deneme 72
Emmanuel Macron'un 2022 Seçimlerindeki Rakibi Le Pen, Tam Olarak Nasıl Bir Siyasetçi?
İkinci tura kalan Fransa cumhurbaşkanlığı seçimlerinde mevcut cumhurbaşkanı Macron'un karşısında yer alan, sağ görüşlü Ulusal Cephe partisinin başkanı Marine Le Pen'i tanıyalım.

Temel politikaları
le pen'in asıl olayı seçilmesi değil zaten, seçilemez büyük ihtimalle. sistemin devam etmesine, kitlesinin ve kendisinin tüm aksi söylemlerine rağmen katkıda bulunuyor. asıl sorun bu.
marine le pen fransa'da sağın da solun da birkaç pürüz dışında güttükleri politikalarla temsil ettikleri neoliberal düşünceye söylem olarak karşı çıkan biri. bunun üzerine kampanya yapıyor ve kitlesi de, bozulan piyasa dengelerinin getirdiği mağduriyetle bu söylemi destekliyor.
işi kimlik siyasetine, düzen partilerine karşı mücadele eden milli irade noktasına getiriyor fakat -özellikle avrupa parlementosunda- işin aslı yine sermayeye yarayan politikaları var. örneğin avrupa genelinde şirketlerin veri gizliğinin bazı şartlarda sınırlanmasına karşı oy kullandı front national üyeleri. (front national: ulusal cephe-le pen'in partisi)
ama sisteme asıl katkıda bulunduğu nokta şu: sağı da solu da klasik düzenlerinin dışına itip çökerterek, merkezci kitleyi de temel hak ve hürriyetler konusunda gererek siyasi iklimi sürekli bir "le pen'e karşı tek alternatif x" noktasına getiriyor. aşırıların önemli bir bölümünü kendine çekerek, çoğunlukçu seçim sistemine sahip fransa'da marine le pen karşısındaki alternatif seçenekleri çökertiyor ve ve sürekli seçmeni "merkezci sağduyuya" mahkum kılıyor. sistemin sıkışmasının en büyük sebebi bu.
fransızlar, bizden de ilginç bir millet. 5. cumhuriyet döneminin popülaritesi en düşük cumhurbaşkanının politikasını aynen uygulamaya devam edecek ideolojik veliahtına "çare macron" diye bakabilecek kadar delirebiliyor.
çoğunluklu sistem doğası gereği daha güçlü bir yönetim hissiyatı verir ama yarattığı kurumsal devamlılıkla aslında insanları çıkmaza mecbur bırakır çünkü aşırılar tek kutuba doğru kayar, buna karşılık sistem içindeki reformcu akımlar da bazen doğal olmayan bir çatı altında birleşirler. fransa'da ciddi ciddi 5 yıllık hollande yönetiminin ekonomik temelini olduğu gibi devam ettirecek bir adam kurtarıcı olarak görülüyor. neden? çünkü karşısında le pen var.
ekleme: "sansmoile7mai" (7 mayıs'ta yokum) hashtagini gördüm ve bu akım büyürse ikinci turda da macron'u zorlayabilir. çünkü le pen'in seçilmesinin tek yolu katılımın düşmesi ve salt macron'culara karşı nispî çoğunluk kovalamak. yoksa mutlak çoğunluğu elde etmesi imkansız. diğer taraftan fransızları da anlayabiliyorum: macron'un içi boş programsız "vizyonu"na kendini kaptırmamış biri için sandığa gitmek zulüm olacak.
Kişisel yorumlar içeren bir Le Pen analiziyle devam edelim
yani ben bir fransız olsam, kültürü ve gelişmişliğiyle övündüğüm ülkemden bu kadına %23 oy çıksa, 2. tur tahminlerinde %47 gözükse, sokağımdaki kimseye eskisi kadar içten bir şekilde bakamazdım.
kimsenin kimseye zorla oy vermediğini düşünürsek, fransız toplumunun önemli bir kısmının faşizanlığa yatkın olduğunu kabul etmek gerekiyor. zira sadece belli bir bölgede değil, ülkenin her bölgesinde -kimi yerlerde %40'a varan oranlarla- bu kadının desteklendiği seçim sonuçlarında görülebiliyor. yalnızca 1 tane oyu olan insanlar gidip tek oylarını başkalarının hayatlarını kısıtlamaktan başka planı olmayan birine kullanmışlar.
