deneme 50
İstinaf ve temyiz kanun yolu incelemesi de dahil olmak üzere idari davalara bakma görevi şu mahkemelere aittir:
İdare mahkemesi (İlk derece mahkemesi),
Vergi mahkemesi (İlk derece mahkemesi),
Bölge idare mahkemesi (İstinaf mahkemesi),
Danıştay (Temyiz mahkemesi ve bazı idari davalar için ilk derece mahkemesi).
Anayasa Mahkemesinin görevleri nedir?
Anayasa Mahkemesi ülkemizde en üst kuruldur. Anayasa Mahkemesi 15 üyeden oluşur. 1961 yılında kabul edilen anayasa ile kurulmuştur.
Anayasa Mahkemesinin Görevleri
Siyasi partilerin mali denetimlerini yaparlar.
Anayasa Mahkemesine yapılan bireysel başvuruları karara bağlarlar.
Yüce Divan adıyla yargılama yaparlar. Yüce Divanda, Cumhuriyet Başsavcısı veya Cumhuriyet Başsavcıvekili yapar.
Siyasi partilerin kapatılmasıyla ilgili davalara bakarlar.
TBMM üyelerinin dokunulmazlıklarının kaldırılması, üyeliklerinin düşürülmesi kararlarına açılan davalarla ilgilenirler.
Kanun, kanun hükmündeki kararnamelerin (KHK) ve meclis tüzüklerinin şekil ve esas bakımından anayasaya uygunluğunu denetlerler. Ancak anayasa değişikliklerini şekil olarak inceler ve denetlerler.
Batı'nın Doğu'ya Üstün Olmasının Altında Yatan Basit Sebepler
Batı medeniyetinin Doğu'ya uzun süredir üstün olmasına dair pek çok teori ve görüş var, yani tahmin edeceğiniz üzere %100 kesin şeyler mevcut değil. Bu görüşlerden bir tanesini, Niall Ferguson'un Civilization: The West and the Rest kitabındaki birkaç temel maddeyi paylaşmak istedik.
batı'nın doğu'ya üstünlüğünün sebebi... bu konuda teori çok ve kitaplar bol. herkes meşrebine göre olan kitabı sever ve teoriyi bağrına basar. ancak benim favorim niall ferguson efendinin civilization kitabıdır. türkçede uygarlık: batı ve ötekiler diye bulunmakta alın okuyun derim. (tabii ki çoğu kimse alıp okumayacak, ki bu da ferguson teorisine uygun.)
ferguson efendinin kitabını okumaya üşendim hocam şuraya yazıver işte neymiş hemen öğrenelim de biz de gelişelim ve playstation 5 ve iphone 12'leri ucuz ucuz kullanalım derseniz hemen yazıyorum.
ferguson kitapta şu soruyu soruyor
1500'lü yılların sonunda avrupanın batısına öbeklenmiş ve dünyanın sadece yüzde onuna hakim bir grup insan ne yaptılar da 1900'lü yılların başına geldiğimizde dünya topraklarının yüzde altmışına ve zenginliğinin de yüzde seksenine kondular ?
işte kitap bu soruyu cevaplamaya çalışıyor.

ferguson abimize göre doğunun batıdan geri kalmasının ve batının sürekli tur üstüne tur bindirmesinin sebepleri şunlar
a) serbest rekabet (yani ayrıcalık yok, torpil yok. cahile ve bilgisize aman yazıktır diye öncelik yok. piyasaya devlet üzerinden müdahale yok. çıkan çıkıyor ve batan batıyor.)
b) bilimsel düşünce metodu (yani dostum bilim. sorgulamak, neden demek , nasıl oluyor demek ve aklı mantığı önder kılmak. asilzadeyi değil bilim insanını omuzlarda taşımak.)
c) hukukun üstünlüğü (kısacası bir alman köylünün evini elinden almak isteyen krala hayır dediği zaman gelen sen benim kim olduğumu biliyor musun lafına "sen kralsan ben de vatandaşım ve berlin'de hakimler var" cevabının özü ve özeti.)
d) modern tıp (hala aşıyı falan tartışan zihinlere anlatmaya değmez. yani yılan yağına değil modern ilaçlara güvenmek.)
e) tüketim toplumu (halk fakir devlet zengin olsun değil, halk zengin olsun bol bol tüketsin ve sanayici de üretsin vergilerle ezmeyelim ama tüm millet kalkınsın felsefesi.)
f) iş ahlakı (bunu da anlamayız ama mesela intihal yapmamak, evin betonundan çalmamak, iş yerinden eve bir top kağıt götürmemek , çürük domatesi pazarda gözleri görmeyen ayşe yengeye kakalamamak.)
işte dostlar bu kadar basit
bunları yaparsan sen de gelişir, medeni olursun. yapmazsan çamurda oynamaya devam. "e hocam bunları herkes bilir bu ferguson neden bu kitabı yazmış sen de oturmuş buraya yazmışsın" demeyin. evet kardeşim bunları herkes bilir ama yapmaya paçaları yemez. bilmek başka yapabilmek başkadır.
