deneme 97


Atatürk’ün mülteci politikası;

- Türk Soylu olmayanlar istediği yere yerleşemez.

- Anadili Türkçe olmayanlar müstakil mahalle kuramaz, işçi ve sanatçı kümesi oluşturamaz.

- Ecnebilerin bir Belediye’deki nüfusu %10’u geçemez.

Resmî Gazete 21.06.1934

📰 resmigazete.gov.tr/arsiv/2733.pdf

"Ezanın tarihçesini ve dini değerini kısaca anlattıktan sonra şu soruyu sormak istiyorum. Ezan ilk kez Cumhuriyet zamanında mı Türkçe okunmuştur?  Cumhuriyetten önce Ezanın türkçeleştirilmesi düşünülmemiş midir? Türkçe Ezanı ilk kez Atatürk mü düşünmüştür?  Şunu bilmeliyiz ki Cumhuriyet zamanında yapılan devrimlerin kökleri Osmanlıya dayanır. Hiçbir devrim bir kaç yılda bir anda ya da bir günde yapılmamıştır. Tüm devrimler 100 yıllık meselelerin bir sonucudur. Cumhuriyetin başarısı Osmanlı zamanında düşünülen tartışılan devrimleri hayata geçirme cesareti ve başarısı göstermesidir. Atatürk bu devrimleri gökten vahiy inmiş gibi gerçekleştirmedi. Kendisi de Osmanlı’nın son dönem kuşağının bir bireyiydi ve döneminin tartışmalarına herkes gibi kafa yordu düşündü. Cumhuriyet zamanında da bunları gerçekleştirdi. Atatürk devrimlerini konuşurken bunu unutmamalıyız. Yok efendim bir gecede cahil bırakıldık gibi palavralar artık çok güdük kalıyor. İnsanlar yavaş yavaş gerçekleri öğreniyor."
 
CENAZENDEN 1 SAAT SONRA 
Ağlamalar azalır. Ailen eve gidip yakınlarının yeme içme işiyle ilgilenmeye başlar. Bu sırada bedeninde organizmalar çalışmaya başlar.
İKİ SAAT SONRA 
Evini arayip cenazeye katılamayanlar mazeret bildirirler. Bu sırada evindeki taziyeye gelenler spor ve siyaset konuşmaya başlar.
ALTI SAAT SONRA
Birinci dereceden yakınların hariç diğer herkes evine dönüp, bir sonraki gününü planlamaya başlar.
24 SAAT SONRA
İç organların çözünmeye başlar. Bu sırada telefonuna önü bilmeyen kişilerin aramaları, reklam mesajları gelmeye devam etmektedir.
İKİ HAFTA SONRA
Çocukların miras paylaşımı için bir avukatla görüşür ve tırnaklarınla dişlerin dökülmeye başlar.
3 AY SONRA
Eşin televizyonda bir komedi filmine güler ve bedenin sıvılaşmaya başlar.
BİR YIL SONRA I
50 yıl dönümünde birisi: "Vay be, bu kadar oldu mu? Daha dün gibi." der ve vücudundaki asit kefenini eritir.
ON YIL SONRA I
Bir arkadaşın eski bir fotoğrafta görüp hatırlar. Bedeninden geriye kalan sadece kemiklerdir.

İşte bu dünyadaki varlığının tamamen unutulması, bu kadar kısa süre alır.
Şimdi bugün kafana taktığın kişi ve olayları tekrar gözünden geçir.

SENCE DEĞER Mİ...?!

Rusya'da Yaşayan Birinden: Rus İnsanına Dair İçeriden Fikir Veren Gözlemler
  
Ruslar nasıl insanlardır? Alışkanlıkları, hayata bakışları nasıldır? Ukrayna savaşı nedeniyle gündemde olan Rusya'ya bu sefer sokaklarına, parklarına inerek bakalım.

rusya'da çalışanların %70'i 2 gün çalışıp 2 gün tatil yapar. 5/2 düzeninde çok iyi maaş almazlarsa çalışmazlar, hayatıma ayıracak zaman kalmıyor diye. mesai 5'te bitiyorsa 5'te biter, ekstra iş yaptıramazsın.