avrupa birliği ve nato'dan ayrılmak, euro'dan vazgeçip eski ve kendilerine özgü fransız frangını geri yürürlülüğe koymak gibi saçma sapan zırvalıklarla dolu hayallere sahip olup, daha ekolojik ve herkes için eşit bir dünya üzerine kafa yormak yerine tüm politikalarını yabancı karşıtlığı üzerine yapmak elbette sadece fransa'ya ve le pen'e özgü bir durum değil. örneğin çoğu vaadi bu kadınla birebir aynı olan almanya'daki (bkz: alternative für deutschland) partisi geçtiğimiz eylül ayında %12.5 oy aldı. bu oy oranı almanya gibi bir ülke için çok üzücü bulundu, sebebi sorgulandı. üstüne üstlük sadece birkaç bölgede dominant olan bu partinin oy oranı büyük şehirlerde %2 gibi oldukça önemsizdi. yani adamlar utanmasını bildiler.
le pen'in oy oranının yüksekliğindeki önemli bir payı ise seçime katılım oranının düşmesi oluşturuyor. geleceğinden tedirgin olmayan ülkelerin insanları siyaseti hayatlarının bu kadar içine sokmaya ihtiyaç duymuyorlar. fakat macron'un bu döneminin sonrasında le pen'in iktidarının gelmesi gibi bir senaryoda amerika'nın çıkardığı trump canavarı gibi bir belayı başlarına sarmak istemeyeceklerdir. trump nasıl ''meksika sınırına duvar inşa edeceğiz'' diye diye gittiyse le pen de aradığı yeterli desteği bulamayacaktır benim kanaatim ve anketlerce.
fakat tüm olay yeterli desteği bulmak mıdır, burası tartışılır. dünyaya nefret ile bürünmüş gözlerle her gördüğü şeye ''biz ve onlar'' diye bakmayan her insanın şüphesiz düşüncesi şudur ki, entrynin başında da belirttiğim gibi bu kadının mevcutta sokaktaki her 4 kişiden birinin oyunu alması, ikinci turda %47 gibi bir oranda destek bulduğu tahminlerinin dolaşması o yüzdeleri oluşturan seçmenler açısından bir utanç kaynağıdır. zira bu kadın kaybetse de bu kadının fikrini fikri kabul eden %47 olduğu yerde kalacaktır.
Gerçekten seçilebilir mi?
önce şunu netleştirelim: lepen gençlerden en çok oy alan kişi değil. oransal olarak en yüksek oyu aldığı kitle 35-49 yaş grubu ve 50-59 yaş aralığındakiler... bununla ilgili yapılmış bir araştırmayı aşağıda görebilirsiniz:

le pen göçmenleri göndereceğini bunun içinde anayasanın 89. maddesini değiştireceğini söylüyor, lille üniversitesi anayasa hukuku profesörü jean philippe derosier ise durumu şu şekilde açıklıyor, bunun ulusal meclis ve senato tarafından onaylanması gerektiğini bunlardan aksi bir karar çıktığı takdirde revizyonun engelleneceğini daha once macron ve francois hollande anayasayı revize etmek istediklerinde senato buna karşı çıktığı için vazgeçmek zorunda kaldılar diyor yani le pen'in istediği değişikleri yapması o kadar kolay değil.
le pen'de bunun farkında olduğu için anayasanın 11. maddesini değiştirerek bu durumu aşmayı planlıyor bir başka anayasa profesörü dominique rousseau ise le pen'in önerisini bir darbe olarak yorumluyor, göç ve güvenlik politikasını 11. madde kapsamında ele almak anayasada ifade edilen eşitlik ilkesine aykırı olduğunu ve bunun cumhuriyet geleneğini baltalayacağını söylüyor.
kısaca le pen'in söylediklerini gerçekleştirmesi kolay değil, ayrıca 2017 yılındakinden daha yüksek bir oy alacağı görülüyor ama son araştırmalar ikinci turun le pen aleyhine 53-47 sonuçlanacağı yönünde.