örneğin hemen güncel bir örnek vereyim: kitap okuyor musun, ayda kaç tane okuyorsun? yazarlara bakışın nedir? üreten ve yazan insanları destekliyor musun?
örneğin ben algı yönetimi üstüne iki kitap yazdım. buyrun, buradan inceleyin: kitap
kitabı geçtim youtube denen, bebek şarkısının milyar kere izlendiği bir ortamda oturup her gün alıp hemen hayatında kullanabileceğin bilgileri bedavadan anlatıp duruyorum. birkaç tanesini sıkılmadan izleyebilir misin? kanal
şimdi "hocam ne alakası var gelişmişlikle" deme. bilgiye ve bilgi üretene yaklaşımın gelişmişlik durumunu belli eder. kısacası ülkelerin ve medeniyetlerin gelişmesi bireylerin tutumuyla başlar.
özetin özeti:
gelişmiş medeniyet : öğren + öğret + üret + çalma
gelişmemiş medeniyet : öğrenme + öğretme + üretme + çal
daitoryu
Avrupa Nasıl Oldu da Dünyanın En Gelişmiş Medeniyetlerinden Biri Haline Geldi?

Avrupa Nasıl Oldu da Dünyanın En Gelişmiş Medeniyetlerinden Biri Haline Geldi?
Avrupa medeniyeti, günümüzde belki de tüm dünyanın en gelişmiş uygarlıklarından biri. Her kültürden insan için ilgi çekici bir merak unsuru olan bu medeniyetin gelişimini Sözlük yazarı "iwillshowyouwhatitmeans" akıcı bir şekilde özetlemiş.

Ekşi Şeyler

TARİH 5 Nisan 2018 70,3b OKUNMA 572 PAYLAŞIM
Yeniçeriler Üzerindeki Otoritenin Kaybolduğunu Gösteren Olay: Vaka-i Vakvakiye
Vaka-i Vakvakiye ya da diğer adıyla Çınar Vakası, Osmanlı İmparatorluğu'nda yaşanan bir isyan sonucu 30 kişinin vakvak ağaçlarına asılarak idam edilmesini ifade eden olay.

1656 yılında, bitmek bilmeyen girit savaşı devam ederken borçların fazlasıyla artması nedeniyle maaş ödeyemeyen devletin paranın değerini devalüe etmesi, düşük değerli bastırdığı yeni parayla yeniçerilere maaş ödemesi fakat bu paraları hiç bir esnafın kabul etmemesi sebebiyle padişahla görüşmek istemeleri ama geri çevrilmeleri neticesinde istanbul'da çıkmış bir isyandır. isyancılar (ki çoğu yeniçeridir) osmanlı bürokrasisinin bu ekonomik buhrandan sorumlu tuttukları en üst 30 kişisinin kellesini istemişlerdir.

o sırada tahtta bulunan 14 yaşındaki 4. mehmed'in naibi valide hatice turhan sultan bu teklifi savuşturmaya, en azından bazılarını kurtarmaya çalışsa da, isyanı yatıştıramamış, en sonunda tüm listedeki kişileri idam ettirmek durumunda kalmıştır. idam edilenler at meydanı'nda (bugünkü alman çeşmesi civarı) bulunan ulu bir çınar ağcında asılmışlar, bu nedenle olay aynı zamanda çınar olayı olarak da anılır olmuştur.
osmanlı'nın 50 yıl içerisinde ihtişamının doruklarından düştüğünü ve yeniçeriler üzerindeki devlet otoritesinin kaybolduğunu en çarpıcı şekilde gösteren olaylardan biridir. kadınlar saltanatı döneminin son güçlü kadını hatice turhan sultan durumun vehametini bu olayla anlayıp, sadrazamlık makamına güçlü birini geçirmeyi uygun bulmuştur. köprülü mehmed paşa ile, onun işlerine asla karışmama anlaşması yapmış, böylece bu olaydan sonra köprülüler devri başlamıştır.
