deneme 59




"fakelore 

""Halk bilimi", Arapça kökenli bir sözcük olan halk[2] ve Türkçe bilim sözcüklerinin bir tamlama oluşturmasıyla ortaya çıkmıştır. En basit haliyle halkla ilgilenen bilim anlamındadır. "Folklor" terimi ise Türkçeye Fransızcadan geçmiş olup, folk (halk) ve lore (bilgi)'den gelmektedir."
 
"Düğün, bayram, çocuk, cenaze, dini boyutlar vs. türünden halk gelenekleri; cin, peri, büyü, afsun, muska, gibi şeylere inanma biçiminde gündeme gelen bütün halk inançları ile türküleri, maniler, bilmeceler, oyunlar, ninniler, masallar, menkıbeler, deyimler ve atasözleri folklor konusuna girer."

"Alan Dundes e göre halk kimdir?
Dundes'e göre “halk terimi en azından ortak bir faktörü paylaşan herhangi bir insan grubunu ifade eder. Bu grubu birbirine bağlayan faktörün –ortak bir meslek, dil veya din olabilir- ne olduğu önemli değildir."
 
"Dorson masa başında, ticaret malzemesi olarak üretilen bu tür ürünleri folklorun bozulmuş şekli, sahte- si, taklidi anlamında “fakelore” olarak adlandırır.


 
folklore ait gibi sunulan, immitasyon, fakat folklor dışı her türlü kültür endüstrisi ürününe, biraz da ironik olarak "fakelore" deniyor. envai çeşit dans toplulukları, müzikal uygulamalar bu kapsamın içinde. bir bakıma ideolojik ihtiyaçlarla, ya da folklörün ekmeğini yemek için bir seri üretim ilişkisine girmek demek bu. kavramın ilk ortaya çıkışı, varolmayan öykülerin halk öykülerine karıştırılması ile olsa da, anlamı oldukça genişlemiştir. aklıma bu konuda ilk gelen işler burhan öçal'ın, sultans of the dance'ın, yurtseven kardeşler'in, yurttan sesler korosu'nun, ali rıza binboğa ve bacılarının işleri. bunların kimi üretim biçimleri, kimi ideolojik boyutları ile bu kapsama giriyorlar. bektaşi kültürünün de derinliksiz, salt bir meyhane kültürüne indirgenmesi, bu yönde çokça hikaye eklenerek adileştirilmesi de fakelore kapsamına sokulabilir, son dönem elif şafak ve türevlerinin sufi kültürünü işleme biçimleri de. esasen bir 'fakelore'ik ürün popülerleştiği zaman ideolojikleşir. ancak o zaman münbit zemin kazanır."
 

"Yahudiler Hz Muhammed hakkında ne düşünüyor?
Yahudi inancına göre Hz. Muhammed, peygamber kabul edilmemektedir. Yahudilikte peygamberlik, MÖ 5. yüzyılda yaşamış Malaki ile son bulmuştur."
"Peygamber Efendimiz Israiloğullarından mı?
Araplarla İsrailoğulları (Yahudiler) köken itibariyle kardeştirler. İki dilin son derece yakınlığı da bunu gösterir. Gerek İsrailoğulları içinde yetişmiş olan peygamberler gerek Kureyş Arapları içinde yetişmiş olan Hz. Muhammed, İbrahim soyundan gelir."
 
"Peygamber efendimiz neden 3 gün sonra defnedildi?
Hz.Fatma babası Hz.Muhammed'in cenazesini 3 gün sonra 17 kişinin kıldığı namazla defnetti.Çünkü sahabenin çoğu kimin halife olacağı mücadelesi ile meşguldü.Ortadoğu'da asıl beka sorunu iktidar uğruna yapılan kavgalardır."
 