23 şubat anavatanı koruyan askerler günü. kısaca erkekler günü olarak da kutlanıyor ve resmi tatil. 8 mart kadınlar günü de resmi tatil. 1-10 ocak yeni yıl tatili. 1 mayıs yine tatil. bahar bayramını 8-10 mayıs zafer bayramı ile birleştirip yine 10 gün tatil yapıyorlar. 12 haziran rusya günü. 4 kasım ulusal birliktelik günü. yılda 25 gün kafadan tatil yaparlar.

rusların para biriktirme dertleri yoktur. ay sonunu çıkarabilmesi önemlidir. o ay yeterince votka içebilmiş ve dışarı çıkıp eğlenebilmişse hayat onlara güzeldir.

kadınların çalışan iş gücü içerisindeki oranı fazladır. kuryelik, taksicilik, vinç operatörlüğü, kaynakçılık dahi yapan birçok kadın var. apartmanların önündeki kar birikintilerini temizleyen işçilerin yüzde 80'i kadın. yönetici pozisyonda olup erkeklere kök söktüren birçok kadın gördüm.

çiçek rus kadınları için önemlidir. her caddede her köşebaşında çiçekçi vardır. bir kısmı 24 saat açıktır.

kavgacı bir toplumdur. her ikinci sınıf bar, disko çıkışında mutlaka kavga olur. yanında rus kadını varsa merak etme o seni korur :)

çok kar yağar, yağdığı gibi yollar açılır. kar nedeniyle kapanmış yol yoktur. çivili kış lastikleri yeterli olur. zincir kullanımı hiç yoktur. parklardaki işçiler bankların bile sağını solunu temizler, insanlar oturabilsin diye.

70-80 yaşında teyzeler evde pineklemez, kürklerini giyer ve park-bahçelerde dolaşırlar. hepsi de bakımlı ve temiz görünümlüdür. bir kısmı kayaklarını alır, batonlarıyla spor yapar parkta. yüzüne/yaşına baksan yürüyemez bu dersin.

sokakta sigara içiyorsan mutlaka biri gelir ve sigara ister.

spor salonlarında, ayıp yoktur. ortalıkta giyinirler, duşlarında perde vs olmaz. iki spor yapalım dersin, gördüğün y*rrağın haddi hesabı olmaz. üzeri kurusun diye bir de öyle oturur telefonuyla falan oynar. sünnetsiz ve kıllı penisler uçuşur sağda solda. 70 yaşında amcanın sarkmış g*tünün görüntüsü nötrlemek için bara gidip on kadın izlemen gerekir.

yaya geçidine korkusuz atlayabilirsin, %99,9 seni gördüğünde durmuş olurlar zaten. ehliyetinizin tercümesi araba kullanmak için yeterlidir. orijinal ehliyet de yanınızda olmalıdır.

şehirdeki tüm binalar merkezi ısıtmaya bağlıdır. hava sıcaklığı üst üste 5 gün 8 derecenin altına düştüğünde şehre sıcak su dağıtılmaya başlanır. bölge bölge ve önce hastane, okullar ve kreşler gibi kamu kuruluşlarından başlamak üzere kaloriferlere sıcak su verilir... tüm evlerdeki banyo peteği yaz kış sürekli çalışır. yaz sonunda merkezi sistem bakımı yapılır, 15 gün sıcak su olmaz.

kimse kimsenin nerede öpüştüğüne, ne içtiğine ne yediğine karışmaz.

her şehirde her köyünde spor salonu, park ve stad mutlaka vardır. her taraf yeşildir. rus şehir planlaması da ayrı bir yazıyı hak ediyor.