Bir Zamanlar Anadolu Topraklarına Hükmeden Hititler'e Ne Oldu?
MÖ 1650-MÖ 1190 arasında, şu an üzerinde yaşadığımız bölgede hüküm süren Hititler neden dağıldı? Sonrasında ne oldu?
İlk akla gelenler
hititlere ne oldu sorunsalı... doğu roma yıkıldıktan sonra rumlara ne olduysa hititlere de o oldu. rumların çoğu müslüman oldu, küçük bir kısmı rum olarak devam ettiler. sonunda bir kısmı yunanistan’a gitti. bu mübadele zamanında bile bir kısmı müslüman olup türkleştiler. esasında bu rumlar da hititlerin rumlaşmış torunlarıydı. siz sanıyor musunuz ki iskender anadolu’yu aldığında mora ve antik makedonya’daki yunanca konuşan insanlar anadolu’ya göçtü de anadolu’daki diğer insanlar anadolu’dan kaçtı gittiler? elbette göç edenler oldu ancak anadolu’da helence konuşan bütün insanlar mora ve makedonya’dan gelmemişlerdi. hakim helen kültürü altında helen oldular. bu insanlar sonra romalı, sonra doğu romalı oldular. en son da osmanlı tebaası oldular. şu anda türkler. bu yüzden dna dizilimimizde büyük oranda anadolulu çıkıyoruz. çoğumuzun ataları halihazırda anadolu’daydılar. sonra müslümanlaşıp türklerle evlendiler, ettiler...
myrtilles
"bir yere gitmediler, dominant biçimde aramızdalar"

lux aeterna
Kaybolmalarında Bronz Çağı Çöküşü'nün etkisi
bronz çağı çöküşüne sebebiyet veren bir insan kitlesi var, bunlara "deniz insanı" (sea peoples) deniyor, ama kökenleri muamma. ve evet, akdeniz'e kıyısı olan medeniyetlerden sadece mısır medeniyeti ayakta kalabiliyor.
Bronz Çağı Çöküşü (MÖ 1200-1150): Güneybatı Asya’da ve Doğu Akdeniz’de, Bronz Çağı sonları, Demir Çağı başlarında yaşanan hızlı, yıkıcı ve kültürel dağılmalara, çözülmelere yol açan bir dizi toplumsal çöküştür.
bazı mısır kabartmalarında ("delta muharebesi" kabartması gibi) mısırlıların, denizden gelen bir halkla savaştığı sahneler resmedilmiş.
150-200 sene boyunca bu yıkıma karşı mücadele vermiş ve özellikle öne çıkmış olan hükümdarlar 2. ramses, merneptah ve 3. ramses'dir.
o dönemden kalan ilginç yazışmalar da var. bugünkü suriye topraklarındaki ugarit devletinin kralı, aynı zamanda babası olan komşu kraldan yardım istiyor (alasiya diye bir devlet, bugünkü kıbrıs adasında olduğu düşünülüyor).
mektupta "baba, benim tüm askerlerim hatti'de (hitit devletinin toprakları) olduğunu, tüm gemilerimin lukka'da olduğunu (likya'nın eski adı) bilmiyor musun? şehrimi yağmaladılar, yaktılar, yıktılar, kötü şeyler yaptılar, bunu sadece yedi gemiyle yaptılar!" diye resmen ağlıyor.
kıbrıs'ta bulunan bazı kazılarda ufak "hazineler" bulunuyor. bunların da aynı dönemlerde, işgalden ve kıyımdan kaçmak zorunda kalan zenginlerin mallarını "sonra gelip alırız" diye gömdükleri yerler olduğu düşünülüyor.
hitit devleti ortadan kalksa bile, sonrasında hitit artığı başka devletler devam ediyor. üstüne lidya, likya, truva güçleniyor. orta anadolu'da bulunan hitit devletleri, asurlular tarafından işgal ediliyor ve bütün hatti halkları asimile oluyor.
asurlulardan sonra akamenid persler var, sonrasında neo-babil var, ermeni krallıkları var...
kendileri de hint-avrupa kökenli bir grup olan hititler, kendi devletleri tamamen çöküp bir daha bir devlet oluşturamayınca, ve ufak gruplara bölününce, önce semitik bir halk olan asurlular tarafından tamamen devlet yapıları yıkılmış, sonrasında ise diğer hint-avrupa kökenli ve hititçeye daha yakın lisanları konuşan diğer devletler tarafından (pers) tamamen asimile edilmişler.