Yahudilere göre Mesih'den önceki son peygamber Malaki'dir.13 Dolayısıyla Yahudilik tarihinde peygamberlik müessesesi, Hz. İbrâhim'le başlamakta, Hz. Mûsâ ile zirveye ulaşmakta, Malaki ile son bulmaktadır."

Yahudiler Hz. İsa'nın ve Hz. Muhammed'in peygamberliğini kabul etmezler."
 
 "Peygamber Efendimiz eşine ne diye hitap ederdi?
Nezaket abidesi Peygamber Efendimiz, eşine hitap ederken sevgi sözcükleri kullanmayı ihmal etmiyordu. Meselâ Hz. Aişe'ye, 'Uveyş', 'Aiş', 'Hümeyra' gibi hoş anlamlara gelen isimlerle sesleniyordu. “Erkek gözden, kadın kulaktan doyar.” der atalarımız."
 
Türkçe Yunanca
İyi günler Herete – Yahara
Merhaba Ya su – Ya sas
Günaydın Kalimera – Kalimerasas
Tünaydın Kalispera – Kalisperasas
Hoşgeldin (Erkek için) Kalos ton
Hoşgeldin (Bayan için) Kalos tin
Hoşgeldiniz Kalos tous
Hoş buldum Kalos sas vrika
Hoş bulduk Kalos sas vrikame
Hoşçakalın Ya su – Ya sas – Adio sas
Hoşçakal Ya – Adio
Mutlu günler Ya hara
İyi akşamlar Kalo sas vradi
İyi geceler Kalinihta – Kalinihta sas
İyi öğleden sonralar Kalo apogevma
Yarın görüşürüz Tha se do avrio
Görüşürüz Ta leme
Selamlar Heretizmus
Maria’ya selamlar Heretizmata sti Maria
Kosta’ya selamlar Heretizmata ston Kosta
Maria ve Kosta’ya selamlar Tus heretizmus mu stin Maria, ston Kosta
Kosta Bey’e saygılarımı iletin Ta sevi mu ston kirio Kosta
Maria Hanım’a saygılarımı iletin Ta sevi mu stin kiria Maria
Merhaba, nasılsın? Ya su, ti kanis?
Merhabalar nasılsınız? Ya sas, ti kanete?
Keyifler nasıl? Pos ta pas?
Nasıl gidiyor? Pos pai?
Ne oluyor? Ti genete?
Ne haber? Ti nea?
İyi teşekkürler, siz nasılsınız? Kala efharisto, Esis?
Çok iyi, sen nasılsın? Poli kala, esi?
Şöyle böyle Eçi ki eçi
Çok iyi değil. Ohi poli kala
İyi sayılır Kaluçika
İyi diyelim As ta leme kala

Karşısındaki İle Empati Kuramayan, İçe Kapanık ve Sakarlığa Yatkın İnsanların Sorunu: Asperger Bozukluk
  
Genellikçe küçük yaşlarda ortaya çıkan bir rahatsızlıkmış. İlk ve en belirgin özellikler arasında, karşısındaki kişilerle iletişimde sıkıntılar, empati konusunda eksik ve sakarlık varmış.

asperger sendromu, çocukluk çağında ortaya çıkan genetik geçişli bir sorundur. sendromun ana belirtisi aşırı içe kapanıklık durumudur. tekrarlayıcı davranışlar, tekdüze bir konuşma, belli bir konuya abartılı ilgi diğer önemli belirtilerdir. hastalık, 3-4 yaşlarından sonra yavaş yavaş belli olmaya başlar. çocuklar genellikle 3-4 yaşına kadar yaşıtları gibi davranıp, hareket ederler. erkek çocuklarında daha sık görülür.

aspergerli çocuklarla ilgili en büyük tereddüt her içe kapanık, sosyal iletişimi zayıf, çocuğun bu sendroma dahil edilmesidir. çünkü ailenin aşırı korumacılığı, aşırı eleştiri sonucu ortaya çıkan güvensizlik ve buna bağlı sosyal iletişimde başarısızlık asperger sendromu olarak değerlendirilebilir.