Lozan Barış Konferansı’nda TBMM Hükûmeti ile İtilaf Devletleri arasında halledilmesi gereken en önemli konulardan birisi de Türkiye’de faaliyet gösteren yabancı sermayeli şirketlerin statüsüydü. Bir taraftan konferans süreci devam ederken diğer taraftan yükselen milliyetçi duygunun da etkisi ile yabancı sermayeli şirketlerde çalışan yabancıların ve gayrimüslimlerin tasfiyesine yönelik talepler yükselmeye başladı. Bu tasfiye talebini kapitülasyonlar ve diğer ayrıcalıklar sayesinde yabancıların ve gayrimüslimlerin iktisadi olarak Müslüman/Türk kesimden daha iyi durumda olduklarına dair algı besliyordu. Müslüman/Türk kesimden gelen itirazlar ve eleştiriler doğrultusunda zaferden hemen sonra başlayan tasfiyeler Lozan Barış Antlaşması’nın imzalanmasıyla yoğunlaştı ve 1920’li yıllar boyunca devam etti.
Şirketlerdeki yabancı ve gayrimüslim çalışanlara yönelik tasfiyelerin nedenlerini; millet yaratma projesi olarak tasfiyeler, iktisadi nedenler ve güvenlikle alakalı nedenler şeklinde üç başlık altında toplamak mümkündür.
Kendisini ulus-devlet olarak tanımlayan yeni Türk devleti doğası gereği Osmanlı’dan devralınan nüfusu homojenleştirmek istiyordu. Buna bağlı olarak millet yaratma sürecinde güvenilmez olarak görülen gayrimüslimleri “millet” tanımının dışında tutan politikalar izlemeye başladı. Bu politikaların en bilinenlerinden biri de gayrimüslimlerin şirketlerden tasfiye edilmeleri olmuştur. Aslında bu tasfiyelerle yeni Türk devleti, siyasi bağımsızlığın yanı sıra iktisadi bağımsızlığı da sağlamak gerekçesiyle çalışma hayatında etkin olan ve artık güvenilmez olarak değerlendirilen yabancı ve gayrimüslimleri tasfiye ederek yerlerine güvenilir görülen Müslüman/Türk unsuru ikame edecek politikaları yürürlüğe koydu.
🔵 Kur'an'ın kaynağı eski medeniyetler olabilir mi?
- Kur'an kıssalarının Hint, Aztek, Slav, Sümer, Sasani vs mitolojilerinde az ya da çok değişikliğe haliyle bulunması gayet doğaldır. Zaten olması da gerekirdi. Bu benzeşme aynı kaynaktan gelen damarı gösterir.
- Dil ve coğrafya farkı olsa da kaynak aynıdır; her kavme elçiler gelmiş ve aynı gerçeği farklı dillerdeki kitaplarla tebliğ etmişlerdir. Tıpkı bir ırmağın farkı bölgelere dağılan kolları gibi...
- Kur'an her konuda yeni bir şey getirdiğini söylemez. Kıssaları sonunda hep şu benzer ifadeler geçer; "sana indirdiğimiz senden öncekilerle aynı, bu kitap senden öncekilerde de vardı" vs.
- Mekke müşrikleri Kur'an için "Bu eskilerin masallarıdır" derken Kur'an ile alay etmekle birlikte bu gerçeği de itiraf etmekteydirler yani Kur'an'ın tevhid çağrısı elbette kendinden önceki tüm kitaplarda da vardı.
- "Kur'an Sümer'den vs.. alındı" iddiası aradaki benzerliğe dayanılarak yapılıyor ki bu bizim için sorun değil aksine aynı davetin her bölgeye yapıldığını gösteren güçlü bir delildir.
