıldı.

ibrahimi dinler ise ibrahim'in soyundan gelen peygamberlere gelen dinlerdir. bunlar musevilik, hristiyanlık, islam ve bahailik'tir. bir de semavi dinler var, bunlar da adem'in soyundan gelen peygamberlere gelen tek tanrılı dinlerdir. insanların kökeni adem ve havva'ya dayandığı varsayılırsa bu bütün tek tanrılı dinler demektir.

genel olarak dinler konusundan semavi, oradan da ibrahimi dinlere geçip islam dinine doğru özelleşirsek buradan sonra mezhep ve tarikatların tanımını yapmak gerekir.

mezhep, bir dinin görüş ayrılıklarından dolayı oluşan her bir akımına verilen isimdir. budizm'de theravada, mahayana ve vajrayana, hristiyanlıkta ortodoks, protestan ve katolik, islam'da da sünnilik, şiilik ve haricilik vardır.

islamiyet'te hz. muhammed'in hakk'a yürümesinden sonra farklı dini yorumlar oluşmaya başlamıştır. 800'lü yıllarda abbasi din adamları tarafından bu oluşumlar isimlendirilmeye başlanınca mezhep ve tarikatlar ortaya çıkmıştır.


alevilik; allah'ın birliğine, hz. muhammed'in peygamberliğine ve hz. ali'nin veliliğine inanan bir yorumdur
alevilik, hz. muhammed'in hakk'a yürümesinden sonra ortaya çıkmış olup hz. ali tarafını tutanlara verilen ve ali yandaşlığı anlamına gelen bir kavramdır. hz. ali, hz. muhammed'in amcasının oğludur. kendisi, hz. muhammed'in eşinden sonra islamiyet'i kabul eden ilk kişidir. hz. muhammed, hz. ali'yi kızı hz. fatma ile evlendirmiştir ve bu o'na verilen değeri gösterir. ayrıca, hz. muhammed, hz. ali'yi kendisinden sonra gelecek kişi olarak düşünmüştür ve bunu çeşitli hadislerinde belirtmiştir. örnek olarak "ben hikmetin şehriyim, ali kapısıdır.", "ali müminlerin imamıdır" hadisleri verilebilir. bu sebepten dolayı, aleviler, hz. muhammed'in hakk'a yürümesinden sonra hz. muhammed'in yolunu sürdürecek kişinin hz. ali olduğuna inanırlar.

alievilerin hz. ali'yi, hz. muhammed'den üstün tuttukları gibi yanlış bir kanı vardır. hz. ali, aleviler tarafından peygamber olarak görülmez. hz. muhammed yolun başıdır. hz. ali de hz. muhammed'in elçisi olarak görülebilir. aleviler "allah, muhammed, ali" üçlüsünü bir yol gösterici olarak kabullenirler.

aleviler kendilerini herhangi bir mezhep veya tarikat mensubu saymazlar. hz. muhammed ve hz. ali'nin yolunu takip ederler. hz. muhammed ve hz. ali herhangi bir mezhebin üyesi olmadıkları için aleviler de kendilerini bir mezheple bağdaştırmazlar. kendi inandıkları islami yolun ehlibeyt yolu olduğunu kabul ederler ve islam'ın en orijinal yorumu olarak aleviliği gösterirler. mezhep ve tarikatlar islam'ın gelmesinden 150-200 yıl kadar sonra abbasiler tarafından oluşturulduğundan bunlara itibar etmezler.


peki alevi - sünni çatışması nereden geliyor?
islam tarihinde çoğu derste anlatıldığı üzere bir dört halife döneminden bahsedilir. hz. muhammed, kendisinden sonra yerine geçecek kişi olarak, yani islam'ın koruyucusu ve yayıcısı olarak hz. ali'yi seçmiştir. fakat daha cenazesi kaldırılmadan halifeliğe hz. ebubekir getirilmiştir. bu olaydan sonra hz. ali tarafını tutanlara alevi, hz. ebubekir tarafını tutanlara ise sünni denmeye başlanmıştır.

aleviler, diğer üç halifeyi hz. ali kadar sevmezler. sebebi ise hz. ali'nin halife olması için hz. muhammed'in verdiği vesayete uyulmaması, fakat hz. ebubekir'den sonra gelen hz. ömer ve hz. osman'ın vesayet yöntemi ile halifeliği devralmalarıdır. dolayısıyla halifelerin vesayeti peygamberin vesayetinden üstün tutulmuştur.

Her nerye bakarsan kendi yüzündür
Kimde ne görürsen kendi özündür. 

İlk edebi roman intibah 
İlk tiyatro vatan yahut tiyatro

İsveç ve İsviçre bayrağında haç vardır





Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Türkiye'de Yaşayan Zenciler

Müşür Nedir, Ne İşe Yarar?

Hükümetler Tarafından Gerçekleştirilen Tarihin En Büyük Altın Soygunları