asperger sendromu otizm içinde çok fonksiyonlu, en fazla yüz güldüren bir spekturumda değerlendirilir. asperger sendromuna sahip olan çocuklarda aşırı içe kapanıklık durumu ana belirtidir. hastalığın diğer karakteristik özellikleri şöyle sıralanabilir:

bu çocuklar çevreye duyarsızdır. sorulara her zaman uygun yanıt vermezler. tekrarlayıcı davranışları vardır. duruma uygun olmayan mimik ve jestlere sahiptirler. konuşmaları uygun ifade ve tonlamadan yoksundur, bu nedenle tekdüze, motor gibi konuşurlar. çevrelerindeki insanlarla empati (kendisini diğer insanların yerine koyma) yapamazlar. karşılarındaki insanların duygularını, sözel olmayan iletişimi anlayamazlar. belli bir konuya abartılı ilgi duyarlar. otomobil, uzay, ağaç çeşitleri gibi konularda her ayrıntıyı bilirler. arabaları motor sesinden bile tanıyabilirler. 

hastalığın otizmden farkı nedir?
aspergerli çocuklar bebeklik yıllarında sağlıklı gelişirler. oysa otistik çocuklar çok daha erken belirti verirler, çevreleriyle iletişimleri yoktur, konuşma gecikmesi vardır. aspergerli çocuklarda konuşma gecikmesi yoktur. ama hareketlerini kontrol etmekte zorluk çekerler, sakarlık belirgindir. fiziksel görüntüleri normaldir ama tuhaf mimik ve jestleri vardır. asperger, yaş ilerledikçe daha belirginleşir. çünkü sosyal iletişimde ciddi handikaplar ortaya çıkar. ama eğitimlerini tamamlayabilirler. hatta derslerinde başarılı bile olurlar.

asperger sendromunun ileriki yaşlarda gidişi nasıldır?
aspergerli çocuklar yetişkin dönemlerinde kendilerine uygun iş bulabilirler ve yönlendirildikleri taktirde çalışabilirler. ama insanlarla yüz yüze diyalog kurmayacakları, organizasyon, yaratıcılık ve el becerisi gerektirmeyen, zaman baskısı olmayan, korunmalı, rutin, tek düze işlerde çalışabilirler. en büyük sorun işe kabul edilirken yaşanır. sorulara düzgün yanıtlar veremedikleri için mülakat gerektiren işlerde başarılı olamayabilirler.

asperger sendromuna bağlı olarak ortaya çıkabilecek sorunlar nelerdir?
asperger sendorumuna bağlı olarak buluğ çağından itibaren ruhsal sorunlar ortaya çıkabilir. aspergerli çocuklar 8-9 yaşından itibaren yoğun kaygı duyarlar. toplumla uyum içinde olmadıklarının farkındadırlar. hastalığın otizmden ayrılan diğer bir noktası budur. içe kapanıktırlar ama iletişim için isteklidirler. ne yapacaklarını bilemezler, yaklaşımları genellikle insanları uzaklaştırır. yaşıtları tarafından dışlanıp, alay edilirler. depresyona girebilirler. takıntıları, dikkat bozukluğu aşırı hareketlilik olabilir. bu sorunların tedavi edilmesi ve yönlendirilmesi aspergerli çocuğun yaşamını kolaylaştırır. bu sorunlar tedavi edilmezse sendrom daha da ağırlaşıp çocuğun hayat kalitesini düşürür. 