- İlave edelim... "Muhammed Kur’an’ı başka kaynaklardan çaldı" demek Turan Dursun tipi cahilce bir eleştiridir. Çünkü Kur'an zaten geçmiş kitaplara mesela Tevrat'a gönderme yapar, yani bir tür dipnot verir, kaynak gösterir Oysa çalıntı eserlerin en büyük marifeti kaynak gizlemektir. Ayrıca her benzerlik neden çalıntı olsun, bir yazarın aynı konu hakkındaki on kitabı olsa birbirine benzemeyecek mi? Yoksa kendinden mi çaldı!?
Tarihte Bir Yolculuk: Paranın İcadı ve Gelişimi
Günümüz dünyasını şekillendiren en önemli ekonomi aracı olan paranın tarihi Lidyalılara kadar dayanıyor. Tarihe parayı bulan ilk uygarlık olarak geçen Lidyalılar, M.Ö. 7. yüzyılda Anadolu’da yaşamıştır. Yani, paranın ortaya çıktığı yer şu an bizim yaşadığımız topraklardır.
Paranın bulunması, dünyada pek çok olgunun değişmesini ve medeniyetlerin gelişmesini sağlamıştır. Önceden bir mal almak istediğinde, malı alacağı kişiye de onun ihtiyacı olabilecek eşdeğer bir ürün ya da eşya vermeleri gereken insanlar paranın icadı ile birlikte bu yükten kurtuldu. Çünkü takas sistemi her zaman adaletli olmuyordu. İnsanlar bazen ufak bir miktar yiyecek için, çok değerli eşyalarını vermek zorunda kalabiliyordu. Paranın icadı sayesinde, artık emeğin değerini ölçen ve gelişimin önünü açan bir araç oldu.
Paranın Basıldığı Yere Neden Darphane Deniyor?
Paranın basıldığı yere darphane denmesinin sebebi Lidyalılarla alakalıdır. Tarihte ilk parayı basan Lidyalılar o dönem para basmak için darp yöntemini kullanmıştır. Bu yöntemde; bir kalıba konan madeni pul, hareketli üst sistem içine yerleştiriliyor. Kalıba da çekiçle vuruluyor. Böylece para basılmış oluyor. O dönem için zahmetli bir yol olsa da tüm dünyanın seyrini değiştiren Lidyalılar, isimlerini tarihe yazdırdılar.
Büyük darphaneye geçişte ise Osmanlı’nın payı vardır. Tarihin ilk büyük darphanesini Fatih Sultan Mehmet, İstanbul’u fethettikten sonraki süreçte kurmuştur.
Banknotun Tarihi
Madeni paranın bulunması ve banknot sistemine geçişin arasında yüzyıllar vardır. Anadolu’da bulunan madeni para zamanla tüm dünyaya yayılmış ve krallar kendi isimleri ile paralar bastırmıştır. Ancak kağıt paraya geçiş M.S. 6. yüzyılda Çin’de gerçekleşmiştir. Kağıt para, madeni paranın ihtiyacı karşılamaması sebebiyle değil, senet olarak icat edilmiş, sonrasında da senetler paraya dönüşmüştür.
Avrupa’da para ilk defa 1661 yılında İsveç’te, Amerika’da ise 1690 yılında basılmıştır.
Tarihteki İlk Birikimler Nasıl Yapılıyordu?
İlk birikim alışkanlıklarını incelediğimizde, günümüzdeki gibi paranızı emanet etmek konusunda güvenebileceğiniz bankalar bulunmadığından, kişilerin paralarını biriktirme ve saklama sorumluluğunu kendilerinin üstlendiklerini görürüz. Binlerce yıl, insanlar paralarını toprağa gömdü. Gömdükleri alanları unutmamak için işaretler koydular. Evlerinde para saklayabilmek için gizli bölmeler yaptılar. Parayı toprağa gömme yöntemi kısa vadede işe yarasa da uzun yıllar sonra topraktan çıkarılan paralar değer kaybetmiş olabiliyordu.
Bankacılığın tarihine ilişkin farklı iddialar bulunuyor. Bankacılığın temellerinin eski Babil’de, Mısır’da ve Yunanistan’da birbirine yakın dönemlerde atıldığı düşünülse de burada bahsedilen bankacılık sistemi günümüzde modern bankacılıktan oldukça uzak. O dönemlerde, halkın en çok güvenebileceği yerler olan tapınaklar da paranın korunması ve değerli eşyaların saklanması konusunda halka yardım ediyorlardı.