Milet (Klasik Yunanca: Μίλητος, Milētos ve Latince Miletus Hititçe: Millawanda) Anadolu'nun batısında, Ege bölgesinde (klasik adı Meander olan) Büyük Menderes Nehrinin hemen ağzına yakın deniz kıyısında bir antik liman şehridir. Şimdi Aydın'in Didim İlçesi'nde Akkoy'un 5 km. kuzeyinde ve Balat köyü yakınında bir harabe halinde olup limanı Büyük Menderes tarafından doldurulduğu için yaklaşık 10 km denizden içeride bir mevkidedir.

Milet
Miletos (Yunanca)

Milet
Diğer adı
Μίλητος-(Klasik Yunanca), Miletus-(Latince), Millawanda-(Hititçe)
Konum
 Aydın, Didim
Bölge
İyonya (Ege)
Parçası
Myken kolonisi
Tarihçe
Kurucu
Atina Kralı Kodros’un oğlu Nekus
Kuruluş
MÖ 3500 - M.Ö. 2000 - M.Ö.7.yüzyıl
Devir(ler)
Tunç Çağı-(Bronz Çağı), Geç Bronz Dönemi, Cilalı Taş Devri-(Neolitik Dönem), Hitit Dönemi
Kültür(ler)
Helenistik Dönem,Roma Dönemi,
Olay(lar)
MÖ 6. yüzyıl koloni devleti
Sit ayrıntıları
Kazı tarihleri
1873
Arkeologlar
Fransız arkeolog Olivier Rayet
Durum
Restore
Kamusal erişim
Açık

Milet'te bulunan antik tiyatronun kalıntıları
Tarihçe Düzenle
Antik şehrin ilk yerleşim temel kalıntıları ve tarihçesinin başlangıcı tekil olarak değil ancak İyonya bölgesi ile birlikte incelenebilmektedir. Antik temellerin Neolitik dönem izlerine işaret ettiği bölge olarak bilinen Milet antik şehir, Milet’te ilk yerleşimin M.Ö. 2000 ortalarından başlamak üzere Myken kolonisi varlığı ile görüldüğü bilinmektedir.[1] Milet, Atina Kralı Kodros’un oğlu Nekus önderliğindeki İonialılar tarafından tekrar kurulmuştur. İonia’nın 12 şehrinden en önemli şehir limanlarından birisidir. Dört limanı vardır. En parlak dönemini M.Ö 7. ve 6. yüzyılda yaşamıştır. Özellikle M.Ö. 650’den sonra Karadeniz ve Akdeniz’deki kolonileri sayesinde çok zenginleşmiştir. M.Ö. 546’da Perslerin eline geçmiştir. Daha sonra Roma döneminde de bağımsız bir kent olmuştur.Erken Hıristiyanlık döneminde de önemli bir merkez olan Milet’te, yerleşim yeri küçülmüş, 13. yüzyılda Selçuklu egemenliğine, daha sonra da Osmanlı egemenliğine geçmiştir.[2]


Miletos Yerleşim Planı

Kentin örnek modeli. H. Schleif ve K. Stephanowitz tarafından 1968 yapılmıştır. Ölçek 1:300, Bergama Müzesi, Berlin
Cilalı Taş Devri Düzenle
Miletos'un taş devrinden beri yerleşim olduğu bilinmektedir. Fakat Miletos ve etrafında bulunan adalarda taş devrinde yaşayanlar hakkında arkeolojik delil bulunmamaktadır ve bu Ege Denizi'nin sularının yükselmesine ve Büyük Menderes'in ağzının birkaç kere değişmesine atfedilmektedir. Arkeolojik araştırmalarla elde edilen bilgilere göre ise Miletos ilk olarak MÖ 3500-3000 yıllarında Cilalı Taş Devri'ni yaşayanların bir yerleşimi olmuştur.[3] Bafa Gölü dibinden alınan sondaj örneklemlerinde yapılan polen sayımlarına göre Büyük Menderes vadisinde Miletos'tan daha içeride bulunan alanlarda yaprak döken ağaçlıklı çayırsal alanlar bulunmakta ve cilalı taş devri yerleşimleri için hayvancılık yapmaya uygunluk sağlamaktadır. Cilalı taş devri yerleşimlerinin su kaynaklarına yakın, stratejik olarak iyi korunabilecek (örneğin Büyük Menderes kenarında ve sahilde yüksek uçurumlu) mevkilerde ve ada kıyılarında bulunduğu, hayvancılık ve deniz ürünleri ile geçindikleri kabul edilmektedir.