aspergerli bir çocuğa yaklaşım nasıl olmalıdır?
aspergerli çocuklarda eğitim çok önemlidir. sosyal ve iletişim alanında ve davranış eğitiminde ciddi desteğe ihtiyaç duyarlar. katı kurallar ve rutine bağlı oldukları göz önüne alınarak olumlu alışkanlıklar edinirken bu özelliklerinden yararlanılmalıdır. ayrıca aspergerli çocukların ailelerinin eğitilmesi de önem taşımaktadır. aile, çocuğa hangi durumda nasıl davranacağını, sosyal taleple karşılaştıklarında bununla nasıl baş edeceğini, sorun yaratacak durumları tanıtıp, konuşurken nasıl tonlama yapacağını öğretebilir. ayrıca aspergerli çocukların eğitim gördükleri okulla da işbirliği yapılması, bu çocukların özelliklerinin eğitimcilere anlatılması gerekir. aspergerli çocuklar erişkin yaşa geldiklerinde uygun eğitim ve uygun iş seçmişlerse kendilerine yetebilirler. kendilerini tolere edecek eş bulabilirlerse evlenebilirler.

asperger sendromuyla karışan durumlar var mıdır?
içe kapanıklık, şizoid kişilik, depresif mizaç, güvensiz çocuklar, girişimi engellenen çocuklar, aileleri tarafından engellenen çocuklar, aşırı korumacı ailelerde yetişen çocukların ortaya koyduğu davranışlar bu sendrom ile karışabilir.

asperger sendromunun karakteristik özellikleri:
· asperger sendromu olan insanlar sosyal olabilmek için çabalar ama başaramaz.
· yüz ifadeleri gibi sözel olmayan sinyalleri anlamakta güçlük çekerler.
· tek düze, hızlı, duygudan yoksun konuşurlar.
· sözcüklerin mecazi anlamlarını anlamakta güçlük çekerler.
· hayal gücü eksikliği vardır. soyut düşünmede zorlanırlar.
· sakarlık, asperger sendromu olanlarda belirli bir özellik olarak dikkat
çeker.
· bisiklet sürmek gibi koordinasyon gerektiren becerilerde zorluk yaşarlar

Cebelibereket Nedir /Neresidir
   Türkiye'nin 80. ili Osmaniye'nin eski adıdır. ''Bereketli Dağ'' anlamına gelen Cebel-i Bereket, Osmanlı Devleti döneminde halk arasındaki tabirle Gavur Dağlarının civarındaki sancağın adıdır. Cumhuriyet döneminde Cebelibereket sancağı, vilayet olmuştur.

   Çukurova yöresi; Adana, Mersin, Antakya'nın bir bölümü ve Cebelibereket'i (Osmaniye) içine alır. Bu yöredeki Cebelibereket ise tarih boyunca farklı halklar tarafından otlak, yayla ve yerleşim yeri olarak kullanıldı. Sultan Abdülaziz döneminde; yüzlerce yıldır Gavur Dağlarında yaşayan Türkler, padişahın fermanı ile ovaya indiler. Buraya Cebelibereket dediler.

 Osmanlı'da Halep Eyaletinin Palas sancağına bağlıyken, Adana vilayetinin kurulması üzerine Payas ile buraya bağlandı. Cebelibereket sancağının merkezi önce Yarpuz daha sonra da Osmaniye oldu. Cebel-i Bereket Sancağı, kuzeyden Düziçi, doğudan Bahçe, İslâhiye, kuzeydoğudan Kadirli, Batıdan Ceyhan, Güneydoğudan Erzin ilçeleriyle çevrilidir.

  1924'te sancak, vilayete dönüştürülünce; Bağçe, Dörtyol, Hassa, İslâhiye ve Ceyhan kazaları yeni vilayete bağlandı. Cebelibereket vilayeti 1933'te, bölünerek Adana ve Gaziantep'e bağlandı. 1939'da ise Hassa ve Dörtyol kazaları Hatay'a bağlandı. İlerleyen dönemde Türkiye'nin 80. ili Osmaniye olarak anıldı.