spincrus
Hititler nasıl yıkıldı peki?
yüksek lisanslı bir hititolog olarak söyleyebilirim ki, türkler hitit değil. (belki bazı bölgelerde hititlerin torunları hala yaşıyor olabilir) hititler de anadolu’nun yerlisi değil.
şöyle ki hititler, karadeniz’den göç yoluyla gelip anadolu’ya yerleştiği tahmin edilen bir halktır. hattilerden farklı bir halk olmalarına rağmen onların kültürlerinden çok fazla etkilenmişler. bu yüzden de neşa olan isimlerini hattili anlamına gelen hitit şeklinde değiştirmişler.
tam olarak nereden geldiği ve kimler olduğu tahmin edilemeyen deniz kavimlerinin saldırıları sonucu devlet bölümüş ve anadolu’da geç hitit dönemi başlamıştır. bunun sonucunda kurulan hitit şehir devletleri, o dönemde oldukça güçlü olan asur devletinin baskısına dayanamamıştır.
hititlerin torunlarının kimler olduğu hakkında kesin bir şey söylenemez. ancak şunu biliyoruz ki dilleri, türkçeden oldukça farklı ve hint -avrupa kökenli. türkçe, sumerce ile daha çok benzer. hatta sumerce, tıpkı türkçe gibi ural-altay kökenli bir dildir.
edit: kaşka saldırıları, doğrudan hititlerin yıkılışına etki etmese de muhtemelen devleti zayıflattı. zira hititler, varoldukları süre boyunca kaşkalarla mücadele etti.
tavanna
Final yorumu
basitçe kendilerinden bir sonraki halklara dönüştüler.
luviler, palalar, hattiler, hititler daha sonraları rum, ermeni, arap, pers, türk gibi kavimlerin potasında -çoğunlukla zorunlu, bazen de gönüllü olarak- eridiler.
on binlerce yıldır dünyanın hemen her coğrafyasında da böyle oldu. her kavmin çoğunluğu bir sonraki baskın kavme dönüştü. küçük bir kısmı göçtü-sürüldü. küçük bir kısmı imha edildi ama çoğunluğu evrildi... dünya bu teamüllerle dönmeye devam etti.
testudos
Yunan Mitolojisinde Adını Sürekli Duyduğumuz Tanrılara Ne Oldu?

Yunan Mitolojisinde Adını Sürekli Duyduğumuz Tanrılara Ne Oldu?
Zeus, Ares, Athena, Hades, Poseidon gibi adını sıklıkla duyduğumuz Tanrıların akıbetinin ne olduğunu hiç düşündünüz mü?
Kur’an’da bahsi geçen peygamberlerin anlatıldığı Ebla tabletleri
1974-75'te yapılan arkeolojik kazılar neticesinde Suriye'nin İdlib bölgesinde yalnızca Asur, Sümer ve Babür uygarlıklarının değil kültür bakımından zengin ve bilinmeyen bir uygarlığın izine daha rastlanıldı: Ebla Krallığı… Bu arkeolojik kazılarda Ebla Krallığı'na ait 20 bin kadar da tablet ortaya çıktı. Peki, bu tabletlerin dünya tarihi açısından önemi ve gizemi neydi? Tabletlerde, Kur'an-ı Kerim'deki hangi peygamberlerin ismi geçiyor ve hangi olaylar yer alıyordu?
İtalyan arkeolog Paolo Matthiae ve onun ekibi tarafından 1974-75 yılları arasında antik kent Tell Mardikh kazıları sırasında keşfedilen tabletler, Ebla höyüğü içerisinde yer alan G Kraliyet Sarayı'nın farklı odalarında bulundu.
📌Ebla tabletlerinin çoğu kare şeklindeki kil tabakların üzerine yazılmıştı. Bu tabletler, büyük sırları da açığa çıkarmasının yanında dinler tarihi açısından çok önemli bilgileri ihtiva ediyordu.
EBLA TABLETLERİNİN ÖNEMİ NEDİR?
🔍 Ebla tabletlerinin en önemli özelliği içerisinde ilahi kitaplarda bahsedilen üç peygamberin (Hz. İbrahim, Hz. İsmail, Hz. Davud) adının geçmesiydi. Kur'an-ı Kerim'de geçen bazı peygamber ve melek isimleri ile Lût Kavmi'nin ve Sodom- Gomore'nin ayrıntılı şekilde yazıldıkları ilk kaynak olmaları; tabletlerin uygarlıklar için dönüm noktası niteliğini de de gözler önüne seriyordu.