Modern anlamda ilk bankaların oluşması ve para birikimi konusunda güvence sunması ile birlikte insanlar birikimlerini bankalara emanet etmeye başladılar.
Modern Bankacılık
20. yüzyılda, teknolojik gelişmeler, kitle iletişim araçlarının yaygın kullanımı gibi etmenler sayesinde bankalar hızlı bir modernleşme sürecine girdi. ATM’ler, bankamatikler, nakit makineleri kullanılmaya başlandı. Banka sistemleri zaman içinde bilgisayar teknolojilerine geçti.
Günümüzde ise bankalar; para biriktirme, yatırım seçenekleri, para gönderme, ödeme sistemleri gibi birçok konuda müşterileriyle yakından ilgileniyor. Artık paranızı yönetmek için bankaya gelmenize dahi gerek kalmıyor. İşlemlerinizin neredeyse hepsini internet bankacılığı sayesinde kolaylıkla halledebiliyorsunuz.
Tarihi Bir Değer: Türkiye İş Bankası Müzesi
Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunu ve gelişimini yansıtan bankamız, tarihini gelecek kuşaklara yansıtabilmek amacıyla Türkiye İş Bankası Müzesi’ni kurmuştur.
Müzenin hazırlık sürecinde 1924’ten bu yana Türkiye'nin dört bir köşesinde biriken belgeler, fotoğraflar, filmler ve objeler toplanarak restore edilmiş ve korumaya alınmıştır. Bu zengin malzemeye ev sahipliği yapmak üzere seçilen Yenicami Şubesi’nin 1892 yılına kadar dayanıyor. İstanbul Postanesi olarak inşa edilen bina, 20 Şubat 1928 tarihinde Türkiye İş Bankası'nın İstanbul Şubesi olarak hizmet vermeye başladı. 1950'li yıllarda şubenin adı Yenicami Şubesi olarak değişti ve 2004 yılına kadar bu şekilde hizmet verdi. Restorasyon sürecinin ardından bina müze olarak İstanbul’un kültür hayatına katıldı.
Bankamızın tarihini merak eden herkes Türkiye İş Bankası Müzesi’ni ziyaret edebilir.
"Burada yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, yetkili kuruluşlar tarafından kişilerin risk ve getiri tercihleri dikkate alınarak kişiye özel sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler ise genel niteliktedir. Bu tavsiyeler mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Bu nedenle, sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. İşbu blog sayfası aracılığı ile sunulan tavsiyelere dayanarak alınan/alınacak yatırım kararlarının ve yapılan/yapılacak alım satım vb. işlemlerinden ve bu işlemlerin olası neticelerinden Türkiye İş Bankası A.Ş. herhangi bir surette sorumlu değildir."
Etiketler:Hayata DairSesli Blog
İş Bankası Blog Birikim Sürecinde Yapılan Hatalar
Birikim Sürecinde Yapılan Hatalar
26.08.20203 dakika
AA
Para biriktirmek, mevcut bütçenizi korumak, yatırım yapmak ya da kendinizi güvence altında hissetmek gibi birçok avantaj sağlar. Bazen ev yatırımı, araba alımı gibi yüksek meblağlı harcamalar için bazen de daha kısa vadede satın alınabilecek ihtiyaçlarınız için birikim yapmanız gerekir. Birikim yapmaya karar verdikten sonra, işe birikim için uygun koşulları oluşturarak başlayabilirsiniz. Bu süreçte yapılan bazı hatalar hem birikiminizi riske atabilir hem de motivasyonunuzu düşürebilir. Bunların olmaması için birikim esnasında sık yapılan hataları derledik.
Bütçe Planı Oluşturmamak
Plansız yapılan her iş, mutlaka bir noktada sekteye uğrar ve kafa karıştırıcı, işin içinden çıkılamaz bir hal alır. Bu sebeple, gerçekten birikim yapmaya karar verdiyseniz mutlaka size yol gösterici olacak ve harcamalarınızı düzene sokacak bir bütçe planı yapmalısınız. Maaşınızı aylık olarak aldığınız ve fatura vb. giderleri de aylık olarak ödediğiniz için bütçe planınızı da aylık yapmanız oldukça mantıklıdır. Böylece bir ay boyunca evinize toplam ne kadar para girdiğini, bu paranın ne kadarının giderler için harcandığınızı ve birikim yapmak için elinizde kaç para kalacağını rahatlıkla hesaplayabilirsiniz.