Cenge Giderken
Mehmet Emin Yurdakul
Ben bir Türk'üm; dinim, cinsim uludur;
Sinem, özüm ateş ile doludur.
İnsan olan vatanının kuludur.
Türk evladı evde durmaz giderim.Muhammed'in kitabını kaldırtmam;
Osmancık'ın bayrağını aldırtmam;
Düşmanımı vatanıma saldırtmam.
Tanrı evi viran olmaz, giderim.Bu topraklar ecdadımın ocağı;
Evim, köyüm hep bu yerin bucağı;
İşte vatan, işte Tanrı kucağı.
Ata yurdun, evlat bozmaz, giderim.Tanrım şahit, duracağım sözümde;
Milletimin sevgileri özümde;
Vatanımdan başka şey yok gözümde.
Yâr yatağın düşman almaz, giderim.Ak gömlekle gözyaşımı silerim;
Kara taşla bıçağımı bilerim;
Vatanım için yücelikler dilerim.
Bu dünyada kimse kalmaz, giderim.

Dunbar Sayısı – Neden Sadece 150 İlişkiyi Sürdürebiliriz? – Sizce bir insanın toplam kaç arkadaşı olabilir? Belirli bir sayı var mıdır? Oldukça zor bir soru değil mi? Özellikle günümüzün sosyal medya ortamında bu cevaplanması oldukça karışık bir hale geliyor. Fakat size iyi bir haberimiz var. İngiliz antropolog Robin Dunbar bu soruya oldukça net bir cevap veriyor: 150!

Evet yanlış duymadınız. Robin Dunbar’a göre ortalama bir kişinin elinde tutabileceği arkadaş ve tanıdık sayısının iyi tanımlanmış sınırları vardır. Bu sınırların nasıl çizildiğini merak ediyorsanız sizi aşağıya bekliyoruz!

Dunbar Sayısı – Neden Sadece 150 İlişkiyi Sürdürebiliriz?

Nedir bu Dunbar Sayısı?
Bahsi geçen Dunbar, insan dışı primatlar üzerine yaptığı çalışmalar sayesinde beyin boyutları ile grup boyutları arasında bir oran olduğuna ikna olmuştu. Bunu ortaya koymak için primatlar için oldukça önemli bir sosyal davranış olan tımar süresini nöro-görüntüleme ile haritalamışlardı. Tüm bu çalışmalar, neokorteksin bedene göre boyutunun yani beynin biliş ve dil ile ilişkili kısmının bir sosyal grubun boyutuyla bağlantılı olduğunu ortaya çıkarmıştı. Bu oran, bir sosyal sistemin başa çıkabileceği karmaşıklığı sınırlıyordu.

Dunbar ve meslektaşları, sonrasında bu temel prensibi insanlara uyguladılar. Grup büyüklükleri hakkında tarihsel, antropolojik ve çağdaş psikolojik verileri incelediler. Büyük grupların ayrılmadan veya çökmeden geldiği sayıları araştırdılar ve nihayet bir sayıya ulaştılar: 150!

Dunbar Sayısı Neden Önemli?

Dunbar’a göre 150 kuralı erken dönem avcı-toplayıcı topluluklarda görüldüğü gibi modern dönem toplumlarında da gözlenebiliyor. Ofisler, komünler, fabrikalar, yerleşim kamp alanları, askeri organizasyonlar hep bu sayı etrafında şekillenmiştir. Bir ağ 150 kişiyi aştığında ise sorunlar başlıyor. Dunbar’a göre 150 kişinin üstündeki toplulukların birlikteliği uzun sürdürmesi veya iyi uyum sağlaması pek olası gözükmüyor. 

Tabiki tüm hikaye burada bitmiyor. Dunbar sosyal beyin hipotezinin içerisine başka sayılarda ekliyor.

Teoriye göre, en dar çemberde sadece beş kişi var – sevdikleriniz. Bunu sırasıyla 15 (iyi arkadaş), 50 (arkadaş), 150 (anlamlı kişiler), 500 (tanıdık) ve 1500 (tanıyabileceğiniz kişi) katmanları izliyor. İnsanlar bu katmanların içine ve dışına göç ediyor. Ama bunu yaparken sayı sabit kalıyor. Yani yeni biriyle arkadaş olurken aslında hali hazırda arkadaşınız olan birinden feragat ediyorsunuz.