Bronz devri ve Girit Minos ilişkileri Düzenle
Miletos'ta Bronz Devri arkeolojik kalıntıları MÖ 1900 civarında ticaret ile ele geçirilmiş olan Girit, Minos Uygarlığı tarafından üretilmiş bronz eşyalar halinde görülmektedir. Bundan çıkarılan sonuca göre, Miletos bu devirde, Anadolu'nun içleriyle ilişkilerle değil, Ege Denizi'nden gelen ilişkileri ile gelişmiştir. Antik Miletos şehrinin bulunma efsanesine göre şehrin ilk yaşayanları Girit üzerinden gelmiştir. Çok ünlü Roma zamanında yaşamış (d. MÖ 63/64 – ö. MS 24) Yunan geografyacısı Strabon'a göre [4]

Ephorus şunu bildirmiştir: Miletos'un bulunduğu yere yakın, denizden epeyce yüksek bir tepe mevkinde ilk defa Giritliler tarafından bir yerleşim kurulmuş ve bu onlar tarafından tahkim edilmiştir. Eskiden Lelegler tarafından yerleşilmiş olan ve onların elinde bulunan şimdiki Miletos mevkindeki araziler üzerine, Sarpedon eski Giritliler tarafından kurulan şehirden getirdiği koloniciler ile yeni bir şehir kurmuş ve bu yeni kurulan şehir Miletus anısına adlandırılmıştır.

Diğer antik şehirlerin aksine olarak, Miletos hakkında eski klasik tarihçiler ve coğrafyacılar şehrin kurulması hakkında daha renkli efsaneler anlatmamaktadırlar.

Hitit dönemi Düzenle
Miletos hakkında ilk yazılı arkeolojik kaynaklar Geç Bronz Dönemi'ne ait olup bunlar Hitit kaynaklıdır. Kent Hitit kaynaklarında Millavanda olarak geçmektedir.[5] Ahhiyava kontrolündeki kent, III. Hattuşili döneminde Hititli bir hain olan Piyamaraddu’nun Hitit aleyhine faaliyetlerine yataklık etmektedir.[6]

Tarihi tespit edilen Miletos ismi geçen ilk yazılı belge Miletos'un Millawanda şehri adıyla Hitit Kralı olan II. Murisili'nin vakanamelerinde bulunmaktadır. Yaklaşık MÖ 1320de Milliwanda şehri Arzawa'lı Uhha-Ziti'nin isyanına destek göstermiştir. II. Murisili generalleri olan Mala-Ziti ve Gulla'ya Milliwanda'ya hücum etmelerini emretmiş ve onların hücumu sırasında şehrin bazı kısımları yanmıştır. Miletos'ta yapılan arkeolojik kazılarda söz konusu döneme ait tabakalarda büyük bir yangın olduğu açığa çıkarılmıştır[7]

Hitit Boğazköy arşivlerinde Miletos hakkında tarihleri tam olarak saptanamayan çivi yazısı vesikalar da bulunmuştur. Bu vesikalarda Miletos ismi değişik şekillerde (Milawata, Milwata) yazılmıştır.