Gelir ile Orantısız Birikim Miktarı Belirlemek
Yapılan en büyük hatalardan biri de gelir dengenizi bozacak şekilde yüksek birikim miktarı belirlemektir. Bütçe planınızı yaptığınızda ve tüm harcamalarınızı düştüğünüzde kalan paranın hepsini birikim için ayırmak hatalı bir yöntemdir. Çünkü ay içinde planlamadığınız harcamalar çıkabilir. Arabanız bozulabilir, evinizi ilaçlatmanız gerekebilir ya da planlamadığınız bir seyahat durumu oluşabilir. Bu sebeple birikim için ayırdığınız paradan harcamak durumunda kalabilirsiniz ve bu da moralinizi bozup motivasyonunuzu düşürebilir.
Aylık birikim yapacağınız parayı, gelirinizle orantılı olarak hesaplamak hem gelir – gider dengenizi korumanızı hem de motivasyonunuzun bozulmamasını sağlayacaktır.
Doğru Kredi Kartı Kullanımı
Kredi kartı, doğru şekilde kullanıldığında oldukça avantajlıdır ve size birçok fırsat sunar. Birikim sürecinde, hatalı kredi kartı kullanımı bütçe planınızı olumsuz etkileyebilir. Bunun önüne geçmek için, kredi kartınızın ödeme zamanlarını takip etmenizi ve kredi kartınızı size avantaj sağlayacak durumlar için kullanmanızı tavsiye ederiz. Örneğin; peşin ile aynı fiyat üzerinden taksit imkanı olan ihtiyaçlarınızı kredi kartınız ile alabilirsiniz.
İhtiyaç Dışı Harcamalar Yapmak
Her zaman ihtiyaçlarınızı almanız gerekmiyor. Bazen tabii ki öncelikli ihtiyacınız olmayan ama sizi mutlu edecek bir şeyler de satın alabilirsiniz. Burada önemli olan; gereksiz harcamaları alışkanlık haline getirmemenizdir. Bu durum uzun vadede tüm bütçe planınızı olumsuz etkiler ve para biriktirmenizi oldukça zorlaştırır.
İş Bankası, harcamalarınızı yönetmeniz konusunda da sizin yanınızda. Maximum Mobil ile harcamalarınızı detaylı görebilir, yönetebilir, taksitlendirebilir ya da erteleyebilirsiniz. Ayrıca harcamalarınızı kontrol etmek isterseniz kartınız için harcama limiti belirleyebilir, harcama limitinize yaklaştığınızda anlık bildirim de alabilir ve aylık bütçenizi yönetebilirsiniz. Tek yapmanız gereken Maximum Mobil de kartlarınızı harcama kontrolü alanında tercihinize göre düzenlemek olacaktır.
Burada yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, yetkili kuruluşlar tarafından kişilerin risk ve getiri tercihleri dikkate alınarak kişiye özel sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler ise genel niteliktedir. Bu tavsiyeler mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Bu nedenle, sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. İşbu blog sayfası aracılığı ile sunulan tavsiyelere dayanarak alınan/alınacak yatırım kararlarının ve yapılan/yapılacak alım satım vb. işlemlerinden ve bu işlemlerin olası neticelerinden Türkiye İş Bankası A.Ş. herhangi bir surette sorumlu değildir.
Etiketler:Para Biriktirmek
© 2023 Türkiye İş Bankası A.Ş.
Yasal Uyarı Güvenlik Gizlilik Politikamız
Bilgi Toplumu Hizmetleri İletişim
"
https://www.isbank.com.tr/blog/paranin-icadi-ve-gelisimi#:~:text=x,Toplumu%20Hizmetleri%20%C4%B0leti%C5%9Fim
Yorumlar
Yorum Gönder