Dunbar, bu sayı katmanlarının neden beşin katları olduğundan emin değil. Ancak “bu beş sayısı genel olarak maymunlar için temeldir” diyor.


@bostonuni
Tabii ki, tüm bu sayılar gerçekten aralığı temsil ediyor. Dışadönükler daha büyük bir ağa sahip olmak istiyorlar. Kendilerini arkadaşlarına daha ince bir şekilde yayma eğiliminde oluyorlar. Diğer tarafta ise içedönükler daha küçük bir “kalın” temas havuzuna odaklanıyorlar. Ve kadınlar genellikle en yakın katmanlar arasında biraz daha fazla temas kuruyorlar.

Dunbar, “Gerçek hayatta, yüz yüze dünyada bu katmanları belirleyen şey… insanları görme sıklığınızdır” diyor. “Sosyal etkileşim için ne zaman müsait olduğunuza dair bir karar vermek zorundasınız ve bu da sınırlıdır.”

Bazı kuruluşlar bu fikirleri oldukça ciddiye almıştır. Örneğin İsveç Vergi Dairesi, ofislerini 150 kişi sınırında kalacak şekilde yapılandırmıştır. 

Dunbar Sayısı Çevrimiçi Dünyada da Geçerli Mi?
Çevrimiçi sosyal yaşam söz konusu olduğunda, gittikçe daha fazla insan küçük olmanın daha iyi olduğuna inanıyor. Ölçek, şu anda hayatımıza hakim olan devasa sosyal ağ sitelerinin sorunlarından biri olabilir. Bazı kullanıcılar için gruplar ne kadar küçük ve gizli olursa o kadar iyidir.

Şimdiye kadar, Dunbar ve meslektaşlarının çevrimiçi ilişkiler üzerine araştırmaları, bunların sayısal kısıtlamalar açısından çevrimdışı ilişkilere benzediğini gösteriyor. “İnsanlar çevrimiçi dünyaya baktıklarında, diğer bağlamlarda elde ettiğimiz gibi neredeyse aynı katmanları elde ediyorlar” diyor. “Ve herhangi bir zamanda zihinsel olarak birlikte çalışabileceğiniz bireylerin sayısına kısıtlamalar getiren, insan zihninin aynı tasarım özellikleri gibi görünüyor.”

Dunbar, insanların Instagram’da 150’den fazla takipçisi olduğunda, bunların normal dış katmanları temsil ettiğini savunuyor: 500 ve 1500. Dunbar, “Bu dijital medya gerçekten size arkadaşlarla iletişim kurmanız için başka bir mekanizma sağlıyor,” diyor.

Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz bilmiyoruz. Fakat Dunbar sizin için anlamlı kişilerin bir sınırı olduğunu düşünüyor. Hatta çevrimiçi arkadaşlıkların da bunu değiştirmeyeceği kanaatinde. O zaman hepimiz bir dönüp bakalım. Acaba kendi 150’mizde kimler var…


Tarihte ilk sigara karşıtı kampanyayı Hitlerin yaptığını biliyor muydunuz ? Sigara içmenin kansere neden olacağını ilk bulan nazi bilim adamlarıydı. Bunu duyan Hitler, “Aryan ırkı için zehir” yazılı milyonlarca afiş bastırıp araba, tren ve binalarda sigara içmeyi yasaklamıştı.
Sigara üretimi ve ticareti önemli oranda İngiltere ve Amerika'nın elindeydi bu yüzden Almanya cari açık vermemek adına sigara karşıtı bir kampanyaya girişti.