Manapa-Tarhunta mektupları serisinde bulunan Tawagalawa mektubuna göre Milawata'nın valisinin ismi Atpa olup bu vali Ahhiyawa idaresi altındadır (Ahhiyawa'nin Miken Yunan devleti olduğu sanılmaktadır). Aynı mektuba göre Atriya adlı bir şehir de Atpa'nın Milawata'daki idaresi altında bulunmaktadır. Manapa-Tarhunta serisindeki bir başka mektupta da Atpa adı anılmaktadır. Bu mektubun ilgilendiği ana olay birçok maceradan sonra Milawata'ya gelen Piyama-Radu adlı bir eşkıya, Atpa önünde Manapa-Tarhuntayı çok rencide eden sözlerle rezil etmiştir; bu mektubu yazan bundan şikayet etmektedir. Bir Hitit alt kralı Piyama-Raduyu Milawanta'ya kadar kovalamış gelmiştir. Tawagalawa mektubuyla bu eşkıyanın kendilerine verilip Hatti hukukuna göre yargısının sağlanması istenmektedir.

İkinci seri ise Milwata mektupları olarak Miletos'u adlandırır. Bu seriye göre Hitit kralı ve ona bağlı olan bir Luvi alt kralı (büyük olasılıkla Mira'lı Kupanta-Kurunta) ile birlikte Milwata üzerine bir sefer düzenlemişlerdir. Bu Milwata'nin Miletos'un yeni Hitit ismi olduğu kabul edilmektedir. Bu mektubun devamına göre de Milwata ve Atriya o zaman Hitit idaresine geçmiş bulunmaktadır.[8]

Antik çağlarda Düzenle

Antik Milet Körfezi'nin Büyük Menderes Nehri'nin getirdiği balçık, kum ve çamur tabakası ile dolmadan evvelki hâlini gösteren harita. 
Yunan eserlerine göre Miletos'ta ilk yaşayanlar Karyalılar ve Leleglerdir. Homeros'un yazdığına göre[9] Troia Savaşı sırasında Miletos bir Karya şehri idi. Troya savaşının sonlarında Pylos'ta bulunan iç kalede Miletos'tan gelmiş "Mil[w]atiai" asıllı kadın esirler bulunduğu da belirtilmiştir.

Tunç Çağı döneminin sonunda ortaya çıkan denizden gelen kavimler (Mısır'da Hiksoslar) göçleri ile Milet'in tekrar zarar uğradığı ve yanıp yıkıldığı bildirilmektedir.

Yunan tarihsel karanlık çağlarında Herakles oğullarının geri dönüşünden sonra efsane yazanlara göre Yunanistan'dan Anadolu'ya yeni koloniciler gelip yerleşmişler ve bunlar Yunanca konuşan İyonya halkını oluşturmuşlardır. Miletos şehri efsanesine göre Atinalı Kodros'un oğlu Neleus koloniciler başında Miletos'a gelmiş ve Miletoslu erkeklerin hepsini öldürerek onların karılarını alıp Miletos'u bir koloni olarak yeniden kurmuşlardır. Efsaneye göre Miletoslu kadınlar bundan hoşlanmamış ve yeni kocaları ile bir masaya oturmamaya karar vermişlerdir.

Antik Yunan çağlarında bir bağımsız şehir olan Miletos önce Neleus soyundan geldiklerini iddia eden krallar tarafından idare edilmiş; MÖ 800'den sonra şehri idare eden aristokrat soylular olmuştur. MÖ 687'den itibaren şehrin idare şekli, tiran adı verilen tek olarak mutlak idareci, diktatörlere geçmiştir. Miletos şehri, Anadolu'da on iki İon şehrinin kurmuş olduğu İonia Birliği üyesi olduğu görülmektedir. MÖ 8. yüzyılda yapılan Lelantin Savaşları'a katılan İonia şehirlerinden biri Miletos'tu.

Kendisi bir koloni olarak kurulan Miletos MÖ 6. yüzyılın ilk yarısında bir deniz imparatorluğu merkezine dönüşmüştür. Miletos, Karadeniz kıyısında, içinde Trabzon, Sinop ve Kırım'ı da kapsayan, kendine bağlı 98 adet koloni kenti kurarak muhteşem bir güce ulaşmıştır.