📌Suriye'nin başkenti olan Şam ile Türkiye'nin güneydoğusunda yer alan Ebla Krallığı M.Ö 2500'lü yıllarda hüküm sürmüştü. Ebla "Beyaz Kaya" manasına gelmekteydi.
📌Epey gelişmiş bir medeniyete sahip olan Eblalılar, dönemin önemli kültür ve ticaret merkezi haline gelmişti. Devlet arşivi oluşturacak ve kütüphaneler kuracak yetkinliğe sahiptiler. İşte bu krallık döneminden kalan tabletler henüz çok yeni sayılabilecek bir zamanda gün yüzüne çıktı.
Peki bu tarihi hadise nasıl yaşandı?
EBLA TABLETLERİ NASIL ORTAYA ÇIKTI?
🔍Avrupa'nın en eski üniversitelerinden olan Roma'daki La Sapienza'da görevli Paolo Matthiae adında 24 yaşındaki genç bir arkeolog, 1963'te Suriyeliler'den İdib'de kazı yapma izni aldı.
🔍Şehrin dışında, Halep'in 55 kilometre kadar güneydoğusunda bulunan "Tel Mardih"i kazmaya başladı.
🔍Matthiae'nin Tel Mardih'te bulmaya başladığı eserler, dünyanın eski kültürlerinden birini, medeniyet tarihini baştan aşağı değiştirecek ve bölgede sadece Sümer, Babil ve Asur uygarlıklarının değil, "Ebla" adında kültür bakımından zengin ve renkli bir başka uygarlığın da yaşamış olduğunu ortaya çıkartacaktı!
🔍Genç arkeolog kazılara devam ettikçe Ebla'nın sırrı yavaş yavaş kendisini açığa çıkarmaya başladı. Bölgede milâttan önce 2500'den itibaren genişlemeye ve güçlenmeye başlamış bir krallık yaşamıştı, 900 sene gibi uzun bir müddet bölgenin hakim gücü olmuş ve Hititler tarafından ortadan kaldırılmıştı.
"Matthiae, bölgede yaptığı kazılarda Ebla Krallığı'nın 20 bin civarında tabletten oluşan arşivini bulmuştu. Bu arşiv, aynı zamanda diğer arkeoloji uzmanlarının üç bin yıldan beri bildikleri bütün çivi yazılı metinlerin çok daha fazlasıydı.
Farklı dile ait olan bu tabletler nasıl çözümlendi?
🔍Tabletlerdeki yazılarda iki dil ortaya çıkmıştı, Ebla diline fonetik yani ses olarak temsil eden Sümerce ve daha önce bilinmeyen bir dil kullanılan Sümer çivi yazısı…
🔍Tabletler hakkında bilgilere ulaşabilmek için öncelikle Ebla dili üzerinde çalışılması gerekiyordu."
"Tabletlerin hepsi MÖ 2500 ve şehrin yıkıldığı MÖ 2250 yılları arasında tarihlendi. Roma Üniversitesi'nde genç bir Asuroloji uzmanı olan Giovanni Pettinato, bu iki dilli tabletleri kıyaslamalı bir şekilde çözmeyi başardı. Tabletlerin çözülmesi Ebla Krallığı başta olmak üzere pek çok sırrı da açığa çıkarıyordu."
"Bu tabletler krallığın ekonomik ve sosyal yapısı ile devlet yönetimi, dini inancı ve diğer devletlerle kurmuş olduğu uluslararası ilişkiler hakkında da bilgi vermekteydi. Ebla tabletlerinin büyük çoğunluğu yönetimle ilgili belgeler içeriyor olsa da sosyal yaşamın işleyişine dair de ince detaylar bulunmaktaydı.
📌Ebla'ya uzak olmayan Sina, Gazze ve Kudüs ile gerçekleştirilen ticari ve kültürel ilişkiler de tabletlerde yer alıyordu. Ekonomi ve idare hususunda belge niteliği taşıyordu."
"Tabletlerde bazı peygamberler ile meleklerin isimlerinin yanı sıra Tevrat'ta geçen ve Kur'an'da da bahsedilen bazı hadiselerden de bahis vardı; meselâ Hazreti Lût'un kavminin helâk olduğu Sodom ve Gomore uzun uzun anlatılıyor ve Tevrat'taki ibadet şekillerinden de söz ediliyordu. Bunun yanında Kur'an-ı Kerim'de geçen İrem şehri de Ebla tabletlerinde geçen isimler arasındaydı.