Bir abimiz vardı, ön dişlerinin arası ayırıktı sigaranın izmaritini oraya sıkıştırırdı, olabildiğince kalın kaş'ları vardı ve tek kaş'tı. 

Gerçek derbederler dogum gunu mumuyla sigara yakanlar degil, küllükte yanan sigarasini unutup tekrar sigara yakanlardir..

2025 sigarayı tamemn yasaklayan İsveç

Tütününü saracak kağıt bulamayan ve gazete kağıdına sarmak zorunda kalan bir köylü, sinirlenip Atatürk'e küfür ve hakaret ediyor. 

Hakkında dava açılabilmesi için onayını almak istediklerinde Atatürk "ona ceza vermek yerine tütün kağıdı temin etmesini sağlayın" diyor.

Çizgi.  

Atatürk "ben gazete kağıdıyla sigara içmek nedir bilirim. Zamanında içmiştim. Berbattır" diye de eklemiş.

Bu anıyı aktaran kişi, genel sekreteri Hasan Rıza'dır.

İnsanlar pek çok nedenden ötürü, eğitimsizlikten ötürü, karalamalardan ötürü, ideolojik nedenlerden ötürü kötü konuşabilir. Organize kötüler dışında kalan, tamamen münferit konularda, insanların cezalandırılmasını istemek yerine, onlara doğruyu göstermek için çabalamak gerek.

"Bugünkü Avrupa Birliğinin ilk adı nedir?
Roma Antlaşması ve Avrupa Ekonomik Topluluğu (AET)
Böylece, kömür ve çeliğin yanı sıra diğer sektörlerde de ekonomik birliği kurmak amacıyla, 1957'de Roma Antlaşması imzalanarak Avrupa Ekonomik Topluluğu (AET) kuruldu."

1945 yılında taş üstünde taş kalmayan Almanya 1960 yılında her şeyi eskisinden de iyi şekilde inşaa etmişti.21 sene o kadar uzun bir süre ki;namuslu adamlar yönetse her şehir sıfırdan tekrar yapılabilirdi. Tabi halkı basın yoluyla hipnoz edip hazineyi soymak varken ne gerek vardı
Hatta 1953 Kore Savaşı'nda Savaş esnasında gereken bütün tıbbi ilaçları tedarik ederek kendini Avrupa ve ABD ye karşı affettirmiştir.


Jeopolitik, ülke coğrafyasını dünya politikasında kullanma sanatıdır. Coğrafi konumu yönünden dev bir ülkedir Türkiye. Ancak ortaya çıkan tabloda, Türkiye'nin jeopolitik açıdan ağırlığı coğrafi konumuyla uyumlu mu sorusu anlamlı?
Stratejide yapılan hata günlük önlemlerle düzeltilemez… Hamurda maya ne ise stratejide lider odur. Beş bin yıllık yazılı tarihin hükmüdür bu…
Türkiye’nin komşuları, dünyanın en ilginç ve renkli halklarıdır; dinleri ve dilleri birbirinden çok farklıdır. Yan yana yaşayan iki, hatta üç halk tamamen ayrı gruptan diller konuşuyor; Irak, Araplar, Türkler ve İranlılar gibi.
Jeopolitik 

Danimarka dan başka örnek var mı ? 84 milyon nüfus , son derece hassas komşu ülkeler , bitmeyen terör , tarihsel kronik düşmanlar vs . ? Var mı böyle durumlar kuzey avrupa da ?

Aynen dünyanın ortasında biziz, hep en sorunlu biziz, tüm kainat, evren hatta diğer galaksiler bizi kıskanıyor. 
Bir salın artık, bitmiyor bahaneniz
İnsanın kendini değerli görmesi çok güzel birşey ama dev aynasında görmesi problem
Ppp

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Türkiye'de Yaşayan Zenciler

Müşür Nedir, Ne İşe Yarar?

Hükümetler Tarafından Gerçekleştirilen Tarihin En Büyük Altın Soygunları