Klasik Yunanistan daha yeni gelişmekte iken, İyonya'da merkez durumundaki Miletos, Anadolu kıyılarında birdenbire bir sanat, ilim ve felsefe merkezi olarak parlamıştır. Antik Yunan medeniyetinin bilimde ilerlemesi Miletos ekolu yoluyla başlamıştır. Klasik çağların çok ünlü Miletos asıllı tabiat alimleri arasında Thales, Anaksimenes, Anaksimandros, ve Hekataios sayılabilir. Thales MÖ 582'de güneş tutulmasını önceden hesaplayıp astronomi ve geometride yeni teoriler üretmiş; Anaksimenes varoluşu açıklamaya çalışmış; Anaksimandros tanrılara dayanmayan evrensel kanunları taşlara kazdırmış; Hekataios coğrafyada üstünlük göstermiştir. Birbirine paralel ve birbirine dik sokaklardan oluşup bir ızgara gibi dikdörtgen bloklar ortaya çıkaran yeni şehir planlama sistemi Milet şehri planlamacısı Hippodamos tarafından geliştirilmiş, Milet'e uygulanmış ve sonra Roma İmparatorluğu'nun özellikle ordu merkezi ve ordu mensuplarının kurduğu koloni yeni şehirlerinde uygulanmıştır.


Milet'in Karadeniz'deki kolonileşmesine dair kronolojik harita.
Miletos Lidya'nın gelişmesi ile Lydia kralı ile özel ilişkiye girmiş; fakat MÖ 547-546'da Lidya Kralı Kroisos Pers Ahameniş İmparatorluğu'na yenilince Pers idaresi altına girmiştir. MÖ 502'de Naksos Adasında başlayan Perslere karşı İyonya İhtilali'ne Miletos tiranı Aristagoras önce Perslere yardım etmek üzere Naksos Adasına hücum etmekle başlamış; fakat bu adayı ele almada başarı kazanamayınca Perslere karşı olan isyanın lideri olmuştur. Persler bu isyanı çok şiddetle bastırmış ve Miletos'i yakıp yıkıp ağır cezalandırmışlardır. Bütün İyonya ve Yunanistan bunun acısını çekmiştir. Örneğin bir yıl sonra Atina'da bir yazar Miletos'in Zaptı adlı bir oyunu sahneye koymaya girişince, oyunun yazarı büyük kayıpları hatırlatma sucu ile para cezasına çarptırılmıştır.

MÖ 479'da Yunanların Perslere karşı Mykale (günümüzde Dilek Dağı) deniz savaşında galip gelmelerinden sonra Yunanistan yarımadası ve İonia (bu arada Miletos) tekrar Pers nüfuzundan kurtulmuştur. Bu dönemde Miletos, Atina devlet adamı Perikles'in metresi olan yüksek sınıf hayat kadını Aspasia'nın ve Yunan edebiyatında çok açık saçık şakalarla ve hareketlerle dolu oyunlar yazarı olarak tanınan Aristides'in doğum yeri olarak ün yapmıştır. Aynı devirde Miletos yeniden Hippodamos şehir planlaması teorilerine göre inşa edilmiştir. Ama MÖ 403'ten sonra Miletos tekrar Pers idaresi altına girmiş ve MÖ 4. yüzyılda Perslere bağlı olan Karia satrapları tarafından idare edilmişlerdir.

Hellenistik, Roma ve Bizans dönemleri Düzenle

Miletos Agora Kapısı,Bergama Müzesi, Berlin
Milet MÖ 304'te Büyük İskender tarafından Perslerin elinden alınmıştır. Büyük İskender'in ölümünden sonra MÖ 313'te Antigones ve MÖ 301'de Selevkoslarlar eline geçmiştir. MÖ 188'de Miletos şehri tekrar bağımsızlığını kazanmıştır. Fakat MÖ 133'te Pergamon'un son Kralı ülkesini Romalılara miras olarak verdikten sonra Miletos bağımsız kalmamış Roma'ya bağlanmıştır.