📌Bu isimlerin en dikkat çekici yanı ise, peygamberlerin tebliğ ettiği kitaplar dışında şimdiye kadar bulunmuş başka hiçbir metinde geçmiyor olmalarıydı. Bu o dönemde hak dini tebliğ eden peygamberlerin haberlerinin bu bölgelere de ulaştığını gösteren önemli bir belge niteliğini taşımaktadır."
"Bu tabletlerin varlığı, Kur'an-ı Kerim ayetinde de yer aldığı üzere Yüce Allah'ın her topluluğa elçiler gönderdiğinin apaçık bir göstergesidir.
"Andolsun, Biz her ümmete: "Allah'a kulluk edin ve tağuttan kaçının" (diye tebliğ etmesi için) bir elçi gönderdik. Böylelikle, onlardan kimine Allah hidayet verdi, onlardan kiminin üzerine sapıklık hak oldu. Artık, yeryüzünde dolaşın da yalanlayanların uğradıkları sonucu görün." (Nahl Suresi, 36)
📌Ortadoğu tarihinin yeniden yazılmasına imkan verecek tablet çalışmaları ne yazık ki sonlandırılmak zorunda bırakıldı. Çiviyazısı uzmanları Ebla tabletleri üzerinde çalışmaya devam ederlerken Tel Mardih'teki kazılara Suriye'deki savaş yüzünden 2011'de son verildi.
Tabletler günümüzde nerededir?
📌Bugün, tabletler Suriye'de Halep, Şam ve İdlib müzelerinde tutulmaktadır."
"Batı'nın bu tabletlere karşı büyük bir arzusu vardı. Hristiyanlığı şüpheye düşüren noktalar sebebiyle tabletlerin önemli bir çoğunluğu yok edildi veya çalındı. Bahsi geçtiği üzere Kur'an-ı Kerim ve Tevrat'ta yer alan bazı isimler bu tabletlerde de mevcuttu. Tevrat'ın yazıya geçirilmesi ile bu krallık arasında 2 bin seneye yakın bir zaman dilimi söz konusuydu. Tevrat'tan önce Ebla Krallığı tarafından yazılan noktalar vardı.
🔍İslami ve Kur'an merkezli bakış açısıyla bu tabletleri çözmek oldukça mümkündür. Kur'an'a göre her kavime çeşitli peygamberler gönderilmiştir ve Ebla Krallığı da kendisine peygamber gönderilen bir kavim olma özelliğini taşıyabilir. Hristiyanlar ve Yahudiler için neden problem olduğuna baktığımızda ise karşımıza farklı bir manzara çıkmaktadır.
🔍Tabletlerde bazı baskılardaki tercümeler farklıyken bazıları hiç tercüme edilmemiştir. Batı, bu tabletlerin çoğunu kendi ülkelerine götürmüş veya yok etmeye girişmiştir. Bahsi geçen ve tercüme edilmiş tabletler 20 bin tabletin az bir bölümünü oluşturur"
"Tapates Hangi Uygarlığa Aittir?
Anadolu kültüründe doğan tapates; tarihin babası Heredotos'a göre Makedonya'da yaşayan Trak boylarından biri olan ve daha sonraları Anadolu'ya göçen Frig Uygarlığına aittir. Yani Trakya'dan Anadolu'ya göçen bir medeniyetin izidir aslında tapates.. Yaklaşık 400 yıl kadar süren bu göçler Hitit uygarlığın sonlarına doğru yoğunlaşmış. Günüzmüzce ifade edecek olursak balkanlardan gelen bu göç rüzgarı Anadolu'da yeni bir Frig Uygarlığını doğurmuştur. "Eski Antik Yunan Yazarı Homeros'un İlyada isimli kitabında Sakarya nehri boyunca yerleştiklerini ifade eder." Polatlı (Gordion) merkez olmak üzere Ankara, Sakarya, Eskişehir ve Kütahya çevresi Frigya diye anılmıştır. Tapates halı ve kilimlerininde bu çevrede doğup büyüyerek sanatsal bir noktaya geldiği anlaşılmaktadır."
Frigya bir çok sanat dalına merkez olduğu gibi dokuma sanatında da tekstil ve kilim ürünleri ile ünlenmiştir. Arkeologların yapmış olduğu Gordion (Polatlı) kazılarında parçalar halinde frig tekstil örneklerine ulaşılmıştır. Dolayısıyla Tapatesi ilk Frigler bulmuştur.
Yorumlar
Yorum Gönder