Roma'nın cumhuriyet ve imparatorluk devirlerinde Miletos şehri merkezi Bergama'da olan Asia Eyaleti'nin parçası olmuştur. Günümüzde görülen kalıntılar daha çok Roma dönemine aittir. 15.000 seyirci alabilen tiyatrosu, Anadolu'nun en büyük Roma hamamı ve Faustina Hamamı, şaşırtıcı büyüklükteki Agoralar (pazar yerleri) Miletos'un görkemini gözler önüne serer.

Hristiyanlığı ana kitabı olan Kitab-ı Mukaddes'in Eski Ahit kitaplarında Miletos'un ismi birkaç defa geçmektedir. Tarsuslu Pavlus'un MS 57'de üçüncü misyonerlik seyahatinde Pavlus'un Miletos'ta Liman Anıtı önünde oturup Efes'ten gelen ilk Hristiyan liderleri ile konuşup onlara orada veda ettiği bildirilir. Pavlus daha sonra da MS 65/66'da Miletos'u ziyaret etmiştir.

İmparator Diocletianus'un MS 297'de yaptığı Roma yörel idare reformlarına göre Miletos şehri merkezi Efes olan Asiana Diakos idaresine ve yine aynı şehir merkezli Asya eyaletine bağlanmıştır. Roma İmparatorluğu'nun uzun idaresi altında genel olarak eyalet merkezi olmayan şehirlerin önemlerini kaybettiği bilinmektedir. Fakat Miletos önemli bir liman şehri olduğu için bu süreç diğer Asia eyaleti şehirlerine kıyasla çok daha yavaş olmuştur.

I. Konstantin Roma İmparatorluğu'nu ikiye böldüğü zaman Miletos konumu nedeniyle Doğu Roma/Bizans İmparatorluğu idaresinde kalmıştır. Hristiyanlığın resmi din olmasının Büyük Constantinus ile kabulü ile Konstantinopolis Patrik'ine bağlanmıştır. Miletos'ta bir Hristiyan piskoposluk kurulmuştur. Miletos, Bizans İmparatorluğu içinde iken hem önemli idare merkezi olmadığı hem de limanının Büyük Menderes tarafından doldurulması dolayısıyla şehrin önemi gittikçe azalmış ve şehir küçülmeye devam etmiştir. Böylece şehir açık hava tiyatrosu arkasında bulunan Palatia adı ile anılan Bizans kalesi çevresine çekilmiştir.

11. yüzyıl sonlarında Selçuklular Anadolu'yu işgal etmeye başlamışlar ve Türkmen göçmenler Ege kıyılarına da yerleşmeye başlamışlardır. Selçuklular zamanında Miletos limanı yine Venediklilerle ticaret için liman olarak kullanılmıştır. Birinci Haçlı Seferi'nden sonra Bizanslılar Ege kıyılarını tekrar ellerine geçirmişlerdir.

Selçukluların Moğollara Kösedağ Savaşı'nda yenilip devletleri dağılmaya başladığında Miletos'un Menteşe Oğulları eline geçtiği bilinmektedir. Sonunda Osmanlıların eline geçen Miletos limanının kullanımının devam ettiği bilinmektedir. 1494'te Menteşe Beyleri soyundan İlyas Bey Miletos'ta bir cami, medrese ve oluşan bir külliye yaptırmıştır. Fakat liman dolmasıyla Miletos terk edilmiş şehir harabeleri bugün deniz kıyısından 10 km kadar içeride kalmıştır. Fakat yine de bir koy ismi olarak Balat (Palatia'dan alınma) koyu bulunmaktadır.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Türkiye'de Yaşayan Zenciler

Müşür Nedir, Ne İşe Yarar?

Hükümetler Tarafından Gerçekleştirilen Tarihin En Büyük Altın Soygunları